Bekarlığa veda😂

1668 Words
4 ay sonra… İsra Zaman akıp geçmiş, düğün zamanımız gelip çatmıştı. Yaklaşık 1 aydır evimizi döşemek için uğraşmıştık. Havin teyzenin apartmanındaki evlerimiz biraz küçük olduğu için Mahir baba bize Diyarbakır’da 4+1 müstakil, bahçeli bir ev satın almıştı. "İstediğiniz gibi dayayın, döşeyin, güzel gelinim. Miran sıkıntı çıkarırsa, sen onu bana yolla. Bu ev ve eşyaları benim size düğün hediyem," demişti. Miran ise itiraz etmemişti; halbuki ben de Mahir baba da karşı çıkar diye düşünmüştük. Babasının ona yardım etmesi, hem maddi hem manevi olarak küs oldukları zaman yapamadıklarını yapsın, bir baba olarak içinde kalmasın diye seslenmemişti. Evimizin her ayrıntısıyla birlikte ilgilendik, sağ olsun Sevde annem de, Mina da, hatta Mirza da sık sık yanımıza gelip eksikleri tamamlamıza yardımcı olmuştu. Evimiz hazırdı artık; bugün son olarak halılarımız gelecekti. Miran’ın yıllık izni pazartesi başlıyordu, ben 2 gün önde çıkmıştım yıllık iznime. Biz izinde olduğumuz süre içinde ise Efe, timin başında olacaktı. Aramda yaklaşık 1 aylık bir tedavinin ardından işe başlamıştı. Zehra’nın Ankara’ya dönmesi oldukça sancılı olmuştu. Aramda Zehra da kazandıklarını uçak parasına harcıyordu. Bir hafta, biri bir hafta, diğeri ne zaman bir boşluk buldular, birebirlerine gelip gidiyorlardı. Zerda teyzenin çok uzadı, "Oğlum, hem böyle ayıp oluyor kıza, bir yüzük bari tak. Ailesine de mahcup oluyoruz. Kızın evine girip çıkıyorsun, senin amacın gönül eylemek mi? Sıpa kırarım bacaklarını, evleniverin artık siz de, kurtulun, ben de artık torun seveyim," diye sık boğaz ediyordu Aram’ı. Henüz evlilik aşamasına gelemediler bizim aşıklar ama birbirlerinden de uzak duramıyorlardı. En büyük sıkıntı Nevzat amcaydı; henüz haberi yoktu bizim aşıklardan. Aslında Aram’ın niyeti çoktan belliydi de bizim kız kaçıyordu, garibim Aram’a yine sabırla beklemek kalmıştı. *** Haftaya kına ve düğün peş peşe olacaktı. Miran hem Ankara’da hem Mardin’de yapalım demişti fakat ben iki düğün, iki ayrı masraf gerek yok, bizim zaten çok büyük kalabalık bir çevremiz yok, teyzemler, dayımlar, Nevzat amcamlar ve komutanlarım dışında kimsem yok demiştim. Olsun, içinde kalmasın balım dese de annem de konuşunca ikna olmuştu. Miran Benim tarafımdan gelecek olanlara Mardin’in en lüks otelinde yer ayırtmıştı. Sevde annem, "Konakta oda hazırlayalım kızım, ayıp olur, otelde ağırlanır mı misafirler?" diye itiraz etsede. Annem, "Ayıp filan olmaz, dünürüm, düğün telaşıyla bir de akrabalar kalabalık olmayız en azından," demişti. Annemin konakta kalması şartıyla Sevde annemi de ikna etmiştik. Evde halıların gelmesini beklerken ben de bir yandan Miran'ın ve benim kışlık kıyafetlerimi giyinme odasına yerleştiriyordum. Çok güzel bir duyguydu insanın kendi eviyle uğraşması, oranın yuvası olacağını bilmesi. Zor bir işimiz vardı fakat dönüp geldiğimizde yalnızca ikimize ait olacak bu evde baş başa yalnızca bize ait olacak zamanı Miran'la burada geçirecektik. Ben, güzel geçmesini umut ettiğim geleceğim için düşüncelerle eşyalarımızı yerleştirirken kapı çaldı. Hızlıca kapıya gidip açtım, halılarımız da gelmişti. Adamlara kendim yerleştireceğimi söyleyip biraz da bahşiş verip gönderdim. Miran, "Sakın kendin kaldırıp yorulma, birlikte akşam iş çıkışı sereriz," dediği için ben de kalan işime devam ettim. Akşam Miran gelince çok oylanmadan halıları yerleştirdik. En son salon halısını serdikten sonra ayıcığım uslu durmamış, biraz yaramazlık yapmıştı. Belimden çekip kucağına oturtmasıyla kulağıma, "Çok az kaldı balım, şu düğünümüz bir bitseydi tadına bakmak için günleri hatta dakikaları sayıyorum," diyip boynuma sıcak sulu bir öpücük bırakmıştı. Miran'ı kışkırtmak hoşuma gitse de şu an ikimiz de yoldan çıkmaya oldukça müsaittik; hatta çoğu zaman birçok fırsatımız olmuştu. Lakin ikimiz de iradesi güçlü kişilerdik. Ben yoldan çıktığımda Miran durduruyordu ,o yoldan çıktığında ise ben. Bu kez yine bana kalmıştı bu görev. Öpüşmemiz ilerlerken Miran, "Çok az kaldı aşkım, az daha sabretmemiz gerekiyor," dedim. Öpüşlerimiz arasında alnını alnıma yaslayıp derin bir soluk verdi. Haklısın aşkım, artık çıkalım şu evden, yoksa seni şurada yatırıp... "Şişşt, edepsizleşme ayıcık!" diyip hızlıca kalktım kucağından. Miran: "Sen edepsizleşmek neymiş, düğünden sonra göreceksin müstakbel karıcığım," diyerek kendine çekip dudaklarımı ısırarak öptü. Bir an onunla ilk karşılaştığımız gün aklıma gelmişti. O gün sesler yüzünden onu Ayça’yla basmıştım resmen. İster istemez kıskançlık damarım kabarsa da, Miran’ın o sürtüğe çığlıklar attığı gerçeğini düşünmeden edemiyordum. Acaba bana ne yapacak diye de ürkmeden de duramıyordum. Miran yanağıma dokunup, "Ne geçiyor yine güzel aklından?" dedi. Kendime gelip gülümsedim. Geçmişten Ayça’dan bahsedip güzel anılarımı mahvetmeye hiç niyetim yoktu. Bana gerdek gecemizde neler yapacağını düşündüm, dedim. Yine de dürüstlüğü elden bırakmadım. Piç bir sırıtışla belimden tutup sarıldı. Miran: Öyle güzel dakikalar yaşayacağız ki, balım, aklında fikrinde hep o dakikalara kayacak. Sana bunun teminat sözünü veriyorum. Hımm, o kadar güveniyorsun kendine. Miran: Tabii ki, bitanem. Bak, balım, belki sana senin gibi tertemiz gelmedim. Senin ilkin olacağım ama sana duyduğum sevgiyle ilk aşkım ve sonum olacaksın. Seninle birçok şeyi ilk kez taddım, pişmanlığımda bu yüzden beni bunun için yargılamadığını biliyorum, bitanem. Ömrümün önüde sonuda sensin. Bu adam benim aklımı okuyordu ve anlık bir hüzne düştüğümde aklımdaki hüznü hemen dağıtıyordu. Seni seviyorum, adam. İyi ki sen, iyi ki mavi ayım. *** Hafta başı koşturmacayla geçmiş dün Mardin’e gelmiştik.Zehra cadısı gelir gelmez bombayı patlatmış, Aram ve Miran'ı kudurtmuştu. Akşam bekarlığa veda partim vardı. Onun hinliğine Sevde annem ve Zerda teyze de destek çıkınca Miran'ın eli kolu bağlanmıştı. Aram da o zaman bende komutanıma bir parti ayarlayacağım, madem yengem veda ediyor, bekarlığa eee komutanımın başı kel mi?, o da etsin diyerek karşı atak yapmıştı. Bizim için eğlenceli olacağı kesindi. Miran'la birbirimize sonsuz güvenimiz olduğu için böyle partilerde olan saçma sapan işlerden olmayacağı kesindi. Bizim eğlencemiz konağın avlusunda, Miranlarınki ise Aramların bahçesinde olacaktı. Zehra bir organizasyon şirketiyle anlaşmış, bir de konsept hazırlamıştı. Yere serilen minderlerin ortasında uzun bir sofra kurulmuş, beyaz ve pembenin hâkim olduğu bir konseptle hazırlanmıştı. Bahçede her yerde "bekarlığa veda" yazıyordu. Elinde beyaz kısa bir gecelik ve sabahlıkla gelen Zehra’ya gözlerimi ayırarak baktım. Umarım düşündüğüm şey değildir. Kızım, sabahlıkla mı parti yapacağız? Mardin'deyiz Zehra, Allah aşkına! Omuz silkip kaynananın fikriydi, güzelim. Sevde Hanım bakmış, araştırmış bu parti nasıl oluyor, birçok partinin böyle yapıldığını görünce hoşuna gitmiş, böyle yapalım dedi.Daha ne kadar şaşırabilirdim acaba.. Kesinlikle erkek sinek bile girmeyecek, parti bitimine kadar tamamen kadın organizasyonu. Siz gerçekten delirmişsiniz, Miran duyarsa delirir. Görürse delirir. Hadi gelin hanım, giyin gel, rahat ol diyorum. Sevde teyze ayarlamış her şeyi. Kaynanamı da yoldan çıkardın Zehra, valla bebeğim, onun yoldan çıkası varmış, ben bir şey yapmadım dedi. Üzerime dantelli kısa geceliği giyip sabahlığın önünü sıkıca kapatıp çekinerek çıktım odadan. Zehra haklıydı, konakta erkek sinek bile kalmamıştı. Asıl olaysa annemin, Sevde annemin ve Zerda teyzenin de sabahlıkla sofra etrafında olmasıydı. Kahkahama engel olamadım. Sevde anne, "Burada olan burada kalacak," dedi. "Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu, sizler sayesinde biz de gençleştik." Hadi bakalım, Mina, aç kızım müziği! İnanması zor ama disko müziği çalıyordu. Daha ne kadar şaşıracaktım bilmiyorum ama acayip eğlenip kurtlarımızı döktük, biraz da içmiş olabiliriz. En son konağın kapısında Miran ve Aram’ın bizi kırmızı görmüş boğa gibi izlediğiydi… Miran Allah'ım, balıma kavuşmama iki güncük kalmıştı. Evimiz, her şeyimiz hazırdı. Bugün yaramaz baldızın ve annemin ısrarı üzerine kızlar bekarlığa veda partisi yapacaktı. Aramda Zehra’yı kızdıracağım derken bizi de aynı muhabbete sürüklemişti. Onlar bizim evin havlusunda toplanırken, Aram kendi konaklarında bir parti düzenlemişti. Bizimki normal sıra gecesi tadında bir eğlenceydi; Aram gençleri toplamış, rakı eşliğinde türkü söylüyorduk. Kızların partisini de merak etmiyor değildim ama onlar da en fazla meyve suyu içip göbek atıyordur diye düşünüyordum. Aram yanımda kavranıp duruyordu, "Abi, bir gidip baksak, acayip merak ettim ya. Zehra’nın gözleri uslu durmayacağım diyordu, valla içim içime sığmıyor, ne yapıyorlar acaba? Böyle veda partilerinde erkek dansçı falan oluyormuş, öyle bir şey yapmazlar değil mi?" "Saçmalama oğlum, anamlar da var ya, öyle şey olur mu?" "Abi, bir bakıp gelelim ya, ne olur. Benim de içime kurt düşürdün, puşt, kalk lan bakalım, hadi!" Gençler türkülerle çoşarken, biz de çıkıp bizim konağa geldik. Kapıdaki koruma ve erkek çalışanların hepsinin dışarıda oturduğunu görünce bir tuhaflık olduğunu anladım. Hepsine hitaben, "Ne işiniz var lan, hepinizin kapının önünde?" diye sordum. Valla abi, Sevde Hanım'ın kesin emri var; o kapıya çıkmadan konağa kesinlikle erkek girmeyecek diye uyarı geçince buradayız işte, dedi. Bune gizem arkadaş ne yapıyorlar lan içeride bunlar? Aç kapıyı Feyza, dedim kapıyı tutan korumaya Feyyaz:olmaz abi, Sevde Hanımım vurdu beni, özellikle de sizin girmeyeceğinizi tembihledi. Sakın Miran, Mirza, evin oğlanlarından, hatta Mahir Ağa dahil kimse girmeyecek, dedi. Demek öyle, sen çekil, uzaklaş bakayım Aramda, dibimde ellerini yumruk yapmış abi Bunlar kesin erkek dansçı aldılar ondan kimse girmesin diye tembihlemişler. Anamlar da yoldan çıkmış, ben giriyorum. Hızlıca bahçeye girdik. Kadınlar gecelikliydi, anamlar da dahil, ellerinde kadehlerle göbek atıyorlardı. Hasiktir, kapat lan gözünü, dedim. İkimizde hızlıca Arkamızı dönüp "Anaaa!" diye kükredim. Müzik anında susmuştu, hepsi kaçacak delik ararken "Çıkın dışarı edepsizler!" diye bağırdı anam. Hiçbirinin yüzünü göremiyordum ama eminim hepsi utançtan anında yok olmuştu ortadan. Ana, babamı aramamı istemiyorsan çabuk giyinip yanıma gelin, sen de baldızzz, dedim bağırarak. Ve sen de balım, 5 dakikanız var. Arkamı döndüğümde ortada kimse kalmamıştı. Aramın koluna vurup "Dön lan, kimse kalmamış!" Oh iyi bari, deyip döndü o da. Annem ve suç ortakları bir bir gelirken, üçü de hiç suçlu gibi durmuyordu; kıkırdayıp duruyordu üçü de. Sizin parti dediğiniz neydi acaba öğrenebilir miyim dedim. Oğlum sen niye giriyorsun bahçeye? Ben feyyazı tembihledim, erkek almıyorsak vardır değil mi bir sebebi? Ana, niye normal kıyafetlerle bir parti yapmadınız, onu anlamadım. Ben istedim, böyle oluyormuş, merak ettik, böyle yaptık. Sana ne, velet! İsra biraz mahcup bakıyordu, demek ki onun da son anda haberi olmuştu. Bunun cezasını ayrı çekeceksiniz, şimdi beni müstakbel karımla yalnız bırakın, dedim. Olmaz, sıpa! Gelinime tek laf edersen, paramparça ederim seni. Ne lafı, anam? Eğlenmişsin işte, ne güzel! Benim balıma söyleyeceklerim var. Aramda Zehra’yı sürüklerken Sevde teyze, benim de azıcık işim var, bu cadıyla hemen döneriz, diyip götürdü. Zehra’nın çıtı çıkmıyordu, bakalım Arama ne hesap verecekti. Anam yanımızdan giderken hala kıkırdıyordu.Koskoca aşiret hanım ağasınada bakın hele hey Allahım. İsra’yı çekip kucağıma oturttum, gel bakalım yaramaz gelin. Ya Miran, valla son dakika haberim oldu, yoksa izin vermezdim. Onu boşver, balımda bu akşamki geceliğini bir ara evimiz de giy, bugünü arada yeniden yaşayalım. Veda partimde kocama basıldım, fantazisi yaparız. Arsız mısın sen, ne ara düşündün bunu? Arsızım da, yalnız sana balım, yalnız sana. Bu arada vuslata son iki gün, diyip boynuna sürttüm dudaklarımı. Kucağımda kıvranırken hızlıca kalktı .Hadi Miran, hadi! Yarın çok işimiz var, partimi batırdın, git sen de dinlen. Yarın yorucu bir gün bizi bekliyor, müstakbel kocacığım, diyip kırıta kırıta uzaklaştı. Arkasından bakarken, son iki, Miran, son iki...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD