Ruh Acısı
Acının fiziksel boyutu her zaman daha çok göze gelir ve daha çabuk unutulur peki kalp acısı! Zaman
onu da dindirmeye hatta unutmaya yeter mi? Ahsen bunu düşünüyordu da yolun sonu hep çıkmaz
sokaktı. Bir zamanlar cevapsız olan sorular şimdi yanıt bulmuştu. Bir şeyler şimdi belli olmaya
başlamıştı. Ahsen annesinin neden bunca yıl bu kadar acıya dayandığını şimdi daha iyi anlıyordu.
Yapbozun yıllardır kayıp olan son eksik parçası büyük bir darbe ile yerine oturdu. Annesi gitmek
istemiyor değil, gidemiyordu. Babasının içindeki canavar onu tutsak etmişti bu hayata, gecenin en
zifiri karanlığında kendini göstermişti ve Ahsen o canavardan çok korkmaya başlamıştı. Ne derler
bilirsiniz ‘insan bilmediği şeyden korkarmış.’ Ama korktuğundan nasıl korunacağına dair bir bilgisi
yoktu... Küçükken annesinin tatillerde bile denize havuza girmemesi, bazı günler sebepsiz yere yapılan
ağır makyajlar, yaz ortasında tüm vücudunu kapatan siyah kalın kıyafetler. Annesinin ne küçükken
suda boğulma travması vardı, ne de yaz ortasında üşümüşlüğü. Hele makyaj Annesinin hiç kalemi
değilmiş şimdi anlıyordu Ahsen. Hepsi acı veren izleri kapatmak içinmiş. Annesinin bunca yıl
çektiklerine üzülüyordu şimdi dökülen bu gözyaşları annesine dökülüyor, bu içli hıçkırıklar annesine.
Yatağında iki büklüm ağlaya ağlaya sabahı etti. Güneşin ilk ışıklarıyla güne başladı başlamak
zorundaydı Annesi için onu en azından bundan sonra ki hayatında cenneti yaşaması için Ahsen’in bir
şeyler yapması gerekiyordu bunun farkındalığıyla kalktı. Ama hayat sen planlar yaparken başına
gelenlerdir Ahsen bunu atlıyordu. Annesi gece yatak odalarında ki banyo kapısı olduğu zannedilen
ama Bedir’in işkence odası olarak kullandığı odaya saçından sürüklenerek götürülmüş elleri
kelepçelenerek sırtına acımasız kırbaçlar vurularak üzerine hıncını alamayarak zorla tecavüz edilerek
bundan sonra ne yapacağı nasıl davranılacağı konusunda hakikatli bir ders daha almıştı. Evet
çocuklarını seviyordu ama görücü usulü ve hiç istenmeyen bir evlilikti Demet’in evliliği evlendiği
günden beri onun isteği dışında ona dokunulmuş her iki kızı da isteği dışında doğmuştu seviyor muydu
çocuklarını evet hem de canından çok ama gelin görün ki doğmalarını daha doğrusu bu hayata
doğmalarını hiç istememişti. Bedir hep erkek evlat isteğiyle ikisini zorla doğurtmuştu ama iki çocuğu
da kız olunca, Bedir doğum kontrolü için Demet’i sürekli kontrol ettiriyordu. Çünkü üçüncü bir kızı
daha kaldırmayacağını düşünüyordu halbuki Ahsen’den beş sene sonra olan kazara hamileliğe
doktorun kıza benziyor dediği bebeği anne karnında zehirleyerek öldürmeseydi bu hedefine
kavuşabilirdi. Demet bebeğinin ölümüne üzülmüştü ama düşük yaptığında gördüğü cinsiyetle içi biraz
soğumuştu ölüme duyulan sevinç değildi bu. Bu yeni bir canavarın doğmadan yok olması demekti.
Demet farkındaydı masum olarak doğacak olan o bebek Bedir’in ellerinde bir canavar olarak
büyüyecekti. Demet bunun olmasındansa hiç doğmamasını tercih ederdi bu sır Demetle beraber
mezara kadar gidecekti çünkü bu öğrenilseydi Bedir için tekrar bir umut doğardı yeni bir hamilelik yeni
bir risk...
Demet sabaha kadar sırt ağrıları ve vajinal kanamalarıyla baş etmeye çalışmış başaramayınca acıdan
ve ani kan kaybından bayılınca sabah Bedir tarafından üzerine dökülen bir kova buzlu suyla
uyandırılarak hayatına her zaman ki gibi acılarını sırtlanarak devam etti. Nitekim bu yıllardır böyleydi
Demet’in son 25 yılı hep bu acılarla ilerliyordu alışmıştı artık tek gayesi iki kızıydı Gülben’i kurtulmuştu
ona göre şiddet görmüyor seviyeli de olsa eşiyle bir ilişkisi çok mutlu olmasa da huzurlu bir hayatı
vardı. Sıra küçük meleğindeydi Gülben güçlü bir karaktere sahip hemen kırılıp bükülenlerden değil bu
yüzden evliliğinden yana gönlü rahat ama Ahsen... narin çiçeği o üzülünce kendini toparlaması çok
zaman alıyor. Bu yüzdendir zaten o aileye gelin gitmesini istemesi. Mehmet bey’i tanıyor eşini hala
daha ne kadar çok sevdiğini, hala daha unutamadığını ve hala ardından aşk ve özlemle konuştuğunu
biliyor. Oğlunun da onun gibi olacağını düşünüyordu. Öyle de! Birkan Annesinin nasihatleri babasının
hareketleriyle bir kadına nasıl davranması gerektiğini nasıl mutlu edeceğini biliyor, uyguluyor da
bugüne kadar hayatında tek bir kadın bile olmamıştı. Günübirlikler oluyor muydu? Evet! Ama karşılıklı
olduğu sürece oluyordu, Gece’nin sonunda her iki tarafta birbirinden memnun bir şekilde bir iş
anlaşmasının sonuna gelinmiş gibi ayrılır. Ortaklığı devam ettirmek isteyen çok kişi olurdu ama Birkan
kesin çizgilerini hiç bir zaman esnetmeyen kararlı duruşuyla kolayca kurtuluveriyordu. Bunu takiben
her beraber olduğu kadını takip ettirir hamilelik ihtimalini de ortadan kaldırır. Bu dışardan bakıldığında
manyaklık olarak görünüyor olabilir fakat Birkan’a göre tedbirdi.
Sabah’a doğru emniyetten arkadaşının telefonuyla uyanan Birkan büyük günün geldiğini anladı
aylardır her adımını takip ettirip girdiği her deliği kontrol ettirerek bulduğu kanıtları arkadaşına
yollamış nihayet kanıtlar yeterli gelince büyük gün de gelmiş oldu. Birkan düşmanlarına karşı acımasız
yüzünü göstermeyen her şeyi sessizce halleden taraftır. Nitekim bu yönü onu masadakilerin önünde
‘yeni yetme’ olarak anılmasına sebep olsa da Birkan milletin laflarıyla hareket eden biri değil.
Düşmanına beceriksiz gibi görünüp arkasından ördüğü çoraplarla hayatını kaydırır. Polisle iş birliği
yapmasının sebebi bu zaten. O kötü ama ondan daha kötülerde var ki onlar ülke’nin refah seviyesini
düşürenler Birkan böylelerinden nefret eder. Onun ne Mithat gibi daha okula gitmesi gereken yaşta
altına alıp kendisini kız çocuklarıyla tatmin edenlere tahammülü var ne de öncekiler gibi daha ilkokula
giden çocukları madde bağımlısı yapan şerefsizlere. Kimse olanlara anlam veremiyordu zaten nasıl
oluyordu da yok ettiklerine emin oldukları kanıtların polisin eline geçtiğini kimse
anlamlandıramıyordu. Geride kalanlar bunun yüzünden bir şey yaparken artık iki kere değil bin kere
düşünmeye başlamış onları riske atacak adımlardan uzak durmaya çalışırken bulmuşlardı kendilerini.
Evet Birkan kaçakçılık yapıyor olabilir ama masum insanların hayatlarına zarar verecek hamlelerden
hep uzak durmuştur. Kısa sürede vardığı emniyette Emin amir ile üzerinden geçtiği delillerden sonra
ekip şafak operasyonu için hazırlanmaya başladı.
Ekip hazırlanırken emin sessizce Birkan’a yaklaşarak kısa bir süre yüzüne baktı ama her zaman ki gibi
poker suratıyla karşısındaydı. Durumdan sıkılıp söze girmenin iyi olacağını düşündü
“Birkan... nasılsın?”
“iyiyim amirim sen nasılsın?”
“Bana kimse yokken amirim dediğine göre hiç söze başlamamam gerekirdi, doğru mu?”
Sessiz kalarak soruya bir nevi evet diyen Birkan yavaşça Emin’e dönüp
“Size kolay gelsin benlik bir şey yoksa ben gidiyorum.” Diyerek gelebilecek tüm soruları bertaraf etti.
Dönüp ardını giderken Emin’in “az kaldı” cümlesiyle Birkan donup kaldı yavaşça dönüp
“1 hafta sonra aynı gün, aynı saat, aynı yerde.” Diyerek bu defa hızlı adımlarla emniyetten uzaklaştı.
Türkiye güne ünlü iş adamı Mithat Kara’nın tutuklanmasıyla güne merhaba demişti. Yaptığı fuhuşlar,
devletten kaçırdı mallar ve vergiler dahil daha büyük, küçük bir sürü yolsuzluk iddiasıyla emniyete
alınmış ve oradan da savcılığa... Mithat’ın bundan sonra ne olacağı belliydi gün yüzü yoktu ona ama
ardında bıraktıkları işte onlar çok can yakacaktı henüz kimse farkında değildi