Sabah gözümü açtığımda gün çoktan doğmuştu.Annemse beni kaldırmaya kıyamamıştı.Uyandığım gibi üstümü giyinip aşağıya indim.
Babam ise her gün ki gibi işe gitmişti.
Annemi salonda düşünceli bir şekilde görünce yanına gittim .
"Anne niye bu kadar dalgınsın?"
"Kuzum bir şeyim yok "
Kafasını kaldırıp bana baktığında göz altlarının yaş olduğunu görünce.
"Ne oldu anne seni hiç böyle görmezdim?"
"Yavrum baban sabah çıkmadan bağırdı çağırdı.Abin...abin"
"Ne olmuş abime?"
"Demirkanların kızını Havini kaçırmış."
"Ne!Nasıl yani nereye kaçırmış?"
"Bilmiyorum bilmiyorum"
Demirkanlar kızlarının namusunu temizlemek için her şeyi yaparlardı.
Bu felaket gibi bir haberdi .
Şimdi her yerde abimi arıyorlardır ve bulduklarında ne yapacakları gün gibi ortadaydı.
Ve hemen o sırada öfkeli bir şekilde babam içeri girdi.
Babama doğru giden annem,
"Ne oldu bey?"
"Ne olacak senin o işe yaramaz oğlun Demirkanların kızını kaçırmış! Neyine güveniyor beyfendi.Kazım bey beni aradı!"
Annem korku ile sordu,
"Ne dedi?"
"Namusumuz yerde kalmayacak. Oğlunu öldürür bu işi temizleriz yada sen kızını oğlum Rohat'a verirsin başka çıkar yolu yok dedi!"
Babamın sözleri ile başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki.
Annem,
" Ne dersin bey olur mu öyle şey? Oğlumuz için kızımızın hayatını mı mahvedeceğiz!"
"Baba bana bunu yapma yalvarırım!"
Ağlayarak ayaklarına kapandığım babama yalvardım.
"Baba yalvarırım verme beni!"
Babam sanki hıçkırıklara bogulmamışım gibi merhametsizce baktı bana.
"Senin yüzünden oğlum canından mı olsun!Kalk şuradan gelecekler birazdan!"
O oğluydu da ben onun evladı değil miydim?
Gözyaşları yanaklarımı sırılsıklam ederken vicdanına dokunmak için konuşmaya devam ettim.
"Baba..o...o adamı tanımıyorum bile...ne olursun yapma.."
Ama babam kalbi taşlaşmış bir adamdı.Abim Demirkanların kızını kaçırmıştı ve ben de sırf abimi öldürmesinler diye öne sürülen değersiz bir candım.
Tanımadığım bir adama sırf abim ölmesin diye göz göre göre mahkûm ediliyordum.
Hayatım boyunca hiç bir zaman sevilmemiştim ve şimdi de gözden çıkarılan ilk kişiydim.Abim sevdiğine kavuşsun ama ben o acımasız adamla evleneyim.
"Hanım kızı götür hazırlayın akşam dini nikahını kıyacağız .Bu iş bir an önce bitsin!"
Babama ne dersem boş gibiydi. Oğlu için her şey yapar. Odama hızlıca gittim ve yatağa uzanarak ağladım.Ne yapacaktım şimdi?
Hayallerim vardı okumak istiyordum.Evlenmek değil!
O sırada kapı aralandı. Annem yavaşça içeri girip yanıma ilerledi.
Elini yanağıma dokundurarak göz yaşlarımı usulca sildi ve kollarını bana açarak sarıldı.Başımı göğsüne koydu elini saçlarımda gezdirdi.
" Yavrum ağlama abin yapmış bir hata?"
"An...ne beni öne sürmeyin!"
Annem ağlayarak geri çekildi çaresizce valizi yatağın üstüne koyarak kıyafetlerimi toparladı.
"Sende üstünü giy gelirler birazdan baban kızmasın."
Çaresizce üstüme geçirdiğim elbiseyle Demirkanların geldiğini fark ettim.
Aşağıya inerek mutfağa geçtim.Onlar ise direkt salona beraberlerinde getirdikleri hoca ile girdiler.
Annem beni odaya götürmek için mutfağa geldi.
"Gitmek istemiyorum!"
"Kızım baban duyarsa çok kızacak!"
Koluma girerek beni salona götürdü tanımadığım bir adamın yanına oturtu hocanın önünde dizimiz üzerinde oturmuş bir şekilde . Hoca sordu
"Rohat Demirkanı eşliğe kabul ediyormusun?"
Başımı kaldırıp babama baktığımda öfkeli gözleri gözlerime değince başımı eğerek kabul etmek zorunda kaldım.
"Evet kabul ediyorum!"
Hoca döndü yanımdaki yapısı sert kaba adama sordu.
"Sen Rohat Demirkan Heja Karaslanı eşliğe kabul ediyormusun?"
Adamda mecbur gibiydi kız kardeşi için kabul ederdi.
"Evet kabul ediyorum!"
Nikahımız kıyıldıktan hemen sonra annemle vedalaşıp babama doğru ilerlemek istedim ama olmadı ayaklarım gitmek istese bile kalbim istemiyordu.
"Hadi kızım araba seni bekliyor!"
Yavaşça eğilerek bavulumu aldım siyah görünümü hoş bir arabaya doğru ilerlerken arakmı dönüp son bir kez yaşadığım eve baktım anılarım gözümde canlanırken bu evde hayallerim vardı böyle çıkmak hiç aklımın ucundan bile geçmemişti başımı eğerek arabaya bindim.
Arabada yol boyu giderken kimsenin sesi çıkmamıştı ve araba bir an durdu gelmiştik sanırım arabadan indim ve görünümü çok güzel çok büyük bir ev karşımda duruyordu eve göz ucuyla bı baktım ki karşımızda ev halkı yavaş adımlarla onlara doğru ilerleyen Kazım ağa.
"Gülçehre Hanım gelini içeri götürün ?"
"Emrin olur ağam!"
Bana doğru gelen kadın galiba kaynanamdı yapısı sert orta yaşlı kadın.Kolumu sertçe tutup ve konağa götürdü. Salon ortasında kolumu bırakarak.
"Beni takip et?"
Merdivenlerden çıkan kadın sinirli ve öfkeli biriydi beni üst katan bir odaya götürdü.
"Artık sen burada kalacaksın!"
Sen buraya layık değilsin de oğluma şükret sünepe onun sayesinde buradasın.
Sesimi çıkartmadan başımı yere eğdim. Kaderime boyun eğiyordum. Kapıyı sertçe çarpıp çıktı odadan.
Yavaşça bavulumu bir kenara bırakarak pencere kenarında duran tekli koltuğa yavaşca ruhsuz bir bedenle oturdum. Ne yapacaktım şimdi göz yaşlarım yanaklarımda. Bir bir damlarken kendimi tutamıyordum o an kapı aralandı.
Tanımadığım adam içeri girince yerimde zıpladım . Bana bakmamıştı bile hemen yanımda duran dolaba ilerleyerek havluyu alıp duşa ilerledi ben ne yapacaktım şimdi çıkana kadar oturamadım yerime kapı açıldı ve duştan çıktı yatağa ilerlerken bana döndü.
"Bu yatakta yatmayacaksın evlenmiş olabiliriz ama bu bizi karı koca yapmaz bunu aklına sok!Nerede yatacaksan yat!"
"Ne?nasıl yani?"
"Ne nasıl yani kızım sen galiba bu evlilik oyununa çabuk kapıldın?"
Ama herkes evlendiğimizi ve bu akşam karı koca olacağımızı düşünüyordu. Arkasını dönüp yatağa giden adam bunu umursamadı bile ve yatağın örtüsünü yere atarak kafasını yastığa koyduğu gibi yattı.
Şimdi ne yapacaktım?
Dolaba doğru ilerledim ve yastıkla çarşaf alıp yere serdikten sonra uyuya kaldım. Gün boyu olanlardan sonra yorgunluktan nasıl uyuya kalmıştım bilmiyorum.
***
Sabah seslerle uyanan ben yerimden hemen kalktım ve gözlerim yatağa değdi.Çoktan kalkıp gitmiş olan Rohat'la bende hemen yer yatağımı toparlayarak üstüme geçirdiğim kırmızı elbiseyle siyah şalı takarak aşağıya indim.
Aşağı inmek için odadan çıktım merdivene doğru ilerlerken göz ucuyla konağı inceledim.salona geldiğimde çok büyük alanı geniş bir salondu kahvaltı masasıda oldukça büyük ve donatılmış bir şekilde hazırlanmıştı. Evde daha kimse ayakta yok gibiydi. Arkamdan gelen sesle irkildim.
"O gelin hanım teşrif etmişler sonunda!Ne oldu uyanamadın mı?"
"Kusuruma bakma ana bir daha olmaz."
Dedim saygılı bir sesle.
Gülçehre Hanım aklına bir şey gelmiş gibi konuştu.
"Çarşaf nerededir!?"
Tam utançla cevap verecekken evin erkekleri aşağı kahvaltıya gelince söyleyemedim. Kazım ağa
"Günaydın Gülçehre kahvaltı hazırmıdır?"Dedi.
"Günaydın bey hazır!"
Kazım ağa sert sesiyle konuştu.
"Bugün şirkette toplantı var erken çıkacağız!"
Berat abi sakin bi ses tonuyla.
"Tamam baba birazdan çıkarız Rohat erkenden çıkmış?"
" Rohat yeni evlendi niye bu kadar erken çıkmış?"
" Bey toplantı var diye çıkmıştır!"
Dedi Gülçehre hanım araya girerek.
"Öyle olsun bakalım. Berat çıkalım!?"
"Tamam baba."
Berat abinin eşi Berivan
"Heja gel sen benimle yukarı!"Dedi.
Peşinden yukarı çıkarak odamızın önünde durdu.Sakin bir ses tonuyla
"Heja bak canım Gülçehre ana söylenmeye başladı çarşaf için."
Sonra bana daha da yaklaşarak fısıldadı.
"Nerede çarşaf?"
"Abla şey Rohat beni karısı yapmaya hazır değilmiş." Dedim utana sıkıla.
"Ne!?"