BÖLÜM 16: KRALIN ZAYIF KALESİ Kerem'in sözleri zihnimde yankılanıyordu: "Onu hapishanede yalnız bırakmayız." Bu, korkunun ötesinde, ilkel bir savunma içgüdüsüydü. Yuvamıza yönelmiş bir tehdidi, onun en karanlık köşesine kadar takip etme kararlılığı. Artık sadece bir satranç oyunu değil, bir hayatta kalma savaşıydı. "Hapishanedeki krallığını sarsmak..." diye mırıldandım, defterimin başında. Bu, Cevat'ın yardımı olmadan imkansızdı. Onunla kurduğumuz iletişim, Alp'in gözetimi altındaki kırılgan bir köprüydü. Bu köprüden daha ağır yükler geçirmem gerekecekti. Cevat'la buluşmamızı, şehrin diğer ucundaki, kalabalık ve kimsenin dikkat etmediği bir alışveriş merkezinde ayarladım. Kafeteryada, bir fincan kahvenin arkasına saklanmış, onu bekliyordum. Geldiğinde yüzü gergindi. Alp'in, Ali Kerem'in

