kına

2318 Words

Elvin, başarısız başkaldırışının ardından yere çökmüş halde, dizlerinin üzerine yığılmıştı. Vücudu titriyordu; hem öfkenin hem çaresizliğin titreşimiydi bu. Saçları yüzüne dağılmış, dudakları kurumuştu. Kalbi, göğsüne sığmayacak gibi atıyor; başını kaldırıp göz göze gelmeye bile mecali kalmamıştı. Sırtında Ardil’in az önceki öfkeli tutuşunun izleri vardı. Derisinin altına işlemiş gibiydi parmaklarının baskısı, sözcüklerinden çok daha fazla acıtıyordu. Gözleri nemliydi, ama gözyaşlarını artık akıtamıyordu. İçinde tuttuğu her şey boğazına düğümlenmişti. Bedenini esir alan bir utanç vardı üzerinde — öyle derin, öyle ağır ki, nefes alması bile zul geliyordu. Ardil, odanın bir köşesinde, sırtını pencereye yaslamış, karanlık yüzüne çöken gölgelerle birlikte susuyordu. Gözlerinde hâlâ kıvılcım

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD