Bölüm 12: Alfanın Öteki Yüzü

703 Words
Lucy akşamın alacakaranlığı çökerken sürü evine doğru ilerliyordu. Yüreğinde bir huzursuzluk, kafasında ise sorular vardı. Alfa Leon’un kendi şifacısını önerme cömertliği hâlâ aklını karıştırıyordu. Bu güç dolu ve tehlikeli adamın onunla neden ilgilendiğini anlayamıyordu. Ancak bir yandan da bu teklif, dönüşümü gerçekleştirme konusunda bir fırsattı ve Lucy bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Sürü evine yaklaştıkça havada bir yoğunluk hissetmeye başladı. Ormanda yankılanan öfkeli sesler ve arada duyulan hırıltılar, onu temkinli olmaya zorluyordu. Büyük salonun kapısına geldiğinde içeriden gelen sesler daha da belirginleşti. Lucy, derin bir nefes alarak içeri girdi. Gördüğü manzara, kanını dondurdu. Salonun ortasında, birkaç kişi tarafından diz çöktürülmüş bir adam vardı. Adamın üstü başı kan içinde, yüzü morluklarla kaplıydı. Gözlerinde ise korkudan eser yoktu; aksine, meydan okuyan bir bakışla etrafına bakıyordu. Onun bir dolunayda doğan olduğunu ve sürü tarafından yakalandığını anlamak hiç de zor değildi. Tam o sırada, Alfa Leon göründü. Lucy, Leon’un duruşundaki otorite ve öfkeyi hemen fark etti. Kalabalık derhal sessizliğe büründü. Leon’un karanlık gözleri, odadaki herkesi taradıktan sonra dolunayda doğana dikildi. Ağır adımlarla ona doğru yürüdü ve o durduğunda, çevresindeki hava daha da ağırlaşmıştı. "Adını bilmek bile istemiyorum," dedi Leon, sesi buz gibi soğuktu. "Sadece bir şey bilmek istiyorum: Sürü nerede?" Adam, Leon’un gözlerinin içine bakarak alaycı bir şekilde güldü. "Sana asla söylemeyeceğim," dedi, sesi çatlak ama meydan okuyucuydu. Leon, bir anda adamın boynundan tuttu ve onu tek hareketle havaya kaldırdı. Lucy, bu hareketin gücünden ve vahşiliğinden gözlerini kaçırmak istedi ama yapamadı. Leon, adamı havadayken sert bir şekilde karşı duvara fırlattı. Adam yere düştüğünde derin bir inleme duyuldu. Lucy’nin kalbi hızla atıyordu; kanında bir sıcaklık, bir hareketlenme hissetti. "Tekrar soruyorum," dedi Leon, adama doğru eğilerek. Sesi sakin ama ölümcül bir tehdidi içinde barındırıyordu. "Sürü nerede? Kaç kişiniz? Lideriniz nerede?" Dolunayda doğan, dudağından sızan kanı eliyle silerken bir kez daha güldü. "Bizi asla durduramayacaksınız," dedi, nefesi kesilmiş bir şekilde. "Yeni düzen geliyor ve bu düzende senin gibilere yer yok." Leon’un yüzünde bir an bile tereddüt belirmedi. Adamı tekrar kaldırdı ve bu kez karnına sert bir yumruk attı. Adam acıyla yere yığılırken, Leon onun üzerine eğildi ve dişlerini sıkarak, "Yeni düzen mi?" diye hırladı. "O saçma hayallerinizle sürümü tehdit ettiğiniz sürece hiçbiriniz hayatta kalamayacak." Lucy, bu sahneyi izlerken kanının kaynadığını hissetti. İçinde tuhaf bir his vardı; korku, öfke ve başka bir şey… Henüz tanımlayamadığı, ama giderek güçlenen bir duygu. Leon’un dolunayda doğanı cezalandırma şekli onu ürkütüyordu, ama bir yandan da bu acımasızlığın altında yatan sürüsünü koruma içgüdüsünü görebiliyordu. Leon, yerde kan içinde yatan adama bir kez daha eğildi. "Sana son bir teklifim var," dedi, sesi daha yumuşak ama hala tehditkârdı. "Eğer şimdi konuşursan, sana hızlı bir ölüm veririm. Ama direnmeye devam edersen, seni sürüne ibret olsun diye parçalarım ve her bir parçanı ormanın ayrı bir tarafına atarım." Dolunayda doğan, dişlerini sıkarak bakışlarını Leon’a dikti. "Ne yaparsan yap," dedi zorlukla. "Biz buradayız. Seni ve senin gibileri yok edeceğiz." Leon’un yüzündeki ifade daha da karanlık bir hal aldı. Sert bir hareketle adamı yakasından tuttu ve birkaç darbe daha indirdi. Her yumrukta Lucy’nin midesi kasılıyor, ama gözlerini bu sahneden alamıyordu. Leon’un öfkesi ve acımasızlığı, sürüsünü korumak için her şeyi yapmaya hazır bir liderin kararlılığını yansıtıyordu. O anda betanın sesi duyuldu. "Alfa, yeter!" diye seslendi. "Onu öldürmek hiçbir işe yaramayacak." Leon, bir an duraksadı ama adamı bırakmadı. Gözleri hâlâ karanlık ve tehdit doluydu. "Onun sürüm için tehdit oluşturmasına izin veremem," dedi. Lucy, bu sözleri duyunca Leon’un neden bu kadar sert olduğunu anlamaya başladı. Onun zalimliği, aslında sürüsünü korumak için yaptığı bir savunma mekanizmasıydı. Ama bu, Lucy’nin içindeki karmaşayı azaltmıyordu. Dolunayda doğan, yerde kanlar içinde yatarken son bir kez Leon’a baktı ve hafifçe gülümsedi. "Bizi durduramayacaksınız," dedi fısıldar gibi. Leon, adamı son bir kez tarttıktan sonra onu bırakıp arkasını döndü. "Bunu kilit altına alın," diye emretti. "Onunla daha sonra ilgileneceğim." Lucy, bu sahneyi izledikten sonra daha fazla dayanamayacağını hissetti. Leon’un şifacısını bulma amacını tamamen unutmuştu. Sürü evinden hızla çıktı ve ormanın serin havasını ciğerlerine doldurdu. Gördükleri, onun zihninde yankılanıyordu. Leon’un vahşi gücü, onun içindeki bir parçayı tetiklemiş gibiydi. Kafasında dönen düşüncelerle eve doğru yürümeye başladı. Lucy, eve vardığında kendini bitkin hissediyordu. Gördükleri, Alfa Leon’un gerçek yüzünü bir kez daha anlamasına neden olmuştu. Ancak bu gerçeklik, onun içindeki garip bir duyguyu da bastıramıyordu. Leon’un zalimliği kadar güçlü kararlılığı da onu etkiliyor, bu da kafasını daha fazla karıştırıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD