Şu an beni öldürmek isteyen kişinin önünde miydim? Adam çok yaşlı görünüyordu. Çokta diyemezdim gerçi. Ellilerin ortasında gibiydi, saçlarına beyazlar düşmüştü ama yüzündeki o sertlik kendini kaybetmemişti. Kirli sakalını sıvazlayarak beni baştan aşağı süzdüğünde tedirgince geriledim.
Çarptığım beden, Emir 'in göğsü olduğunda Emir, ellerini omzuma koyarak sıktı. Adam ayağa kalktı. Gözleri simsiyahtı ve bir tanesinin merceği yoktu. Bir gözü görmüyordu. Açıkta görünen teninde bir sürü bıçak hatta yanıl yaraları mevcuttu.
Çok korkutucu görünüyordu.
Adam yanımıza gelip tam karşımda durdu. "Adın ne?" dedi hırıltılı sesiyle.
Sertçe yutkundum. "Duru."
"Buraya izinsiz gelenlere ne yaparız biliyor musun?" diyerek gözlerini tehditvari bir biçimde kıstığında başımı yavaşça iki yana salladım. Omzuma birkaç kere vurdu.
"Öğreneceksin. Merak etme her şeyi öğreneceksin ama maalesef kimseye öğretmeye vaktin olmayacak." öyle imalıydı ki sözleri resmen korkudan bayılacaktım.
"Şimdi söyle bakalım sana bu bileti veren kim?" diyerek ellerini dizine yasladı ve boyuma doğru eğildi. Göz göze geldiğimizde tam bilmiyorum demek için hazırlanıyordum ki odanın kapısı sertçe açıldı ve içeriye Simge ile Engin girdi.
Şaşkınlıkla onlara bakarken onlar da aynı tedirginlikle bana bakıyorlardı. "Evet. Diğer kaçaklar geldiğine göre teker teker başlayalım. Sana bu bileti kim verdi?" dedi adam yeniden.
Sessiz kaldım. Engin ve Simge bakışlarıyla bizi ele verme diye bağırırken şimdi nasıl onların isimlerini söyleyebilirdim ki?
"İlk söyleyen kazanır." dedi adam kıkırdayarak. Psikopat gibiydi, bunu bir oyun görüyordu sanki. "Ona biraz daha hayat bahşedebilirim." sessiz kaldığımızda birinin sesi duyuldu.
Simge'ydi.
"Ben- ben söyleyebilirim." şaşkınlıkla ona baktım. Engin'in başı yerdeydi, rahattı. Simge gözlerini bana değdirmeden "Duru..." dediğinde nefeslerim sekteye uğradı.
Az önce duyduklarım gerçek miydi? Arkadaşım benim mi ismimi söylemişti sahiden?
Adamın gözlerinden parıltılar geçti. "Tabii ki kendini söylemeyecektin." dedi gülerek. Ben ise direkt Simge'ye doğru "Ne diyorsunuz Simge? Saçmalama olmadı öyle bir şey!" diye itiraz ettim.
Simge dudaklarını oynatarak üzgün olduğunu söylerken onu affedeceğimi falan mı sanıyordu? "Simge bir şey desene yalan söylediğini falan söylesene!" diye yeniden bağırıp ona hareket etmek istediğimde Emir ellerini omuzlarıma bastırarak engel oldu.
"Onları çıkarın buradan." dedi adam eliyle. Simge ile Engin odadan çıkarken onlara doğru bağırıyor küfür edip duruyordum ama yüzüme dahi bakmadan yanımdan geçip gittiler.
"Evet. Şimdi sana gelelim." Emir'in tişörtünü elimde sıkıp buruştururken arkamdan sert bir soluk sesi işittim ve omuzlarımı kavrayan el kayboldu. Saniyeler içinde bu sefer avcumda hissettiğim sıcaklıkla yanıma baktım.
Emir elimi tutuyordu.
Adam bir birleşen ellerimize bir de Emir'e baktı.
"Aşağıda duyduklarım gerçekti demek."
"Öyle." dedi Emir. "Bir anlaşma yapmıştık. Buradaysan aşk yasak." dedi adam itiraz istemeyen bir tonda. "Eğer sen de bir ayrıcalığım olmayacaksa neden en iyiyim?" diyerek tek kaşını kaldırdı Emir.
Adam birkaç saniye duraksadı. "Biletleri nasıl bulmuş?"
Anlamıyordum. Şu an burada ne döndüğünü anlamıyordum!
"Kılıç'tan bulmuş."
O kimdi?
"Neden senin konuğum olmak yerine gizli geldi?" şüphelenmişti -ki kesinlikle haklıydı- Emir'in cevabını beklerken resmen kuzu gibi köşeye pusmuştum.
Emir'in beni kurtarmasına ihtiyacım vardı. "Sevgilim biraz meraklı biridir." dedi, bakışlarını üzerimde hissediyordum. "Buraya gelmek istediğinde birkaç kere engel olmuştum. Sanırım korumamı kafalamış, kendini çabuk sevdirir." güldü ama sahte olduğunu anlayabiliyordum.
Ne olursa olsun kendini iyi gizliyordu. "Diğer arkadaşları?"
"Onları da peşinden sürüklemiş." sessizlik oluştu. "Bana güvenmiyor musun Ali?" bunu öyle bir tomda sormuştu ki Ali dediği adam direkt itiraz etti. "Saçmalama Demir. Sadece bir daha böyle bir saçmalığın yaşanmasını istemiyorum."
Ali bana doğru elini uzattı. "Demir ilk kez ciddi ilişkiye giriyor. Ona bu büyüyü nasıl yaptın doğru söyle?" az önceki tehlikeli gülümsemesi yüzünden silinmişti hatta hafif alayla bakıyordu.
Rahat bir nefes veririken elini sıktım. "Oldu öyle bir şeyler." dediğimde Ali geriye doğru çekildi. "Hiç senin tipin değil."
Kaşlarımı çattım. Ben onun tipi değilsem onun tipi nasıldı şimdi? Artık nasıl bakıyorsam kahkaha attılar. Emir elini omzuma atıp beni kendine çektikten sonra "Başka tip falan deme kıskanıyor." dediğinde oyununa ayak uydurdum.
"Bir daha böyle bir şey olmasın Emir." aralarında bir sözleşme geçti sanki. "Merak etme Ali. Çıkalım biz." beni belimden ittirdiğinde hızlıca kapıya ilerledim ve dışarı çıktım. Sessizlik içinde geçen birkaç dakika sonra onun odasına geldiğimizde yeni fark ettiğim şeyle ellerimizi ayırdım.
"Sen- az önce ne oldu?!" dedim dehşet içinde ve kahverengi bank tarzı şeye oturup ayaklarımı kendime çektim. Emir'de yanıma oturdu, bacaklarını açıp rahat bir pozisyon alırken yanında küçülmüştüm.
"Arkadaşların sattı seni." dedi alayla. Kaşlarımı çattım ve başımı iki yana salladım. "Simge öyle bir şey yapmaz!"
"Hatırladığıma göre demin adını veren Simge'ydi?" doğruydu. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti aklım almıyordu.
"Neden?" diye sordum korkuyla. "Neden olacak?" diye güldü. Alaylıydı bakışları. "Her koyun kendi bacağından asılır da ondan." göz kırptı. Saçlarımı karıştırdım.
"Beni gerçekten öldürecek miydi?"
"Muhtemelen."
"Siz her önünüze geleni öldürüyor musunuz?"
"Senin gibileri evet." dedi hiç hız kesmeden. Sertçe yutkundum. "Peki...peki neden öyle dedin?" diye merakla sorduğumda tek kaşını kaldırdı. "Ne dedim?" ne dediğini biliyordu ama resmen beni kıvrandırmak istiyordu.
"Öyle işte...sevgilim dedin ya." diye ağzımdaki baklayı çıkarınca dudakları kıvrıldı. "Güzel bir kadınsın Duru." deyip birden parmaklarını yüzüme değdirdiğinde gözlerimi kırpıştırdım. Önüme gelen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Böyle güzel bir kadının, bu kadar acımasızca öldürülmesini istemezdim." kaşlarımı kaldırdım. "Ölmemem için suçu üstüne mü aldın?" başını salladı.
"Bir kuralı ihlal etmenin bedeli cezadır sevgili Duru." dedi fısıldayarak ve üzerime eğildi. Ben gerisin geri giderken Emir daha çok üzerime geliyordu. "Senin yüzünden ilk üç maça ücretsiz çıkacağım." sesi keyifliydi. "Neyse ki dövüşü para için yapmıyorum."
Baş parmağını alt dudağımda gezdirirken geri çekildim ve ayağa fırladım. Kendime gelmeliydim, kendimi onun kollarına bırakmamalıydım değil mi? "Teşekkür ederim beni kurtardığın için?" dedim geri geri giderken.
Emir'de ayağa kalktı. "Nereye gittiğini sanıyorsun?"
"Burada olanlardan kimseye bahsetmeyeceğim yemin ederim! Ölmek falan istemiyorum kimseye bir şey demeyeceğim. Teşekkür ederim ama...ama ben gitmeliyim." dedim kekeleyerek.
Emir üç adımda yanıma geldi. "Hiçbir yere gidemezsin!" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Bana üstten üstten bakıyordu. Bakışları çok şey anlatıyordu.
"Neden?" diye sordum.
"Orada boşuna seni korumadım." yüzümü inceledi. "Yoksa sikimde değilsin." kalbimin bin parçaya bölündüğünü hissettim. "Bana lazımsın." dedi ne kadar üzüldüğümü umursamadan.
"Nasıl yani?" diye sorduğumda "Dediğim gibi, güzel kadınsın Duru." dedi. "Benim başımda da bir dert var ve sen benim işime yarayacak bir parçasın."
"Ne gibi?" diye sordum korkuyla. Sol elimi kaldırdı ve alayla sırıttı. "Buraya bir alyansın yakışacağına eminim." dediğinde ilk başta ne demek istediğini anlayamadım.
Resmen şok geçirdim.
"Sen neyden bahsediyorsun?!" dedim dehşetle ve geriye çekilmek istedim ama sırtım duvara çarptı. "Işık, kısacası sevgilim tehlikede." dedi beni hiç umursamadan. "Düşmanlarım onun peşinde ve ben de hedef şaşırtacağım." hiç acımadan devam etti.
"Seni kullanarak."