Süleyman
Melikem'le konuştuğumdan bu yana heyecandan yerimde duramıyorum. Normalde dirayetli adamımdır kolay kolay heyecanlanmam ama bu olay başka. Bu benim kızılelmama bir adım daha yaklaşmam demek, insanlar haklı olarak hemen isteme olmasın, tanışma olsun diyorlar ama hepi topu bir hafta burdayım, inşallah bir sorun çıkarmazlar. Çıkarırlarsa da çekeceğiz sineye ne yapalım ben gelemesem de annemler bir daha aşındırır kapılarını. Anneme haber vermek için odaya girdim ki 3 bohçayı hazırlamış süslemiş koymuş kenara. Daha bakınıyor ne yapsam diye.
"Anacım?"
"Efendim annem"
"Melike'yle konuştum yarın akşam 7 de bekliyorlar bizi ama isteme için değil tanışmak için"
"Töbee o ne demekmiş oğlum, zaten tanıyorsunuz birbirinizi"
"Annem Melike'nin yaşı biraz küçük muhtemelen babası biraz kızını verme taraftarı değil"
"Allah Allah senden iyisini mi bulacaklarmış, dalyan gibisin kapında kızlar sıralı"
"Evet anne evet en yakışıklı, en kahraman en bulunmaz hint kumaşı benim tamam mı. Şimdi rica ediyorum yarın akşam için herhangi bir bohça falan hazırlama."
Güldü annem de.
"Eşek sıpası 2 dakika oğlumu da övdürmüyorsun"
"Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş annem, ben senin gözünde en mükemmel evladım biliyorum ama gittiğimiz kişi de evin tek kızı ve kıymetli. Hak ver o insanlara da."
"İyi bakalım ne deyim oğlum senin dediğin gibi olsun"
Anemin de gönlünü yaptıktan sonra babama da kısaca bilgi verdim kendimizce hazırlığımızı yaptık.
Ertesi gün saat akşam olduğunda ben iki buket çiçek yaptırdım yanına da tatlı aldık ve babamın geçen yaz büyük bir hevesle sıfır aldığı tofaşıyla tuttuk onların evin yolunu. Saat 7 ye 5 vardı kapılarının önüne geldiğimizde. Vakitli gelmenin rahatlığıyla bastık zile, kapıyı babası olduğunu tahmin ettiğim bir adam açtı. Benden 10 cm kadar kısa sanırım 40 larının ortasında ve fit bir adam. Genç duruyor yani.
"Buyurun."
"Teşekkür ederiz" deyip geçtik içeri. Melike ve annesi yan yanaydı aldığım çiçeklerin birini annesine birini Melikeme verdim.
"Teşekkür ederim evladım, çok zarifsin"
"Rica ederim efendim" deyip geçtim içeri. İçeride ikizler vardı tek yumurta ikizleri bunlar ayırt edemezdim ben herhalde. Melike annemin babamın elini öptü benimle tokalaştı ben de onun anne babasının elini öptüm, güler yüzlü insanlar sağ olsun diken üstünde hissettirmediler.
"Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk, ben Eşref hanımım Feraye, oğlum Süleyman." diye tanıttı babam bizi.
"Memnun olduk Eşref Bey Salim ben de bunlar da ikizler Melih'le Metin."
"Maşallah maşallah koca delikanlılar. Sen nasılsın Melike kızım"
"Teşekkür ederim efendim iyiyim inşallah sizler de iyisinizdir"
"Hamdolsun evladım iyiyiz."
Babam hâl hatır faslı bitince Salim Beye döndü.
"Salim Bey geliş nedenimiz belli, kaderin kendini ne zaman göstereceği belli olmaz, ülkenin ta öbür ucunda iki pırlantamız birbirini görmüşler gönül vermişler. Biz de sizlerin rızası olursa bir olsunlar çok isteriz."
"Hele bir yemeklerimizi yiyelim çaylarımızı içelim bunları da konuşuruz Eşref Bey"
"Tabi efendim tabi.."
Melike'nin babası biraz mesafeli benden tarafa hiç bakmadı kaşları biraz çatılı ama karşısındaki ciddiye almıyor gibi yere bakarak falan da konuşmuyor, bu hoşuma gitti.
"Hadi buyurun masaya geçelim sofra hazır."
Melike'nin annesinin seslenmesiyle o tarafa döndük.
"Neden zahmet ettiniz, bir çay yeterdi"
"Olur mu hiç ilk defa evimize gelmişsiniz. Memnun olduk. Buyurun"
"Onların yönlendirmesiyle masaya geçtik. Çok güzel bir hazırlık yapmışlar gerçekten, gelene önem verdikleri belli. Önden bir mercimek çorbası içtik arkasından et sote ve pirinç pilavı, böreği, salatası, cacığı da cabası. Özenilmiş bir sofraydı yani. Yemekte çok sohbet dönmedi, genelde gündelik konuşmalar geçti diyebilirim ben de edepsizlik olmasın diye Melikeme hiç bakmadım ama geberiyorum özlemden. Yemek faslından sonra çaylarımızı getirdi Melikem yanında yine bir sürü ikram bizim aldıklarımızı da koymuş tabağa derken çay muhabbeti sever hesabı da açıldı konusu.
"Eşref Bey evimize geldiniz sefa geldiniz, çok da memnun olduk lakin bir tane kızım var ve lütfen yanlış anlamayın açıkçası evlilik zamanı bana erken gibi geliyor."
"Endişenizi anlıyorum Salim Bey kızınız kıymetliniz maşallah pek de güzel, kız babası olmak zordur şüphesiz ama bu işler de kaderdir. Allah yazdıysa değişmez."
Adam sıkkınca soludu, hiç gönlü yok Melikemi bana vermeye ama askerim diye mi yoksa Melike gerçekten küçük diye mi bilmiyorum. Yalnız tetikteyim, askerliğime ters bir laf ederse tutamam kendimi diye korkuyorum. Bana döndü sonra.
"Kaç yıldır doğudasın delikanlı sen"
"3 yıl oldu Salim Bey."
"Görevin ne?"
"Kıdemli üsteğmenim"
"Maşallah. Askerlik çok zor iştir ama saygıyı da en çok hak eden meslektir. Siz oralardasınız diye bizler güvendeyiz. Var olun."
"Sağ olun efendim"
"Melike'nin anlatışına bakılırsa sabahları şirin baba uyandırıyor akşamları da iyilik perisi üzerini örtüyor öyle toz bembe bir tablo çiziyor bize"
Adamın lafı bitince Melikemin kıkırtısı geldi kulağıma tabi bizde güldük..
"Bir de senden duysak nasıldır oralar her gün şehit haberleri geliyor, üniversiteler kaynıyor sağ sol çatışmalarıyla ama siz göbeğindesiniz bu durumların."
"Endişeniz olmasın, Allah'ın izniyle fırsat vermiyoruz kimseye."
"Hmm detay vermem diyorsun"
Gülümsedim öyle deyince.
"Melike hanım açısından endişeniz olmasın, köy halkıyla çok iyi anlaşıyor zaten ayrıca her gün bir asker nöbet tutuyor evinin kapısında."
"Buna niye gerek duyuluyor"
"Bütün öğretmenlere yapılan bir güvenlik tedbiri bu, malum dağdakiler en çok cehaleti sever.. Bu sebeple öğretmenlere, doktorlara zarar vermeyi kendilerine hak görüyorlar"
"Ah dinlemedi çok dedim , doğuya gitme yapamazsın dedim"
"Baba lütfen, aştık bence bu konuları."
Melikem konuşunca ona baktım, ay gibi, su gibi..
"Bir şey demedim evladım da zor işte anlarsın bir gün sende."
"Haklısınız doğu zor ama biz gitmezsek oraları da sahiplenmeye hazırda bekleyenler var Salim Bey"
"Öyle evladım öyle yalnız bunun senin işinle alakası yok onu bil, çakı gibisin maşallah edepli olduğunda her halinden belli ama ben Melike'nin bu kadar küçük yaşta evlenmesini istemiyorum"
"Baba.."
"Melike dur kızım.."
Dik duruyorum elimden geldiğince yıkılmış gözükmemeye çalışıyorum ama zor ben şu hayatta Melike'yle olmazsam kimseyle olmam artık zaten.
"Gelmek istediğiniz için geri çevirmek istemedim, ikisi de daha çok genç hele zaman geçsin, aynı şehirdeler zaten onlar da birbirini daha iyi tanımış olur ilerde bir daha konuşuruz."
"Anladık Salim Bey, sağ olun. Ne diyelim hayırlısı neyse o olsun biz müsaade isteyelim"
"Müsaade sizin, ayaklarınıza sağlık"
Ellerini öpüp çıktım, arkamdan babamlar da çıktı.
"Evladım kızma onlara da evlatları için endişeleniyorlar."
"Baba kızları zaten yanlarında değil ben anlamıyorum bu tavırlarını."
"Sakin ol Allah büyük gün doğmadan neler doğar."
Sakin olmak istiyorum gerçekten istiyorum ama mümkün değil annemleri eve bırakınca çıktım sokağa biraz dolaşmam şart..
🇹🇷
Melike
Akşama kadar kıpır kıpırdım, hazırlıklara yardım ettim evi temizledim babamla da ön konuşma yaptım.
"İstiyor musun" dedi.
"İstiyorum" dedim falan filan. İnsanları da sıcak karşıladı her şey yolunda gibiydi ama şimdi bu duyduklarımla şokla baktım babama. Ne diyor bu adam. Ne küçüğü yahu. Öğretmenim ben üniversite okudum, reşitim. Evliliğe de psikolojik olarak hazırım ne yapmaya çalışıyor ben anlamıyorum.
Allah razı olsun insanlar tek bir ters laf etmedi, surat asmadı bir tek Süleyman çok kötü oldu onu ben anladım sadece. Saygısızlık olmasın diye ağzımı da açamadım zaten insanlar da daha fazla kalmadan gitti. Onlar gidince dayanamadım daha fazla.
"Baba sen ne yapmaya çalışıyorsun Allah aşkına"
"Melike lütfen ağlama kızım ben senin iyiliğini düşünüyorum"
"Baba ne iyiliği ya ne iyiliği ben zaten sizinle kalmıyorum ki zaten sizden uzaktayım. Kendime bir dünya kurdum zaten sen hala insanlara kızım küçük diyorsun. Niye rezil ediyorsun beni"
"Saçmalama neden rezil edeyim Melike sadece evlilik için erken dedim"
"Baba ben istiyorum dedim şurda birkaç ay sonra 23 olacağım, zaten yuvamı kurmuşum niye sevdiğim adamla olayım istemiyorsun"
"Melike şuan konuşmayalım odana git."
Babamın beni dinlemediğini anlayınca daha fazla kalmadım odama geçtim. Kendime mani olamıyorum hıçkıra hıçkıra ağlıyorum bir yandan. Sonra annem geldi yanıma.
"Melikem heder etme kendini annem her şey nasip kısmet"
"Anne duymuyor musun söylediklerini ama ya"
"Baban o senin Melike, o da evladını düşünüyor."
"İyi anne düşünün siz beni, ben küçüğüm nasılsa."
Bu konuşmadan sonra annem çıktı odadan, şuan Süleyman'la konuşmaya çok ihtiyacım var ama ev telefonu salonda, babam da orada olduğu için yanına çıkmak istemedim. En iyisi yatmaktı girdim yatağıma üstüm başımla, ağlarken ağlarken de uyuyakalmışım.
Sabah annemin kahvaltıya çağırmasıyla uyandım ama babamla karşılaşmak istemediğim için çıkmadım. Öğlen de yemedim o arada Süleyman'ı aradım ama evde yok dedi annesi. Akşama kadar odamda takıldım yine akşam yemeğine de çıkmadım. Benim için endişeleniyorlar biliyorum ama anlamaları lazım.
Bu halim bu şekilde tam 3 gün devam etti. Çıkmadım yanlarına aralarda girip bir iki lokma tırtıkladım hepsi bu. Süleyman'la da konuşamadık bir türlü. 3 günün sonunda babam geldi odama.
"Açlığa mı terk ettin kendini Melike"
"Küçüğüm ya odamdan çıkmıyorum baba ortalığı batırmayım şimdi"
"Abart kızım abart" dedi ama cevap vermedim. Sonra sesli bir nefes verdi.
"İyi Melike ara gelip istesinler de takalım gitmeden yüzükleri"
Duyduğumla birden fırladım yataktan
"Yemin et"
"Eşek sıpası yüzüme bakmıyordun 2 dakika önce"
"Ya baba"
"Gelsinler tamam, ben seni düşündüğümden dedim evladım ama madem aç susuz kalacak kadar seviyorsun bana laf düşmez."
"Yaa canım babam hemen arayım ben o zaman" deyip yanağından öptüm babamı hemen salona koştum. İnşallah bu defa Süleyman açar telefonu derken şükür o açtı.
"İyi akşamlar Süleyman"
"İyi akşamlar Melikem"
"Ben birkaç gündür arıyorum seni ama ulaşamadım"
"Evde değildim güzelim akrabalar davet ediyor sürekli oraya gidiyorum, uygun olmaz diye de aramadım."
"Anladım. Şey diyecektim Süleyman eğer vazgeçmediysen benden babam gelip istesinler yüzükleri takalım diyor"
"Sen ciddi misin Melikem"
"Evet canım"
"Vazgeçmek ne demek delirdim kaç gündür. O zaman yarın gelelim mi Melikem ben 3 gün sonra dönüyorum biliyorsun."
"Olur, tamam yarın akşam bekliyoruz"
"Tamam güzeller güzelim. Seni çok seviyorum"
"Şey, ben de."
Utanıyorum ama heyecandan öleceğim bir an önce yarın olsun da Süleymanımla yüzükleri takalım istiyorum. İnşallah bu defa bir sorun çıkmaz. Allah'ım lütfen çıkmasın lütfen..