Yolları takip etmem nerdeyse mümkün değildi yıllardır İstanbul'da yaşıyorum ama bu tarafı hayatım boyunca görmedim. Yol akıp gitti benim gözyaşlarımla beraber. Birkaç kez babama seslendim ama yok, sızmış. Gözlerimi kapadım sıkıca, Allah'a sığındım. Şuan öyle çaresizim ki aklım durmuş durumda. Düşündüğüm tek şey Berke. Ona bir şey yaptı mı diye diye kafayı yiyeceğim nerdeyse..
1 saatten fazla yol gittik diye tahmin ediyorum adam daha arabaya biner binmez telefonumu aldığı için haberim yok saatten de. Bir süre daha gittik ki kocaman bir demir kapı açıldı, araç içeri girince burasının büyük bir villa olduğunu fark ettim. Adam hızla indi hemen bizim kapımızı açtı, inmeden babama döndüm tam onu sarsacakken adam suratına bir şişe suyu boşaltı bir anda.
"Ne yapıyorsun be sen?"
"Sızmış Şimal Hanım ayılmazdı"
Babam öksürerek kendine geldi, gözlerini araladı biraz.
"Noluyor lan!"
"Baba hadi lütfen ayılmaya çalış, Berke'yi almaya geldik. Lütfen"
"Berke'ye noldu"
Ciğerlerime ulaşmasa da derince bir nefes aldım, ah be baba karın canın ciğerindi tamam da biz de evladınız be. Biraz da bizi düşünsen ne vardı..
"Hadi baba" dedim hıçkırıklarımın arasından ama ayakta zor duruyor, mecburen döndüm bizi getiren adama.
"Yürüyebilecek gibi değil, içeri taşıyalım"
"Siz geçin Şimal Hanım biz hallediyoruz"
Kafamı salladım sadece. Ben tişörtümün eteklerini çekiştire çekiştire içeri adımlamaya başladım.
Korkuyorum diye bağırmak istiyorum. Anne nolur gel sakla beni.. Korkuyorum..
Kapıdan girince biraz daha dik durmaya çalıştım, korkumu belli etmeyeceğim güya, o da diyecek ki oo ne kadar güçlü bir kız ben bunu bırakayım!!!
Güçsüzlüğüme ayrı sövesim var sahipsziliğime ayrı.. Yine de dik durdum bunu kendime yapmak istedim en azından içeri girdiğimde pislik herif hemen ayağa kalktı.
"Ooo Şimalcim hoş geldin.. Hep bu eve gireceğin günün hayaliyle durdum biliyor musun?" deyip dibime girdi sarılacak gibi açtığı kollarıyla ama hemen bir iki adım geri gittim.
"Kardeşim nerde?"
"Güvende, merak etme" deyip arkamda bir noktaya baktı. Kafamı çevirdim. Babam. İki adamın kolunda zor duruyor.
Ağla Şimal ağla..
Gür bir kahkaha attı. Gülmesinin arasından zar zor konuştu.
"Olur da sana bir şey yaparsam diye babanla mı geldin o mu koruyacak seni" dedi yeniden bir kahkaha attı. Nerden baksan berbat haldeyim..
"Uzatma Dizdar kardeşimi ver gideyim"
"Gideyim derken?"
"Ne demek o?"
"Bu şu demek güzelim gideceksen bir başına gideceksin o pıtırcık kardeşin de bu ayyaş baban da ve o dört duvar arasındaki abin de tek kurşunluk misafirim olacak.. Ya da baban ve kardeşin güvenli bir şekilde gidecek abini zaten Yiğiterler ilk celsede çıkarır ve sen de benimle kalacaksın."
O an kafama dank eden şeyle gözlerim kocaman oldu. Yiğiterler.. Allah'ım Allah'ım ara dediler, ne olursa olsun ilk bizi ara asla bir başına hareket etme dediler. Allah'ım ben ne yaptım ben ne yaptım!!!! Nasıl unuturum bu kısmı, nasıl aklımdan çıkar. Şimdi oturup hüngür hüngür ağlasam yine de yetmeyecek gibi..
"Lütfen.." diyebildim başka çarem kalmadı çünkü..
"Ne lütfen Şimalcim"
"Lütfen bırak gidelim sana yemin ederim öderim borcu hatta 100 milyon değil 200 milyon olarak öderim. Allah Kuran aşkına bırak bizi."
Yanıma yaklaştı işaret parmağının tersiyle yanağımı okşadı kusma isteğimi zor bastırdım..
"Şimal 100 milyon benim için çerez parası.. Sikimde bile değil giden para seni alabilmem için o abin olacak adamın aradan çekilmesi lazımdı hepsi bu. Hoş bugün görüşmeye gittiğimde yeter ki çıkayım ne istersen vermeye hazırım dedi ama.."
"Yalan yalan söylüyorsun abim asla öyle bir şey demez..."
"Ah Şimal sen sanıyorsun ki herkes senin gibi sevgi pıtırcığı insanlar önce kendi canım der her zaman unutma.." dedi sonra arkadaki adama işaret etti.
"Götürün.."
"Hayır hayır dur nolur dur. Nolur. Bak Dizdar yalvarıyorum sana istersen hizmetçin olurum beş kuruş almadan hizmetini yaparım yalvarıyorum bırak beni.." hem çırpınıyorum adamın elinden kurtulmak için hem yalvarıyorum Dizdar'a beni anlasın diye ama nafile..
"Direnip durma lan adam gibi itaat ettin ettin etmedin ben seni yine götürürüm ama o versiyonunu pek tercih etmezsin.."
Gözlerim kocaman açıldı ima ettiği şeyle. Allah'ım hayır, böyle olmak zorunda değil. Nolur....
"Bırakın kurban olayım bırakın beni, babaaaa bir şey yap baba"
Yeniden bir kahkaha sesi geldi. Dizdar şerefsizi..
"Hahaha tam da yardım edecek adamı buldun. Kafayı çekmiş aklı başında bile değil"
"Dizdar ne olur konuşalım, anlaşabiliriz."
"Konuştuk zaten güzelim.. Sen benimsin diğerleri herkesin.."
"Ya ne istiyorsun, derdin ne, ben size ne yaptım. Elini sallasan ellisi. Yalvarıyorum beni bırak."
"Şimalcim anlaman gereken şey şu, sen yapmadın ama senin yerine ben yaptım ama işte her şeyin bedeli var. Bunun bedelini ödemek de sana düştü.."
"Ne bedeli tek derdi ailesi olan kendi halinde bir kızım ben, neyin bedelini ödeyeceğim"
"Sen, abinin, babanın, kardeşinin canının bedelisin.. O içeride şişlenmesin, kardeşin bir altın vuruşa kurban gitmesin babanı bir çöplükten bulmasınlar diye öne atılansın sen"
"Abimle konuşayım bir kere, ne olur bir kere.."
"Abinle ben konuştum güzelim.. Mahkemeye kadar yaşamak istiyorsan bana Şimal'i vereceksin dedim. Tamam dedi."
"Yapmaz abim yapmaz. Gerekirse kendi ölür ama bırakmaz beni."
"Ya ne demezsin, senin canına karşılık kardeşin dediğimde tek bir an bile düşünmedi Şimal. Sattı abin seni anla artık ve ben satın aldım seni.. Yani güzelim anlayacağın artık benden başka kimsen yok"
Yere çöktüm duyduklarımla bu nasıl bir sınavdı böyle, bir abi kardeşini böyle tek kalemde siler mi.. Ben onun için kendi hayatımı yaktım.. Bir umut kaldırdım kafamı yüzüne baktım..
"Öldür beni"
Yüzü bir anda değişti..
"Ne diyorsun lan sen"
"Yalvarıyorum sana öldür beni, ben kaldıramıyorum fazlasını. Lütfen öldür beni.."
O da eğildi çenemi tutup kaldırdı iyice yaklaştırdı yüzlerimizi.
"Tadına bakmadan mı, cıks hayatta olmaz"
Gözlerimi kapattım sıkıca.. Ölmek istiyorum ölemiyorum.. Kurtulsam kurtulamıyorum.. Benim bir hayatım yok gibi. Ben bir kuklayım sanki de ipimi eline geçiren oynatıyor istediği gibi.. Ben artık ben değilim. Ben bir pazarlık nesnesiyim... bir insan değil bir fiyat etiketiyim.
O konuşmadan sonra ne olup bittiğini anlamadan beni hemen bir odaya çıkardılar, ne kadar kaldım o odada bilmiyorum ama o şerefsiz geldi odaya.
"Kardeşin ve baban evinize gitti merak etme, normalde mahkeme en az 3 ay sonraya ilk duruşmayı yapar ama Yiğiterler onu da halletmiş bir hafta sonra mahkemesi var abinin ve o Esat denen manyak ne yapar eder kazanır davayı.. Anlayacağın herkes mutlu tamam mı. Şimdi gidiyoruz"
"Nereye?" dedim ama boğazım acıdı, ağlamaktan boğazım tahriş olmuş.
"Kendi aşk yuvamıza tabiki meleğim.. Bundan sonra ikimizin dönemi başlıyor ve söz veriyorum seni çok mutlu edeceğim"
Yavaşça kalktım büzülüp kaldığım yataktan..
"İkimizin dönemi demek?"
"Hı hı"
"Sakın Dizdar sakın bana arkanı dönme, seni gebertirken tek bir an bile tereddüt etmeyeceğim çünkü...."