Çatışma..

1512 Words
Melike Korkudan tir tir titriyorum, geleli daha 3 gün oldu ama rahat bir nefes aldığım gün yok. Ne yerimden kalkabildim ne ağlamamı durdurabildim. Açıkçası şuan evime girseler beni öldürseler elim kolum bağlı hiçbir şey yapamam. Gün ağarana kadar orada öylece oturdum gözüm kırılan pencerede biri girer mi yeni bir şey olur mu diye tetikte bekledim adeta, güneş doğup da hava aydınlanınca fırladım evden. Ne ev haliyle oluşum umurumda ne ayağımda ev terliklerimin oluşu. Karargaha doğru koşmaya başladım sanırım on dakika falan koştum ki nizamiye kapısında bekleyen er tüfeğini bana doğrulttu. "Dur!" Korkudan hala titriyorum, ne yapacağımı da bilmiyorum ama durdum.. "Kimsin?" "Ö öğretmenim ben" Tüfeğini indirdi asker yanıma geldi birkaç adımda. "Hoca hanım iyi misiniz?" "Yok yok ben Süleyman üsteğmenle görüşebilir miyim?" "Siz gelin şöyle" dedi beni nizamiye kapısının yanındaki bir tahta tabureye oturttu. Ardından telsizle içeriye bir şeyler söyledi ama duymuyorum zaten bir şey. Çok geçmeden koşarak üsteğmenin geldiğini gördüm, açıkçası onu görünce sanki olmayan abim ya da babam ya da bilmiyorum çok güvendiğim birini görmüş gibi sarıldım sıkıca. İtmedi beni, bekledi sakinleşeyim diye ama benim ağlamam daha da arttı. "Aslanım bir su getir" dedi askere sonra kollarını belime doladı. "Şşş tamam sakinleş, bir şey yok. Ben burdayım. Güvendesin" "Ço çok ko korktum komutanım" diyebildim hıçkırıklarımın arasından. O arada asker bir su getirdi komutan da bana yudum yudum içirdi suyu, nihayet biraz daha sakinleşince beni içeri aldı. Nizamiye bahçesindeki bir banka oturdum, üsteğmenin timi de toplandı başıma bir anda. "Ne oldu öğretmen hanım?" Süleyman komutanın sorusuyla derin bir nefes aldım, elimde sıkmaktan buruşturduğum kağıdı uzattım. "Gece penceremden içeri atıldı." Kağıdı okuyunca elinin içinde sıktı ellerini yumruk yaptı komutan. "Kimseyi görmediniz mi?" "Hayır gece yarısıydı zaten, salonda mum yanıyordu sadece" "Tamam öğretmen hanım, sakinleşin biraz. Merak etmeyin biz bölge taramasına çıkacağız" Ayaklandım, yine küçük bir çocuk gibi askere koştum ilk zorlukta ama ne yapacağımı bilemedim ki. "Sağ olun komutanım, kusura bakmayın ben rahatsız ettim sizi. Bir an ne yapacağımı bilemeyince.." "Biz rahatsız olmayız öğretmen hanım bizim işimiz sizin güvenliğinizi sağlamak zaten. Arkadaşlar sizi eve bıraksın camı da bugün hallederiz" "Tamam sağ olun" dedim yürümeye başladım. Komutan da arkamdan konuşuyordu. "İsmail öğretmen hanımı evine bırak camı da hallet. Malzeme deposuna bak illaki vardır oraya uyacak cam mam bir şeyler." "Emredersiniz komutanım" deyip koşarak yanıma geldi asker. "Ben sizi bırakayım cam bulunca gelir takarım öğretmen hanım merak etmeyin" "Sağ olun komutanım" "İsmail ben, adımla hitap edebilirsiniz" Gülümsedim öyle deyince. Onunla beraber geçtik benim evime. Benden önce eve girip sağa sola baktı sağ olsun. "Gündüz pek bir şey olacağını sanmasak bile dikkatli olmakta yarar var." "Siz geçin ben camları temizledim, bugün evde kalın olur mu?" "Çok teşekkür ederim ama olmaz komutanım. Çok korktum muhtemelen daha da korkacağım çok şey olacak ama ben buraya bunları bilerek geldim ve onların istemediği düzeni kurmakta da kararlıyım. Okula gideceğim tadilatı için." "Melike Hanım buralar başkadır, gündüz gözüne adam kaldırırlar burada. Hepsi demiyorum ama maalesef dağdan inenleri destekleyen de az değil buralarda." "İyi ya onlara karşı safımız belli olsun sayımız artsın komutanım." Güldü halime. Komik göründüğümü biliyorum ama korksam da tırssam da bir yola çıktım ben! "Tamam o zaman kaçta ineceksiniz, gelelim tadilat için biz yardımcı olacağız zaten." "Saat 11 nasıl" "Tamamdır ben komutanıma bilgi veriyorum." "Teşekkür ederim vaktiniz varsa buyurun kahvaltıya kalın" "Hı hı kalayım da üsteğmenimde beni yesin kahvaltı niyetine" O gülünce ben de güldüm, adam nasıl korku saldıysa benimle konuşurken bile aramıza 10 adamın sığacağı mesafeyi koyarak konuştu çocuk. "Tamam o halde okulda görüşürüz" "Görüşürüz öğretmen hanım" O gidince hemen eve girdim camlar temizlenmiş ortalık tertemiz, bismillah deyip bir kahvaltı hazırladım. Yalnız evde su olmaması çok sıkıntı, elektrikte çok büyük sorun günlük bir iki saat ancak elektrik oluyor onun dışında sürekli kesik. Neyse Melike sorunlar hep olacak mesele sen sorunlarla ne kadar baş edebiliyorsun.. Kahvaltımı yapıp üzerimi giyindim çıktım evden konuştuğumuz saat yaklaşmıştı zaten okula varmadan muhtarın oğluyla karşılaştım. "Okula mı örtmen?" "Evet eksik gedik var onları halledeceğim" Süzdü beni ama bu çocukta beni rahatsız eden bir şey var.. "İyi ya dikkat et kendine, okul sağlam değildir yıkılır mıkılır Allah muhafaza altında kalma.." Hmm şimdi anlaşıldı meramı. "Sen dert etme Şiyar, okul en sağlam yerdir. Durmasını bilene kocaman bir gelecek verir hem velev ki yıkıldı ölmek için daha güzel bir yer mi var?" Bana ters ters bakarak gitti, İsmail'in bahsettiği terör sevicilerden biri de bu demek ki. Gerekirse her gece korkudan ağlayacağım ama yıldıramayacaksınız beni.. Okula gittiğimde askerlerin çoktan işe koyulduğunu gördüm. "Kolay gelsin" "Sağ ol öğretmen hanım hoş geldin." "Badanaya başladı Salih. Sen başka ne yapılacak onları de bize." "Tamam komutanım pencere pervazlarının etrafını sıvamak lazım dışardan soğuk girer kışın." "Tamam ben hallederim." Onlar bir işin ucundan tuttu ben de bir şeyler yapmaya başlamıştım ki yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladı okulun bahçesi. Erkekler benim elimden şu iş gelir deyip girişiyordu işe kadınlar ne kadar yıkanacak silinecek varsa onları hallediyordu. En büyük sorun damdı şüphesiz. Çatı yapmamışlar düz bir dam yapmışlardı ve topraktan olunca da eminim ki kış boyu akar durur, sağ olsunlar aldığımız kum ve çimentoyla oraya güzel bir beton attılar. Hem çocuklarla birlikte zaman geçirmek için orası harika olur. O kadar eğlenerek iş yapmaya başladık ki bir zaman sonra gülüşmeler kahkahalar havalarda uçuşmaya başladı, öğleden sonraya kadar bu şekilde çalışmaya devam ettik ama öğleden sonra olunca köyün kadınları ellerinde tepsilerle gelmeye başladılar. 3-4 sofra kuruldu, erkekler iki sofraya oturdu biz kadınlar diğer sofraya oturduk. Sofranın üzerine Süleyman üsteğmen geldi. "Ooo komutanım vallah kaynanan sevecek." Anlık bana baktı sonra yeniden muhtara döndü komutan. "Dilinden düşürmüyorsun da muhtar ortada bir kaynana yok daha" "Sen he desen bugün buluruz sana en az 10 kız" "Eyvallah eyvallah" dedi gülerek. O da bir sofraya oturdu zorla. Yemeklerimizi yiyince işe devam ettik bu defa iki asker karargaha döndü Süleyman komutan yardıma devam etti. Ben de duvara panoları asmak için çivi çakacaktım ama çivileri bulamadım. "İsmail?" "Efendim Melike" "Çivileri bulamıyorum" "Hah dur sen dışarıda çiviler ben getireyim sana." "Ya sağ ol" dedim ama iki adımda yanımda bitti üsteğmen bana bakarak kükredi. "İsmail!" "Emredin komutan" "Karargaha dön" İsmail bir bana baktı bir komutana ama ikiletmedi. "Emredersiniz komutanım" dedi bana çivileri verip gitti. "Ne bu samimiyet?" "Anlamadım komutanım" Gözlerini kapatıp açtı sıkıca. "Askerlerle ne ara senli benli oldunuz" "Neden olmayalım, senli benli olmanın neresi kötü" "Sen anlamıyorsun herhalde öğretmen, sana dedim ki buralar farklı kimseyle samimi olma hele akranlarınla hiç olma. Buralar geldiğin yere benzemez insanlar anlam yükler" "Komutanım sizin dediğiniz gibi olsa bile mesela İsmail farklı anlasa ve bana bunu belli etse de bunda yanlış olan ne var? İkimiz de bekar insanlarız bunun hesabını mı vereceğiz?" Birden kolumu tuttu o kadar sıkıyor ki çıt diye kırıverecek az kaldı yine de çekmedim gözlerimi. "İsmail'le bir şey mi var aranızda" "Buna cevap vermek istemiyorum ve canımı yakıyorsunuz bırakın kolumu" Bir anda çekti elini, çıktı dışarı askerlere bir şeyler söyledi ve gitti. Kocaman adamların hayatına da karış komutanlarısın diye... Niye adıyla hitap ediyormuşum hayır bunda yanlış ne var. İlla hemen altında bir şey mi aramak lazım. İsmail'le yaşıtız ve çok kafa dengi çocuk o da Ankara'dan gelmiş vesaire derken iyi anlaştık.. ama illa öküz altında buzağı arayacak bu komutan. Ona aldırmadım akşama kadar devam ettik ve çok şükür ki okulla alakalı her şey bitti ve harika bir şey çıktı ortaya. Herkese teşekkür ettim akşam da yine zorla yemek getirdiler derken saat epey ilerlediğinde herkes dağıldı ben de Veysel ve Salih ile eve doğru yürümeye başladım. "Valla siz olmasanız altından kalkamazdım, sağ olun" "Ne demek Melike, muhteşem bir iş çıkardın. Ellerine sağlık" "Hep.." diyemeden bir silah sesi geldi Salih beni hemen arkasına aldı. Her gün bir olay her gün, bu defa bağırmadım.. Çığlık atmadım ya da panik olmadım. Alışıyor muyum yani? "Atın elinizdekini" "Gel de al it" Bir anda etrafımız 6 tane yüzü sarılı adam tarafından sarıldı ben Salih ve Veysel'in arasındayım adeta sardılar beni çepeçevre. "Sakın açığa çıkma Melike" "Ama siz.." "Sakın" "Tamam" dedim ama duramam. Salih'in belinden beylik tabancasını aldım, istifini bozmadı Salih. Emniyet kilidini açtım ben de tetikteyim. Etrafımızdakiler hala askerleri tehdit ediyor. "Bırakın yoksa sizin leşinizi serer ortanızdakini de mezemiz yaparız" "Korkma Melike, biz varız" "Korkmuyorum!" "Dikkat et de biz sana etek giydirip meze yapmayalım" "Hele hele, dilleri de pek uzun bu askerlerin siz kaşındınız" dedi silahını ateşledi ama ortalık karıştı birden bizimkiler benim evimin tahta kapısından girmişti zaten kapıyı siper ettiler kendilerine karşılıklı çatışma başladı ama çok geçmeden askeri aracın gelmesiyle istemsiz bağırdım. "Geldi, askerler geldi.." Çocuk gibi sevinmek de öğretmenliğe dahil edilmeli bence.. Arkadan gelen destekle kısa süre içinde bizi tehdit edenler yere serildi baktım Süleyman komutan ve 5 asker vardı yanında. Koşarak yanımıza geldiler hemen. "İyi misin öğretmen" "İyiyim ben" dedim o sırada Veysel'in sesi geldi. "Komutanım Salih, yaralanmış" Hepimiz aynı anda Salih'in yanına eğildik ama gözlerim kocaman oldu 2 kurşun yemiş ne ara. Gıkı bile çıkmadı ve hep onun arkasındaydım. "Saliiiih" dedim ağlayarak ama o güldü zorla. "Me.. li.." devamını getiremeden geçti kendinden. Kendimi geriye attım birden sürünerek biraz geri gittim. "Benim yüzümden, beni korumak için." dedim ama sonrası yok . Sanırım kriz geçiriyorum en son hatırladığım ellerimi saçlarımdan ayırmaya çalışmaları.. Ölme Salih.. Nolur beni bu vicdan azabıyla bırakma..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD