İki gergin ve öfkeli insanın arasında kalmış gibi hissediyordum. İkisi de birbirlerine adeta nefret saçan gözlerle bakıyorlardı. Atmosfer o kadar yoğundu ki, neredeyse dört duvarın üzerime geleceğini hissettim. Kalbim ağzıma geldi; kalbim beni uyarıyordu: Bu iyiye işaret değil. Batuhan yavaşça yürüyerek, “Volkan, otur. Konuşacaklarımız var,” dedi gözleriyle Duru ablayı süzerken, ben de Duru abla gibi bir anlık panik yaşadım. Söylemeyeceğim demişti, söyleyecek miydi? Volkan öfkeyle, “Benim onunla yan yana gelmek istemediğimi bildiğin halde bizi karşılıklı mı oturtacaksın Batuhan? Senin derdin ne? Bu kadını neden sürekli yanında görüyorum?” diye bağırdı. Batuhan benim yanıma geldi ve alçak bir sesle, "Şu ana kadar geçmişte olan biteni konuşmadınız. Artık her şeyi açıkça konuşma zamanı gel

