Servet, Hayriye Hanım’a Devran Bey’in iyi olduğunu bildirmişti ama kadının öfkesini, sitemini de boynunu büküp dinlemek zorunda kalmıştı. Odadan çıkarken içindeki sıkıntı bir türlü dinmedi. Avluya inen taş merdivenlerden ağır ağır yürürken aklında binbir soru vardı: Devran Bey, Elvin Hanım’la aynı çatı altında nasıl yaşayacaktı? Ardil Ağa bunu öğrendiğinde ne olacaktı? Yarın bir gün çocukları olursa? Aşiretin içinde fırtına koparsa? Ya Devran Bey ağalığı almak için bunu bir koz gibi kullanırsa? Bunları sormak istiyor, ama cesaret edemiyordu. Son birkaç gündür Devran’ın halini gören herkes gibi o da sessizleşmişti. Adam yıkılmış gibiydi; ne gülüyor ne konuşuyordu. Sanki içinden bir parça kopmuştu da geriye boş bir kabuk kalmıştı. “Allah’ım hayırlısı…” diye geçirdi içinden. Kapıdan a

