Aradan üç gün geçmişti. Yiğit ağabeyim bir daha Cenk ile ilgili bir şey söylememişti. Ben de sormamıştım. Sessiz sakin kahvaltı yaparken bu sessizliği yine Yiğit ağabeyim bozdu. "Akşam için hazırlığınızı yapın." dedikten sonra annesine baktı. "Anne, sen de Afet'e biraz yol yordam öğret. Akşama istemeye gelecekler." Elimdeki çatalla öylece kaldım. Bu kadar çabuk mu olacaktı? Keskin bakışları bana döndü. "Sen de annem ne öğretirse onu yap. Milletin içinde olmayacak şekilde konuşup, hareket etme beni çileden çıkarma." Çatalımı masaya geri koydum. "İyi de Barış'ın anne babası yok ki?" dedim. "Kim gelecek?" Bu defa babam araya girdi. "Aile büyükleri. Amcaları, dayıları." Amcalar? Dayılar? Barış'ın akrabalarıyla ilgili bilgiye sahip değildim. Ya daha önce içlerinde iş yaptığım biri vardıysa

