GÖLGENİN AVI

604 Words
Instgram:gecegunesi06 Büyücünün kapısı arkalarından kapandığında, kulübenin içindeki sıcaklık bir anda uzak bir rüya gibi dağıldı. Hava ağırlaşmıştı. Sanki ormanın derininde görünmeyen bir şey nefesini tutuyor, onları izliyordu. Meva adımlarını sürüklerken zihnindeki düşünceler birbirine çarpıyordu. Prenses olduğunu bilmek… Kehanetin merkezinde olmak… Uğursuz ilan edilmesi… Ve şimdi kaderin ondan bir bedel istemesi. Araf birkaç adım önünde ilerliyordu. Sessizliği, Meva’nın içindeki gürültüyü daha da yükseltiyordu. Karanlık onun etrafında her zamanki gibi kıpırdıyordu ama bu kez daha gergin, daha keskin bir hâli vardı. Büyücünün sözleri, Araf’ın içindeki zincirleri yeniden germişti sanki. Bir süre yalnızca adımlarının sesi duyuldu. Sonra Araf durdu. Geri dönüp Meva’nın tam karşısına geçti. Araf: “Yüzündeki rengi kaybettin. Buradan sonrası zor olacak. Eğer istersen…” Bakışı yumuşadı. “Seni taşırım.” Meva: “Taşımana ihtiyacım yok.” Derin bir nefes aldı. “Yalnız bir şey yerine oturmuyor. Büyücü bana her şeyi anlattı gibi göründü ama bir şey sakladığını hissettim.” Araf başını hafifçe salladı. “Sadece sen hissetmedin. Ben de hissettim.” Meva bir adım yavaşladı. “Ne saklıyor olabilir?” Araf’ın tereddüdü yoktu. “Kehanetin diğer yarısını.” Meva’nın gözleri açıldı. “Diğer yarısı mı?!” Araf’ın karanlığı dalgalandı; yüzüne düşen çizgiler daha belirginleşti. O kadar yaklaşmıştı ki Meva, onun nefesinin sıcaklığını hissedebiliyordu. “Kehanet sadece kim olduğunu söylemez. Ne istediğini de söyler… ve en önemlisi neyi alacağını.” Meva’nın boğazı düğümlendi. “Bedel dediği şey bu mu? Benden bir şey alacak olması?” Araf kaşlarını çattı. “Hayır. Büyücünün sakladığı şey şu Her kehanetin bir sorumlusu bir de bedeli olur. Sen sorumlusun, Meva. Ama bedel…” Yutkundu. “Onu kimin ödeyeceği. İşte büyücü bunu söylemedi.” Meva sertçe yutkundu. “Peki bedeli ne?” Araf ufka baktı gökyüzü griydi, yağacak gibi ağırdı. “Kader dengeden hoşlanır. Bir taraf fazla güçlenirse, diğer taraf bir şey kaybeder. Bazen bir hayat bazen bir ruh bazen bir bağ.” Sessiz bir rüzgâr geçti, Araf’ın saçlarını hafifçe hareket ettirdi. “Her ışık için bir gölge, her seçilmiş için bir avcı yaratır.” “Çünkü kehanet sadece seni doğurmadı. Ona karşılık bir şey daha doğurdu.” Meva’nın içi sıkıştı. “Peki bu benim yüzümden mi olur?” Araf sert bir nefes verdi. “Senin yüzünden değil. Senin varlığın yüzünden. Seçilmiş olmak, hikâyelerde bir hediye gibi anlatılır ama aslında lanetin başka adıdır.” Meva sessiz kaldı. Araf konuştuğunda sesi daha da alçaldı, ama çok daha dürüst bir tona büründü. “Ben çocukken karanlık bana ilk kez dokunduğunda aynı şey söylendi. ‘Seçilmişin gölgesi, bir bedelle doğar.’ Ama o zaman anlamamıştım.” Meva başını kaldırdı. “Şimdi anlıyor musun?” Araf gözlerini kapadı, çenesindeki kaslar gerildi. “Evet. Çünkü avcı büyücünün anlattığı her şeyden daha önce uyanmış olmalı.” Meva olduğu yerde durdu. “Ne demek bu?” Araf yavaşça ona döndü. “Kehanetin bir diğer cümlesi var: ‘Seçilmiş doğarsa, avcı da onunla doğar.’ O şey senin için yaratılmış bir gölge.” Meva geri çekildi, nefesi hızlandı. “Yani o yaratık beni öldürmek için mi var?” Araf tereddütsüz başını salladı. “Bu bu nasıl durdurulur?” Araf’ın gözleri bu kez tamamen karanlıkla kaplandı. “Ya sen onu yok edeceksin ya o seni.” Orman bir anda sessizleşti. Bir yaprak bile kıpırdamıyordu. Sonra.. Yerin altından derin bir titreşim yükseldi. Toprak çatladı. Ağaçların arasından karanlık bir sis fışkırdı. Gökyüzü gri olmaktan çıkıp zifiri siyaha döndü. Meva hızla geri adım attı. Araf hemen önüne geçti; omuzları gerilmiş, gölgeleri keskinleşmişti. Çatlak büyüdü. Ormanın derinliklerinden gelen uğultu bir bedene büründü. Karanlıktan yapılmış, dev, eğri kemikli bir yaratık ortaya çıktı. Gökyüzü titredi. Toprak çöktü. Yaratık, bir çığlık attı. Gözleri yalnızca bir yere bakıyordu. Meva’ya. Araf dişlerini sıktı, karanlığı yükseldi. Araf “Avcı avını buldu.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD