3.Bölüm

664 Words
Bölüm 3: Kirli Eller ve Yeni Bir Kimlik Alp'ten aldığım ilk para transferi, ile Kerem'in banka hesabına olan borcunu ödedim benim çalıştığımı biliyordu gerçeği değil para yattığında, içimde garip bir boşluk hissi oluştu. Borçlar ödeniyordu, evdeki atmosfer yapay da olsa düzeliyordu, ama her banka bildirimi, ruhumdan bir parçayı daha koparıyordu. Kerem, borçların nasıl ödendiğini sormaya cesaret edemiyor, sadece minnetle karışık bir suçlulukla bana bakıyordu. Onun bu ezik hali, bir zamanlar âşık olduğum adamın yok oluşunun son kanıtıydı. Bir cumartesi sabahı, Alp'ten beklenmedik bir mesaj geldi: "Acil. Klinikte ol. Ece yok." Soğuk terler boşandı sırtıma. Bu, 'iş' için değildi. Farklı bir şey olacaktı. Klinik bomboştu. Alp, önlüğünü giymemişti. Yüzü sapsarıydı ve elleri titriyordu. Masanın üzerinde, içki dolu bir bardağın yanında, üzerinde kan lekeleri olan küçük bir not defteri duruyordu. "Ne oldu?" diye fısıldadım, kapıyı arkamdan kilitlerken. "Bir... kaza," diye kekeledi. Gözleri doluydu, paniklemişti. "Bir hasta... çok ısrar etti. Fazla doz... lanet olası bir eroin bağımlısıydı. Burada, muayene masasında... öldü." Yüreğim ağzıma geldi. Ölüm. Soyut bir tehdit değil, masanın üzerinde kanlı bir defterle somutlaşmış bir gerçeklikti. "Niye polisi aramadın?" diye sorduğum sesim, odanın ağır havasında çatallanarak dağıldı. "Aptal mısın sen?" diye hırladı, birden öfkeyle. "Bu beni bitirir! Kariyerim, hayatım... her şeyim biter! Onu... onu uzaklaştırmamız lazım." "Biz mi?" diye yutkundum. "Alp, ben... ben buna karışamam." Elini uzattı ve bileğimi acıtacak kadar sımsıkı kavradı. "Zaten karıştın, Deniz! O videoyu kaydettiğin anda bu işin bir parçası oldun. Ya benimlesin, ya da o video ve şimdi de bu cesetle yüzleşirsin. Seçim senin." Seçim? Hiç seçimim olmamıştı ki. Hep başkalarının kurbanı olmuştum. Önce kocamın, sonra onun. Ama o an, bakışlarım masadaki kan lekesine kaydı. O leke, bir insanın sonuydu. Ve Alp, onu bir çöp gibi 'uzaklaştırmak' istiyordu. İçimde, korkunun yerini yavaş yavaş buz gibi bir öfke aldı. Bu adam, sadece beni değil, hayata dair her saygıyı da kirletmişti. "Peki," dedim, sesim şaşırtıcı derecede sakin çıktı. "Ne yapacağız?" Planını anlattığında, midem bulandı. Hastayı, kliniğin arka kapısından çıkarıp Alp'in arabasının bagajına koyacaktık. Sonra onu şehrin dışında, terk edilmiş bir araziye atacaktık. Benim rolüm, nöbet tutmak ve temizlik yapmaktı. O soğuk, cansız bedeni muayene masasından kaldırırken, hiç unutamayacağım bir şey oldu. Avucum, kolundaki mor bir enjekte izine denk geldi. Gözlerimi kapattım. Bu adam da benim gibi biriydi. Acı çeken, kaçmaya çalışan, belki de bir ailesi olan biri. Ve şimdi, Dr. Alp'in pis işini örtbas etmek için onu bir hiç uğruna çöplüğe atacaktım. O anda, bir şey koptu içimde. Kurban Deniz, orada, o kanlı muayene masasının yanında öldü. Yerine, ne yapması gerektiğini çok iyi bilen, acımasız bir yabancı geçti. Alp, cesedi bagaja kapatırken, ben kliniğe döndüm. Temizlik malzemeleriyle kan lekelerini silmeye başladım. Her silgi darbesi, eski Deniz'den bir parçayı daha siliyordu. Aynaya baktığımda, gözlerimde tanımadığım bir soğukluk vardı. İşimiz bittiğinde, sabahın ilk ışıkları sızıyordu. Alp, bitkin bir halde koltuğuna çöktü. "Sağ ol," diye mırıldandı. "Bunu asla unutmayacağım." Eminim unutmayacaksın, diye geçirdim içimden. Bana döndü. Gözlerinde hâlâ korku, ama bir o kadar da güven vardı. Artık onun suç ortağıydım. Beni kontrol edebileceğini sanıyordu. "Bu... aramızda bir sır," dedi. "Elbette," diye gülümsedim. Ama bu, ona verdiğim son yalandı. Eve döndüğümde, Kerem ve oğlum uyanmıştı. Kerem, bana gülümseyerek kahve uzattı. "Erkencisin. Bir sorun mu vardı?" "Yok," dedim, yüzünden öperek. "Sadece Ece'nin rahatsızlandığını söylediler. Yardım etmem gerekti." Oğlum sarıldı bana. "Günaydın anneciğim!" Onu sıkı sıkıya kucakladım. Bu masumiyeti, bu temizliği korumak için her şeyi yapabilirdim. Artık yapabileceğimi de biliyordum. Banyoya girdim. Duşun altında, saatlerce durdum. Sabunla ovundum, ovundum... ama o kanın ve ölümün kokusu tenimden, ruhumdan asla çıkmayacak gibiydi. Aynaya baktığımda, artık farklı biri olduğumu görüyordum. Gözlerimin derinliklerinde, korkunun yerini soğuk bir kararlılık almıştı. Dr. Alp, beni kendi suçunun bir parçası yaparak son hatasını yapmıştı. Beni zayıf, boyun eğmeye hazır bir kurban sanıyordu. Ama o gece, bir canavar yaratmıştı. Ve bu canavarın ilk hedefi, onun ta kendisi olacaktı. Artık sadece hayatta kalmak için değil, aynı zamanda adalet için de savaşacaktım. Kendi adaletim için. Ve bunun için, elimi daha da kirlenmeye hazırdım. Çünkü bazen, temiz kalmak için, en karanlık işleri yapmak gerekirdi. Ve ben, o karanlığı çok iyi öğrenmiştim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD