4.Bölüm

1551 Words
Kafasını kaldırdı suratında gülümseme ile. Bu haber onu çok mutlu etmişti "Ciddî mısın?" "Evet ama benim de kurallarım olacak" "Tamam ne gibi kurallar?" "Borcumu ödeyeceksin. O leş yerden kurtulup sahte karın olacağım bu süre zarfında seninle birlikte olmam. Yani sevişmek yok madem o hayattan kurtuluyorum zorunluluk yok bunu yapmam. Yaptığım heran için kendimden tiksinmiştim madem arınacağım tamamen bu hayattan kurtulmak istiyorum." "Tamam tamam istemiyorum kızım zaten öyle bir şey sen sahteden karım ol yeter." "Hayatlarımıza müdahale etmeyeceğiz. Bana karışmayacaksın zaten senin ne yaptığın da benim umurumda olmaz. En fazla altı ay sürecek bu saçmalık." "Altı olmaz altı çok az babam şüphelenir. 1 sene olsun en azından" Şansım yoktu kabul ettim. Kötü birisi değil gibiydi o yüzden ona güvenmiştim. Ah salak hayat ah kafasız zaten başına ne geldiyse öyle birisi değil diye güvendiklerinden gelmedi mi? Neyse ne sonuç olarak bu hayattan kurtulacaktım Vural’sız hayatım olacaktı. "Evlilik bittiğinde bana yeniden hayat kuracağım kadar bir para vereceksin en azında bir ev alacak kadar." "Kabul. Sonrasında bir iş bile ayarlarız sana. Benim de şartlarım var ama." "Pardon ne gibi?" "Öncelikle evlilik sözleşmesi olacak. Yanlış anlama işimi garantiye almam gerek" Kafa salladım haklıydı kabul ettim... "Ailemle seni tanıştıracağım için yanlış anlama bize uyum sağlayabilmek açısından belli şeyleri öğrenmen gerek." "O ne demek?" "İşte sosyetik zırvalıklar Asu. Sana alışveriş yapalım daha makul şeyler alalım. Bir senaryo belirlemek lazım nasıl tanıştık ne kadar süredir birlikteyiz. Bu evlilik oyunundan kimseye bahsetmek yok herkes bizi gerçek evli bilecek. İşin bittiğinde eminim bana zorluk çıkarmayacaksın bu yüzden seni istedim. Sıfır risk. Evet haklı umurumda olmazdı işimiz bittikten sonra. İkimiz de çıkar ilişkisi için katlanıyorduk . "Yarın gider o it ile konuşurum. Babam bana şuan para vermiyor bir arkadaşımdan alacağım parayı gider veririz parayı sonra bakarız gerisi için" Gülümsedim umarım dediği gibi olurdu umarım gerçekten öyle olurdu. "Ha bu arada gerçek adını söyleyeceksin değil mi? Evleneceğimize göre. Gerçi Asu demeye çok alıştım ama" "Hayat." "Ne?" "Gerçek adım Hayat." Gülümsedi. Bende gülümsedim. "Güzel isim" "Evliliğimiz süresince bütün ihtiyaçların bana ait. Başka bir hayatın olacak başka bir çevren. Annem ve babam seni sevsin lütfen onlara da böyle paldır küldür konuşma. Daha sakin hanımefendi kızları severler." "Yol yordam biliyoruz herhalde. Anladık. Eeee nasıl tanıştık?" "Spor salonunda aynı salona gidiyoruz birkaç sefer görüştük flörtleştik ama uzun uzuna bir ilişki olmadı şimdi yeniden denemeye karar verdik." İstemsizce kahkaha attım zırdeli başka derdi yokmuş gibi ince ince sahte evlilik ayrıntılarını hazırlamış kendine biz tüm ayrıntıları konuşurken telefonum kaldı Cenk arıyordu. "Pardon" diyerek açtım "Cenk." "Hayat güzelim nasılsın neredesin görüşelim gelemedim yanına kusura bakma haklısın" "Önemli değil neden gelesin ki zaten" "Hayat böyle konuşma lütfen. Gelip alayım seni söyle neredesin?" İşi bitti tabi. Sevgilisi veya her neyiyse yeterince eğlendikten sonra döndü. "Olmaz. Çok geç şuan başka yerdeyim." Sesi gelmedi bir süre başkaları ile olmama katlanamayıp bunun için hiçbir şey de yapmıyordu. Gönül haklıydı ama onu seviyordum işte. Sonuçta yanımda oldu, kollarını sardı bana ve gözyaşlarımı sildi. "Sabah alayım seni kahvaltı yapalım?" "Haberleşiriz Cenk." "Hayat seni görmem gerek yarın." "Tamam." Telefonu kapayınca Emir ile göz göze geldik. "Cenk..." Ona Cenk'in kim olduğunu açıklamam gerek miydi? Evleneceksek evet. Cenk ile görüşmeme bir şey der miydi? Diyemez az önce kural koymuştum zaten! "Sevgilin mi?" Neyimdi sahiden sevgili miydik değil miydik bilmiyorum. Saçma bir ilişkiydi bizimkisi Cenk başkaydı benim için ben onu seviyordum sözde oda beni seviyordu. Zorba değildi nazikti ve mutluydum onunla. "Sayılır. Bana değer veriyor." Alaycı bir gülümseme ile karşılık verdi. Komik olan neydi? O suratındaki alaycı ifadeden hoşlanmadım. "Ne o komik mi?" "Yanlış anlama ama tüm bunları yaşarken neden yanında değil sana değer veren birisi?" "Onun bir hayatı ve düzeni var hayatının ortasında damdan düşmüş gibi bir fahişeyi getiremez. Herkes senin gibi deli değil." Cevap vermedi umurunda değilmiş gibi. Uyumak istiyordum artık Üzerime rahat bir şeyler verdi daha doğrusu üç beden büyük olan kendi tişörtünü geçirdim üzerime koltuğa kıvrılırım gitmeden önce "Bu kez fare gibi kaçma evden seni ben bırakırım " Geçen sefer haber vermeden çıkıp gitmiştim onun için söylüyordu, kafa salladım gözlerini kapadım ve hayal kurdum bu hayattan kurtulabilirdim yeniden mutlu olabilirdim. Belki arınamazdım tam anlamı ile mutlu olamazdım ama en azından fahişelikten kurtulurdum. Sabah burnuma dolan kokular ile uyandım. Rüya mı bu en son ne zaman anımsadım bu kokuyu acaba. Koltuktan kaldım mutfaktan gelen sese doğru gittim "Günaydın" Bana doğru döndü gülümsedi "Hızlıca kahvaltı yapıp çıkarız diye düşündüm. Yavuz'u arayacağım para için birazdan. Sucuk sever mısın?" Kafa salladım. Portakal suyu bile vardı hızlıca elini yüzümü yıkayıp masa başına geçtim "Yakışıklı ne gerek vardı bunca şeye ya. Yol üzerinde poğaça alır yerdik" "İşimiz çok bugün sıkı bir kahvaltı şart." Göz kırptı bana gülümsedim o sıra yeniden telefon çaldı Cenk arıyordu "Cenk günaydın." "Günaydın aşağıdayım hadi in bekliyorum" "Aşağıda mısın hangi aşağı?" "Hayat kendi evin neredesin sen iyi misin?" "İyiyim şuan evde değilim gelemem" "Hayat adamların evinde kalmak yoktu hani neredesin söyle gelip oradan alayım" Emir suratıma bakıp durdukça kendimi daha gergin hissediyordum. "Bugün meşgulüm biraz ama seni arayacağım anlatacağım her şeyi" "Vural bir şey yaptı değil mi kesin o bir şey yaptı ondan çıkmıyorsun dövdü mü seni belasını sikeceğim onun bu kez ne yaptı?" "Sakin ol bak sorun yok ben iyiyim anlatacağım söz" "Akşama benimle görüşmemiş olursan olay çıkar haberin olsun" dedi ve kapadı Emir'e baktım "Akşama işimiz biter mi?" "Bilmem acil işin var gibi." "Cenk'i görmem lazım." Kafa salladı sadece sonra eline telefonu alıp birini aradı "Alo bro naber?" ... "İyi çok açık paraya ihtiyacım var sana bir hafta içinde geri vereceğim" Kim kime şak diye çıkarıp 1.000.000,00 verirdi ki "1.000.000,00.. Lan lazım işte sen benim hesaba at benim elime haftaya geçecek para sana ileteceğim." Benim uğruna fahişe olduğum para tutarı adamlar için minicik bir meblağ hayat mi bu be... "Eyvallah kardeşim ne yapacağımı boşver bekliyorum hadi görüşürüz." Telefonu kapatıp eliyle bana çak yapınca eline vurdum gülümsedim. Bu kadar çabuk mu? Ne kadar zengindi bu adam? Nasıl bu kadar kolay para çıkarıp verebilirdi benim için. "Para işi halloldu." "Bak Emir daha önce senetlerimi almak istediğimizde vermemişti bu it ya başaramazsak." "Sen Emir Kılıçaslan'ı hafife alıyorsun güzellik. Bugün o bok çukurundan kurtaracağım seni." "Ya olmazsa." Yanağımdan makas aldı göz kırptı. Kendine doğru çekti. "Benim kitabımda daha olmaz diye bir şey olmadı. Olacak. Olmak zorunda." Hazırlanıp evden çıkarken yol üzerinde bankaya uğrayıp parayı çekti Vural'ın yanına giderken sanki hiç kurtulamayacakmışım hissi beni bir türkü bırakmıyordu. Korkuyorum çekiniyorum. Vural'ın mekânın önüne gelince zamk gibi çakılıp kaldım hareket edemedim kolumdan tuttu Emir "Hadi endişelenme" Kafa salladım içeriye girdiğimizde Vural beni görünce "Neredesin ulan sen Serhat aradı bugün gidiyorsun arkadaşı ile gelecek. 5.000 TL veriyor kız iyi para. Yanımda duran Emir'e baktı o an. "Kim ulan bu yine kimi taktın peşine. Sabah seninki dolanıyordu burada sen postayı çoktan koydun herhalde Cenk'e" "Bu işi bırakıyorum artık" Kahkaha attı. Daha önce benzer şeyleri söylediğim zamanda böyle alaycı gülmüştü. "Dün senin kafaya fazla vurdum herhalde." Emir ona doğru adım attı çantadan çıkardığı paraları masaya bıraktı "Senetlerini ver kızın" "Ne?" Yakasından tutup çekti öfkeyle "Ulan bana bak pezevenk kızın sende olan bütün senetlerini hemen veriyorsun seninle bir işi kalmayacak." "Ulan Asu ne boklar peşindesin Cenk'i düşüremedin bunu mu buldun. Kızım burnun bir kere battı bu boka orospuluğun tadını aldın bırakır mısın hiç? Sen busun." Yumruğu yapıştırdı suratının ortasına. O kanayan burnu ile yere düştüğünde ben keyiflendim. "Şuraya polis teşkilatını yığmamı istemiyorsan hemen senetleri çıkar. Seninle bir uğraşmaya başlarsam eğer barınamazsın buralarda. Yiyecek ekmeğin olmaz." "Ne diyeceksin polise." Güldü Emir "Dün o Serhat mı ne boksa kıza yaptığı her şeyi çektim ve bana vurduğu anı arkam sağlam benim siz yanarsınız. Yakasında duran kalemi gösterdi. “Gizli kamera bu da az önce söylediklerini de çekti. Elimde kanıttan bol ne var. Polis bunları izlediği anda olan size olur. Avukat ordumun kaybettiği tek bir dava yok. Hapiste pezevenklik yaparsınız artık tabi sizi yaşatırlarsa." Dumura uğradı Vural beklemiyordu böyle bir şeyi. Korktu bu kez onun yüzünde endişe vardı. Senelerdir bana yaptırdığı, yaşattığı zorbalığa kendisi maruz kalmıştı. Senetleri çıkardı kasadan hepsine tek tek baktı ve cebine attı Emir. "Bu kızı unutacaksın anladın mı gördüğün yerde yolunu değiştir. Artık o buraya bu hayata ait değil" Dalgacı tavırla güldü "Orospuyu yanına alıp karı mı yapacaksın mahalle yanarken orospu taranırmış derler ya ha bunlar aynen öyle sen bugün evine al ikinci gün yatağınıza başka birini alır ruhu fahişe bunların değmeyecek bir kız için. Seni öteki gün arkadaşınla boynuzladığında verdiğin 1.000.000,00 na yanarsın." Dayanamadım yanına gidip tokat patlattım suratına tükürdüm üzerime yürüyecekken Emir engel oldu "Allah belanı versin Vural umurumda değilsin anladın mı?Defolllll" Emir kolumdan tutup çıkardı. Arabaya geçtik ağlamayacaktım sakinim kurtuldum en azından o pislikten. Olmuştu almıştık senetlerimi. Ne yapsam bilemedim. İçimde öyle bir coşku vardı ki. "Tamam bir daha yüzünü görmeyeceksin en azından bunu düşün. O pezevenk yanından geçemez attık." Gülümsedim evet en azından iyi şeyler oluyordu. Eline dokundum "Teşekkür ederim. Allah razı olsun." "Bende teşekkür ederim." Birden sarıldım ona sım sıkı sardım kollarımı güvendeydim sanki artık. Oda sardı kollarını "Rüya gibi sanki hiç kurtulamazdım ama kurtuldum beni kurtardın." Göz kırptı. "Sana demiştim değil mi? Zoru başarırım imkansız zaman alır." Aman aman biraz da egoluyuz galiba. Neyse görmezden gelinirdi. İçimdeki huzurun tarifi yoktu belki artık biraz oldun kirli hissetmeyi bırakırdım biraz olsun mutlu olurdum. Güvende hissederdim, karanlıktan korkmazdım belki. Şuan karşımda duran bir çift yeşil göze güven duyuyordum bu çok saçmaydı ama korkum gitmişti. Sanki hayatımın bir noktasında o hep bir yerde vardı da ben fark edememiştim. Emir kılıçarslan sen benim umarım gerçekten kurtarcım olarak kalırsın. Umarım beni yanıltmazsın da kötü birisi çıkmazsın
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD