Yağmur, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte şehre sessizce inmişti. Gökyüzü gri, sokaklar bomboştu. Şehrin üzerinde hâlâ duman kokusu dolaşıyordu; bir gecenin ardından geriye kalan tek şey, yanık izleri ve sessizlikti. Bir otelin terk edilmiş katında, Aslan ve Elif birbirlerine yaslanmış, sabahı bekliyorlardı. Elif’in saçları is kokuyordu, gözlerinde uykusuzluğun ve korkunun izi vardı. Aslan’ın yüzü sertti, sessizliği bozmadan dışarıyı izliyordu. Elif sonunda konuştu: “Bitti sandın değil mi?” Aslan başını kaldırmadan, yavaşça cevap verdi. “Birini öldürdüğünde hiçbir şey bitmez. Sadece başkaları başlar.” Elif gözlerini kapattı. “Yavuz artık yok. Şehir sessiz. Artık kaçabiliriz. Bu savaş seni tamamen yuttu, Aslan. Gitmemiz gerek.” Aslan başını ona çevirdi. Gözlerinde kırılmış bir ışık var

