Tanıtım

605 Words
"Sana önümde diz çök dedim" Bağırışı tüm odayı doldururken önümdeki saç tutamını öfkeyle üfleyerek kollarımı göğsümün üzerinde bağladım. "Paşama bak hele! Kendini ne sanıyorsa artık!" dedim sinirle. Buradaki herkes değişik değişik giyiniyorlardı. Sanırsın dizi setindeyiz! "Ne dedin sen?" Gözlerim sert çehresine dolaşırken tam gözlerinin içine baktım. "Diyorum ki Fatih Sultan Mehmet rolünü iyi oynuyorsun! Rolüne kendini çok kaptırmışsın!" Arkamdan Ayşe'nin belime çimdik atmasıyla yüzümü buruşturarak öne bir adım attım. "Ne saçmalıyor bu?" dedi vezire dönerek. Vezir başını eğerek saygısını gösterdi. "Hünkarım kendisini bağışlayın, biliyorsunuz ki başından büyük bir olay geçti hekim böyle küstahlıkları olabileceğini söylemişti. Kalbiniz büyük lütfen affedin!" "Sensin küstah! Ne yalvarıyorsun şuna sanırsın padişahtır!" Sinirle yerinden kalktığında iri bedeninden irkilerek geriye bir adım attım. Gözlerini kısarak yüzümü inceledi. "Ben Fatih Sultan Mehmet Han'ım! Ne cüretle benimle böyle konuşursun! Sırf Valide'm için susuyorum yoksa tez vakitte keleni alırdım!" Elimi dudaklarıma yaslayarak mırıldandım. "Rüyada ölünebiliyor mu ki?" dedim kendi kendime. Gözlerimi yüzüne çevirerek onu baştan aşağı süzdüm. Tam bir padişah gibi giyinmişti. Gözlerimi kısarak dudaklarımı araladım. "Hangi yıldayız?" "Ne?" "Hangi yıldayız ve neredeyiz?" Gözleri şaşkınlıkla aralanırken yüzünü dikkatle inceledim. Sert yüz hatları kasılırken konuştu. "1454 yılındayız. Bunu nasıl bilmezsin?" 1454. Fatih'in İstanbul'u fethinden bir yıl sonra. İçime dağılan korkuyla etrafıma baktım. 1454 yılında mıydım, gerçekten? "İyi görünmüyorsun, Ayşe Hatun sizi odanıza kadar eşlik etsin yarına kadar iyi dinlenin" dedi ellerini arkasında birleştirerek. Gözleri tekrardan yüzüne bakarken şaşkınlıkla soldum. Ben şimdi tarihin büyük adamı Fatih Sultan Mehmet'in mi karşısındaydım? Şaşkın bir şekilde ona doğru yaklaştım. Ayşe arkamdan beni uyarırken ona aldırmadan tam önünde durdum. Aramızda hiç mesafe yoktu. Uzun ve heybetli bedeninden dolayı başımı biraz yukarı kaldırdım. "Sen gerçekten Fatih Sultan Mehmet misin?" dedim merakıma yenik düşerek. Kara gözlerini gözlerime çevirerek izledi. Ne düşündüğünü anlayamıyordum. Gözleriyle yüzümü incelerken mırıldandı. "Nasıl korkmuyorsun?" dedi kaşını kaldırarak. "Tam olarak neden korkayım?" dedim onun gibi yaparak. Göğsünü kabartarak sırtını dikleştirdi. Bende onun gibi yaparak burnumu havaya diktim. "Benden. Gözümün içine bakarak bana baş kaldırıyorsun!" dedi tıslayarak. "Ah yine başlama! Egon maşallah çok büyük!" "Eg- ne?" dedi sinirle. "Yoksa bana hakaret mi ediyorsun?" "Ah hayır iltifat bu! Size sevgimden!" dedim gözlerimi etrafta dolaştırarak. "Öyle mi?" dedi yüzünü yüzüme eğerek. Sırtımı geriye doğru kavislendirdim. Soluğu yüzüme çarparken gözlerimi irice açarak ona baktım. "N-ne yapıyorsun?" dedim kekeleyerek. "Sevgini ölçüyorum!" dedi sesindeki alay kırıntısıyla. Gözlerimi kısarak ellerimi göğsüne koyarak onu ittim. Boşluğuna denk gelmiş olmalı ki geriye sendeledi. Konuşacağım anda boynumun önünde keskin bir kılıç hissettim. Bedenim dolup kaldığında kılıç çeken kişiye döndüm. Boynuma uzattığı kılıcı bastırdı. Askeri elbisesinden onun kim olduğunu anlamak zor değildi. "Gerçekten sahte bir kılıç mı hiç inandırıcı-" Elimi kılıca koyduğumda keskin bıçağı parmak ucuma küçük bir sıyrık bıraktı. Konuşmayı keserek kan akan elime baktım. Gerçek bir kılıçtı. "Çek kılıcını!" Onun sesiyle kılıcı çekerek yerine koydu. Gözlerim kendini hünkar zanneden adama çevrildi. "Çok solgun görüyorsun, gidip biraz dinlenmen gerek. Ayşe Hatun sizi odanıza kadar geçirsin!" dedi gür sesle. Bu adam niye hep bağırarak konuşuyordu? Ayşe Hatun'un koluma girmesiyle gözlerimi ondan zorlukla çekerek yürümeye başladım. Kapıyı açınca Ayşe beni zorla yürüterek odadan çıkardı. Kapının arkamızdan kapanmasıyla gözlerimi kapanan kapıya çevirdim. "İyi misiniz?" dedi Ayşe Hatun endişeyle. "Ne düşünüyorsunuz?" "Telefonumu" diye fısıldadım. "Anlamadım?" "Ah telefon!" dedim büyük bir coşkuyla. "Tarihte geriye gittim hem de Osmanlı'nın en önemli devrine Fatih Sultan Mehmet dönemine!" dedim gülerek. Bana deliymişim gibi baktığında devam ettim. "Şuan tarihin büyük bir keşfini yaptım. Biraz egolu ama o İstanbul'u fetheden adam!" "Allah'ım şuan telefonum olacaktı!" dedim ayağımı yere vurarak bağırdım. Ayşe Hatun'un yanındaki hizmetliye fısıldadığı şeyi duydum. "Gidip hekimi çağır ve söyle ona hanımım delirmiş!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD