Melike
Ben buraya alıştım ama burası bana pek alışamadı. Köy halkıyla sorunum yok hepsi bağrına bastı sağ olsunlar ama bazı pislikler yine her fırsatta benim evimi ya taşlıyorlar ya tehdit mesajı bırakıyorlar. Artık önemsemiyorum, gerçekten ölümü gördüm sanki. Korkulacak bir şey olmadığına da inanıyorum.
Ben bu köye geleli 1 buçuk ay oldu ve artık 2 gün sonra okullar açılacak. Çok heyecanlıyım ama bu süreç de zordu. Bu kadar zamanda tek iyi gelişme Salih'in sağ salim kurtulması oldu diyebilirim ve şimdi onunla aramızda başka bir bağ var, kardeşim gibi oldu. Sağ olsunlar karargaha giriş çıkışıma da izin veriliyor sık sık gidiyorum ben de.
Yalnız özellikle geçtiğimiz 15 gün çok zorluydu. Okul kayıtları açılmasına rağmen gelen öğrencilerin nerdeyse tamamına yakını erkek, kız çocuğu olarak muhtarın çocukları var bir iki de ahaliden var başka yok ama ben biliyorum epey kız çocukta var köyde. El mecbur tek tek hane hane gezmeye karar verdim evleri. Kendimce belirlediğim rota için de evden çıkmışken devriye gezen askerlere denk geldim. Süleyman üsteğmen ve İsmail vardı araçta.
"Hayırdır öğretmen hanım nereye böyle?"
"Evleri gezeceğim komutanım, çocukların okul kaydı için"
"Onlar yaptırmaya gelmedi mi kaydı?"
"Geldiler de nerdeyse hep erkek, kız çocukları gelmedi"
"Anladım öğretmen hanım da pek kız çocuk okutmazlar buralarda"
"Okutmalılar komutanım ben elimden geleni yapmak istiyorum."
"İyi bakalım birlikte gidelim o zaman" deyip indi arabadan, İsmail'e bir şeyler söyledi, o geri döndü. Birlikte yürümeye başladık.
"Kaç öğrenciniz var?"
"22"
"Nasıl ayarlayacaksınız hepsi aynı sınıf değildir, tek öğretmensiniz?"
"Değil evet sadece 2 tane 1. sınıfım var bu sebeple onları günlük 1 saat alacağım okuma yazma ve temel matematik için. Onun dışında öğleye kadar 2. ve 3. sınıflar öğleden sonra 4. ve 5. sınıfları alacağım."
"Tam gün yorucu olacaktır."
"Hiç sorun değil, ben çok heyecanlıyım"
Gülümsedi öyle deyince, ilk görev yerim olunca zorluklar bile güzel görünüyor gözüme. Açıkçası kar yağmadan çocuklara ne kadar fazla şey öğretebilirsem kâr çüykü kışın çok çetin olduğunu karın bir metreye ulaştığını duydum, yollar kapandığı için çocuklar okula gelemeyebilirmiş.
Biz komutanla laflaya laflaya ilerledik ilk eve de geldik bu arada.
"Selamu Aleykum Seyit abi"
"Ooo komutanım aleykum selam hoş geldin gel buyur, sen de hoş geldin öğretmen hanım."
"Hoş buldum sağ olun" deyip geçtim içeri. 3 tane kız çocuğu var kapıda öyle bakıyorlar bana, içim cız etti.
"Komutanım hemen sofra kurdurayım"
"Sağ olasın Seyit abi çok kalmayacağız öğretmen hanım sizinle konuşmak istedi."
"Başım üstüne, buyur öğretmen hanım"
"Seyit Bey, oğlunuzun kaydı yapılmış ama kızlarınızın kaydı yok okulda. Bu sebeple geldim"
"Kız kısmı okuyup napacak öğretmen hanım"
"Oğlunuz okuduğunda ne yapacaksa aynısını Seyit Bey, öğretmen, doktor olabilirler."
"Yav iyi dersin de buralar köy yeri hadi ilk okulu okuttum burada orta okul yok onun için ilçeye gitmesi lazımdır ben kız çocuğunu nasıl güvenip oralara bırakayım?"
"Bakın imkanlar her geçen gün genişliyor, devlet okullar için ek ödenek çıkardı çocuklar için taşımalı eğitim gündemde lütfen kestirip atmayın hele ilk okulu bitirsinler onu da o zaman düşünelim. Lütfen ellerinden almayın bu imkanı"
"İyi de bir sürü iş vardır analarına yardım ediyor onlar."
"Bütün gün kalmayacaklar ki okulda birkaç saat sadece"
"Vallah bilemedim şimdi."
"Seyit Abi abileriyle gelir giderler, sen hele he de."
"Komutanım sen de he diyorsan ne diyelim tamam öğretmen hanım. Yalnız öyle defterdi kitaptı önlüktü boyaydı alamam durumumuz ortadadır."
"Tamam hiç gerek yok, yeter ki gelsin okula."
Heyecanımı görseniz çocuk gibiyim. Orda çocukların kimliklerini aldım gerekli bilgileri verdim derken çıktık sırayla gezdik evleri, çok sert çıkanda oldu sakince karşılayanda yalnız itiraf etmeliyim ikna olanların nerdeyse tamamına yakını yanımda komutan var ve o da gönder dediği için kabul etti. Şimdi buna alınma zamanı değil o çocuklar okula gelsin de isterlerse ahırdaki ineklerinin hatrına yollasınlar hiç dert değil.
Nihayet evleri gezme işini bitirdiğimizde yepyeni 14 öğrencim daha oldu. 2 tane olan 1. sınıf öğrencim de 5 e çıktı. Mutluluktan ne yapacağımı bilmez halde etrafa gülücükler saça saça geldim evime.
"Komutanım hakkınızı ödeyemem siz varsınız diye kabul etti çoğu"
"Yadırgamayın erkek egemen yerler buralar bir kadının okumuş olması hala garip geliyor onlara"
"Bu konuda saatlerce konuşabilirim ama şuan çok mutluyum bu sebeple sessiz kalıyorum. Çok teşekkür ederim yardımınız için, bir kahve ikram etsem size. Bu yorgunluğun üzerine."
"Peki ben şurada oturuyorum" deyip kapının önündeki sedire oturdu. Evimin içine hâlâ girmiyor hiçbirisi ama böyle arada bahçede oturuyorlar.
"Tamam hemen yapıyorum" deyip içeri geçtim. Güzel birer kahve yaptım yanına da geçen sefer gittiğimizde aldığım çikolatadan koydum çıktım dışarı.
"Elinize sağlık"
"Afiyet olsun komutanım işiniz yoksa akşama yemeğe de kalın"
"Sağ olun karargaha dönmem lazım"
"Peki" dedim aklıma gelen şeyle yeniden döndüm adama.
"Komutanım bir şey rica edebilir miyim?"
"Buyurun."
"İlçeye gitmemiz mümkün mü?"
"Neden?"
"Çocuklar için kalem defter kitap almam lazım"
"Ne zamana kadar kendi cebinizden karşılayacaksınız masrafları"
"Gerekirse tüm meslek hayatım boyunca.. Bu çok önemli komutanım okumanın kızı erkeği olmamalı. Hepsi aynı eğitim hakkına sahip."
"Haklısınız tabi o zaman yarın sabahtan gidelim olur mu?"
"Olur olur erkenden hazır olurum ben"
Sürekli gülüyor halime de yerimde duramıyorum ki heyecandan.. Komutan kahvesini içince gitti eve girdim ben de akşam için bir şeyler hazırlayıp yedikten sonra yattım. Yarın alışverişi tamamlayabilirsem öbür gün zaten ilk okul günü..
Sabah kalktığımda güneş yeni doğmuştu, çayımı demleyip güzel bir kahvaltı yaptım saat 7 olduğunda da üsteğmen geldi. Hemen çıktım evden.
"Günaydın komutanım"
"Günaydın öğretmen hanım" dedi birlikte hareket ettik.
"Salih daha iyi mi?"
"İyi iyi hiçbir şeyi yok, size şımarıyor o"
"Ya aman iyi olsun"
"Ailenizle konuşacak mısınız?"
"Evet inmişken aramak istiyorum en son 15 gün önce karargahtan konuşmuştum"
"Tamam"
İlçeye gelince geçen sefer ki kırtasiyeye gittik. Çocuk başı 2 tane defter aldım, okul kitaplarından birer tane aldım. bir sürü kalem silgi kalemtraş aldım. Babam 30 milyon daha yolladı bu ay sağ olsun. Kırtasiye malzemeleriyle işim bitince ödeme yapacakken bir baktım komutan benden önce davrandı.
"Komutanım ne yapıyorsunuz?"
"Ödeme yapıyorum"
"Olmaz rica ediyorum, ben ödemek istiyorum"
"Tamam öğretmen tamam sen de ödersin" deyip sanki konuşan ben değilmişim gibi kendi yaptı ödemeyi. Bir karış suratla çıktım kırtasiyeden.
"Surat mı asacaksınız?"
"evet"
"Neden benim de bir faydam dokunmasına izin vermiyorsunuz?"
"Ama ben alacaktım."
"Tamam bu defa ben aldım ben de o köydenim o çocuklara faydam dokunsun istiyorum"
Haklı olabilir ama bir türlü zevkle alışveriş yapamadım. Geçen sefer de millet para almadı zaten..
"Peki komutan. Bir giyim mağazasına gidebilir miyiz?"
"Ne yapacaksınız?"
"Çocuklara birer tane eşofman takımı alayım hiç değilse okula gelirken onu giysinler."
"Buna gerek var mı?"
"Var komutanım lütfen"
"Peki öğretmen hanım" dedi sokak arasında bir mağazaya girdik çocukların sayısına göre eşofman takımı aldım birer tane de bot. Yaz sorun değil terlikle gelirler ama yarın yağmur yaş olduğunda öyle gelemezler. Komutan yine ödeyecekti ki bu defa ondan önce davrandım. Oh olsun.. Babamın ikinci sefere gönderdiği paranın hepsi bitti ama olsun daha çok param var hem önümüzdeki ay maaşım da yatacak zaten. Alışverişi bitirdiğimizde saat 1 olmuştu. Hazır ilçeye gelmişken ev için de gerekli şeyleri aldım, azalan malzemeleri falan ki bir daha ne zaman geleceğim belli olmaz.. Ordan çıkınca da annemleri aradım. Bugün pazar hepsi evdedir sanırım.
"Alo"
"Annecim"
"Oy Melikem nasılsın kızım"
"İyiyim annecim harikayım hatta yarın okullar açılıyor."
"Hayırlı olsun güzel kızım. Yalnız Melikem seni korkutmak istemiyorum ama çok kötü rüyalar gördüm annem kurban olayım dikkat et"
"Hayra yoralım hayrolsun annem aklına kötüyü getirme."
Annemle biraz daha konuştuk sonra babamla ve ikizlerle. Onların sesini de duyunca moralim zirveye çıktı. Gülümseyerek çıktım telefon kulübesinden.
"Beklettim komutanım kusura bakmayın"
"Sorun değil. Bir şeyler yiyelim mi köye dönmeden önce?"
"Olur komutanım" dedim birlikte bir lokantaya girdik. Ben anlatıyorum komutana uzun uzun okulla ilgili planlarımı anlattım dinledi sadece beni. O arada yemeklerimizi yedik. Çaylarımızı içerken üsteğmen derin bir nefes aldı.
"Melike?"
Açıkçası adımla seslenince bir garip hissettim kendimi. İlk defa kullandı.
"Efendim komutanım"
"Güzelliğin beni çok zora sokuyor be"
Elimde çay öylece kalakaldım.
"A anlamadım komutanım"
"Tutamıyorum artık içimde.. Çok fena vuruldum sana. Küçücük de olsa bir umut verirsen beklerim yok dersen dünya ahiret bacımsın der bir daha rahatsız etmem seni"
Ne diyeceğimi bilemez halde baktım komutana ben komutanın yari olmak istiyor muyum yoksa kardeşi olmaya mı gönüllüyüm...