Emir'in beni eve getirmesiyle kucağından inmek istedim ama bacaklarımı daha da sıkı kavrayarak bana engel oldu. "Yürüyebilirim." dedim dudaklarımı ıslatarak.
"Kucağıma yakıştın." deyince yanaklarım kozardı ve utangaç bir şekilde gülümsedim. Emir'in bakışları gülümsememde takılı kalırken kalçamın yumuşak bir şeye değmesiyle yatağa bıraktığını anladım.
Kimin odasıydı bilmiyorum ama bir sürü kupalar, formula 1 yarışmalarında çekilen fotoğraflar vardı. Onları dikkatle incelediğimi fark eden Emir ayağa kalktı ve dolaba ilerledi.
İçinden kıyafetleri çıkarıp yanıma geldiğinde "Teşekkür ederim." diye mırıldandım. "Nasıl düştüm inan bilmiyorum.."
"Yüzme bilmiyorsun demek."
"Bilmiyorum." dedim onu onaylayarak. Bakışları yüzümde gezinmeyi bırakıp vücudumda dolaşmaya başladığında sudan dolayı üzerime yapışan elbiseyi yeni fark ediyordum.
Kumaşı ince olduğu için tüm vücut hatlarım ayan beyan ortadaydı. İçime sütyen giymemiştim. Göğüs uçlarım resmen bağımsızlığını duyurup kendini belli ederken kolumla göğüslerimi kapattım.
Emir kısıkça güldü. "Bunları giyin." deyip tişörtü ve eşofmanı gösterdiğinde başımı salladım ama yanımdan ayrılmadı. "Çıksana." dediğimde cıkladı ve geriye yaslandı. "Ben de üzerimi değiştireceğim." deyip birden tişörtünü çıkarınca gözlerimi kırpıştırdım.
Yapılı vücudu resmen gözlerimin içine içine görünürken karın kaslarında ellerimi gezdirmek, belki de dilimle kaslarını yoklamak istiyordum. Bacaklarımı birbirine bastırdığımda sanki Emir bilerek yavaş hareket ediyordu. Büyük bir yavaşlıkla tişörtü üzerine geçirirken duraksadı ve bana doğru hareketlendi.
Olduğum yerde beklerken bana uzanıyordu ki aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı ve derin bir nefes aldı. Geri çekilirken ben de nefes nefese kaldığımı yeni fark ediyordum.
Seri hareketlerle üzerini giyindi ve dışarı çıkmadan önce "Kapıda bekliyorum." dedi. Alt dudağımı ısırarak başımı salladım. Emir odadan çıkar çıkmaz elbiseyi üzerimden sıyırarak beyaz tişörtü ve siyah eşofmanı giydim. Tişört bol olduğu için sütyenimin olmadığı belli olmuyordu ama üzerime yapıştığında göğüs uçlarım yine kendini gösteriyordu.
Ofladım. Yapacak bir şey yoktu. Yakamdan silkerek bollaşmasını sağlarken odadan çıktım. Emir dediği gibi kapının önündeydi. Çıktığımda yaslandığı duvardan ayrıldı ve beni baştan aşağı süzdü. Gözleri yine üzerimde dururken "Bir dahakine sütyen giy." diye homurdandı ve benim utanmama fırsat vermeden nereden aldığını bilmediğim hırkayı bana uzattı.
Yanaklarım her zamanki gibi kızarırken "Teşekkür ederim." diye mırıldandım ve hırkayı çekip alıp hızlıca giyindim. Fermuarı boynuma kadar çekerken aşağı iniyorduk.
"Beni kurtardın." dedim aklıma gelem şeyle. Kolunu omzuma attığında şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Şimdi kalpten falan gitmesem iyiydi. Kesinlikle iyi değildim..Kalbim güm güm atıyordu. Bir de öylesine atmıştı ama acaba kalbime neler yaptığını biliyor muydu?
Ben burada heyecandan ölürken onda hiçbir şey olmaması haksızlıktı.
Havuza çıktığımızda başıma gelen insanları savuşturdum. O sarışın kadın Emir'in yanına gelip elini göğsüne koydu ve başını omzuna yasladı. "Durucum?" dedi sahte olduğu belli olurken.
"Efendim?"
"Seni havuzdan uzak tutalım. Aynı şeyin başına gelmesini istemeyiz değil mi?" başımı salladım. Bana ukala bir gülümseme fırlatırken gözlerimi devirdim.
Bu esnada Cengiz "Kendine dikkat etsene." diye kızdı belki de ilk defa. "Nasıl oldu anlamadım zaten. Ayağım takıldı galiba."
"Sarhoşlardan biri çarptı." dedi Emir. "İçkiyi mi azaltalım Cengiz." diye devam etti sertçe. Şu an benim gözlerim mutlulukla parlarken resmen sarışın kadın kuduruyordu.
Ona ohh olsun demek istemiştim ama geride durdum. Benim hayal ürünüm de olabilirdi dimi..Belki bir şeyleri ben abartıyordum?
"Biz gidelim, hadi Işıl." deyip kadının belini sardığında somurttum. Bana döndü bakışları ve ilgiyle bakmaya başladı. "Seni de bırakalım gel."
"Ben kendim giderim."
"Hadi Duru." dedi itiraz istemeyen bir tonda. Homurdanarak eşyalarımı topladım ve Simge'ye veda edip resmen üçüncü kişi olarak arabalarına bindim!
"Evin nerede?"
"Buradan sağa dön tarif ederim sana."
"Tamamdır."
Adının Işıl olduğunu öğrendiğim sarışın asla rahat durmuyor devamlı dokunuyor bir de öpüyordu! Beni evine bıraktıklarında teşekkür bile etmeden kapıyı sertçe suratlarına kapadım ve evime girdim.
Yol boyu öpüşüp koklaşmalarını izlemeye gelmiştim sanki!
*
"Hadi ya!" dedi Simge ve elimi çekiştirmeye başladı ama itiraz ettim. "Olmaz kızım ya. Bizim ne işimiz var öyle yerlerde?"
"Ya Engin ayarladı diyorum hiç öyle tehlikeli bir yere gitmeme izin verir mi?" diye homurdandı. Haklıydı. Engin, Simge'ye takıntılı olan bir takipçisiydi ama çok seviyordu.
Asla kötü bir yere gitmemize izin vermezdi.
"Nasıl bir şeymiş?" diye merakla sorduğumda yumuşadığımı sanan Simge yerinde zıpladı. "Dövüş varmış ama merak etme tamamen yasal."
"İyi." dediğimde yanağımı sulu sulu öptü. Yüzünü ittim. "Pisleşme!" kahkaha attı. Giyinirken bir yandan dün hakkında konuşuyordu.
"Sen baygındın tabii ama Emir'in halini görmeliydin. Resmen seni kıskandı kızım." deyince gözlerimi devirdim. "Aynen kesin öyle olmuştur." ofladı. "Niye inanmıyorsun acaba"
"Beni kıskanmadığı için olabilir mi?"
"Orada baygın olan sendin hatırlatırım ve o elbise tüm vücuduna yapışmışken şöyle bir baktı..." Emir'i taklit ettiğinde kıkırdadım. "Sonra nedende tam göğüslerine gelince durdu." bakışları imalıydı bu sefer.
Alt dudağımı ısırdım heyecanla. "Kıskandı diyorsun?"
"Kesinlikle kıskandı. O yüzden ceket istedi ya!"
Odadan çıkmadan önce de hırkasını vermişti. Her şeyi iyice zihnime otururken kalbime telkinler verdim. Şimdi heyecanlanıp sonrasında hayal kırıklığına uğramak istemiyordum.
"Hazırlanalım." dedim ve dolabıma gittim. Krem renginde paraşüt pantolon ve siyah crop giydim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptığım esnada Simge içeriden "Engin geldi!" diye bağırdı.
O götürecekti bizi.
"Tamam." dedim ve spor ayakkabılarımı giydim. Apartmandan koştur koştur inip Engin'in arabasına bindik. "Hoş geldiniz güzellikler." deyip Simge'nin çenesini tuttu ve dudaklarını dudaklarına bastırdı.
Anında bakışlarımı kaçırırken birkaç dakika boyunca öpüştüler. Simge ıslak bir sesle ayrılıp bir şeyler mırıldandı. Herhalde beni hatırlatmıştı. Teşekkür ederim gerçekten!
Yol boyunca konuşup ıssız bir yere geldiğimizde tedirgin olmuştum çünkü oldukça korkutucu görünüyordu. Sadece bir tabela ışıldıyordu. Tabelada Demir Yumruk yazıyordu.
Işıkları yanıp sönüyordu ancak buranın tam arkasında bir sürü araç ve içeri girip çıkan insan topluluğu vardı. Onları gördüğümde doğru yere geldiğimizi anlayarak rahatladım. "Sen gelmeyecek misin?" diye sordu Simge.
Engin cıkladı. "İşim var bebeğim. Siz biletle girin içeri, çok eğleneceksiniz." deyip göz kırptı. Onları baş başa bırakarak dışarı çıktım. Beş dakika sonra Simge yanıma gelip araba kaybolduğunda Simge'ye döndüm. Kırmızı ruju çenesine kadar dağılmıştı. Derin nefesler eşliğinde silmeye çalışırken kıkırdadım.
"Bir gün ondan faydalanacağım derken seni sikecek." deyince omzuma vurdu. "Güzel öpüşüyor sadece kullandığımdan değil." deyince omuz silktim. Beni ilgilendirmezdi.
Korumaların yanına geldiğimizde "İsminiz?" diye sordular. Ben daha ismimi söylemeden Simge biletleri çıkardı. Adamlar birbirine bakıp aynı anda çekildiler. İçeri girerken "O neydi?" diye sordum. "Hemen çekildiler?"
"VIP bilet tatlım." deyip göz kırptı. "Oha! O mal Engin nasıl bulmuş bunu?"
"Hiç sormadım.." deyince gözlerimi devirdim. VIP olduğumuzu duyanlar bizi en öne geçirince kendimi çok önemli bir şahsiyet sanmıştım. Yani iki dakikalığına da olsa güzel hissetmiştim yalan yok.
"Burası çok pis." deyip yüzümü buruşturdum. Kirli ve terli bedenler, büyük büyük ve yüzlerinden tehlikeli oldukları belli oldukları adamlar, bir taraflarını göstermek için yırtınan kadınlar...İyice yüzüm buruşmuştu. "Onları boş ver. İlk kez dövüş izleyeceğim hem de yakından! Çok heyecanlı." diye yerinde duramazken ben de onun kadar heyecanlıydım.
"Baylar ve Bayanlar...Çelik Yumruk'un ilk özel gecesine hoş geldiniz!" alkış kopunca Simge ile saşak gibi durmamak için biz de alkışladık. "İlk önce alt sınıflardan başlayalım ve ısınalım değil mi.." kahkaha attığında seyirciler de güldü.
Hiçbir şey anlamıyordum.
"Finalde gerçek Demir Yumruk kim onu göreceğiz."
Seyirciden bir ses yükseldi. Herkes "Demir yumruk! Demir yumruk! Demir yumruk!" deyip bağırıyordu. İlk dövüşe çıkanlar birbirlerini yumruklarken ben de eğlenmeye başlamıştım gerçekten eğlenceli gözüküyordu.
Üç saat boyunca bu eğlence devam etti. Simge bir ara "Annem arıyor dışarı çıkıyorum." deyip yanımdan ayrıldığında ona bakmamıştım bile. Gözümü ayırmak istemiyordum.
"İşte final..İşte karşısınızda beş yıldır lakabını kaptırmayan Demir Yumruk!" herkes ayağa kalkıp bağırmaya tezahürat etmeye başladığında şaşkınlıkla ben de ayağa kalktım. Bir tarafa doğru hücum ederlerken görmek için parmak parmak uçlarımda yükseldim.
Ve birisi kafesin içine girdi.
Gördüğüm kişiyle şaşkınlıkla gözlerim aralandı, nefesimi tuttum.
Emir Saygın.
Formula 1 pilotu, Emir Saygın aynı zamanda bir dövüşçü müydü?