GEÇMİŞ GEÇMEZ

1586 Words
5 yıl önce... Yazarın anlatımı... Asrın' ın annesi Canan müştemilata girdi. Ayağıyla yerdeki içki şişelerini ittirerek zorlukla koltuğa Asrın' ın yanına ulaştı. Asrın' ı uyandırmak için epey uğraştı. ' Asrın hadi uyan oğlum. Bu ne hal? Neden kendine bunu yapıyorsun?' Asrın kan çanağı olmuş gözlerini araladı. Canan oğlunun bu halini görmeye dayanamıyordu. Asrın annesinin hüznünü fark bile etmedi. Edecek halde değildi zaten. ' Ezgi' den haber mi var? ' ' Kalk oğlum giyin hadi. Dışarıya çıkman gerek. ' Canan' ın titreyen sesini fark eden Asrın endişelendi. Canan direkt olarak polis demekten çekinmişti ama aslında pek bir şey fark etmedi. Asrın' ın içine ateş yine düşmüştü. ' Bir şey mi oldu? ' ' Bilmiyorum oğlum, öğreneceğiz. Dışarıda polisler var. Seninle konuşmak istiyorlar. ' ' Kötü bir haber mi var?' diye sordu sesi titreyerek. Annesi öyle bir şey olmadığını söylese de Asrın inanmakta zorluk çekmişti. Aceleyle kalkıp giyindi. Müştemilattan çıktığında Canan polislerin yanındaydı. Asrın polislere doğru yürdü. ' Ne oldu? ' ' Gidince öğrenirsiniz. ' diye cevap verdi polis keskin bir ses tonuyla. Canan polislere döndü. Ne olduğuyla ilgili bilgi almak istiyorsu ama polis memuru oldukça sert bir ifade ile cevap verdi. ' Bilgi veremem. Ancak avukat ya da avukatlarınıza haber verseniz iyi olur. ' Canan polisin imalı konuşmasından rahatsız oldu. Ona böyle davranılmasına alışık değildi. Asrın telaşla hala bilgi almaya çalışıyordu. ' Ezgi' ye bir şey mi oldu?' Asrın' ın önemsediği tek şey Ezgi' nin nerede ve nasıl olduğuydu. Polis Asrın' a ters ters baktıktan sonra yanındaki memura döndü. ' Kelepçeleyin.' Asrın' ı polis arabasına bindirdiler. Canan araba ile takip etti. ....... Karakol... Orta yaşlı oldukça öfkeli görünen polis Asrın' ın karşısına oturdu. Stresten parmağındaki alyansı masaya vuruyordu. ' Ezgi Candaş' ı neden öldürdün? ' ' Ezgi o öldü mü? Yalan söylüyorsunuz. O beni bırakıp gitmez. ' Asrın ' ın gözleri doldu. Polis ayağa kalktı ve sinirle etrafında dolaşmaya başladı. ' Numara yapma! Her şey ortada. Hala inkar mı ediyorsun? En son seni aramış seninle görüşmüş. Üstelik ailenize ait bir evin yakınlarında bir uçurumdan düşmüş olarak bulunmuş. Onu sen ittirdin . Neden polise gideceğini mi söyledi? Ne istedin kızdan? ' ' Siz ne saçmalıyorsunuz? Bırakın beni onu görmem lazım. ' Asrın Ezgi' nin öldüğüne hala inanamıyordu. Avukatı geldi. ....... Mahkeme salonu ... ' Asrın Sarpoğlu' nun Ezgi Candaş' a tecavüz ederek ölümüne sebebiyet vermesi nedeniyle 11 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası ile yargılanmasını talep ediyoruz. ' Savcı isteyebileceği en yüksek cezayı istemişti. Ezgi' nin itildiğine dair bir delil yoktu. ' Müvekkilim Ezgi Candaş ile görüştükten sonra evine dönmüştür. Bütün ev halkı buna şahittir. Ayrıca maktülün denize düşmesi ve bir hafta sonra bulunması nedeniyle Müvekkilimi suçlayacak hiçbir delil tespit edilmesi mümkün olmadığından delil yetersizliğinden beraatini talep ediyoruz. ' diyerek savundu avukatı ama bu sözler Asrın' ı paramparça ediyordu. Hakim Asrın' a ayağa kalkmasını söyledi. ' Sayın Asrın Sarpoğlu. Sizin ekleyeceğiniz bir şey var mı? ' ' Ben hatırlamıyorum. Hatırlayamıyorum. O gece çok puslu aklımda ama o benim sevgilimdi. Ben asla asla ona zarar vermem. ' O geceyi hatırlamak için günlerdir uğraşıyordu ama puslu bir kaç görüntü dışında hiçbir şey hatırlamıyordu. ' Yeni delillerin araştırılması olay yeri incelemenin tekrar olay yerinde inceleme yapması ayrıntılı telefon kayıtlarının tarafımıza ulaştırılması için müzekkere yazılmasına ve mahkemenin 27 Ekim 2015 tarihine ertelenmesine bu süre zarfında sanık Asrın Sarpoğlu' nun kaçma şüphesi olduğundan tutuklu olarak yargılanmasına karar verilmiştir. ' Kaçma şüphesi olduğundan demişti hakim. Oysa insan kendinden kaçamazdı. Kendi vicdanında masum olmayanı zaten hiçbir mahkeme beraat ettiremezdi. Hiç itiraz etmemişti Asrın. O an neler yaşayacağımdan habersizdi. Ne yaptığından habersiz olduğum kadar. Tek bildiği asla Ezgi' ye böyle bir şey yapmış olamayacağıdı ama aynı zamanda onu koruyamamıştı ve bu nedenle en ağır cezayı hak ettiğine inanıyordu. Aslında sırf bunun için suçu kabul bile edebilirdi ama Ezgi' ye bunu yapan gerçek kişinin yakalanmasına engel olmamak için sustu. ........ Şimdiki zaman ... Asrın' ın anlatımı... Yollar çizgiler halinde önümden geçerken hep aynı görüntüler vardı gözümün önünde. Yıllardır hep aynı. İnsan zamanla her şeye alışır unutur derlerdi ama yalandı. Eğer cevapların yoksa hep aynı sorular dönüyordu aklında. 17 yaşında bir kıza benim masum narin çiçeğime defalarca tecavüz edecek kadar gözü dönen cani kimdi? Ezgi neden o uçuruma gitmişti? Ezgi'm o kadar ıssız bir yere nasıl gitmişti ya da hangi gözü dönmüş cani onu götürmüştü? Eğer elinden kurtulduysa neden intihar etmeyi seçmişti? Onu her haliyle seveceğimi yanında olacağımı neden düşünmemişti? Yoksa onu biri mi itmişti? Cevapsız onlarca soru vardı aklımda. Faili meçhul bir dosyaydı artık Ezgi. Herkes normal hayatına dönmüştü. Sadece Aras ve benim için hayat asla normale dönmeyecekti. Bir sevgiliden çok daha fazlasını kaybetmiştim. Sadece hiçbir şey olmamış görüntüsü veriyordum. Bazı şeyler hiç yaşanmamış hatta belki de gerçekten yaşamamış sadece gülümseyen, sahte gülümseme maskeleri takan bir gölge gibi. Hayatıma devam ediyor gibi yapıyordum. Gülüyor, eğleniyor, geziyordum ama hepsi sahteydi. Kimse cezaevinde yaşadıklarımı bilmiyordu. Neden hala tedavi gördüğümü bilmiyordu. Ezgi geride sadece kaybedilen bir sevgili acısından çok daha derin yaralar bırakmıştı. Beş yıl psikoterapilerde bile anlatmadığım yaralar. Kimsenin bilmesine izin vermeyeceğim yaralar. Kendimden bile gizlemek istediğim anılar. Kırmızı ışıkta durdum. Sabah olmuştu artık. Motorla güneşin ters istikametinde yolculuk yapmayı seviyordum. Ben güneşten kaçıyordum. O beni yakalıyordu. Sanki karanlığa sığınamazsın mutlaka yanacaksın diyordu. Aslında yanmak isterdim. Yanmak ve Anka Kuşları gibi kendi küllerimden doğmak ama buna cesaretim yoktu. Bir rüzgar eser ve küllerimi etrafa savururdu. Tekrar bir araya gelemezdim. O kadar şanslı değildim. Yok olmaktan korkmazdım. Annem yıllardır beni kurtarmak için mücadele etmese. Zaten bir tek onun için yaşıyor gibi yapıyordum. O da benimle bir çok acı çekmişti. Yanıma bir motor geldi. Kaskın önünü kaldırdı. Bana baktı. Gözlerindeki meydan okumayı cevapsız bırakmayacaktım. Ona bakıp kafamla onay verdim. Yeşil ışığın yanmasıyla yarışa başladık. Sanırım gerçekten kendimi iyi hissettiğim nadir anlardan biriydi. Yarış çok çekişmeli geçiyordu. Yol ayrımına yaklaşınca yavaşladığını fark edip geri döndüm. Tam önünde durup kaskı çıkardım. O da kaskını çıkardı. ' Bir sorun mu var? ' ' Hayır. İyisin. ' ' Biliyorum. Bunu mu söylemek için yarım bıraktın? ' ' Sadece acelem var. Yol ayrımından dönmem gerekiyor ama bu keyifli yarış yarım kalmasın istedim. İstersen bu gece devam edebiliriz. ' ' Bana uyar. Nerede, ne zaman? ' ' Gece 12' de. Beykoz depoların orada. Gelmek istemezsen... ' ' Sorun değil. Orman yolu severim. ' Orman yolu bir çok kişinin yarışmaya cesaret edemediği kadar tehlikeliydi. Böyle bir teklifi asla geri çeviremezdim. Tehlikeyi seviyordum. Belki de beni Ezgi' me kavuştururdu. Kendime bir şey yapsam annem çok üzülürdü ama bir kaza en azından daha az acı verici olurdu. ' Tamam 12' de ordayım. Motordan tanırsın. ' dedim. ' Gece görüşürüz. ' Güneşten kaçamamıştım. Yine yakalamıştı beni. Hızla eve döndüm. Derse gitmek için hazırlandım. Neyse bugün ders sayısı beni oyalamak için yeterliydi. Bilgisayar Mühendisliği' ni sadece belki bazı bilgilere ulaşırım diye seçmiştim ama bir işe yaramıyordu. Sadece annemi mutlu ediyordu. Bu yıl sondu. Bitince ne yapacağımı bilmiyordum. Annem şirketle ilgilenmemi istese de benim böyle bir niyetim yoktu. Zaten dayımda beni görmekten mutlu olmazdı. Çocukluğuma dair bile dayımla güzel bir anım yoktu. Hatta anım yoktu. Büyüdüğüm zamanda durum değişmemişti. ...... Saat 00:00 Beykoz depoları... Bir deponun önünde durdum. Etrafıma bakındım. Arkadaşlarından ayrılıp yanıma geldi. ' Hoşgeldin aramıza. Bu arada ismim Caner, sabah tanışamamıştık. ' ' Asrın.' Tokalaştık. Gerçekten uzun zamandır yarışacak iyi birini bulamamıştım ama bu çocuk gözü kara birine benziyordu. ' Ufak bir sorun var Asrın. ' ' Nedir?' ' Sabah yarışımızdan sonra motor ufak bir arıza yaptı. Bu gece için hazır değil. ' Hayatımda beni mutlu eden kendimi özgür hissettiren tek şey yarıştı. Sinirim bozuldu. Bu kadar yolu boşuna gelmiştim. Caner etrafa bir göz attı. ' Sorun değil. Başka zaman diyelim o zaman. ' ' Olmaz. Buraya yarışmak için geldin. Sana bir rakip buluruz elbet. Gel benimle. ' Depoların önünde yürümeye başladık. Her yer projektörlerle aydınlatılmıştı. Bir sürü motorcu çeşit çeşit motor vardı ama çoğunun benim oğluma karşı hiç şansı olmazdı. Yinede burayı öğrendiğim iyi olmuştu. Büyük ihtimalle yasa dışı bahislerin döndüğü bir yerdi. Birden gözüm bir depoya takıldı. Kapısında bir Anka kuşu çizilmişti. Kesinlikle kusursuz bir çizimdi. Birden omzumda bir el hissettim. Refleks olarak hızla döndüğümde omzumdaki elin Caner' e ait olduğu fark ettim. Bana dokunulmasından pek hoşlanmazdım. Sanırım bakışımdan anlamış olacak ki elini indirdi konuşmaya devam etti. ' Güzel değil mi? ' ' Kusursuz. ' Tarif edecek başka hiçbir söz bulamamıştım. Sanki ünlü bir ressamın tualinden çıkmış kadar kusursuz görünüyordu. ' İçerideki daha etkileyici. Aslında anlamam ama bana göre öyle. Fiyatta anlaşırsanız motorun içinde bir şeyler çizer. Yalnız biraz pahalıya patlar sana. ' Buraya bunun için gelmemiştim. ' Bakarız. ' diyerek geçiştirdim. ' Sen burada bekle ben geliyorum. ' diyerek yürümeye başladı. Birileriyle konuştu. Sonra ağaçların arasında duran bir kalabalığa doğru seslendi. ' Alya!' ' Ne var Caner?' ' Sana hem bir müşteri hemde rakip getirdim. ' ' Yine hangi muhallebi çocuğunun kanına girdin? Senin küçük canavar hasta olmuş. Kurbanını senin için yolacak enayi arıyorsun ama başka kapıya. ' ' Off Alya! Bu kez öyle değil. Gel buraya. Makinayı gör öyle konuş. ' ' İyi tamam be! Geliyorum birazdan. ' Caner hem konuşup hemde yanıma gelmişti. Bense hala Anka kuşuna bakıyordum. Kızla mı yarışacaktım yani? Normalde kabul etmezdim ama kızın konuşma tarzı sinir bozucuydu. Caner yine benimle konuşmaya başladı. Bu kadar çok konuşmak zorunda mıydı? ' Alya gelecek birazdan.' ' Duydum. Bunu çizen bir kız mı? ' ' Bildiğin kızlara benzemez. Yalnız bir yanlışın olmasın. ' Kızlarla işim olmazdı artık. Konuşma tarzı rahatsız etmişti o kadar. Yoksa olduğu tarafa bile bakmamıştım kafamı çevirip. ' Kız bulmaya değil yarışmaya geldim. ' ' Sevdim seni. ' Birden biri Caner' in omzuna dokundu. Caner beline sarılıp sesli bir şekilde yanağına öpücük kondurunca istem dışı kızın yüzüne baktım ve kızla göz göze geldik. ' Sen?'
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD