Şirin ve Merve, neredeyse akşama kadar deliksiz bir şekilde uyudular. Cihan da kısa bir süreliğine gözlerini kapatabilmişti ama onunki dinlenmekten çok düşünmeye benziyordu. Uyumuştu, evet ama uykusu bile gergindi. Sanki rüyalarında bile tetikteydi. Bedeninin her yeri ağrıyordu omuzlarında, boynunda, hatta parmak uçlarında bile düşünmenin ağırlığı vardı. İlk uyanan Şirin oldu. Yatağın kenarına oturup birkaç saniye etrafına baktı, nerede olduğunu anlamaya çalıştı önce. Tavan yabancıydı, duvarlar sessizdi ama içinde bir tanıdıklık hissi vardı. Güven gibi, sığınak gibi. O an yaşadıklarını hatırlayınca ürperdi, göz kapaklarını sıktı, kollarını kendi bedenine sardı. Elleri morarmış bileklerine dokundu, nefesini yavaşça verdi. “Geçti,” dedi fısıltıyla, kendi kendine. “Çok kötü şeyler yaşad

