Yağmurlu Bir Gecede...
Yağmur camlara vururken, Lena barda son içkisini yudumlar. Hafifçe sendeleyerek bardağını masaya bırakır. Gözleri bulanık, bakışları yorgun ve kırılgandır. Ceketini almak için kalkar, adımları dengesizdir.
Ceketini giyerken sendeleyerek kapıya yönelir.
Yağmur damlaları sokak lambalarının ışığında parıldar. Lena, arabasına doğru yürürken anahtarlarını bulmakta zorlanır. Ellerini çantasında gezdirir, sonunda anahtarı bulur ve arabasının kapısını açmaya çalışır. Ayağı kayar ve yere düşer. O sırada Leo da arabasına doğru yürüyordur.
"Dikkatli ol! Böyle araba kullanamazsın," der şaşkınca bakarak.
Lena başını kaldırır, ona bulanık gözlerle bakar. "Sana kim gibi görünüyorum?" diye alaycı bir ses tonuyla karşılık verir.
"Sen kimsin?" diye sorar Leo, kafası karışık.
"Anahtarlarımı bulamıyorum... sanırım kaybettim," der Lena hafifçe sendeleyerek.
Leo ona doğru yaklaşır ve elini uzatır. Lena, tereddütle baksa da sonunda onun elini tutar. Leo, Lena’yı ayağa kaldırır, fakat Lena yeniden düşecek gibi olur ve Leo onu sıkıca tutar. İkisi bir an durup birbirlerine bakarlar.
"Bu halde eve gidemezsin. Seni ben bırakayım," der Leo, nazik bir ses tonuyla.
Lena hafifçe gülümseyerek başını sallar, "Tamam…"
Leo, arabasının kapısını açar. Lena, ön koltuğa oturur, hala sersemlemiş haldedir. Leo, direksiyona geçer ve motoru çalıştırır. Lena, koltuğunda büzülmüş bir şekilde oturur, göz kapakları ağırlaşır. Leo, dikiz aynasından ona bakarken, Lena yavaşça uykuya dalar.
"Sana nerede oturduğunu sormayı unuttum…" diye fısıldar Leo kendi kendine.
Bir anlık tereddütten sonra Leo, Lena’yı kendi evine götürmeye karar verir ve yön değiştirir.
Leo, evinin kapısını açarken, yarı uykulu halde olan Lena’yı kucağında taşır. Lena gözlerini hafifçe açar ama hiçbir şey söylemez. Leo, onu yatak odasına götürür.
"Neredeyse geldik…" der Leo, hafifçe gülümseyerek.
Lena, gözlerini kapatarak başını Leo’nun omzuna yaslar. Leo, onu dikkatlice yatağa yatırır. Lena, gözlerini aralayıp Leo’ya bakar. Sessizlik içinde kısa bir an paylaşırlar.
"Teşekkür ederim…" diye fısıldar Lena.
Leo, başucunda durur, Lena hafifçe gülümser ve elini ona uzatır. Leo tereddütsüz elini tutar. O an aralarındaki çekim doruk noktasına ulaşır. Lena, Leo’yu kendine çeker ve dudaklarına uzanır. Leo, bu davete karşı koyamaz ve ikisi tutkulu bir şekilde öpüşmeye başlarlar. Sahne karanlığa döner.
Güneşin ilk ışıkları odayı aydınlatır. Lena, yatakta yavaşça uyanır. Yanında uyuyan Leo’ya bakar. Sessizce yataktan kalkar, kıyafetlerini toplar ve yavaşça giyinir.
Yatak odasından çıkmak üzereyken durup Leo’ya son bir kez bakar. Leo’nun uyanmakta olduğunu fark eder ama hiçbir şey söylemez. Hızla odadan çıkar ve dışarıdaki dünyaya geri döner.
Lena, sessizce eve girdiğinde, babası aniden salona girer. Gözleri öfkeden parlar.
"Neredesin sen, Lena?" diye bağırır. "Sabaha karşı eve geliyorsun, haber bile vermiyorsun! Bu sorumsuzluk ne böyle?"
Lena bir an duraksar, babasının sert bakışları altında suçlulukla başını öne eğer.
"Özür dilerim baba..." der sessizce, "Sadece... biraz kafamı dağıtmak istedim."
Babası derin bir nefes alır, öfkesini zor da olsa bastırır. Sesi bu kez daha yumuşak ama hâlâ ciddi bir tondadır.
"Bugün önemli bir gün, Lena." diye hatırlatır. "Yakın koruma adaylarını seçeceğimiz gün. Bunu unutmuş olamazsın. Hemen hazırlanmalısın."
Lena, babasının bu hatırlatmasıyla şaşkın bir an yaşar, ama hızla toparlanır ve başını sallayarak cevap verir.
"Haklısın... Hemen hazırlanacağım."
Lena odasına doğru giderken aynada kendisine bakar. Yüzündeki endişeyi fark eder ve sabah yaşadıklarını düşünmeye başlar. İç sesini duyar:
Lena'nın İç Sesi:
"Bu sabah... Leo'yla gerçekten ne oldu? Onu tekrar görebilir miyim? Ya da... onu görmemem daha mı iyi olur?"
Düşüncelerini zihninden atmaya çalışır ve derin bir nefes alır. "Neyse... Bugün önemli bir gün. Şimdi buna odaklanmalıyım."
Lena hızlıca hazırlanır ve babasıyla birlikte evden çıkar. Şirkete doğru yola koyulurlar.
Lena ve babası geniş bir salona girerler. Salonun ortasında sıralanmış yakın koruma adayları onları beklemektedir. Lena, adayları dikkatlice incelemeye başlar ve bir anda nefesini tutar. Gözleri tanıdık bir yüze takılır: Leo.
"Bu... bu imkansız!" diye düşünür. "Leo... Burada ne yapıyorsun? Nasıl buraya geldin?"
Leo da Lena’yı fark eder, bakışları bir anlığına birleşir. Ancak her ikisi de profesyonel duruşlarını bozmadan devam eder. Lena, içindeki karmaşayı bastırmaya çalışırken, babası ona döner.
"Hadi Lena," der ciddiyetle, "Kararını ver. Hangi adayı seçeceksin?"
Lena’nın içinde fırtınalar kopsa da, yüzünde hiçbir duygu belirtisi göstermemeye çalışır. Seçimini yaparken Leo'nun gözlerine kısa bir an daha bakar.