Bela Mıknatısı..

1536 Words
Melike Aklım çıkacak sandım, Menekşe feryat ediyor herifin biri mağaranın içinde ikimize birden soyunun emri verdi. Yemin ediyorum ölmek için yalvaracak hale geliyor insan. Ben kolay teslim olmam kimse kusura bakmasın. "Bize elini sürersen parçalarım seni" Kafasını hafif çevirdi, gülerek.. "Parçalarsın demek iyi ya görelim marifetlerini." Geri geri gitmeye başladım Menekşe dizlerini kendine çekip kollarını bacaklarına doladı, vücudunu kapatabilmek için ben de kendimi siper ettim ona ki ona ulaşamasın. Herifte benimle beraber adımlamaya başladı, ben Menekşe'ye değene kadar geriledim ama yerim kalmadı. Adam iyice eğildi üzerime kulağımın dibine kadar. "Cesur kadınsın sen Melike, biliyorum izin vermezsin" O an o an bedenime yeniden ruh üflendi sanki. Kafamı kaldırdım burunlarımız birbirine değdi göz göze geldik ama ben ağzımı açamadan parmağını dudağına götürdü. Süleyman.. Allah'ım, Süleyman bu.. Bağırarak konuşmaya devam etti. "E hadi ama ben sert severim daha bir şey görmedik kadın" Derin bir nefes aldım, sanırım bir operasyonun ortasındayım. Ben de ayak uydurdum. "Kusura bakmayın bu kadar yakışıklı bir adam beklemiyordum. Nutkum tutuldu" "Ablaa ne diyorsun abla" Süleyman Menekşe'ye bir kez bile bakmadı. "Menekşe sen karışma" dedim daha fazla dayanamadım sarıldım Süleyman'a. Kafam göğsünde kaldım öylece. Kulağıma eğildi yeniden. "Üzdüler mi seni?" "Hiçbir şey yapmadılar" diye fısıldadım. "Merak etme tüm tim burda.." "İyi ki geldin Süleyman ben en çok seni bekledim" "Ah Melike ah" dedi ama itmedi beni. "Menekşe'nin giyinmesine yardım et, giremez kimse artık içeriye bizimkiler gelmek üzere." "Ta tamam" dedim acele acele ayrıldım adamdan, koala gibi de yapışmışım.. Orkodoş olobolor moyoz diyen de bendim di mi!!! Hemen Menekşe'nin giyinmesine yardım ettim kulağına eğilip konuştum fısıltı şeklinde. "Türk askeri geldi, sakin ol artık tamam mı ve sakın belli etme" Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerinde o parıltı ta benim içimi ısıttı. Göz ucuyla Süleyman'a baktım arkasını dönmüş mağaranın sağını solunu kontrol ediyor. Bu adam nasıl bir adam böyle ya.. Ben Menekşe'yi giydirmişken dışarıdan büyük bir patlama sesi geldi. Süleyman hemen mağara girişine yöneldi o sırada İsmail'i gördüm. "İsmaiil" dedim ama iki gözüm iki çeşme. "Geldik Melike geldik, korkma." "Geldiniz, geldiniz çok şükür" dedim ağlamak hiç bu kadar güzel gelmemişti bana. "Komutanım dışarısı temiz." "Güzel hadi bakalım öğretmen hanımı ve Menekşe'yi alıp çıkalım." "Menekşe yürüyebilecek misin abicim" "Yürürüm komutanım, Allah sizden razı olsun. Ben hakkınızı ödeyemem siz gelmeseniz bize.." "Şşş tamam geçti gitti, biz geldik. Kimse size bir şey yapamaz." İsmail Menekşe'yi alıp çıktı ben de hemen arkalarından çıktım. Veysel, Cemil ve Adem'de gelmişti. "Melike iyi misin?" "İyiyim Veysel Allah sizden razı olsun" "Hele bir o köye gidelim bizden habersiz gitmenin hesabını soracağım sana" "Valla tövbe bir daha burnumu bile uzatmam kapıdan." "Korkunun gözünü seveyim" O halde bile güldürdüler beni. Allah birini mutlu edecekse Türk askerini yolluyor Allah birinin belasını verecekse Türk askerini yolluyor... Düzlük bir noktaya kadar yürüyerek gittik bizim sağa sola bakmamızı yasakladılar ama elbette gördüm, her yer leş dolmuş. İyi de olmuş, hiç üzülmedim. Pis şerefsizler. Süleyman yanıma geldi. "Niye yalnız çıktın" Nasıl diyeyim şimdi adama sen beni aramadın sormadın da ilgini çekmek istedim diye. "Çok yük oluyordum size, herkes gidiyor ben de giderim sandım." "Melike maşallahın var adamlar iki kez minibüsün önünü kesti sen geldiğinden bu yana ikisi de senin olduğun zaman." "Cazibem çekiyorsa demek ki?" "Bela mıknatısısın gibi geldi bana" Duymazdan geldim.. "Sen nasıl o adamın yerine geçtin bu adamlar nasıl tanımadı. "Yengeç dedikleri herifi bunların görmesi mümkün mü? Tepedekilerden. Tenezzül edip gelmez yanlarına yani. Onu da alacağım Allah'ın izniyle ama şimdi sadece bir yem attık. Bunlar da anında yuttu zokayı. Ben de yengeç oldum işte" "İyi ki geldin komutan iyi ki" "Bir daha bizden habersiz bir şey yaparsan sonuçları daha ağır olabilir Melike anla bunu" "Anladım anladım valla billa anladım . Tövbe daha" Kafasını iki yana salladı ben öyle deyince, bu kız iflah olmaz dedi herhalde.. Günler sonra yeniden mutlu olabilmenin verdiği gülümsemeyle bindim helikoptere.. 🇹🇷 Süleyman Dağı taşı ateşe veresim var. Melike'yi bulamadıkça deliriyorum, delirdikçe dağ taş parçalıyorum. 3 günden sonra artık ya birilerini ateşe verecektim ya kendim yanıp kül olacaktım.. Dağları bilirim, bu dağlarda beni iyi bilir. Burada geçirdiğim şu 3 yılda 100 den fazla kez geldim buralara. Nicesini geberttim ama şerefsiz bitiyor mu.. Darbe olduktan sonra ülkedeki kargaşadan yararlanan herkes öbek öbek istila etti buraları nice arkadaşımı, kardeşim dediğim adamları şehit verdim. Her gün hala onlarca şehit veriyoruz. Mevzu vatansa hepimiz ölelim dert değil, biz bu vatan abad olsun diye varımızla yoğumuzla mücadele ediyoruz. Ama işin tadı kaçıyor bazen. Gencecik kızlarımıza, öğretmenlerimize, doktorlarımıza musallat olmaya başladılar. Şerefsizliğe lüzum yok. Gel benimle çatış ölürsek şehidiz kalırsak size hala düşman. Şimdi ise benim gönlüme düşen cemreye el uzattılar. İçimi ısıtan, dünyayı bile güzel gösterenime dokundular. O beni istemedi diye ben onu sevmekten niye vazgeçeyim. Herkes kendi gönlünden mesul.. Ben benimkini iyi tanıyorum. 28 yaşına kadar tek bir kişiye bile bakmayan gönül Melike'den gözünü alamıyorsa benim ki 3 günlük bir olay değil. Mezara kadar gider benimle bu. Sonra bu Yengeç iti geldi aklıma, geçen sene kıl payı kurtuldu elimden. Ne ararsanız var, uyuşturucu, kadın ticareti, silah kaçakçılığı her pis işin maşa tutanı bu ama hayatta dağa mağa inmez o kendi sırça köşkünde gününü gün eder, bu dağdaki itlerde o biraz daha lüks yaşasın diye geberip gider. Hepsi için o bir kahraman, ve öl dese direkt sıkarlar kafalarına. Bende bir ajan aracılığıyla bu yoldan geçeceğimi ellerinde işime yarayacak bir şey olup olmadığını sordum. Ee yengeçim ben ellerinde yoksa bile buyur benim götüm emrine amade derler öyle bir bağlılık. Ben el altından haber salınca buradakilerden ses geldi. "Bizim elimizde iki tane çıtır var, bu yoldan geçerse seve seve veririz" diye. Yengeç'i görecekler ahir ömürlerinde kaçar mı bu fırsat... Hemen karşı cevap yolladım. "Kızlar bakire kalsın, elini süren olursa affetmem" Sonrasında da hazırlıklara başladık herkesçe bilinen bir şey var gözünün biri kör, Allah'a şükür ben halletmiştim vaktinde, bu sebeple korsan bandı takıyor ama gerisi şehir efsanesi, size yemin ederim boyu 3 metreymiş diyeni bile duydum. Adamı ilah gibi falan görüyorlar. Ben de kendimce bir imaj değişikliği yapıp gittim yanlarına. Cehaletin bu kadarı. Amerika'da yaşıyorum elimi sallasam elli tane kız var ama işe bakın ki dağda ele geçirilen iki kız için dağa iniyorum. Buna inanan heriflerle sözde özerk devlet kuracak bir de bu itler. Alırsınız üçün birini! Yalnız Allah öyle büyük ki tam zamanında ulaştırdı bizi oraya, küçücük kızı soymuşlar ona tecavüz edeceklermiş nerdeyse ama Melike'nin o canhıraş sesi, o kendinden geçer hali hala kulaklarımda. Kendisine yapılsa bu kadar canı yanmazdı sanki.. Biri bir şey deyince ya da yapmaya çalışınca tam bir dişi aslana dönüşüyor, kendi farkında olmasada öyle zamanlarda aşırı sevimli oluyor.. Ben onlara soyunun dediğimde de hemen çıkardı tırnaklarını. Helal olsun! Korksa bile belli ki mücadele edecek olur da ona dokunursam.. Üzerine yürüdüm, Menekşe berbat halde ama çıplak olduğu için ona bakmamaya çalışıyorum, yeterince psikolojisi bozulmuş zaten.. Ben dibine kadar girince kafasını yana çevirdi kulağına eğildim bu kadar pisliğe rağmen o teninin mis kokusu hala orda. Derince solumamak için zor tuttum kendimi.. Sesimi düzeltip de ona cesur olduğunu söyleyince anladı ben olduğumu, göz göze geldiğimiz o an bir daha aşık oldum.. Bu da benim lanetim galiba ama bir sarılışı vardı, topla tüfekle gelseler yıkamazlar beni.. Ben de ona sarıldım, bir daha nasip olur mu olmaz mı bilmem. Adına fırsatçılık derseniz de üzülürüm ama çok da umurumda değil. Ardından benim aslanlar geldi zaten. Tek bir it bile sağ kalmayacak, hepsinin leşini serdik Allah'ın izniyle.. Yeniden köy yoluna girince bizimkiler toparlandı hemen. 1 aydır gece gündüz araştırma yapıyorum, Salih'in yaralandığı olayda köyden destek gitti mi diye. Köydeki tüm erkeklerin en hafif tabirle içinden geçtik, ben işkence etmem ama keşke işkence etse dedirtirim... Bu sebeple hepsi bizi görünce hazır ola geçiyor ve elbette öğrendim yapanı. Melike haklı, muhtarın oğlu Şiyar terörist sevicilerle iş tutuyor. Araya Melike'nin kaçırılması girdi ama şimdi beklesin bakalım o Şiyar efendi Türk askerini karşısına almak ne demekmiş.. Önce Menekşe'yi teslim ettik zaten bir yaşlı dedesi var başka kimsesi yok. Adam günlerdir perişan ağlamaktan helak oldu nerdeyse, torununu görünce bastı bağrına. Güzel kızım diye diye sevdi. Onları bırakınca Melike'yi evine götürdük. "Komutanım nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum bunun adı hayat kurtarmak değil bu yeniden hayat vermek" "Rica ederiz öğretmen hanım biz işimizi yaptık, şimdi sen akıllı bir öğretmen olarak bundan sonra askerden habersiz bir şey yapmıyorsun anlaşıldı mı?" "Anlaşıldı komutanım, anlaşıldı merak etmeyin aldım ben ağzımın payını." "Hadi sen dinlen bizden birileri kapında olacak daima" "Tamam komutanım teşekkür ederim tekrar" Kafamı sallayıp ayrıldım oradan, Adem'i bıraktım oraya hemen karargaha gidip bir duş aldım, kamuflajlarımı giyip bir yarım saat sonra Melike'nin evinin önüne geldim. "Sen git aslanım hadi" "Emredersiniz komutanım" diyor bir de sırıtarak. Adem gidince kapının önündeki sedire oturdum çok geçmeden de elinde bir çay bir de ekmek arasıyla Melike çıktı. "Adem sa.." dedi beni görünce duraksadı. "Komutanım?" "Öğretmen Hanım?" "Adem vardı burda" "Evet yolladım onu" "Anladım size nasipmiş. Buyurun çay yaptım bir de ekmek arası bir şeyler" "Teşekkür ederim ellerinize sağlık" "Afiyet olsun" O da yanıma oturdu. Banyo yapmış o da mis gibi kokusu doldu genzime.. "Süleyman?" Şaşırdım adımla seslenmesine. "Efendim" "Bana kırgınsın sandım, arkadaş kalalım dedim diye" "Değilim Melike seni seni rahatsız etmemek için etrafında olmadım." "Ama sen etrafımda olmayınca bana ne oluyor gördün" dedi dudaklarını da büzüp. Ağladı ağlayacak. Gülümsedim bu haline.. "İyi ya ben de hep etrafında olurum o zaman.." "Söz mü?" "Söz başımın belası söz." dedim kocaman güldü.. Sonra da Süleyman arkadaş kalalım diyor... Ah be Melike sen gülüşünle insana cennet vadettiğinin farkında değil misin...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD