Uyandığımda kendimi hala yorgun hissediyordum ne yapacağımı bilmiyor ve saate bile bakmadan gene gözlerim kapanmıştı ne okula gitme hevesi ne de bir şey yapma hevesi vardı hatta yataktan bile kalkmak istemiyordum elimden gelse çok uzun bir süre burada odamda tek başıma yaşardım sadece arada Dirok uğrasa yeterdi bana ne güzel bir hayat olurdu öyle diye düşünmeye başlamıştım. Gözlerim kapanıyordu bunu düşünürken ve sonunda tamamen uykuya daldım .
Ben sabah uyanmış evden çıkmıştım nere gittiğimi bilmiyor ama sanki hep gidiyordum gibi yol alıyordum. İşe varmıştım istediğim şekilde kendi işimin patronuydum işim bir turizm şirketiydi. Dünyanın her yerine gönderiyorduk istediğimiz sayıda insanları iş yerinde mutlu bir aile ortamı vardı herkes mutlu sabah kahvaltılık şeylerle gelirler ortak mutfakta ilk mola da yerdik bende hala aynı şekilde tostla gelir sadece onu yerdim . İş yerinde az kişi olmamıza rağmen işimiz hızla büyüyor çünkü insanlar daha kolay ve uygun bir ulaşım için plan yapma çabası içerinde olmuyorlardı onun yerine bize yazıyor tarih ve nere olacağını söylüyor biz ise en ince ayrıntısına kadar gezilecek bir program ve yapılacak şeyler atıyorduk profildeki zevklerine göre . İş bugün fazla yoğun geçmemiş eğlenceli bir şekilde günü bitirmiştik. Dışarıya çıkıp eve doğru yürümek yerine eşime bir çiçek almak istedim sokak köşesindeki çiçekçi ablanın yanından bir demet papatya alıp mutlu bir şekilde eve doğru yol aldım . Eve doğru giderken esnafa selam veriyor mutlu mesut ilerliyordum eve vardığımda akşam olmuş hava kararmıştı. Oturduğum yer sesiz sakin bir yerdi herkes kendi halinde komşularımız ise çok iyi insanlardı sokaklar temiz sokak hayvanlarını düşünen insanlar da baya fazlaydı. Sonunda eve vardığımda dışarıdan çok güzel yemek kokuları geliyordu ne olduğunu çözmeye çalıştığımda en sevdiğim yemek olduğunu anlamıştım makarna hemde en güzelinden bol salçalı ve acılı. Kapıyı yavaşça açmak için elimi uzattım cebime anahtarı bulup çıkardım içeri doğru adım attım ve ayakkabımı çıkardım yanıma hemen gelen kedimiz ayağımla oynamaya başladı onu biraz sevdikten sonra hafiften üstüme çıkmaya çalışınca elime alıp oynayama başladım bende onunla sonrasında onunla beraber mutfağa doğru ilerledim ve eşime arkadan sarıldım boynuna bir öpücük kondurup odamıza doğru geçtim. Üstümü değiştirip bilgisayarın başına geçtim biraz takıldıktan sonra bir oyun için zamanım olduğunu düşünüp oyuna girdim oyun oynarken mutfaktan eşim
“ Hayatım hadi gel yemek hazır “ dedi
“ Tamam az kaldı oyunum bitsin hemen geliyorum”
“ Gene mi oyun yapma böyle yemek soğuyacak hadi ama “
“ Haklısın hemen geliyorum”
Oyunu bitirmek için tamamen konsantre olup kısa bir sürede bitirdim ve mutfağa doğru hızlıca geçtim sofrada düşündüğüm gibi makarna yanında salata ,acı biber turşusu gibi şeyler vardı. Onları görünce daha da acıkmış hissiyatı gelmişti bana ve elime çatalı alıp yemeye başladım. Eşim karşımda aynı şekilde yiyordu ikimizde mutlu bir hayat sürüyorduk hayatımda hiçbir eksik yok neredeyse mükemmeldi. Yemeği bitirdikten sonra
“ Afiyet olsun canım çok güzel olmuş gene “
“ Sağ ol canım bal şeker olsun sana “
“ teşekkürler canım “ dedim gülerek
Yavaştan mutfaktan kahve alıp salona doğru geçtim ve bugün Cuma olduğundan yarın iş yoktu evde geceye kadar kalabilirdim uyumama gerek yoktu. Bende televizyonu açıp internetten film seçmeye başlamıştım beraber izleriz diye sonunda dram konulu bir film bulmuş onu seçmiştim ve eşim de mutfaktan çerezle beraber gelip yanıma oturdu bana bakıp
“ Seçtin mi “
“ Evet dram konulu birşey buldum güzele benziyor “
“ Yani öyle diyorsan bakalım öyle mi değil mi ,”
Filmi izlemeye başladık kafası omzumda bende koltuğa dayanmış bir şekilde ne olacağını tahmin edemiyorduk filmde mükemmel ilerliyordu sonuna geldiğimizde de ikimizin gözü dolmuş ve bitmişti film ikimizde çok beğenmiştik. O zamana dek çerezler bitmiş bu sefer de öylesine telefonlarla takılıyorduk. Geceye doğru eşimi doya doya öptükten sonra yatak odasına geçtik. Çok sürmeden ikimiz de uykuya daldık. Sabah eşim erkenden uyanmıştı. Benim için kahvaltı da ekstradan atıştırmalıklar hazırlamak için. Ben hala uykudayken o da kahvaltıyı hazırlayıp bitirmişti. Odaya gelip yanıma uzandı. Sonra da beni uyandırmak için türlü tatlılıklar yapmaya başladı. Üzerime çıkıp yanaklarımla oynadı. Ben ise uyanmış onun yaptıklarına mutlulukla katlanıyordum. Uyandığımı fark ettikten sonra üzerimden kalktı.
Eşim mutfağa geçti. Geçerken de “Aşkım çok oyalanmadan gel sofraya” dedi.
Ben de onu onaylayarak hemen yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geçtim. Eşim hazırladığı sofra karşısında epey mutlu olmuştum. En sevdiğim şeyleri hazırlayıp sofrayı donatmıştı. Hemen yerime oturup hepsini birlikte yemeye başladık. Kahvaltı o kadar güzeldi ki bitmesini hiç istemedim. Ama bitmişti. Eşimin benim için bu kadar uğraşması çok güzeldi. Bu sefer ben onu mutlu etmek istedim. Hazırlanmasını istedim. O ise nedenini bilmediği halde beni onaylayıp odaya geçti. Ben de o sırada sofrayı toparlayıp gerekenleri buzdolabına kalan bulaşıkları ise temizleyerek bulaşık makinesine koydum. Mutfaktaki işi hallettikten sonra bende odaya geçtim. Eşim kısmen hazırlanmıştı. Bende bir yandan hazırlanmaya başladım. Giyindikten sonra yatağa oturup eşime öylece daldım. Çok güzeldi. Ve heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Onu izlemek çok hoşuma gidiyordu. Gözlerimin üstünde olduğunu fark edince utandı. Neden öyle baktığımı sorsa da tebessüm dolu bir suratla hiç dedim. Eşim bana bakıp gülümsedi. Hazırlanmak üzereydi. Birkaç ufak şeyler kalmıştı. Bende çoktan hazırlanmış onu bekliyordum. Yanıma gelip oturdu. Çok yakışıklı olduğumu söyleyerek üstüme başıma bakıp düzeltti. Sonrasında kalkıp hazırlanmasını bitirdi. Ben ise oturduğum yerde onun öpücüğüyle kalakalmıştım. Hazırlığı bittiği için kalkmamı ve gideceğimiz yeri söylememi istedi. Ama ben sürpriz diyerek ona hiçbir detay vermiyordum. Birlikte evden çıkıp araca bindik. Onu hayvanat bahçesine gidecektik. Hayvanları ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Fazlasıyla eğleneceğinden emindim. Yolda giderken arabada şarkı açıp eşlik ediyorduk. Sonraki şarkıları birbirimize armağan edip dans ediyorduk. Normalde uzun olan yol o kadar mutlu ve huzurlu geçmişti ki neredeyse on dakika gibi gelmişti bize. Vardığımızda gözlerini kapatmasını istedim. Araçtan inip onun oturduğu taraftaki koltuğun kapısını açtım. Ellerinden tutarak inmesine yardımcı oldum. Koluna girerek hayvanat bahçesinin girişine geldik. Sonra gözlerini açmasını istedim. Gözlerini açmasıyla mutluluğu yaşaması bir olmuştu. Küçük bir çocuk gibi önden koşup içeri girdi. Bende peşine verdim. Birlikte her hayvanın yanına gidip hepsiyle kısa kısa zamanlar geçirerek eğleniyorduk. Gorillerin yanına gittiğimiz de en çok eğlenmiştik. Çünkü eşim gorillere muz verirken gorilin bir tanesi eşimin elindeki muzu aldıktan sonra elini öpmüştü. Bu hareket onu fazlasıyla mutlu etmişti. Hayvanat bahçesini gezdiğimizden acıkmıştık. Yemek yiyebileceğimiz bir yere gitmek için araca bindik. Araçla biraz ilerledikten sonra lahmacun salonu gördük. Henüz yaklaşmamışken bile kokusu bulunduğumuz yerde aracın içine kadar gelmişti. İkimiz de birbirimize bakıp sonra lahmacun salonuna baktık. Bu bizim orada yemek yiyeceğimiz anlamına geliyordu. Hemen oraya ilerleyip aracı lahmacun salonunun otoparkına park ettim. Park ettikten sonra birlikte inip lahmacun salonuna girdik. Boş bir masa bulup hemen geçtik. Birkaç dakika sonra garson elinde menüler ile masamıza geldi. Menüleri önümüze koyarken aynı zamanda hoş geldiniz dedi. Ve sipariş seçimi için bizi yalnız bıraktı. Menüdeki lahmacun çeşitlerine baktıkça daha çok acıkır olmuştuk. Çünkü hepsi birbirinden lezzetli görünüyordu. Bu günü bize tatil armağan edip üç dört tane lahmacun istedik. Biri sade, iki tanesi üstü kaşarlı ve bir tanesi de bol yeşillikli istemiştim. Eşim ise iki tane üstü kaşarlı ve sade bir tane lahmacun almaya karar verdi. Seçimleri yaptıktan sonra garsona seslenip nelerden istediğimizi dile getirdik. Garson hepsini not ettikten sonra mutfağa doğru yönelip aşçıya verdiğimiz siparişleri bildirdi. Lahmacunlar olurken ben de eşimle sohbet ediyorduk. Eşim sürekli gorilin yaptığı incelikten bahsedip mutlu olarak gülümsüyordu. Sohbet ettikçe eşimin mutluluğunu görüyor bende mutlu oluyordum. Bu hayatta en çok istediğim şeydi. Eşimin daima gülümsemesi. Sohbete devam ederken sıcacık yeni taş fırından çıkan lahmacunlarımız garsonun elindeki servis tabağından bize sesleniyordu adeta. Garson masaya gelip servis ettikten hemen sonra dilimlenmiş domates ve baharatlanmış soğan yanına yeşillikte ile limon getirmişti. Hemen aç kurtlar gibi yemeğe saldırdık. Yeşillikten, domatesten ve soğandan lahmacunun üstüne koyup limonu da sıkarak dürüm haline getirip yemeye başladık. Her ısırıkta ne kadar lezzetli olduğuyla övünüp yiyorduk. Yedikten sonra benim hala canım çekiyordu. Elimdeki bitmeden garsondan bir sade ve bir üstü kaşarlı olarak iki tane daha sipariş ettim. Eşim doyduğu halde benim iştahlı yiyişimden ötürü o da aynı şekilde bir sade ve bir tane üstü kaşarlı lahmacun istedi. Yeni siparişler geldiğinde elimizdekiler de bitmek üzereydi. Elimizdekiler bittiği gibi yeni gelen sıcacık lahmacunların da üstünü doldurarak limon sıkıp dürüm yaptık ve yedik. Onları da bitirdikten sonra karnımızın ne kadar ağrıdığını hissettik. Fazla yemiştik ama ikimizde pişman değildik. Biraz oturduktan sonra eve gitmek üzere lahmacun salonundan çıkıp otoparkına doğru ilerledik. Araca bindikten sonra eve doğru sürmeye başladım. Bu sefer şarkı açmamıştık. Yemekten dolayı bir ağırlık ikimizi de çökmüştü. Eve vardığımız gibi kendimizi içeri zor attık. Hem yorgunluk hem de yemekten ötürü baya karnımız şişmişti. Kanepe oturduk. Bir süre öylece oturarak sessiz kaldık. Eşim kendisine gelmesi için duş alması gerektiğini söyleyene kadar devam etmişti bu sessizlik. Bunu dedikten sonra oturduğu yerden doğrulup kalktı. Odaya doğru gitti. Ben onun gidişini izlemeye dalmıştım. Onunla olduğuma ve bir hayatı beraber yaşadığım için bir yandan şanslıydım bir yandan da çok mutluydum. Daha sonra bende kanepeden kalkıp odama gittim. Eşim duşa yeni girmişti. Bende o sırada kıyafet dolabına yönelip dolaptan rahat bir şeyler çıkartıp giymiştim. Sonra yatağa uzanarak telefonu elime aldım. Biraz i********: da takıldıktan sonra bir el oyun oynamanın mantıklı olacağını düşünerek oyuna girdim. Eşim hala duşta olduğu için rahat bir şekilde oyunumu oynadım. Onun banyodan çıkmasıyla oynadığım elin bitmesi bir olmuştu.
Ona bakıp gülümsedim. “Sıhhatler olsun canım,” dedikten sonra yataktan kalktım.
Eşim ise kocaman gülümseyerek “sağ ol aşkım,” dedi. Dolabın yanında duran boy aynasının önüne geçti.
Orada durup kendisini izlerken bende onun yanına gittim. Arkadan ona sarıldım. Sonra bana doğru döndü. Tam eşimi dudaktan öpecekken onun kafamdaki kişi olmadığını ve Özlem olduğunu anladım. Endişeyle dolu bir şekilde korkarak uykudan uyandım.”
Bir anda uyandım rüya çok güzel giderken kabusa dönüşmüş olması beni fazlasıyla üzmüştü. Onun Dirok olması ve benim o rüyayı gerçek hayat gibi yaşamayı çok isterdim herşey mutlu düzenliydi hiçbir şey yaşanmamış hiç kimse üzülmemişti. Uyandığımda ise gerçek ve acı hayata dönmüş herşey suratıma bir kere daha vurmuştu ne yapacağımı bilemez bir şekilde yatakta dönmeye devam ettim sonunda saat baktığımda saat neredeyse annemin iş çıkışı saatine denk gelmişti telefonum sesizde olduğu için aramaları ve mesajları da duymamıştım. Telefonumu elime aldığımda neler yapacağımı düşündüm cevapsız aramalar kısmında Dirok tek vardı mesajlar kısmında ise gene Dirok ama farklı olarak arkadaşlarım vardı en sonda ise şaşırtıcı bir şekilde Özlem vardı ne yazdığına baktığımda ise “ Okula gelmedin birşey mi oldu “ yazıyordu ben şaşırmış bir şekilde Özlem in beni neden merak ettiğini anlamamış herhâlde normal arkadaş gibisinden birşey yada bir işi düştüğü için yazdı diye düşünüyordum. Tüm mesajlara cevap verip gene uyumak istedim hepsini cevap verdikten sonra telefonumu sessizden çıkarmayıp uyumak için kafamı yastığa koydum ama bir sağa bir sola dönüyor ve bir türlü uyuyamıyordum ne yapabileceğimi bilmiyor annemin eve gelip psikolog hakkında birşeyler demesini umuyordum belki en kısa sürede kesinleşip Şizofren olmadığım anlaşılabilirdi başka bir hastalık olabilirdi herşeyi kötü düşünmek istemiyordum gene hele ki bu durumlar bu zamanlarda fazlasıyla gerçekleşirken. Uyuyamadığım için bilgisayarın başına geçip önce müzik açtım nostalji müziklerini açıp oyuna girdim oyunda bizimkiler de çevrimiçi oldukları için neden gelmediğimi öylesine söylemişler ben ise geçiştirip uyanamadım sonrasında ise devam ettim güzel uykuma diye cevapladım sonra oyun oynamaya başladım. Oynadığım oyun hayatta kalma oyunuydu canavarlarla, insanlarla herkesle savaşıyor ve onların özelliklerinin tamamını alıyorduk sırf bundan dolayı bazı özellikler kötüydü bundan dolayı herkesi öldürmek istemiyor dikkat ediyorduk buna çünkü kötü özellikler attığında canavara dönüşüyorduk eğer canavar olursak ta sadece bir kişi bizi gene insana çevirebiliyordu o da kendimizdik ama sorun diğer insanlara karşılıksız yardım etmemiz gerekliydi onlar ise canavarların kötü olduğunu ve hatta oyunda bazılarının sırf bilerek canavar olup daha fazla özellik aldıktan sonra tüm güçlülerin öldürdüğünü biliyorlardı bunun için önce ikna edip sonra onlara yardım etmeliydik aynı zamanda ölmeyip herşeye sıfırdan başlamamak için çabalıyorduk . Oyun gerçek hayatta ki bazı insanlara da benzetiyordum insanların geneli de kimseye inanmıyordu ve birisi canavar gibi görünse de onlara asla yaklaşmıyordu iyilik yapsalar bile . Ben oyunu neredeyse 2 saat oynadıktan sonra gözlerim acımış ve karnım guruldamaya başlamıştı koltuktan kalkıp mutfağa doğru yöneldim annem gelmiş yemeği bile hazırlamıştı . Kendisi odasına geçip uyumuştu yada odasında takılıyordu ben annemin hazırladığı yemeği yani yaprak sarmasını koyup kendime göre hazırladım içine acı koyup yanında da yoğurt getirdim dolabı açtığımda evde limon olmadığını ama limon sosunun olduğunu farkettim onu da alıp sofraya koydum aynı zamanda ekmeği tost makinesinde ısıtıp tamamen kıtır hale getirdim değişik bir şekilde kıtır ekmek seviyor ve onunla beraber her şeyi yiyebiliyordum. Sofra tamamen hazır olduktan sonra odama geçip telefonumu aldım gene videoyla beraber yemek yiyeceğim için YouTube dan video arıyordum acaba maç özetlerini mi izlesem yoksa yemek videolarını mi diye karar veremiyordum sonunda maç özetlerini açık yemek yerken izlemeye başladım. Yemeğin sonunda dek 5 6 maç özeti izlemiştim yemeğimi bitirdikten sonra ise sofrayı kaldırmış masayı da temizlemiştim. Mutfaktan salona geçmiş televizyonu az da olsa karıştırmıştım birşey bulamayıp kapattıktan sonra gene elime telefonu alıp takılmaya başlamıştım. Bir süre sonra ordan da sıkılıp boş boş yatmaya başladım salonda çift kişilik koltukta . Tavana odaklanmış ne olacağını düşünüyordum hayatımı tamamen değiştirebilirdi bu sonuç sevdiklerimi üzebilir onlara zarar verebilirdim onlar bu hastalığı duyduklarında zaten benden uzaklaşacak olan kişilerinde olduğuna emindim ama hiçbisey yapmasam ve onlar bilmese belki de daha kötü olacaktı en iyisi şizofren olduğum kesinleştiğinde herkese söyleyip kimlerin yanımda kalıp kalmayacağını öğrenmek olacaktı . Tahminimce bizim tayfadan kimsenin bunu takmayarak gene aynı şekilde devam edeceğiydi ama diğer kişilerin de önyargılı olup tamamen uzaklaşacağına nerdeyse emindim Dirok buna rağmen gene beni sever ben ise ona bu hastalığımı belli etmemek ve hissettirmemek için her şeyimi verirdim beraber bu hastalığı da aşıp mutlu olabileceğimizi biliyordum. Hayatın bir anda güzelken bu kadar kötü olmasını anlamıyor kötüyse uzun süre kötü olsun bir anda olmasın diye kafamda haykırıyordum ama hayat işte her an herşeyi yaşayabiliyorduk bazen güzel olsa da genelde iğrenç bir şeydi bu durum bugün gördüğüm rüya gibi herşey mükemmel ve güzel ama herşey bir anda en kotu haline gelmişti . Hayatı sorgulamak için mükemmel bir zamandı bu herşeyin en kötü halde olması ve şansızlık üzerine şansızlık yaşamamız ama artık alışacağımı kendi kendime söyleyip bu hayatın hep böyle yapacağına emindim. Kafamın içinde kendime Hayat işte tek çaresi ölümdü ama ölümü de zorla yaptırıyordu cümlesi geçiyordu bazen ölmek istemek en mantıklısı gibi geliyordu ama şuan hayatımda Dirok olduğu için en son şey gibi geliyordu bana ölüm bana yaşamayı sevdiren tek kişiydi o her şeyden fazla sevdiğim tek insan.