Bölüm 21: Leon'un Emirleri

1129 Words
Alfa Leon, son gücünü toplayarak savaşın ortasına geri döndü. Dişlerini sıkarak düşmanlarını gözledi. Çevresinde dağılmış dolunayda doğanlar ve kendi sürüsünün galibiyetini ilan eden hırlamaları yankılanıyordu. Sürüsünün kazandığını görmek bir nebze içini rahatlatmıştı, ama içindeki öfke henüz dinmemişti. Kahverengi kürkü, dövüşün izlerini taşıyordu; yaraları derindi ama kendini dik tutuyordu. İnsan formuna dönüştüğü anda betası Gideon yanına geldi. Gideon'un gözleri endişe doluydu. "Leon, yaraların kötü görünüyor," dedi. Leon, betasına bakmadan yakınındaki ağaca bütün gücüyle yumruk attı. Ağacın kabuğu çatırdayarak yere döküldü. "Onu elimden kaçırdım," diye hırladı öfkeyle. Gideon, şaşkın bir ifadeyle kaşlarını çattı. "Kimi kaçırdın?" Leon, derin bir nefes alarak dişlerini sıktı. "Alfalarını!" dedi. "Onun kaçmasına o kız izin verdi." Gideon’un yüzündeki şaşkınlık yerini ciddiyete bıraktı. Leon, gözlerindeki öfke alevleriyle betasına döndü. "Ormandaki kızı bul. Onu bana getir. O da bir dolunayda doğan. Ve Alex’in kaçmasına sebep olan da o!" Gideon, Leon’un söylediklerini sorgulamadan başını eğerek emri kabul etti. "Hemen gidiyorum, Alfa." Gideon, Lucy’yi bulmak için hemen ormana daldı. Ay ışığı, yolunu aydınlatırken burnuna gelen hafif ama baş döndürücü bir koku dikkatini çekti. Bu koku, çiçeklerin tatlı, büyüleyici kokusuna karışan bir şeydi; ona doğru yöneldi. Ağaçların arasından kokuya doğru ilerledikçe, kokunun Lucy'den geldiğini ve onun yerde hareketsiz yattığını gördü. Lucy çırılçıplak, kürkü kaybolmuş ve baygın bir halde zeminde uzanıyordu. Bedeni, ormanın loş ışığında pürüzsüz ve narin görünüyordu. Ama ondan yayılan o güçlü koku, Gideon'un zihnini karıştırıyordu. Bu koku, çok farklıydı... Baştan çıkarıcı ve güçlüydü... Gideon, bir an duraksadı. Alfa Leon’un emirlerine sadıktı, ama Lucy’den yayılan bu çekici enerji, içindeki vahşi tarafı uyandırıyordu. Kendi kurt formu, kontrolsüzce onun yanında olmak istiyordu. Derin bir nefes alarak kendini toparladı. "Leon’un emirleri var," diye mırıldandı kendi kendine. Ona yaklaştı ve nazik ama hızlı bir şekilde onu kollarına aldı. Lucy’nin sıcak bedeni, Gideon'un cildine dokunurken içindeki kurt hırladı. Ama o, emirleri her şeyin üstünde tutuyordu. Lucy’yi dikkatlice taşırken içinden, "Acaba Alfa bundan emin mi? Bu masum kız gerçekten bu kadar tehlikeli olabilir mi?" diye düşünüyordu. Bu kız, sıradan bir dolunayda doğan değildi. Onun kokusu, enerjisi, ve varlığı her şeyden ve tüm kurtlardan farklıydı. Sürü evine doğru ilerlerken, ormandaki her ses bir tehdit gibi geliyordu. Lucy’yi koruma içgüdüsü, Leon’un emrini yerine getirme kararlılığıyla birleşmişti. Ne olursa olsun, bu kızı Alfa’ya götürmek zorundaydı. Lucy’nin baygın bedenini sıkıca tutarken sürü evine ulaştı. Oradaki kurtlar ve insanlar şaşkın bakışlarla Gideon'un taşıdığı kızı izliyordu. Gideon, onların da aynı baş döndürücü kokuyu aldığından emindi. Gideon, gözlerini çevresindekilere dikerek onları susturdu. "Alfa’nın emriydi," dedi sert bir sesle. Lucy’yi dikkatlice içeri taşıdı ve Leon’un yanına yöneldi. Leon, Gideon'un Lucy’yi getirdiğini görünce gözlerini kıstı. Yaralarının çoğu sarılmıştı fakat içndeki öfke hâlâ dinmemişti. Lucy’nin hareketsiz bedenine bakarken, bu kızın ne kadar tehlikeli olabileceğini düşündü. Ama aynı zamanda içinde garip bir arzu ve çekim hissediyordu. "Onu buraya getirirken bir sorun yaşadın mı?" diye sordu Leon, betasına. Gideon başını eğerek, "Hayır, Alfa. Hiçbir sorun yaşamadım," dedi. Ama Lucy’nin kokusunun hâlâ kendini etkilediğini hissediyordu. Leon, Lucy’nin yüzüne bakarken kendi kurt formunun içinde bir şeyin hareket ettiğini hissetti. Bu kız, Leon’un yıllardır hissetmediği duyguları uyandırıyordu. Ama bunu kabul etmek istemedi. Dişlerini sıkarak başını başka yöne çevirdi. "Onunla ilgileneceğim," dedi sert bir şekilde. "Ama bu kız, Alfalarının kaçmasına yardım ettiği için bedel ödeyecek." Lucy’nin kaderi artık Alfa Leon’un ellerindeydi. Birkaç saat sonra... Lucy, gözlerini yavaşça açtı. Başındaki hafif ağrı ve serin taş zeminin soğukluğu ona gerçeklik hissini geri getiriyordu. Ayağındaki metalin ağırlığını hissettiğinde irkildi ve başını aşağı eğerek baktı. Bileğine takılı kalın bir zincir, duvara sağlam bir şekilde bağlıydı. Etrafı karanlık ve nemliydi; burası kesinlikle bir zindanı andırıyordu. Yerinde doğrulmaya çalışırken, dün gece yaşananlar zihninde bir film şeridi gibi akmaya başladı. Ormanda Alfa Leon ve Alex’in birbirine saldırması... O korkunç, vahşi kavga... Ve sonra kendisinin nasıl görkemli bir kurda dönüştüğü... Bu düşünceyle kalbi hızlanmaya başladı. Şimdi bu karanlık odada zincirlenmiş haldeyken, her şeyin gerçek olduğunu anlamaya başlamıştı. "Neler oluyor?" diye mırıldandı kendi kendine, ellerini bileklerine bastırarak. Tam o sırada ağır metal bir kapının gıcırtısıyla irkildi. Kapının ardından güçlü ve tehditkâr bir figür belirdi. Alfa Leon, odanın karanlığına doğru adım attı. Bedeni, dövüşün izlerini taşıyordu; kaşında derin bir kesik vardı ve sol kolundaki taze yara açıkça görülüyordu. Gözleri, Lucy’yi baştan aşağı tararken vahşi bir öfke ama aynı zamanda kontrolsüz bir merak taşıyordu. Lucy, Leon’u görür görmez kalbi bir an için yerinden fırlayacak gibi oldu. İçinde ne olduğunu anlamlandıramadığı bir korku, onunla birlikte tuhaf bir arzu yükseldi. Leon’un keskin bakışları ve kaslı bedeni, tehlike ve çekicilik arasında bir denge oluşturuyordu. Leon ise Lucy’ye yaklaştığı her adımda derin bir nefes aldı. Odadaki baş döndürücü çiçeksi koku ona çarpmış gibiydi. İçindeki kurt, zincirlenmiş genç kıza doğru vahşi bir şekilde uluyordu. Leon, kontrolünü kaybetmemek için dişlerini sıktı. "Bu olamaz," diye düşündü kendi kendine. "Benim eşim bir dolunayda doğan olamaz!" Ancak içindeki kurdun başka bir fikri vardı. Onun varlığı, Lucy’nin yanındayken bastırılamaz bir şekilde büyüyordu. Lucy’nin masum yüzüne ve dolgun dudaklarına baktıkça, onu bir tehdit olarak değil, bir eş ve arzu nesnesi olarak görmeye başladığını fark etti. Lucy ise Leon’un sessizliği ve bakışları arasında tedirgin bir şekilde yerinde doğruldu. Zincirlerin metalik sesi odada yankılandı. “Ne... ne istiyorsun benden?” diye sordu, sesi titrek ama bir o kadar da kararlıydı. Leon, ona daha da yaklaştı. Artık aralarındaki mesafe neredeyse yok gibiydi. Lucy’nin kokusu zihnini daha da sarhoş ediyordu. Onun masum ve narin hali, içindeki vahşi tarafın dengesini alt üst etmişti. Bir an durup başını çevirdi; Lucy’nin yüzüne daha fazla bakarsa kontrolünü kaybedeceğinden korkuyordu. "Sen," diye başladı Leon, sesi sert ve kısık, ama bir o kadar da duygularını bastırıyormuş gibiydi. "Senin kim olduğunu ve burada ne işin olduğunu öğrenmek istiyorum." Lucy, Leon’un gözlerindeki öfke ve karmaşayı gördü. Kalbi deli gibi atıyordu, ama bu sadece korkudan değildi. Leon’un gücü ve yakınlığı, onun zihnini bulanıklaştırıyordu. “Ben... bilmiyorum,” diye cevapladı Lucy. “Ormanda Alex’le karşılaştım ve sonra... sonra her şey çok hızlı oldu. Kendimi bu şekilde buldum.” Leon, Lucy’nin dudaklarının arasından dökülen kelimelere dikkatlice kulak verdi. İçindeki kurt, onun yalan söylemediğini söylüyordu, ama aynı zamanda onun varlığına karşı dayanılmaz bir çekim hissediyordu. "Hayır," diye düşündü Leon. "Bu imkânsız. Bu kız, benim gibi bir Alfa’ya layık olamaz." Ama içindeki kurt ona sürekli bağırıyordu. "O bizim eşimiz! Onu korumamız gerek!" Leon, Lucy’ye daha fazla bakamayacağını hissederek hızla geri çekildi. Odaya hakim olan kokunun, düşüncelerini daha da bulanıklaştırmasına izin veremezdi. "Buradan çıkmana izin veremem," dedi sert bir sesle. "Tekrar geleceğim." Lucy’nin gözleri Leon’un ani mesafesine ve uzaklaşmasına şaşkınlıkla baktı. Bu adamın gözlerinde yalnızca öfke değil, derin bir karışıklık da vardı. Onun vahşi tarafını hissedebiliyordu, ama aynı zamanda gözlerinde arzu dolu bir karanlık yükseldiğini de fark edebiliyordu.. Leon, odadan çıkmadan önce Lucy’ye son bir kez baktı. Bu kızın ne olduğunu anlamalıydı. Ve her ne pahasına olursa olsun, içindeki bu rahatsız edici çekimi bastırmalıydı. Kapıyı sertçe kapattı ve derin bir nefes aldı. İçindeki kurt, zincirlenmiş kıza geri dönmek için delicesine uluyordu. Ama o, kontrolünü korumak zorundaydı. Lucy’nin varlığı, Alfa'nın dünyasını alt üst ediyordu...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD