TUTKUNUN ESİRİ

1582 Words
Kapı açılır açılmaz Ahsen’in yüzü gerildi. Bir saniyeliğine nefes bile almadı. Sanki karşısında aylarca hayalini kurduğu bir hayalet görmüş gibiydi. Gözleri büyüdü. Eli kapı kolundan kaydı. Sesi çıkmadı kelimeler boğazında düğümlendi. Meva, onun bu halini görünce adım bile atamadı. Kalbi boğazına düğümlendi. Ahsen nihayet nefes aldı kırık, dağılmış, aylarca içine biriken özlemin ağırlığıyla doluydu. “Meva…?” fısıldadı. Gerçek olup olmadığını anlamak ister gibi. Meva sadece başını sallayabildi. Başka hiçbir şey yapamadı. Ahsen bir adım attı. Sonra bir adım daha… Ardından koşarcasına Meva’nın boynuna sarıldı. Sarılışı öyle sıkıydı ki, sanki bıraktığı anda Meva’nın yine kaybolmasından korkuyor gibiydi. Omuzu titredi. Meva da artık kendini tutamadı nefesi kesildi, gözleri doldu. “Öldüğünü sandım!” diye patladı Ahsen. Sesindeki öfke, kırgınlık, özlem birbirine karışmıştı. “Aylarca seni aradım! Nerelerde olduğunu bilmiyordum, haberim yoktu Meva Sen benim tek dostumdun!” Meva sadece nefes aldı boğazında taş gibi bir şey oturmuştu. “Biliyorum Ahsen biliyorum…” “Hayır,” diye kesti Ahsen. “Bilmiyorsun. Her gece seni düşündüm, her sabah uyanıp yokluğunu hissettim. Ne oldu sana? Neredeydin? Aylar geçti Meva, aylar!” Ahsen nihayet sarılmasını gevşetip Meva’nın yüzünü tuttu. Bakışları karışık şaşkınlık, sevinç, öfke, özlem bir aradaydı. O anda Ahsen Araf’ı fark etti. Kaşları çatıldı. Bakışı sertleşti. “O kim?” Meva başını yana kaydırıp Araf’ın gözlerine baktı gördüğü güvenin yoğunluğundan aldığı destekle. “Anlatacağım herşeyi anlatacağım” Ahsen kaşlarını çatmış merakını gizlemeyen bakışlarla onları içeri davet etti. Salonun hafif karanlığı, dışarıdaki güneş ışığıyla birleşiyor, üç kişinin arasındaki sessizlik zamanın ağırlığını taşıyordu. Ahsen, hala gözleri dolu, elleri titreyerek Meva’nın ellerini tuttu. Meva, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. Sözleri titrek ama kararlıydı. Aslında günlerin geçtiği ama aylar boyunca yaşadığı başka bir evrenin ayrıntılarını anlatıyordu. Bilinmezlik, korku ve endişe her cümlesine sinmişti. Ona haber verememiş, korkutmak ve endişelendirmek istememişti. Kendi seçimlerini, durumun karmaşıklığını, karşılaştığı engelleri ve yaşadığı zorlukları her bir ayrıntısıyla açıkladı. Ahsen, her kelimeyi duydukça başını sallıyor, yüzündeki şaşkınlık ve inançsızlık giderek yerini sert bir sorgulamaya bırakıyordu. “Bunu kabul etmem mümkün değil” diyen bakışı, ellerinin sıkışmış hâli ve gözlerinin keskinliğiyle Meva’yı zorluyordu. Her sözü, Meva’nın yaşadığı acıyı ve çaresizliği daha da görünür kılıyordu. Meva, Ahsen’in tepkilerini gördükçe daha sakin ve kararlı bir şekilde açıklamalarını sürdürdü. “Bütün bu süre boyunca seni düşünmeden bir an bile geçmedi. Yanında olmayı, her şeyi paylaşmayı istedim. Hiçbir zaman seni kaybetmek istemedim” Her kelimesi bir itiraf, bir samimiyet ve güven teminatı taşıyordu. Ahsen, yavaş yavaş gerilimini bıraktı. Gözleri yumuşadı, nefesi düzeldi. Meva’ya tekrar yaklaştı başını omzuna yasladı. Aralarındaki sessizlik, aylarca süren özlemin ve yaşanan her şeyin ağırlığını taşıyordu. Gözyaşları sessizce birbirine karıştı. Sıcak bir sarılma, tüm korkuları ve kaygıları bir anlığına uzaklaştırdı. Araf, yanlarında duruyor, hiçbir müdahalede bulunmadan onların arasındaki bağın doğal olarak güçlenmesini izliyordu. Her hareket, bakış ve nefes, geçmişin boşluğunu dolduruyor, ayların eksikliğini telafi ediyordu. Sessizlik, hıçkırıklar ve derin nefeslerle yavaş yavaş yerini güven ve samimiyete bırakıyordu. Son kez vakit geçirmek isteyip anılarının olduğu yerlerden yürüdüler. Aylar sonra buluşmanın ilk yoğun duyguları biraz yatışmıştı. Sahile vardıklarında rüzgâr hafifçe yüzlerine vuruyor, denizin sesi sessiz bir ritim tutuyordu. Aylar boyunca birikmiş özlem, kayıp zamanın ağırlığı her adımlarında hissediliyordu. Araf biraz geride yürüyordu, sessizce izliyor, müdahale etmiyordu sadece onların arasındaki yoğun duyguyu gözlemliyordu. Ahsen: “Hatırlıyor musun buradan birlikte yürüdüğümüz günleri? Güneş, kumlar, denizin sesi her şeyi…” Meva, hafifçe başını salladı, gözleri hafif nemli. “Hatırlıyorum her anı zihnimde sakladım. Bazen ağladım, bazen gülümsedim ama hep seni düşündüm.” Adımları yavaşladı, sessizlik kısa bir süre ağırlıkla doldu. Ahsen, Meva’ya doğru döndü, gözlerindeki yaşlarla ellerini Meva’nın ellerine doladı “Biliyor musun seni kaybettiğimde dünya durdu gibi oldu. Aylarca aradım, düşündüm, endişelendim ama hep umudumu kaybetmedim.” ''Ama bir gün böyle bir sebeble karşıma çıkacağını hiç düşünmemiştim. İnanmak istemiyorum.. Bu delilik! '' Meva Ahsenin gözlerine baktı içindeki gerçeği görmeliydi inanmak istemediğinin farkındaydı ama kendisini buna alıştırmalıydı. “Ben de seni hep düşündüm. Sadece seni korumak istedim, endişelenmeni istemedim. Ama her nefesimde sen vardın. Ama buna inanmalısın yıllarca bir yalanın içinde sürüklenmişim buradaki tek gerçeğim senmişsin. Fakat orda.. Orda herşey benimle beraber nefes alıyor hissediyorum.'' Hıçkırıklar boğazlarından yükseldi, sessizlik yerini hüzünlü bir titreme ve gözyaşlarına bıraktı. İkisi birbirine sıkıca sarıldı, gözyaşları omuzlara, kollara, saçlara karıştı. Her damla, aylarca süren özlemi ve kaybı taşıyordu. Ahsen, hafifçe geri çekildi, gözleri Meva’nın gözlerine kilitlendi. “Beni unutma ne olursa olsun, hep seveceğim. Hep.” Meva, gözleri dolu, boğuk bir sesle “Seni unutmayacağım hiçbir zaman. Hep yanımda olacaksın, her an hatırlayacağım. Sen benim neşemdin seni nasıl unuturum” Sıkıca sarıldılar, bir süre öyle durdular. Sonra, zor bir kararla Ahsen adım attı, yavaşça sahilden uzaklaştı. Meva arkada bakarken gözyaşları yanağından kalbine süzülüyordu. Ahsen’in sahilden ayrılmasıyla sessizlik ağır bir örtü gibi çöktü. Araf, Meva’nın yanında durdu kolunu nazikçe sardı, saçlarını parmaklarıyla okşadı, başını omzuna yasladı. Meva hıçkırıklarını bastırmaya çalıştı. Sahilin kumları ayaklarının altında serin, dalgalar hafif bir ritimle kıyıya vuruyordu. Güneş ufukta kaybolmuş, gökyüzü yıldızlarla dolmaya başlamıştı. Kimse yoktu sadece rüzgârın, dalgaların ve aralarındaki sessizliğin sesi vardı. Bir süre öylece kaldılar, elleri ara ara temas etti, dokunuşlar uzun ve yumuşaktı konuşmaya gerek yoktu. Her bakış, her nefes, birikmiş duyguların sessiz yansımasıydı. Meva gözlerini Araf’a çevirdi, titrek ama kararlı bir sesle “Beni bırakma olur mu ?” Araf bakışlarını ona kilitledi, hafifçe başını salladı tek bir kelime fısıldadı. “Hiç.” O an aralarındaki sessizlik birden yoğunlaştı, nefesler hızlandı. Meva titreyerek Araf’ın göğsüne yaslandı. Rüzgâr saçlarını savurdu, dalgaların sesi kulaklarına doldu. Araf dudaklarını Meva’nın dudaklarına bastı hafif, keskin, sıcak. Parmakları Meva’nın belinde dolaştı, vücudu titredi. Meva karşılık verdi, elleri Araf’ın boynuna dolandı. Bir adım öne, suya doğru ilerlediler. Ayakları suya değdiği an serin, titrek, hafif dalgalı. Rüzgâr saçlarını, nefeslerini birbirine karıştırdı. Araf tekrar öptü bu kez daha uzun, daha derin. Meva’nın parmakları saçlarını ve boynunu okşadı. Her dokunuş, hıçkırıkları ve nefesleri bir ritim oluşturdu. Göz göze geldiler sessizlikten daha keskin bir bağ vardı. Bir süre sadece birbirlerine sarılı, öpüşerek durdular. Sahildeki dalgalar, yıldızlar ve rüzgâr onları çevreliyordu. Zaman durmuştu, sadece nefesleri ve dokunuşları vardı. Araf dudaklarını Meva’nın boynuna, çenesine, saçlarının arasına gezdirdi. Meva nefesini tuttu, titreyen elleri Araf’ın kollarına dolandı. Rüzgâr yüzlerine vuruyor, tuzlu su damlaları tenlerine serpiştiriyordu. Her temas, her bakış, birikmiş bir özlemin patlaması gibiydi. Su ayaklarının altında hafifçe oynuyor, kum kayıyor, bedenleri birbirine daha da yaklaşıyordu. Araf’ın parmak uçları belinden omuzlarına, sırtına doğru kayarken Meva’nın titremesi kesik kesik nefesine karışıyordu. Dudakları tekrar birleşti öpüşmeleri yavaş, uzun ve derin, kalpleriyle uyumlu bir ritimle akıyordu. Ayakları suya gömülü, elleri birbirine kenetlenmiş, nefesleri kesik ve derin. Her dokunuş, bir hatırlatma gibiydi burada, şimdi, birbirlerinin yanında olduklarını. Araf hafifçe başını Meva’nın saçlarından kaldırdı, dudakları hâlâ tenine değiyordu. “Sana sahip olmak düşüncesi bile…” Sesinde derin bir kararlılık vardı, nefesi titrek ama tok. ''Beni çıldırtıyor.” Rüzgâr saçlarını savuruyor, Meva’nın titreyen nefesi Araf’ın boynuna çarpıyordu. Araf dudaklarını hafifçe Meva’nın kulağına yaklaştırdı, nefesi sıcak ve yoğun, parmakları belini sıkıca kavrıyordu. Meva hafifçe geriye çekildi ama Araf takip etti, öpücükleri aralarında sessiz bir yangın oluşturuyordu. Gözlerinde yanan ateş, suyun hafif dalgalanışı, yıldızların ışığıyla birleşiyor. Zaman durmuş, sadece hisleri kalmıştı. Araf ve Meva birbirine yapışmıştı, dudakları keskin, uzun ve açgözlü bir öpücükte buluşuyordu. Meva titreyerek Araf’ın göğsüne bastı kalbinin hızla çarpan ritmi, Araf’ın kabaran erkekliğiyle birleşiyordu. Ellerini boynuna, saçlarına doladı vücudu Araf’a yaslanmıştı. Su ayaklarının altında hafifçe dalgalanıyor, soğuk suyun çarpışı Meva’nın göğsüne ulaşıyordu. Göğüs uçları suyun ve Araf’ın yakınlığının etkisiyle belirginleşmişti Araf bunu fark etti, dayanamadı ve ellerini Meva’nın göğüslerine kaydırdı, sıkıca kavradı. Meva hafifçe inledi, nefesi kesildi, titreyen bedeni Araf’a daha da yapıştı. Araf, Meva’nın tenini her bir dokunuşta hissediyor, dudaklarını boynuna, omzuna ve göğsüne değdiriyordu. Dudakları tomurcuklarını istila ediyor yanan bedenini dahada ateşe veriyordu. Meva saçlarını parmaklarının arasına sıkıştırdı, boynunu Araf’a yasladı vücudu onun vücuduna karşılık veriyordu. Rüzgâr saçlarını savuruyor, suyun hafif dalgalanışı her dokunuşun sert keskinliğinin baskısını artırıyordu. Araf Meva’ya yaslandığında, sıcak nefesini teninde hissediyor, kendi kaslarının ve bedensel çekiciliğinin Meva’ya etkisini görüyor, Meva titreyerek karşılık verdiğinde tatmin oluyordu. Her kavrayış, her dokunuş Meva’nın bedenini daha çok Araf’a yönlendiriyor gözleri kapalı, nefesleri kesik kesik ve yavaş yavaş yükselen inlemelerle doluyordu. Araf ellerini göğüslerinden kaldırmadan, dudaklarını boynuna bastırarak ve tenini tamamen Meva’ya yapıştırarak, dayanamayacağını belli ediyordu. Araf, daha fazla Meva’nın bu kendinden geçmiş haline kayıtsız kalmamış, ıslak ve soğuk ellerini Meva’nın kadınlığına dokundurmuştu. Dokunduğu anda Meva’nın ağzından bir inleme kaçtı, başını geriye doğru indirip kendini daha çok Araf’a yasladı. Araf, onun yumuşak kadınlığına dokunduğunda daha çok kabarıyor, daha çok ona sahip olma isteği doğuyordu. Aralarındaki serin su bile onların ateşini söndüremiyordu. Araf uzun parmaklarını yumuşak teninde hareket ettirerek onu okşuyor ıslanmasını sağlıyordu. Meva’nın daha çok yükselmesi ve zevk alması inlemeleriyle kendini belli etmişti.. Onun bu halini görmek onu azdırıyor. Kabaran erkekliğinin olduğu yere sığmamasına sebeb oluyordu. Araf’ın parmakları, ne yaptığını bilir derecesinde hareket ederek onu kendinden baştan çıkarmaya devam etti. En sonunda Meva dayanamayarak titrek nefesleriyle göğüs uçlarını Araf’ın ağzına verip inleyerek titremeye başladı. Araf ağzını dolduran yumuşaklığı ısırıyor, yalıyor, küçük öpücükler bırakıyordu. Meva kendinden geçerek titremeye başladı, kadınlığını ona bastırarak. Islak sıcaklığını Araf’ın soğuk ve serin parmaklarına akıttı. Araf, tatmin olmuş bir şekilde Meva’ya bakarak dudaklarına çarpık bir gülümseme yerleştirdi. Elini kadınlığından çekip dudaklarına götürdü, parmaklarını yaladı. Daha sonra ellerini Meva’nın ensesine koyup onu çekerek dudaklarına vahşi, hoyrat bir öpücük bıraktı. Kabaran erkekliğini Meva’nın sıcaklığına vermek istese de, şuan bunu görmezden geldi. Nefes nefese kalmış iki beden, ateş gibi yanarken gözleri birbirine kilitlenmişti. Araf’ın karanlık, geceyi andıran gözleri, nefes alışverişlerinin arasında fısıldadı her hareketinde dudaklarının ve nefesinin sıcaklığı çarpıyordu. Arafın yoğun isteğini bastırmaya çalışması yeterince zordu. Ama artık Meva gibi oda kararını vermişti. Gözlerindeki yanan ateşin büyüklüğünü gizlemeden ona baktı. Neler yapacağını gözlerindeki karanlık anlatıyordu. Dudaklarından dökülen cümle Meva'nın sona geldiğini haykırıyordu.. “Artık durmayacağım.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD