Kısa bir duş alıp üstümü değiştirdikten sonra ofise gittim. Sabahın ilk saatleri olmasına rağmen içeride garip bir gerginlik vardı. Betam da çok geçmeden geldi. O da üstünü değiştirmişti ama yüzündeki ifade, zihninde neler döndüğünü anlamamı engelliyordu. Gaye hakkında tek kelime konuşmadık. İçimde ona dair hiçbir şey yoktu, fakat Betam’ın ne hissettiğini bilmiyordum. Bunu merak etmekle birlikte, onun da kendine has bir duvarı vardı; iç dünyasını herkese açan biri değildi. Ona dönüp sessizliği bozmak adına, “Nasılsın?” diye sordum. Betam’ın yüzü ifadesizdi, gözleri bomboş bir karanlık gibiydi. Normalde bakışlarında en ufak bir duygu kırıntısı yakalayabilirdim, ama şu an hiçbir şey yoktu. “İyiyim, merak etme,” dedi, sesi her zamanki gibi tok ve netti ama içinde bir şeylerin gizlendiğini

