Lucy, Leon’un gözlerindeki derinliği ve karanlık çekimi fark ettiğinde, bir an için nefes almayı unuttu. Lucy, bu sözlerin de etkisiyle kalbinde bir şeylerin kırıldığını hissetti. İçinde açıklayamadığı bir dürtü yükseldi; bastırmaya çalıştığı arzularına artık engel olamadı. Ani bir dürtüyle parmak uçlarında yükseldi ve Leon’un dudaklarına cesurca uzandı.
İlk anda Leon, şaşkınlıkla donakaldı. Lucy’nin sıcak dudaklarının kendisine dokunduğunu hissettiğinde, bütün dünyası sarsıldı. Onun cesareti Leon’u hem büyüledi hem de içindeki vahşi tarafı serbest bıraktı.
Lucy’nin öpücüğü başlangıçta nazikti, ama Leon’un sert ve sıcak şekilde kontrolü ele almasıyla derinleşti. Öpüşmeleri, sadece dudaklarının buluşmasından ibaret değildi; bu, arzu dolu bir kavuşma anıydı. Leon’un güçlü kolları Lucy’nin beline dolanırken, onu kendine daha sıkı çekti. Aralarındaki mesafe tamamen ortadan kalkmış, bedenleri bir bütün olmuştu.
Lucy, bu kadar tutkulu bir yakınlığı daha önce hiç yaşamamıştı. Kalbi hızla atarken Leon’un kokusu ve dokunuşu zihnini bulanıklaştırıyordu. İçinde hiç tanımadığı bir heyecan dalgası kabarıyordu; bu hem korkutucu hem de baştan çıkarıcıydı.
Leon ise içindeki kurdu çoktan serbest bırakmıştı. Lucy’nin dudaklarının tadı, teninin sıcaklığı ve dokunuşunun masumiyeti, onu deliliğin sınırına sürüklüyordu. Onu sıkıca kavrarken elleri istemsizce Lucy’nin kalçalarında gezinmeye başladı. Bu yakınlık, Leon için dayanılmaz derecede tehlikeliydi.
Öpüşmeleri daha da yoğunlaşırken, Leon’un nefesi düzensizleşti. Lucy’nin elleri boynuna dolanmıştı, parmak uçları saçlarını okşuyordu. Bu dokunuş Leon’u hem rahatlatıyor hem de içinde kontrolsüz bir arzu uyandırıyordu.
Bir an geldi ki Leon, bütün duvarlarının yıkılmak üzere olduğunu hissetti. Kontrolü kaybetmenin eşiğindeydi. Dudaklarını Lucy’nin dudaklarından çekip alnını onun alnına dayadı. Nefesleri birbirine karışırken, sesi titrek ve alçak bir tondaydı.
"Beni böyle sınama, Lucy. Lütfen..."
Leon’un sesi, hem bir yakarış hem de bir uyarı gibiydi. Lucy, onun nefesindeki titreşimleri hissederken, bu sözlerin ardındaki anlamı düşündü. Leon’un kendisine olan çekimi, onun üzerinde nasıl bir etki bıraktığını net bir şekilde hissettirmişti.
Lucy, aralarındaki bağın bu kadar yoğun olduğunu fark ettiğinde hem büyülenmiş hem de kafası karışmıştı. "Leon," diye fısıldadı, sesi yumuşaktı ama içinde bir anlam arayışı taşıyordu.
Leon, derin bir nefes alarak birkaç saniye daha durdu. Sonra yavaşça geri çekildi, Lucy’ye son bir bakış attı. Gözlerindeki tutku hâlâ dinmemişti, ama kendini kontrol altına almak için büyük bir çaba harcadığı belliydi.
Kapıya doğru birkaç adım attı, ona dönüp son bir kez özlemle ve arzuyla bakıp odadan çıktı. Lucy olduğu yerde donakalmıştı. Kalbi hâlâ çılgınca çarpıyordu. Dudaklarında Leon’un tadı kalmıştı ve bu tadı uzun süre unutamayacağını biliyordu.
Koridora çıktığında, Leon derin bir nefes aldı. Ellerini saçlarının arasından geçirirken içindeki kurt hâlâ huzursuzdu. Lucy’ye bu kadar yakın olmak, onu hem güçlendirmiş hem de zayıf düşürmüştü.
"Lucy," diye fısıldadı kendi kendine, sesi acı ve arzuyla doluydu. "Bana bunu yapma."
Bu kadar güçlü bir bağın kıyısında, Lucy ile öpüşmek Leon için tarifsiz bir işkenceydi. Lucy’ye olan hisleri her geçen gün daha da büyüyordu. Ama o, Lucy’ye zarar vermekten ve onu hazır olmadığı bir şeye zorlamaktan korkuyordu.
Lucy, odada yalnız kaldığında, zihninde Leon’un sözleri ve dokunuşları yankılanıyordu. Onun geri çekilmesi, Lucy’nin içinde bir boşluk yaratmıştı. Ancak aynı zamanda, bu bağın büyüklüğünü ve derinliğini daha fazla görmezden gelemeyeceğini bu sayede idrak etmişti.
Yatağına geri otururken dudaklarını hafifçe parmaklarıyla yokladı. O öpücük... Bu, sadece bir anlık bir yakınlık değil, daha derin bir şeyin başlangıcı gibiydi.