tanıtıcı bölüm 16

395 Words
Annemin ısrarlarına rağmen dinlemeyip o geceyi evde geçirmeye karar verdim. Ben artık bu işkenceye daha fazla dayanamayacaktım, o yüzden kaçmanın bir anlamı da yoktu. Kendimi toplayıp güçlü durmaya çalışarak yan komşumuzun bir eksiği varmı diye sormaya gelmiştik. Hayırlı komşuluk bunu gerektirirdi... Meryem, kuaförden yeni gelmiş Yusuf'a layık güzelliğe daha da güzellik katmıştı. Heyecandan eli ayağı buz gibi olmuştu. Ben en fazla bir hafta sonra Yusuf'a "Gel" dediğimde ne hâle gelecekti kim bilir. Kendimle birlikte onca kişinin kalp kırıklığı mı sadece Meryem'in kalp acısı mı? Benim için hangisi ağır basacaktı. Yusuf'u tercih edersem vicdanım rahat edecek miydi? ~~~~~~• Meryem'in odasında yalnız kaldığımız da ellerimi tuttu. Ben heyecanını benimle paylaşacak diye düşünürken o yüzüme bakıp, "Yıllardır bu günün hayali ile yaşıyorum. Biliyor musun Yusuf başkasıyla evlenseydi ben kendimi öldürecektim." dedi, beynime sıktığı kurşun gibi sözleriyle. ~~~~~~• Konvoy müzisyenlerden sonra gelmişti. Bana huzur veren geniş balkon Meryem'lerin evine baktığı için artık oraya da sığmaz olmuştum. Evin arkasında kömürlüğe giden uzun ince kenarlarında saksıların sıralandığı duvarda yaslanmış karanlıkta ağlıyordum... Normalde bağırsam bile kimse duymazdı ama ben yinede sessizce ağlıyordum. Bana yaklaşan adımları hissedip sağıma baktığımda Yusuf'un ağlayarak yanıma geldiğini gördüm. Bana, "Gel"de diyecek hâli yoktu. Tek istediği bu gecenin bitip yolumuza bakacağımız günler gibiydi... Önüme gelene kadar kaç defa burnunu çektiğini saymamıştım. "Ağlama!" derken kendisi de ağlıyordu "Sen de!" "Senin o akıttığın bir damla yaş için her şeyi yaparım." "Her şeyi mi?" "Her şeyi." "Şimdi mi?" "Evet, hemen şimdi." "Ailen ne olacak?" "Hepsi seni çok seviyor sadece bana kızarlar, bu zamana kadar yapmadığım için." "Benim ailem ne olacak." "Babam babanı ikna eder, en geç iki yıla kadar sizinkilerle de barışırız... Yeter ki tut şu elimi, bak ben geldim yine, ben ağlıyorum... Ben pişman oldum... Gel diye ben söylüyorum yine, ben yalvarıyorum... Gel gidelim..." Karanlık bahçeden ışıl ışıl olan yola baktım. Kalabalıkta oynayan Meryem'i düşündüm... bu gece gidersek sabahına ölüm haberi gelir miydi. Ben bu düşünceler içinde boğulurken Yusuf'un telefonu çaldı, Telefonu açıp bir iki saniye dinledikten sonra kapattı. Önüme diz çöküşü nefesimi kesmişti. "Gönderme beni lütfen..." Bu gece olmazdı, yapamazdım, Meryem bana onu söyledikten sonra ne olacağından emin olmadan yapamazdım... "GİT!" dedim gitmesini istemeyerek, "Gel" diyeceğim güne kadar "git" demek istemiştim... Ayağa kalkıp akan bir damla yaşıma dokunmak ister gibi elini uzattı. Bir insan bir günde iki defa beyninden vurulup iki defa öldürülmezdi. Ama Yusuf yapmıştı... "Koynumdaki kim olursa olsun, aklımdaki hep sen olacaksın." deyip gitmişti... .......
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD