Elif, Aslan Karahan’ın teklifinden sonra günlerce huzursuz uyudu. Kafasının içinde sürekli aynı cümle yankılanıyordu:
“Kabul edersen hayatın değişir. Reddedersen yollarımız burada ayrılır.”
Hayatının tüm sıradanlığıyla devam etmesine razı mı olacaktı, yoksa bilinmez bir yola mı girecekti? Karar vermek, düşündüğünden daha zordu.
Bir sabah ofise gittiğinde patronu onu odasına çağırdı. Masanın üzerinde Karahan Holding’in logolu dosyaları vardı. Patronun yüzünde gergin ama heyecanlı bir ifade vardı.
— “Elif, seni yeni projeye dahil ettiler. Bizzat Aslan Bey istemiş. Bu fırsatı sakın kaçırma. Şirketimizin geleceği için de önemli.”
Elif’in yüzü kıpkırmızı oldu. Kararı kendisi vermemişti bile; sanki kader çoktan onun adına seçmişti. Yutkundu ve başını salladı. “Elimden geleni yapacağım.”
⸻
İlk toplantı Karahan Holding’in merkez binasında gerçekleşti. Elif, devasa gökdelenin cam kapılarından girerken kalbinin hızla çarptığını hissetti. Burası bambaşka bir dünyaydı: şık kıyafetli insanlar, lüks ofisler, kusursuz bir düzen… Kendini küçücük hissediyordu.
Aslan Karahan toplantı odasına girdiğinde, herkes ayağa kalktı. Yine aynı keskin bakış, aynı otorite… Elif gözlerini kaçırmaya çalışsa da Aslan’ın bakışlarının ona kaydığını fark etti. Bu bakışlar, diğerlerinden farklıydı. İçinde sanki bir merak, hatta daha ötesi gizleniyordu.
Toplantı boyunca Aslan söz alıp konuştuğunda, ses tonu odada yankılandı. Sertti, ama güven vericiydi. Elif dosyaları sunarken heyecandan elleri titredi, ama Aslan’ın bakışlarında onu destekleyen gizli bir güç buldu.
Toplantı bitince Aslan odadan çıkmadı. Çalışanların çoğu ayrıldığında, Elif hâlâ belgeleri topluyordu. Aslan yanına yaklaştı.
— “İyi iş çıkardın,” dedi.
Elif başını kaldırdı, göz göze geldiler.
— “Teşekkür ederim.”
Kısa bir sessizlik oldu. Elif’in kalbi hızla çarpıyordu. Aslan, onun bu heyecanını görmüş gibiydi. Dudaklarının kenarında çok hafif bir kıvrım oluştu.
— “Birlikte daha çok çalışacağız. Hazır ol.”
⸻
Sonraki günlerde proje için sürekli toplantılar düzenlendi. Elif sık sık Aslan’ın yanında bulunuyor, onunla fikir alışverişi yapıyordu. Her defasında Aslan’ın soğuk maskesinin ardında başka bir şeyler sezdi. Çalışanlarına karşı sertti, ama yalnız kaldıklarında gözlerinde kırılgan bir gölge beliriyordu.
Bir gece geç saate kadar ofiste çalıştılar. Çoğu kişi çoktan gitmişti. Elif bilgisayarındaki raporları düzenlerken, Aslan camın önünde İstanbul’un ışıklarına bakıyordu. Elif fark etmeden ona bakakaldı. O güçlü, erişilmez adamın yüzünde bir yalnızlık vardı.
Aslan birden konuştu.
— “Hiç düşündün mü, Elif? Güçlü olmak bazen insanı yalnız bırakır.”
Elif şaşırdı. İlk kez Aslan’ın sesinde bir kırılma duyuyordu. Cevap vermekte zorlandı.
— “Bilmiyorum… Ama yalnız görünüyorsunuz.”
Aslan ona döndü. Gözlerinde bir anlığına savunmasızlık parladı. Ama sonra hızla kayboldu.
— “Alıştım,” dedi kısaca.
Elif o anda onun göründüğü kadar sert olmadığını hissetti. İçinde gizli bir acı taşıyordu. Belki de bu yüzden ona çekiliyordu; çünkü onun karanlığının ardında iyileşmemiş yaralar vardı.
⸻
Gece yarısına doğru Aslan bilgisayarını kapattı.
— “Seni bırakayım,” dedi.
Elif tereddüt etti, ama kabul etti.
Arabanın içinde sessizlik hakimdi. Yağmur damlaları camlara vuruyordu. Elif dışarı bakarken, Aslan’ın bakışlarını üzerinde hissetti.
— “Korkuyor musun benden?” diye sordu aniden.
Elif irkildi.
— “Hayır… Yani… Bilmiyorum.”
Aslan kısa bir kahkaha attı.
— “İnsanların çoğu benden korkar. Sen farklısın.”
Elif’in kalbi hızlandı. Bu sözler, onun içinde bir sıcaklık yarattı.
— “Belki de sizi tanımaya çalışıyorum,” dedi sessizce.
Arabanın içinde hava ağırlaştı. Aslan başını çevirdi, göz göze geldiler. O an zaman durmuş gibiydi. Elif nefes alamıyordu. Ama Aslan hiçbir şey söylemeden tekrar yola baktı.
Onu evinin önünde bıraktığında, Elif teşekkür etti. Aslan sadece başını salladı, ama gözlerindeki bakış, Elif’in zihnine kazındı.
⸻
O gece Elif yatağına uzandığında, artık inkâr edemiyordu. Aslan Karahan’a karşı içinde bir çekim vardı. Bu tehlikeli, yasaklı bir şeydi; ama kalbine söz geçiremiyordu.
Ve hissettiği bir şey daha vardı: Aslan da ona kayıtsız değildi.
Yakınlaşma başlamıştı…