Güçlü beyaz ışık etrafımı sarmışken sanki ben bebekken olduğu gibi bir kundakta, savaştan uzakta annemin güvenli kolları arasındaydım. Beyaz ışık baktığımda sönmek üzere olan bir güneş gibi solarken, beyaz çatlaklara ayrılıp yerini siyah çizgilere bıraktığını görmüştüm. Bir andan sonra siyahlık ve beyazlık karışarak griye dönüştü ve gri lekeler kağıda damlayan mürekkep gibi çözülerek başka renklere karıştı. En belirgin renk kırmızıydı. Yürüyecek halimin olmadığı düşünürken ve acıdan dolayı etimin ateşte kavrulur gibi yanacağını sanırken ne acı ne yorgunluk bedenimde hiçbirine ait kalıntı yoktu. Ellerimi bir çocuk gibi yumruk yaparak gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi aralarken havada asılı kalan tombul parmaklı yaralı olmayan ve nasırsız ellerim ilgimi çeken ilk şeyler olmuştu. Parmakları

