Alfa Kral'dan Eylül gitti. Gözlerimin önünde kayboldu. Bu nasıl olabilirdi? Benim sarayımda, benim topraklarımda, benim eşimi... Cadı lideri, Eylül’ü gözlerimin önünde kaçırmıştı. Bir anda, ikisi de yok oldu. Tıpkı bir hayal gibi. Ama bu bir hayal değildi. Kâbus bile değildi. Gerçekti. O an, o saniye, zihnime kazındı. O anı her hatırladığımda içimde bir şeyler daha kırılıyor, daha da dibe batıyordum. Gözlerimi her kapattığımda o sahne tekrar tekrar gözümün önüne geliyordu. Eylül’ün çığlığı kulaklarımda yankılanıyordu. Güçsüzdüm. Zavallıydım. Onu koruyamamıştım. Uyuyamıyordum, dinlenemiyordum, huzur bulamıyordum. Her saniye, her nefes alışımda içimde bir parça daha ölüyordu. Dünyanın dört bir yanına savaşçılarımı gönderdim. Kurt adamlarımı, iz sürücülerimi, en iyi askerlerimi… Ama yoktu.

