Tanıtım
Merhaba,
Benim adım Cemre. Ben genelevde çalışan bir seks işçisiyim. Ailem beni çok küçükken yetiştirme yurduna bırakmış. Ben üniversite mezunuyum fakat bir başıma hayat mücadelesi verirken tanıştığım insanlar yüzünden kötü yola sürüklendim. Bu kötü yol bir bataklık gibiydi. Battım ve çıkamadım. Bende isterim düzgün ve saygın bir ailenin çocuğu olan neşeli, dertten uzak bir hayat sürmeyi ama kader bana gülümsemedi. Çilelerle dolu bu hayatımda yeri geldi ezildim yeri geldi hoş görüldüm. Tek başıma çırpındım durdum. Güzel bir meslek edineceğim diye çabalarken kendimi bok yolunda buldum. Başıboş gezen kadınlar için hiç bir şey çok da kolay olmuyor bu hayatta. Bir sevgilim vardı, delilerce aşıktım. Kendini camdan at dese düşünmeden atlayacak kadar salaktı benim aşkım. Kapılmıştım bir serüvene dur durabilirsen. Benim kaderim akarsudaki bir su damlası gibiydi. Akışı güzel gözüküyordu, yolu var sanılıyordu fakat kayalara çarpa çarpaydı. Maddiyattan iyi olayım derken mesleğimiz olan orospuluk bizi mahvetmişti. Her gün bir bela ile yüz yüze geliyorduk. Arkadaşlarımda bana ortaktı tabikide. Sevgilimin mesleğimden haberi yoktu. Yalanlarla dolanlarla kurulan bir ilişkiydi. Ben temiz değildim belki ama sevgim saf ve temizdi. Trabzon'da yaşıyordum ve kütüğüm buraya aitti. Trabzon'da ilişkiye girmediğim adam yok denecek kadar azdı. Sadece biri vardı o da sevgilimdi. Sevgilimle hiç ilişkiye girmedim beni kötü bilmesini istemezdim. Mesleğimi sürdürürken hiçbiri tatmin etmezdi ama onlar tatmin olsun diye uğraş verirdim. Kimse beni bu yüzden zevke getiremezdi. Fakat sevdiğim adam öyle değildi. Adı Furkan'dı. Furkan beni çok tahrik ederdi. Hiçbir şey yapmasına bile gerek yoktu. Kaslı bedeni tişörtün altından gözüküyordu. Benim iş yerimde esnaf abiler vardı ve bunların çoğunluğu evliydi. Bu adamlar hep göbekli, cebindeki son parasını ailesine değil genel evlerde harcayan tiplerdi. Bazıları pislik içinde taşıyordu bedenini. Çoğu kez midem bulana bulana ilişkiye girer, onlar gidince de anında kusmaya başlardım. Bu yüzden çok zayıftım kilo almaya fırsat yoktu. Bu bataklığa girince de çıkmak imkansız denecek kadar zordu. Patron bırakmazdı bizi. Hepimize tasma takmış gibi oyalardı. Muhakkak ince noktalarımızı bulur, orayla bizi elinde tutmaya çalışırdı. Yaraya tuz basmak gibi bir şey. Ben ve bir kaç arkadaşım, bu yüzden oraya köpek olmaya mecburduk. Tabi parası iyiydi bu nedenle orada olmak isteyen de vardı.
Sabah kalktım ve güne enerjik başladım. Yabancı müzikle oynayarak dans etmek çok hoşuma gidiyor. Hava güneşli olunca benim içimde de güneş doğuyordu sanki. Yağmur yağınca da arabesk kadınına dönüyordum. Bu gün içim kıpır kıpırdı. Mini eteğimi giydim önden iki bacağımda yırtmaç vardı ve bu benim çok hoşuma gidiyordu. Bacaklarımı olduğundan fazla seksi gösteriyordu. Üstten crop giydim. Siyah renkti ama tamamen yapışmıştı üzerime. Göğüslerim çok büyük değildi güzel desteli bir sütyenle daha güzel ve büyük gözükmesini sağlıyordu. Kırmızı, mat rujumu sürdüm. Evet Cemre Hanım yine piyasalar bizim olacak. Güldüm. Kendi kendime konuşup gülmeyi çok seviyorum ama deli de değilim korkmayın. Saçlarım gürdü ve croptaki arka dekolte detayı gözüksün diye dağınık topuz yaptım. Sabah evden böyle çıkarım genelde. Akşama hiçbir şeyim düzgün kalmamış olur. Araba binip adam düşürmek için yol aldım.
" ooo Cemre Hanım bu ne şıklık. İhtiyarlarlara özenmeye mi başladın?"
"Havanın güzel oluşuna bağlayalım bunu. Yoksa o bunaklara özenecek değilim."
Gülüşmeye başladık. Arkadaşımın adı Nur. Biraz patavatsız ve haddinden fazla konuşmayı seven biriydi. Benimle konuşurken sakız çiğniyordu ve canımın çekmesine neden olmuştu. Bir tane de ben aldım. Biz yoldaki bankta oturuyorduk. Gelen geçene iş atıyorduk. Patron da bizi müzikhol de bekliyordu. İlk mekana giden patrondan biraz fazla para alıyordu. Hiçbirimizin umrunda değildi bu ekstra verilen para fakat gitmek zorundaydık. Yanımızda işe yeni başlayan kız hemencecik bir bunak düşürmüştü. Kız yeni başladığından beğenilmek hoşun gittiği için elinden geldiğince süsleniyordu. Boynunda cırtlak pembesi, tüylü bir atkı vardı.
" salağa bak adam düşürmek için ne tipe bürünmüş."
"Öyle deme kız, işe yeni başladı ondandır biraz ilerlesin görürüm ben onu."
"Patron bu küçücük kızı da nerden bulmuş? Kim bilir nasıl kandırdı bu kızcağızı (?)"
"Aynen öyle valla."
'' senin ilişkin ne durumda?''
"Şu anlık bir sıkıntı yok ama beni burada görmesinden çok korkuyorum."
"Yok kız nereden görecek. Buralara geliyorsa onun için de sıkıntı olur."
Nur, doğru söylüyordu. Hiç bu yönden bakmamıştım olaya. Buraya gelirse onunda bu yola düştüğünü anlardım. Nur, patavatsız felandı ama bazen de doğru konuşurdu. Furkan acaba buralara gelir miydi diye içime ukte düştü. Bu sabah da bana hiç mesaj atmamıştı. Başına bir şey mi gelmişti acaba?
Telefonu elime alıp tam mesaj atacakken bir bunağa yakalandım. İşim gereği önce onunla ilgilendim. Müzikhol e gidip gizli odalarda işimizi hallediyorduk. Kapıdan içeriye girdiğimi gören patron gülümsemeye başladı. Önce adamdan nakit para istedi. Adam cebindeki bütün parayı patronun önüne serdi. Parmağındaki yüzük gözüme ilişti. Kim bilir ailesi ondan eve ekmek getirir ümidiyle bekliyordu. Bu tür insanlardan nefret ediyordum. Patron bizi iki numaralı odaya yöneltti. Adamla odada baş başa kaldık. Utanıyor gibi bir hali vardı.
"Çıplak mı daha hoşuna gider yoksa fantazi kıyafeti mi?"
"Anlamadım?"
Bu cevabı beklemiyordum ve gülmeye başladım. Böyleleri de eve ekmek götürmeye utanmıyor, geneleve gelip fantazi seçmeye utanıyor ya deliye dönüyorum resmen.
"İşin doğrusunu konuşmak gerekirse ilk defa genel eve geldim. Burada nasıl davranılacağını bilmiyorum. Böyle şeylerin yabancısıyım."
"Anladım anladım. Çıplak kalmamı mı istersiniz yoksa afilli elbiseler mi onu öğrenmeye çalışıyorum."
" Heee elbise olsun o zaman."
Şimdiden adam benim midemi bulandırmaya başlamıştı. Ben kıyafet giyerken arkamı bir döndüm adam çorapları hariç soyunmuştu.
Çorapları da baba çorabıydı ve dizlerine kadar çekmişti. Elleri ile cinsel organını kapatmaya çalışıyordu. İşte bizim mesleğin en zor ve en komik yanı buraydı. Bunağın yüzünde anlamsız bir ifade vardı anladım bana bir şey sormak istediğini.
"Aklınızda kalan bir soru var mı?"
"Iıı şey şimdi ne yapacağız?"
Böyle salaklar da hep beni mi bulurdu acaba?
"Ben okey sevmem ama senin için bilardo oynayabiliriz."
Adam gır gır yaptığımı anladı. Galiba bu işi başlatan ben olacaktım. Önce adamın önüne eğildim. Organını yalamaya başladım. Çok garip sesler çıkarıyordu. Bu işin yabancısıydı hareketlerinden belli. Yatağın üzerinde domaldım ve içime girip çıkmaya başladım.
Adam şimdi benden daha profesyoneldi. Küçücük bedenimin üstünde abanmaya başladı. Biraz daha zorlasa belimi kıracaktı.
"Biraz sakin olur musunuz lütfen?"
Adam beni duymuyordu. Mandanın çıkardığı gibi sesler çıkartıyordu. Sonunda boşaldı ve kendini yatağa bırakıp uyuya kaldı. Ben banyo edip odadan çıktım. Patron beni görünce şaşırdı ve
"Ne de çabuk bitti. Adam nerede?"
"Adam yatakta uyuya kaldı."
Patron güvenliği çağırdı ve güvenlik onu odadan yaka paça dışarı attı.