EFSER KÖKSAL Afran’ın yanına gitmedim. Yalnız kalma isteğine karşı çıkmadım ve işim bittiğinde onu arayıp mezarlığın kapısında bekledim. Saçıma örttüğüm tülbendi saçımdan çıkartıp katladım. Annemin mezarının hali bana kendimi daha da yalnız ve savunmasız hissettirmişti. Olcay’ın isteklerini yapıp yapmamakta öyle kararsızdım ki içimde yanıp tutuşan bir vicdan vardı Afran’a karşı. Bugün konuştuklarımızdan sonra Afran’ın çocukluğuna karşı haksızlık yaptığım hissi içten içe büyüyordu sanki. Geldiğini görünce ben de arabaya doğru yavaş adımlarla ilerledim. Çok geçmeden adımları bana yaklaştı ve bir cesaretle onu kolundan tutup durdurum ve bana doğru dönmesini sağladım. “Bana kızgın mısın?” Bu sorulması gereken bir soruydu. Afran ile bir şekilde öyle ya da böyle evlenmiştim ve görünürde de ol

