Geceyi birbirlerine sarılı geçirseler de sabahın ilk ışığı odaya süzüldüğünde ikisi de aynı şeyi hissetti
Artık kaçacak yer yoktu.
Meva gözlerini açtığında Araf’ın kolu hâlâ belinin üzerindeydi. Nefesi ensesine vuruyordu sıcak, koruyan ama içten içe tehlikeli bir çekim taşıyordu. Meva kıpırdadığında Araf’ın sesi daha uyanmadan dudaklarının arasından döküldü.
“Gitme”
Meva dondu. Araf’ın gözleri yarı kapalıydı ama sesi gerçekti.
“Gitmiyorum” dedi Meva fısıltıyla.
Araf gözlerini açtı, bakışı derindi. “Dün gece durmasaydık geri dönemeyecektik.”
Meva’nın kalbi hızlandı.
“Biliyorum.”
Aralarında bir anlık sessizlik oldu rahatsız değil, tehlikeli derecede yakın.
Araf doğruldu saçlarını geriye attı.
“Geçit hakkında konuşmamız gerek.”
Meva battaniyeyi biraz kendine çekti. “Evet.”
Araf’ın bakışı değişti savaşçıdan öğretmene dönüşen bir netlik geldi yüzüne.
“Sende uyanan güç kontrol etmezsen kendini de bizi de yakarsın. Geçit’e yaklaşman için bunu öğrenmek zorundasın.”
Meva dudaklarını ısırdı. “Nasıl öğreneceğim?”
Araf elini uzattı, avucunu ona doğru çevirdi.
“Benimle Işık ve karanlık birbirini yok etmez doğru ritimde birbirini tamamlar.”
Meva elini ona verdiğinde parmakları birbirine değdiği an bir sıcaklık kabardı dün geceden daha sakin ama daha derine inen bir sıcaklık.
Araf gözlerini kapadı Meva’nın avcunda küçük bir titreşim oluştu.
“Bırak içinden gelsin zorlamadan sadece hisset.”
Meva nefes aldı. İçindeki ışık bir an yükseldi, sonra Araf’ın gölgesi onu çevreledi; çarpmadı, bastırmadı sanki birlikte nefes alıyorlardı.
Meva’nın kalbi hızlandı. “Bu çok yoğun.”
Araf dudaklarını hafifçe eğdi. “Benim için de.”
Meva gözünü açtığında Araf’ın yüzü çok yakındı.
O kadar yakın ki, tek bir hamlede dün gece kaldıkları yerden devam ederlerdi.
Araf geri çekildi.
Meva’nın avcundaki sıcaklık yavaşça dağılsa da aralarındaki gerilim hâlâ canlıydı sanki dokunsalar o sıcaklık yeniden alev alacakmış gibi.
İkiside bu ateşte yanmayı bekliyordu.
Meva battaniyeyi dizlerine çekip derin bir nefes aldı.
“Geçit beni neden bu kadar çağırıyor?” dedi fısıltıyla.
“Sanki iki taraftan da bir el uzanıyor ve hangisine döneceğimi bilmiyorum.”
Araf, onun karşısında dizlerinin üzerine çöktü.
“Çünkü ikisine de aitsin,” dedi yumuşak ama kararlı bir sesle.
“Işığın buradan geliyor ama anıların, duyguların, bağların diğer dünyada. Geçit seni her iki tarafta da hissediyor bu yüzden kontrolsüz hareket ediyor.”
Meva gözlerini yere indirdi parmak uçları battaniyeye sıkıca kenetlenmişti.
“Yani eğer gücümü kontrol edemezsem, her iki tarafada zarar vermiş olacağım” titrek ama net bir sesle.
Araf başını hafifçe salladı.
“Evet. Ama birlikte çalışırsak hem ışığı hem de karanlığa uyumu öğrenebilirsin. Geçit senin elinde şekil bulur, seninle uyumlu olur.”
Meva derin bir nefes aldı, kalbi hâlâ hızlı atıyordu.
“Başlamalı mıyız?”
Araf hafifçe gülümsedi o karanlık ama güven veren bakışla.
“Hazırsan hemen başlayabiliriz.”
Yataktan çıkıp hazırlandılar bugün başlangıcın ilk günüydü.
Araf Meva’nın elinden tutarak siyah masaya doğru yöneldi.
Masadaki yiyecekler iştah kabartıcıydı..
Araf Mevanın bakışlarından çoktan acıktığını anlamış dudaklarına yayılan gülümsemeyle
“Ama önce bir şeyler atıştıralım.”
Meva aynı gülümsemeyle karşılık vermiş çoktan masanın baş köşesine konmuştu..
Kahvaltıdan sonra Araf Meva’yı geniş, boş bir avluya götürdü.
Etrafta kimsenin olmadığı rahat çalışabilecekleri bir alandı etraf yeşil çimen kokusuyla dolmuş ilerdeki gölün su sesleri kulağa melodi gibi geliyordu.
“Burada başlayacağız” dedi. “İlk adım, gücünü hissetmek ve onun ritmini anlamak.”
Meva gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı.
“Ne yapmam gerekiyor?”
Araf avucunu Meva’nın önüne uzattı; siyah ve griye çalan ışık, hafifçe titreyerek döndü etrafında ince bir duman gibi parlayan siyah ışık dalgaları dolaştı.
“Benimle sadece hisset. Enerjin bedeninden çıkacak nefesinle yön bulacak. Ritmini bozmadan ama onu hissetmen gerek.”
Meva avucunu açtı.
Ellerinin içi sıcak bir enerjiyle doldu bileklerinden dirseklerine kadar yayılan hafif bir karıncalanma hissetti.
Ayaklarının altındaki taşlar hafifçe titreşti nefes alıp verdikçe bedeninde kıvılcımlar oluştu gözlerinde küçük ışık patlamaları belirdi.
Araf’ın gölgesi onun enerjisini sarmaya başladı bastırmadan ama yok etmeden.
İkisi birlikte nefes aldı Meva’nın içinden yükselen ışık Araf’ın gölgesiyle dans eder gibi hareket etti.
Her ritim, bir titreşim, bir kıvılcım bedeninde hissedilen bir sıcaklık ve aynı anda hafif bir serinlik bıraktı.
Meva titreyen ellerini fark etti.
Fısıltıyla “Bu inanılmaz!!”
Araf hafifçe gülümsedi.
“Yoğun ama kontrol senin elinde. Sadece hissetmeye devam et.”
Meva derin bir nefes aldı ve enerjiyi sadece hissetmekle kalmayıp, yönlendirmeyi denemek istedi.
Avucundan çıkan ışık, Araf’ın gölgesiyle dans ederek küçük kıvılcımlar bıraktı taşların üzerinden zıplayıp havada sanki görünmez bir yol çiziyordu.
“Daha hızlı ama dikkatli” dedi Araf, gözleri parlak ve kararlı.
Meva odaklandı ellerini hafifçe hareket ettirdiğinde, ışık da onun hareketlerini takip etti, bazen yuvarlanarak, bazen fısıldayan bir rüzgâr gibi.
Bedeninde sıcak soğuk dalgalar birbirine karışıyor, nefesiyle senkronize bir ritim oluşuyordu.
Her kıvılcımda, Meva Araf’ın varlığını daha derinden hissediyor, koruyan ama aynı zamanda tutkuyla çeken bir çekime kapılıyordu.
Araf yavaşça Meva’nın yanına yaklaştı, elleri onun omzunun yanına indi.
“İyi gidiyorsun” sessizce nefesleri birbirine karışıyordu.
Meva gözlerini açtı bir adım daha yaklaşsalar, dün geceki sınırın ötesine geçeceklerdi.
Ama ikisi de nefeslerini kontrol ederek, sadece enerjiyi hissetmeye ve yönlendirmeye odaklandılar.
Geçidin çağrısı avluda hafif bir uğultu yaratıyor, her kıvılcımda Meva’nın gücüyle uyumlu şekilde titreşiyordu.
Araf aklına gelen hınzır düşünceyle çarpıkça gülümsedi.
Meva, avluda ışık ve gölgeyi yönlendirmeye çalışırken, bir an Araf’ın gözleri parladı.
Yavaş ve sakin adımlarla ona yaklaştı. Meva’nın güce odaklanmaya çalıştığı anda nefesini hissettiği kadar yakın bir mesafeden dudaklarını onunkilerle buluşturdu.
Meva kısa bir çığlık attı ve ellerini hızla Araf’ın göğsüne bastı.
“Ne dur! Dur!” sesi panik ve şaşkınlıkla titriyordu.
Fakat ne kadar geri çekilmeye çalışsa da Araf’ın kararlılığı ve yakınlığı onu durdurmaya yetmedi aralarındaki enerji dalgaları küçük kıvılcımlarla havada dans ediyordu.
Araf hafifçe geri çekildi ama dudakları hâlâ onun birkaç santim uzağındaydı. Araf Meva’nın bu haline gülmek istesede kendini ciddiyete zorlamıştı.
“Meva” dedi sakin ama kararlı bir tonla.
“Güçlerini her durumda kontrol etmelisin”Bu sadece ışık ve gölge değil. Enerjin, nefesin, bedenin her şey birbirine bağlı.
Panik yaparsan hem kendini hem beni yaralayabilirsin.”
Meva nefesini tutup ellerini hafifçe karnına bastı, gözleri büyümüştü.
“Ama ben nasıl sakin kalacağım? Bu kadar yakınken ve sen- “dedi, sesi hem utanç hem hayretle doluydu.
Araf bir adım geri çekildi, elleri hâlâ Meva’nın omuzlarının yanında duruyordu.
“Hadi tekrar dene,”
“Şimdi sadece hisset. Ellerini ve nefesini enerjinle uyumlu hareket ettir. Dikkat et her kıvılcım bir adım.”
Meva derin bir nefes aldı. Avucundan çıkan ışık Araf’ın gölgesiyle buluştuğunda küçük patlamalar ve titreşimler oluşturdu taşlar altında hafif bir uğultu dolaştı, havada gözle görülür kıvılcımlar belirdi.
“Tamam dikkatli olacağım''
Meva’nın gözleri parlıyordu nefesiyle birlikte ışık daha kontrollü bir ritim kazandı.
Araf hafifçe başını salladı.
“Bak panik yok şimdi enerjinin seni yönlendirmesine izin ver ben sadece burada rehberim. Hisset ve dengeyi bul.”
Meva parmaklarını açtı ve ışık onun hareketlerini takip etti kıvılcımlar yavaşça bir yol çizdi gölge onu bastırmadan yok etmeden sarıyordu.
Her ritim nefesleriyle uyumlu bir dalga gibi yükselip alçaldı. Meva’nın gözlerinde merak, korku ve heyecan iç içe geçti.
Araf dudaklarının ucunda hafif bir tebessümle başını salladı.
“İşte böyle her zaman, hem kontrol hem güç bir arada olacak. Şimdi tekrar dene.”
Eğitim kısa ama yoğun geçti. Meva, ışık ve gölgeyi yönlendirmeye çalışırken enerjisiyle oynayan kıvılcımlar etrafında dans ediyor, Araf ise her adımda onu dikkatle izliyordu.
“Harika,” dedi Araf, gözleri karanlık ama sıcak bir ışıkla parlıyordu.
“Enerjini hissetmeyi öğrendin artık panik yok.”
Meva hafifçe nefes aldı, yüzü terlemiş ama gözleri parlıyordu gülümseyerek.
“Biraz yoruldum ama hissetmek inanılmaz “
Meva son bir kez denemek için ellerini açıp beyaz ışıltısının etrafı sarmasını sağlıyordu.
Arafın bakışları Meva’nın gülümsemesine takıldı içinde ki kabaran yogun duyguya engel olamadı başını eğip hafifçe dudaklarını Meva’nın boynuna bastırdı kısa tatlı bir dokunuş.
Meva irkilip ellerini hafifçe Araf’ın göğsüne bastırdı ve bir an panikledi.
“Ah! Dur! Yanlış yapacağım!” dedi, sesi hem panik hem komik bir şaşkınlıkla titriyordu.
Araf, hafifçe gülümsedi yumuşak ama kararlı bir sesle.
“Hiçbir şey olmayacak. Sadece kontrolü hissetmeye devam et,”
Eğitim bahanesiyle Meva’ ya dokunmak hoşuna gitmiyorda değildi.
Meva, bir adım geri çekilmek isterken ayağı çimenlere takıldı ve neredeyse düşüyordu.
Araf hızlıca onu kavradı, ama Meva’nın telaşıyla ikisi de kısa bir kaymayla yere düştü.
Bedenlerine düşen ateş tekrar kendini göstermeye başlamıştı.
Meva’nın bedeni Arafı sararken her zerresini hissediyordu. Kabaran erkekliğini hissettiğinde kendini ona daha çok bastırma arzusuyla ağzından küçük bir inleme kaçtı.
Meva kendini kontrol edemeyişine lanetler okuyarak Araf’a baktı gözlerindeki isteğin kendini belli etmesi nefesini hızlandırmıştı.
Sonunun iyi gitmediğini anlamıştı. Hızlı ve telaşla üzerinden kalkmaya çalıştı.
Elini yere bastırdığı anda nemli çimenlerden elleri kaymış tekrar Arafın üzerine düşmüştü.
Düşmenin etkisiyle birbirlerine yanan bedenleri bu sefer Araf,ın inlemesine sebeb olmuştu..
Meva
“Ah! Kusura bak—” diyecekti ama Araf gülümsedi ve onu susturdu.
“Tamam, tamam bu eğlenceli oldu,”
Araf’ın yogunlaşan gözleri kendini hissettiriyordu.
Bir anlığına bakışları kilitlendi, nefesleri karıştı. Araf Mevanın eline uzanıp çimleri silmeye çalıştı.
Meva içimdeki dokunma istediği ile Araf’ın elini tuttu parmakları birbirine geçti.
Kısa bir sessizlikte Araf, Meva’ya hafifçe dokunarak yanaklarını okşadı ve gözlerinin içine baktı.
Meva irkildi, ama gülümsemekten kendini alamadı.
Araf gözlerinin içine bakarak fısıltıyla “Kontrol ve birlikte olmak bu kadar mı iyi hissettirir?”Parmağını hafifçe Meva’nın yüzünde gezdiriyor her zerresini ezberlemeye çalışıyordu bu istekten fazlasıydı kalbinde bilmediği duygular yeşermeye başlamıştı.
Meva ellerini Arafın elleriyle buluşturdu.
Artık oda duygularını kabul etmeye başlamıştı.
“Evet ama bunu sadece birlikte hissettiğimizde.”
Ve o anda, Araf Meva’yı kendine çekerek boynuna bir buse kondurdu..
Sonra yogunlaşan kara gözleriyle dudaklarına uzandı..
Meva hafifçe gülümsedi, Araf da yanaklarında hafif bir tebessümle gözlerini kapattı. Arafın sıcak dudakları Mevan’ın titrek dudaklarına hükmediyordu.
Birbirlerine kendini daha çok bastırıp inlemeler arasında dudaklarına ısırıklar bıraktılar.
Araf bir hamleyle Meva’yı altına aldı bacaklarının arasına iri erkekliğini bastırarak daha çok çıldırmalarına sebeb oldu.
Elleri bedeninde geziyor Mevayı hoyratca öpüyordu.
Biraz ilerdeki gölün rüzgarla gelen su sesleri Araf’ın Mevayı kucağına almasına sebeb oldu. Öpüşmeleri arasında gölün kenarına ilerlediler.
Araf kıyafetin eteklerinden tutup yukarı çekerek çıkarttı. Meva’nın bembeyaz teni gözlerinin önünde ona doyumsuz bir şölen sunuyordu. Hızlıca kendi kıyafetlerindende kurtulup Meva’yı kendine bastırdı onun sıcaklığında kaybolmak istiyordu Mevanın zevkten inleyerek başını geriye doğru bırakması göğüslerinin kabarmasına sebeb olmuştu.
Araf daha fazla dayanamayarak tomurcuklarını ağzına aldı tadı mükemmeldi. Kendinden geçmesine erkekliğinin damarlarının atmasına sebeb oluyordu.
Meva kendinden geçmiş inleyerek kendini ona bastırıyordu.
Araf Meva’yı sığ ılık suyun kenarına uzanmasını sağlayarak aşağı doğru indi.
Meva ne yapacağını anladığında çoktan kalbinin ritmi bozulmuş arzuyla çıldırıyordu.
Dudaklarını ona bastırdığında ıslaklığının tadına vardı daha çok yalıyor ve haz alıyordu. Meva her hazda belini yay gibi kaldırıp daha çok kendini bastırıyordu sonunda dayanamayıp elleri ile Arafın saçlarını tuttu. Aldığı zevk onda utanç duygusunu yok etmişti.
Arafın dil hareketleri ve dudaklarının teması Mevan’ın titreyerek yükselmesine sebeb olmuştu.
Araf Meva’nın geldiğini hissederek hareketlerini artırdı gözlerini kapatmış tadını çıkartarak yükselen Mevayı izliyordu onu böyle çıldırtmak hoşuna gitmişti.
Sonunda Meva’nın titrek inlemeleriyle ağzına akmasını sağladı.
Son bir öpücük kondurarak Mevaya doğru yükseldi.
Meva’nın nefesi hâlâ düzensizdi Araf’ın üzerinde bıraktığı her titreme bedeninden çekilip gitmiş gibi, içi tuhaf bir hafiflikle doluydu. Araf yükselip ona yaklaştığında, Meva gözlerini açtı adamın hâlâ dizginleyemediği arzusunu, gözlerindeki karanlık parıltıyla bütün açıklığıyla gördü.
Onun böyle bakması Meva’nın içini ürpertmek yerine bir sıcaklık gibi sardı.
Araf’ın nefesi yanağında dolaşırken Meva, bir anda fark etti onun hâlâ kendini tuttuğunu hâlâ bir şeyleri içinde bastırdığını ve hâlâ ihtiyaç duyduğunu.
Önce ürkek bir nefes aldı.
Sonra, parmaklarını Araf’ın göğsüne koydu.
Araf’ın nefesi anında kesildi.
Meva, kendini toparlamaya çalışan Araf’ın dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu ardından bakışları kararlı ama utanca bulanmış bir sıcaklığa dönüştü. Parmakları yavaşça aşağı inerken, Araf’ın tutmaya çalıştığı nefesin kontrolünü tamamen kaybettiğini duydu.
Araf, “Meva yapmana gerek—” demeye çalıştı, ama Meva dudaklarının kenarında beliren hafif bir gülümsemeyle onu susturdu.
“İstiyorum,”
Ve o an, Araf’ın bedeninden geçen titreşimi hissetti.
Hazzın ateşi çoktan bedeni sarmış yakıp kavuruyordu.
Meva yavaşça aşağı eğilirken Araf’ın eli istemsizce onun omzuna uzandı durdurmak için değil tam aksine, sanki dizlerinin bağı çözülüyormuş gibi tutunmak için.
Meva’nın sıcak nefesi ona değdiğinde Araf’ın başı hafifçe geriye düştü, boğuk bir iç çekiş göğsünden kaçtı.
Araf’ın nefesi göğsünde sıkışmıştı. Meva’nın dokunuşu, kararlılığı, dudaklarının hemen orada olduğunu bilmesi bile kendini kontrolde tutmakta zorluyordu.
Meva başını eğdiğinde, Araf’ın parmakları istemsizce Meva’yı kavradı ne geri çekebiliyor, ne de tamamen bırakabiliyordu.
Meva’nın sıcak dudakları sonunda ona değdiğinde Araf’dan boğuk bir ses koptu sesi bile karanlık bir titremeydi. Meva ıslak ağzının içine Araf’ı dolduruyordu.
Önce yavaş bir hareketle ilerledi, sonra geri çekildi.
Araf’ın nefesi her geri çekilişte kesiliyor, her yakınlaşmada yeniden yanıyordu.
Hareketi ritim kazandıkça Araf’ın omuzları gerildi Meva’nın saçlarına uzanan eli hafifçe titredi, onu durdurmak için değil, o anda tamamen ona teslim olduğunu gizleyemediği için.
Meva’nın ince parmakları kalın erkekliğini kavrıyor ağzının içini dolduruyordu.
“Mevaaa” Araf, sesi neredeyse fısıltıdan ibaret, içinde yalvarışa karışan bir tutku vardı.
Meva ise onun sözlerini duymuş gibi, ama geri adım atmadan, ritmini biraz daha belirginleştirdi yumuşak, kontrollü, ama Araf’ın nefesini tamamen altüst eden bir tempo.
Araf’ın başı arkaya düştü.
Göğsü her nefeste yükselip alçalıyordu.
Meva’nın adeta onu kendinden söküp alan o düzenli hareketine karşı koyamıyordu.
Meva’nın dokunuşu ritmik, sıcak ve etkileyiciydi Araf’ın bedeni her temasın ardından daha da geriliyor, her ileri gelişinde içindeki bütün karanlığı dizginlemek zorunda kalıyordu.
Onu durdurmak istemiyordu ama dayanmakta da zorlanıyordu.
“Böyle devam edersen” fısıldadı, sesi çatlamıştı.
Meva başını hafifçe kaldırıp gözlerinin ucuyla ona baktı, utangaç ama cesur bir bakışla.
Aralarındaki o an neredeyse patlayacak kadar yoğundu.
Meva’nın hareketleri hızlandıkça Araf’ın nefesi tamamen değişti artık düzenli bir nefes değil, göğsünden kopup gelen karanlık ve kesik bir hırıltıydı.
Parmakları çimlere gömülüyor, omuzları her seferinde daha sert kasılıyordu sanki Meva’nın dokunuşları onu aklının son kıyısına itiyordu.
Meva ne yaptığını çok iyi biliyormuş gibi ritmini artırdı.
Yumuşak ama delirten, hafif ama diz çöktüren bir baskıyla yeni bir cesaretle bütün erkekliği ağzına bastırıp doldurdu.
Araf keskin bir inlemeyle hoyratça
Meva’nın her hareketine karşılık bedeniyle cevap verdi kalçaları ileri doğru atılıyor, Meva’nın tenine değdikçe sıcaklığı daha da koyulaşıyordu.
Ağzının içine zor sığdığını görmek onu çıldırtıyordu.
Artık kontrol falan kalmamıştı.
Araf’ın başı arkaya düştü çenesinden kopan o derin, karanlık ses Meva’nın içinden bile titreşim gibi geçti.
Ellerini çimlerden çekip Meva’nın saçlarına götürdü, saç tellerinin parmaklarından dökülmesi bile ayrı bir zevk verir olmuştu.
“Meva” fısıldadı ama bu bir uyarı değildi.
Tam tersine, sesindeki o çatlama tamamen teslimiyetin ve arzunun karışımıydı.
Meva hızını biraz daha artırınca Araf’ın bütün bedeni bir an gerildi göğsü yükseldi, kasları sertleşti, nefesi sanki boğazından kopup geldi.
Meva onun tepkilerini iliklerine kadar hissetti Araf’ın karanlığı, sıcaklığı, titreyen nefesi, her şey aynı anda çöktü üzerine.
Araf’ın parmakları Meva’nın saçlarından beline doğru inip onu tamamen kendine bastırdı. Küçük ağzına büyük erkekliğini doldurmaya çalışıyordu.
Sesinden kopan o karanlık, derin titreme, Meva’nın ne yaptığını ne kadar hissettirdiğini her şeyiyle belli ediyordu.
Araf’ın bedeni tamamen titredi nefesi kesildi, kasları kontrolsüz bir dalga gibi gerildi.
Karanlık enerjisi, bütün yoğunluğu Meva’nın dokunuşlarında çözüldü, teslim oldu. Yoğun bir inlemeyle sıcaklığını Meva’nın ağzına doldurdu.
Meva, Araf’ın bu çözülüşünü hissederek yavaşladı ama onu bırakmadı.
Araf’ın sıcak nefesi hâlâ Meva’nın tenine vuruyor, sesi hâlâ titriyordu.
Araf gözlerini açtığında bakışı tamamen karanlık, tamamen arzuluydu.
Elini Meva’nın çenesine koydu, nefesi hâlâ düzensizdi. Meva’nın dokunuşlarının bıraktığı sıcaklık, dalga dalga gövdesini sarmaya devam ediyordu.
Meva yukarı doğrulurken Araf bir anda kolunu uzatıp belinden kavradı onu kendine çekti.
Denge tamamen bozuldu.
İkisi birlikte yumuşak çimlerin üzerine kendilerini bıraktılar Araf sırtüstü düştü, Meva da onun üzerine.
Meva’nın saçları Araf’ın yüzüne döküldü, ikisinin nefesi aynı havada karıştı.
Araf’ın parmakları Meva’nın belinde kaldı, kavrayışı hâlâ sıcak, hâlâ titrek bir arzuyla doluydu.
Meva avuç içini Araf’ın göğsüne koydu; kalbinin gümbürtüsünü hissediyordu sert, hızlı ve tamamen kontrolsüz.
Araf’ın dudak kenarında hafif bir tebessüm belirdi.
Yorgun değil tatmin olmuş ama hâlâ tehlikeli derecede arzulu bir tebessüm.
“Sen beni mahvediyorsun” sesi fısıltıyla azgın ama yumuşak bir tonla çıkmıştı.
“Böyle biteceğini hiç düşünmemiştim,”
Meva başını kaldırıp ona baktı.
Yanakları kızarmış, gözleri hâlâ ışıktan parlıyordu.
“Ben de,”
“Hiç.”
Araf elini onun yüzüne götürdü, başparmağıyla pembe olmuş yanağını hafifçe okşadı.
Bu dokunuşta savaş yoktu.
Acele yoktu.
Sadece teslimiyetle karışık bir sevgi kıvılcımı vardı.
Meva göğsüne kapandı, Araf da kolunu onun sırtına sardı.
Bir süre öyle kaldılar çimler, gökyüzü, karışan nefesler ve iki dünyanın arasında sıkışmış iki kalp…