Perişan Bir Hal..

2030 Words
Şimal Ankara'ya geleli bugün tam bir ay oldu. Kendi halimde olan yaşantımdan inanılmaz keyif alıyorum. İhtiyacım olan şey tam da buymuş sanırım. Mecbur değilsem çok fazla çıkmıyorum evden, çıkarsam da akşam saatlerinde çıkıyorum. Biraz hava alıp dönüyorum tekrar evime. İşimde gücümdeyim, Nefes olmayı çok sevdim.. Şimal'i de özlüyorum ama Şimal demek mücadele demek bu sebeple sanırım onunla arama biraz daha mesafe koyabilirim. Yine o sıradan günlerimin birindeyim az evvel mesaim bitti ben de mutfakta yemek için bir şeyler hazırlıyorum. Canım pizza isteyince pizza yapmaya başladım ama o esnada kapı çaldı. Her kapı çaldığında yüreğim pır pır ediyor hala ama gelen muhtemelen karşı komşum Fatma Teyzedir. Yalnız yaşadığımı bildiği için bazen poğaça börek falan getiriyor bana. Yine temkinli bir şekilde mercekten baktım ama bu kişiyi tanımıyorum.. Yüreğim ağzıma geldi, elimle ağzımı kapattım ki nefes alışım bile duyulmasın istiyorum ama aksi gibi aynı anda telefonum çaldı ve ben kapının dibindeyim. Panikle baktım ama kim arıyor dikkat edemeden cevapladım hemen. "Nefes Hanım?" "E efendim be benim" "Ben İlyas, ev sahibinizin oğluyum da eve gelmiştim" "Ha tamam tamam hemen açıyorum" Telefonu kapatıp derin bir nefes aldım ama hala titriyorum korkudan. Kapıyı açınca karşımda 20 lerinin sonunda gibi duran bir adam vardı. "Merhaba Nefes Hanım" "Merhaba İlyas Bey, buyurun nasıl yardımcı olabilirim?" "Dün kira günüymüş ödeme gelmemiş de babam bir sor sorun mu var dedi?" "Haa çok özür dilerim dün müydü kira günü. Tamamen çıkmış aklımdan ben bugün yollarım." "Elden bana verebilirsiniz isterseniz" "Ha yanımda o kadar nakit yok da ben hesabına yollarım Selami Bey'in." "Peki o halde.. Imm bir ihtiyaç var mı evle ilgili" "Yok teşekkürler. İyi günler size" deyip adamı dinlemeden kapattım kapıyı. Yüreğim hala pır pır ediyor. Kira bir gün geçti diye eve oğlunu yollamak nedir ya. Numaram var ara yani! Yüz yüze konuşurken de nasıl edebiyat yapıyordu, yok sosyal devlet düzenine geçilmeli yok ben bireysel mülkiyete karşıyım, insanlara mal sahibi olma hakkı verilmemeli cart curt.. Bence de! Ahırı olan kendini multi milyarder sanır olmuş.. Hemen telefondan bankanın uygulamasına girip yolladım adama kirayı. Ardından dekontu mesaj uygulaması üzerinden attım adama. "Acelesi yoktu Nefes Hanım, öderdiniz" yazmış.. "Acelesi olmadığı için mi kapıma oğlunuz geldi.." "Ha yok ya ben size bir şey mi oldu diye gönderdim oğlanı, yalnız yaşıyorsunuz ne de olsa. Bu zamanda bekar olmak zor. Bu arada benim oğlan da bekar." Bu kadar aymazlığa da pes. Oğlunu beni görsün diye yollamış resmen. Hasbinallah. Tabi yalnız kalamam zaten başımda bir damızlık olması şart! Cevap dahi vermedim yazdığı şeye, o çocuk bir daha gelirse ona da kapı mapı açmam, şuan taşınmakla uğraşmak istemiyorum yoksa bir gün durmam ya neyse.. Tekrar mutfağa döndüm pek hevesim kalmasada kendine bunu yapma Şimal deyip pizzamı tamamladım. Bol mantarlı ımm bayılıyorum buna. Bir de kola doldurdum, pizzamı yemeye koyuldum ama telefon yine zır zır! Ya sabır.. Baktım Kenan abi. Hemen açtım. "Alo" "Alüsüüüü napıyon gız" Her seferinde başka şekilde alo nasıl diyor bu adam acaba.. "Yemek yiyorum Kenan abi gel beraber yiyelim" "Essah mı" "Essah ya" "İyi aç o zaman kapıyı" "Aaa şaka yapıyorsun" "Herhalde şaka yapıyorum Şimal çok mu safsın acaba" "Ama aşk olsun yaa" "Taam taam hemen sarkıtma dudaklarını, her şey yolunda mı iyi misin. Bu arada Esat hala bekar" Kahkaha attım son dediğiyle. "Bugün de kısmetim açıldı ha" "O ne demek Şimal?" "Ev sahibimde oğlunun bekar olduğundan dem vurdu da biraz." "Hmm sen ne dedin" "Ne deyim Kenan abi kısmetse olur, buyurun gelin bir tanışalım dedim" "Şimaaaal!" Kıkırdadım, adam kızınca bile sevimli. "Ya tamam şaka, cevap vermedim ne diyeceğim. Bir daha açmam kapıyı olur biter" "Aferin kızıma. İyi misin" "İyiyim hem de çok iyiyim. Her gün dua ediyorum sana biliyor musun?" "Ne diyorsun duanda, inşallah kayınbabam olur falan diyorsundur umarım" Bu adamla konuşurken gülmemek imkansız hale geliyor, berbat haldeysem bile gülüyorum. "Dünya ahiret kardeşim dedim ama şimdi lafı mı nasıl geri alayım?" "Neyse Zemheri'de var 4 tane onlardan birine alırız olmazsa" "Evlenmek zorunda mıyım Kenan abi, yalnız olamıyor mu bir kadın" "Sus gız tövbe de. Ne demek yalnız olmak buruş buruş olduğunda dersin ki yanımda yöremde bir herifim olaydı 2-3 veledim olaydı" "Peki Kenan abi pes ediyorum." "Aferin sana" Aklımı bir haftadır kemirip duran bir konu vardı ve konusunu açmamak için çok direndim ama dayanamadım daha fazla. "Gülce Hanım nasıl?" Anlık bir duraksadı ben onları sormadıkça Kenan abi de asla onlarla ilgili bir şey söylemedi bu sürede bana. "İyi kızım" dedi ama ben bu sesi biliyorum ve hiç hoşuma gitmedi. "Kenan abi bir sorun var.." "Ah be Şimal sorun her zaman olur sen boşver onu bunu, kendine dikkat et yeter. Öyle sana dünür gelenleri de kapıdan kov anlaştık mı?" "Kenan abi, böyle kapatamazsın konuyu. Sorun ne?" "Şimal.." "Abi lütfen.." "Peki deli kız peki. İyi değil. Hiçbirimiz iyi değiliz aslına bakarsan." Yüreğime kocaman bir kaya oturdu sanki bir anda, aklımdan yüzlerce şey geçti aynı anda. "Ne oldu?" dedim ama sesimin titremesine de mani olamadım. "Kenan Kurt 15 gündür hastanede" "Ne.." dedim ama başımdan aşağı da kaynar sular döküldü sanki. Aklıma hiç getirmeye çalışmasam da bana ettiği laflar zihnimde dönüp duruyor bir aydır ama hastanede olduğunu duymak... Niye böyle kötü hissettim bilmiyorum.. "Durumu nasıl peki?" "İyileşece kızım iyileşecek. Neyse ben kapatayım şimdi, ararım yine" "Anladım abi geçmiş olsun, görüşürüz.." İyileşecek yani iyi değil, ne oluyor orada bilmiyorum ama beni ilgilendirmediği de kesin.. Ne diyebilirim ki Allah şifa versin.. 🥀 Pars Bugüne kadar beki 250 den fazla danışanım oldu. Bir hayli seçiciyim.. Zor vakalarla çalışmayııseviyorum, o aslan kesilen heriflerin ya da ben mükemmelim diyen kadınların acizliklerini göstermek sanırım mutlu ediyor beni. Mutsuzluktan beslenmek gibi düşünmeyin bunu. Ben aslolanı görmeyi seviyorum. Bu sebeple doğal olan her şeyin cazibesi var bende bunu kardeşlerim bile bilmez.. Artık tanıyorsunuz bizi görünüş olarak ne kadar birebir aynı da olsak fıtrat olarak sokakta birbirini görse selam vermeyecek kadar zıt karakterleriz. Nasıl en ketum bensem en duygusal Aslan en asabi de Kurt'tur. Aslan'ın en zayıf noktası bizden birine bir şey olursa dünyası başına yıkılır. İnci hastalansa sabaha kadar başında oturur mesela ya da Cennet Buz çok saçma bir sebepten ağlasa onu dizine yatırır onunla ağlar vesaire. Kurt ise bizden birine bir şey olsa kor olur yakar ortalığı ama öyle böyle değil arkasında bıraktığı enkaz külden ibaret olur. Beni boşverin yazar beni ayrıyeten yazacakmış spoiler verme dedi.. Şimdi geleyim asıl konuya, Kurt. En son onu feci şekilde dayak yemiş halde evinde görmüştük biliyorsunuz.. Sonrasında onu bu hale getirenlerin icabına itina ile baktım ama Kurt durmadı.. Hani divane olmak diye bir tabir var ya.. Öyle oldu.. Bir anda ve hiçbirimiz akıl erdiremedik nasıl oldu, mesleki yanımla dahi anlayamadım.. Çünkü ciddi anlamda renk vermeden geldi bugüne kadar hatta bir tarafım bu kıza gönlünü kaptırmış dese de bir yanım ciddi manada nefret çalıştırıyor sanırım demeye başlamıştı ama Kurt kendi dahil hepimizi güzel kandırmış. Kıza git dememiş, üstüne para teklif etmemiş yetmez gibi benimle yattığını söylememiş gibi kız ortadan kaybolur kaybolmaz delirme noktasına geldi. Annem perişan halde olmasa umurumda bile olmaz açıkçası ben herkes cennetle motive olmaz kimisine cehennem lazım diyenlerdenim. Gel gelelim benim hayatımdaki en kıymetli kadın fena halde üzgün. Annem çok güzel sever. Sevdiğini de dibine kadar hissettirir. Benimle bağı farklıdır beni sen çok iyi anlıyorsun der.. Aslan'ın ikinci adı kendi babasının adı diye ona merhameti daha bir fazladır.. Coşar ona karşı ama Kurt.. Kurt annemin en hassas tarafıdır.. Sen benim yetemediğim yavrumsun der ve onun üzerine hepimizden çok titrer. Biz daha 1,5 aylık bebekken o kaçırılmış çünkü ve annem hep onun ezikliğini hisseder içinde. Ben seni koruyamadı diye. ..ve o gece ben ona bir ilaç verdim ve uyumasını sağladık ardından çıktık evinden ama ondan sonraki bir hafta boyunca Kurt'a ulaşamadık. Girip çıkmadığımız araya sokmadığımız kimse kalmadı diyebilirim. Hiçbir yerde yok.. Evinde küçük bir not vardı sadece. "Kafa dinleyeceğim, aramayın" Aptallıkta benim kardeşim gibi olmayın, annemin ona her an yeniden bir şey mi olacak korkusu çektiğini biliyor babamın onda kendimi görüyorum dediğini biliyor ama aramayın diyecek kadar pervasız. Gerçekten aşık mı yoksa elinden kaçırmanın verdiği sinir mi anlamam gerekiyordu. Çok uğraştım ona ulaşmak için ama bana bile kapattı kapılarını. O bir haftada nerdeydi ne yapıyordu bilmiyoruz ama bir haftanın sonunda bir telefon geldi babama. "Oğlun tehlikeli sularda yüzüyor bu seferlik ses etmiyorum ama bir kez daha mekanıma gelirse olacaklardan sorumlu değilim Zemheri!" Arayan yeraltı dünyasında söz sahibi olan Kara Sabri. Babamla vaktinde takıştılar ama baktı aşık atabileceği bir adam değil geri çekilmişti ve benim kardeşim resmen ölüme gitmiş! Ne yapmaya çalışıyorsun Kurt.. O haberde bizim için işaret oldu. Babam, ben, Aslan, Kenan amcam, Esat, Erhan abi toplanıp gittik. Adam karşısında ağır topları arkasından da bizleri görünce posta koyan o değil gibi hemen el pençe durdu! "Zemheri Bey hoş geldiniz?" "Oğlum nerde?" "İçeride merak etmeyin bir yerinde bir şey yok ama aşırı alkol almış" Babamın o an nevri döndü. Babam içkiden nefret eder diğer kardeşlerim bilmez ama ben annesi yüzünden olduğunu biliyorum. Sakın dedi bir gün bir bizi karşısına alıp. "Sakın benim karşıma alkollü çıkmayın, o pisliği bedeninize de almayın. Sadece bela getirir" İçmeyiz bu sebeple açıkçası hiç de merak etmedik zaten ama Kurt içki içmiş hem de aşırı sayılabilecek seviyede. Şimdi anladım kardeşiminki elinden kaçırma korkusu değil körkütük aşık olmuş.. Babamın yumruklarını sıktığını gördüm ama şuan ona müdahale etmek sadece öfkesini harlar bu sebeple dokunmadık. "Ali, Mert getirin" dedi girdik hemen içeri ama gördüğümüz şeyle ikimizde kalakaldık. Saçı sakalı karışmış, yüzü çökmüş, bir hafta hiç mi bir şey yememiş bu çocuk. Üstü başı kusmuk, yüzünde yer yer yaralar var çocuğu geçmiş ama kaşı açılmış dudağının kenarı patlamış, kan sızıyor bunlar yeni olmuş ve sızmış kalmış. Kollarını boynumuzdan geçirip kaldırdık ama Aslan dişlerini sıkıyor biliyorum kahroluyor şuan ben herkese ifadesizim.. Dışarı çıktığımızda babam gördüğü manzarayla sendeledi.. Kenan amcam hemen yanındaydı Allah'tan kimseye çaktırmadan destek oldu hemen. "Nasıl?" "Sızmış baba merak etme" "Çıkarın" Biz onu alıp çıktık onlar içeride ne yaptı bilmiyorum çok kısa süre sonra onlar da çıktı. "Bizim hastaneye sür Erhan" "Tamam abi" Hastaneye geçtik hızla hemen tetkikleri yapıldı.. Yüksek miktarda alkol ve maalesef uyuşturucu madde tespit edildi. Allah'tan vaktinde gelmişiz zehirlenme olmadan müdahale etme şansı oldu ama aç karnına alınan yüksek miktarda alkol mahvetmiş onu. Defalarca kustu kendine geldiğinde bizleri tanımadı, önce kahkahalarla güldü halime bakın diye sonra dakikalarca ağladı. "Ben aptalım" diyerek. Hemen midesini yıkadılar o arada annem ve kardeşlerim geldi ama hepsi perişan halde. Bir babam bir ben ifadesiz duruyoruz şuan. Ama ikimizinde içi kaynıyor fokur fokur.. Kendine gelmesi uzun zaman aldı maalesef Kurt'un. Alkole alışık olmayan bünyesine yaptığı işkence onu ölümün kıyısına getirmiş. Fiziki tedavisi bitince rehabilitasyon süreci başladı çünkü.. Nasıl anlatayım bilmiyorum ama kardeşim kendini ölüme terk etti. Asla yemek yemiyor, konuşmuyor, su içmiyor. Ağlıyor sadece.. Durup dinlenip ağlıyor. 15 gündür hastanede. Asla ulaşamadık. İletişim kuramıyoruz. Annem bile. Kimseyle konuşmuyor. Alanında başarılı psikiyatr tanıdıklarımı da yönlendirdim ama nafile.. Son çare şimdi ben giriyorum seansına.. Yine odada en az 15 kilo verdi bu bir ayın içinde. Odaya ben girince baktı sonra kafasını diğer tarafa çevirdi. "Merhaba" "Bugün nasılsın Kurt" "Büyük bir derdim var Kurt kimseye de anlatamıyorum" O an döndü bana ah kardeşlik ah. Dedem der ki kardeş kardeşi yardan atmış yar başında geri tutmuş... "Bugün benim dinleyenim sen olur musun , belki bana bir çare olursun" Günler sonra ilk defa ifadesi kırıldı, yatakta biraz toparlandı. "Anlat" dedi ama sesi boğuk çıktı muhtemelen boğazı da tahriş oldu. "Aşık oldum" dedim gözlerimi ondan bir an bile ayırmıyorum.. Yutkundu.. Ödü kopuyor duyacaklarından biliyorum.. "Kime?" "Kimesini sorma ama uzakta benden. Ulaşamıyorum ona. Aramadığım yer kalmadı bulamıyorum. Bulamadıkça kahroluyorum ama güçlü durmak zorundayım diye acısını bile çekemiyorum." Gözlerini kaçırdı sonra yeniden baktı bana. "Neden ulaşamıyorsun" "Hiçbir haber bırakmadan terk etti beni" "Sevgili miydiniz? "Hayalimdi ama sevgili olamadık.." "Sen bulursun Pars.. Her zaman buldun" "Bu defa önceliğim var" Kafasını eğdi.. "Ben mi?" "Sen.." "Ben senin için bir engel değilim, madem aşıksın peşinden git, bul onu." "Öyle mi bulsam onu, sevgilim olarak karşınıza çıkarsam. Basar mısınız bağrınıza.." Yeniden ağlamaya başladı.. ama ince ince ağlıyor sanki göstermek istemez gibi. "Pars.." "Efendim Kurt" "Ben.. Ben.. Kafayı yiyeceğim Kurt. Şimal'in yokluğuna dayanamıyorum. Ölecek gibiyim nefes alamıyorum." "Ölecek gibisin zaten Kurt, halinin farkında değil misin?" "Dayanamıyorum" dedi ama sonrası yeni bir kriz. Omuzlarından bastırıp zorlukla yatırdım yatağına ve bir sakinleştirici yaptım.. Kardeşim gözlerimin önünde eriyor ve ben bir şey yapamıyorum.. Yapalım o halde.. Odasından çıkıp telefonumu aldım.. Birkaç çalmadan sonra geldi cevap.. "Efendim" "Şimal merhaba Pars ben..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD