TOKAT

909 Words
ALYA Kesinlikle kontrolüm altında olmayan tokadım aniden Mert'in yüzüne çarparken aslında onun kadar ben de şaşkındım. Ben az önce Mert'e mi vurmuştum? Hem de baya baya yüzüne, tokat şeklinde! Yaptığım şeyi fark edince bir şaşkınlık nidası çıkararak elimi dudaklarımın üzerine kapattım. Mert yana savrulan başını yavaşça kaldırıp bana baktığında bir adım gerilemek zorunda kaldım. Onu daha önce de defalarca kez sinirlendirmiş olmama rağmen tokat biraz fazla kaçmış olacak ki şu an bana beni parçalayacakmış gibi bakıyordu. Ama ben bunun için henüz çok gençtim. Üstelik daha çocuklarımızı bile doğurmamıştım. Gerdeğe girememiştim ben yahu! Şimdi hiç de öyle parçalarıma falan ayrılamazdım yani. Daha yapacak çok işim vardı benim! Kaçmanın en iyi fikir olduğuna dair kafamda küçük bir mukayese yapıp karar verdim. Hızla arkamı dönüp kapıya koştuğumda kaçabileceğimden emin olsam da hesaba katmadığım bazı şeyler vardı. Mesela Mert'in benden daha hızlı olduğu gerçeği. Mert beni yakalayıp sert bir hareketle kapıya yaslarken ona masum tutmaya çalıştığım gözlerimle bakıyordum. Belki yavru köpek bakışlarımı görünce azıcık insafa gelirdi. Acaba bir de ağlasa mıydım? Belki o daha etkili olurdu. "Me-" Mert konuşmama bile izin vermeden dudaklarını araladı. "Sen az önce ne yaptın?" Bağırmıyordu ama çok korkunç bir tonda sorduğu için bu soruya cevap veremedim. Zaten sana tokat attım aşkım demek de biraz manasız olabilirdi şu an. Elini arkamdaki kapıya vurup beni bir kez daha yerimde sıçrattıktan sonra bağırmaya başladı. "Ulan sana ne be, sana ne?! Kiminle yemeğe çıkmak istersem çıkarım, ne b.k yemek istersem yerim! Senden izin mi alacağım ben?! Hayatıma burnunu sokmayı bırak artık!" Bir adım geriye çekilerek yüzünü buruşturdu. "Ne şımarık bir kızsın ya sen! Yüz verdikçe daha da şımarıyorsun! İlla sana kötü mü davranayım Alya, bunu mu istiyorsun?" Gözlerim dolsa da aldırmadım. "Başka kadınlarla yemeğe çıkman hoşuma gitmiyor!" Mert bana sanki söylediklerime inanamıyormuş gibi baktı. "Çıldıracağım! Ben gerçekten çıldıracağım artık!" "Aranızda bir şey mi var? O yüzden mi bu kadar kızdın?" Daha önce de defalarca kez diğer kızlarla kuracağı ilişkilere mani olmuştum. Beni bu konuda sürekli azarlasa da tepkisi hiç böyle büyük olmamıştı şimdiye kadar. Kesin o sarı çiyanla aralarında bir şey vardı. Ondandı bu tavırları. Üstelik ben Mert'in sarışın sevdiğini de bilmiyordum! "Hayatımda illaki birileri olacak Alya, buna daha ne kadar engel olabilirsin?" Sinirle ona yaklaştım. "Kimse olmayacak! Sen benimsin!" "Ben nereden senin oluyorum ya?! Sen iyice delirdin!" Tam olarak onu görüp aşık olduğum ilk günden beri benimdi. Kimselere bırakmayı da düşünmüyordum. "Saçlarım sarı değil diye mi böyle yapıyorsun?" Mert bana şaşkınca bakarken devam ettim. "Tamam, boyarım. O kadınınki de doğal değildi zaten." "Saçma sapan konuşma Alya! Ne saç boyamasından bahsediyorsun?!" Omzumu silktim. "Madem sen sarışın seviyorsun, o zaman ben de boyarım saçlarımı ne var?" Hem belki öyle daha güzel olurdum. "Böyle bir şey yapma sakın, istemiyorum!" Sessiz kaldım. Kafama koymuştum bir kere, yapacaktım. Mert de kafama koyduğum her şeyi yaptığımı bildiğinden iki adımla bana yaklaştı. "Alya bak sana söylüyorum, sakın böyle bir saçmalık yapma." "Niye saçmalık olsun ki? Yakışmazsa, beni daha da çirkin görürsün diye mi korkuyorsun?" Mert başını havaya kaldırıp sabır çekti. Gözümün önüne serilen adem elması aklımı bir tık başımdan alırken sertçe yutkundum. Ne zaman canım istediğince dokunabilecektim ben bu çocuğa? "Evet, daha da çirkinleşirsin diye korkuyorum. Sakın yapma." Moralim anında bozulurken gözlerime yaşlar hücum etti. Ama bu sefer dayanacak, buradan çıkana kadar ağlamayacaktım. Yine de kendimi tutmak çok zordu. Tamam güzel bir kız değildim ama yüzüme vurmasına da ne gerek vardı ki? "Şaka yaptım! Ağlama hemen şakaydı." Mert elini yanaklarıma koyunca kendimi daha fazla tutamayarak ağlamaya başladım. Ne vardı biraz güzel olsaydım? Etrafımdaki bütün kadınlar çok güzeldi, bense içlerindeki çürük elma gibiydim. MERT Alya'yı kendime çekip sarıldım. Yine yoktan yere kızı ağlatmıştım. Niye bilmiyorum, bu güzellik konusu Alya'nın en hassas olduğu noktalardan biriydi. Kendini bir türlü beğenemiyordu. Oysaki bence... bence baya güzeldi. Bütün hatları düzgün, tatlı bir yüzü vardı. Yanaklarına dağılan çillerden o nefret etse de ben beğeniyordum. Bence yüzüne çok yakışıyordu. Minik burnu, dolgun dudakları daha ne kadar güzel olabilirdi bilmiyordum. Yine, o beğenmese de kıvrımlı, dolgun vücudu da her erkeğin isteyeceği türdendi. Sarılırken elimi yumuşak bedeninde gezdirmemek için kendimi zor tutuyordum. Aklıma düşen şeyler çok yanlıştı. Alya benim kardeşim sayılırdı. Hızla düşüncelerimi onun vücudundan uzaklaştırmaya çalıştım. Yoksa bu iş hiç iyi bir yere gitmiyordu. Onu da hafifçe iterek kendimden ayırdım. Bu kadar yakın temas yeterdi. "Hadi, evine git artık." Alya küskünce burnunu çekti. "Hıı, ben eve gideyim de sen de rahat rahat buluş o kadınla di mi?" "Ya sabır, ya sabır! Kızım sen beni anlamıyor musun?" Alya başını iki yana salladı. "Hayır, ben seni anlayamıyorum. Neden evlenmiyoruz hala biz mesela?" Ağzım açık ona bakakaldım. Hayır, biri birini isteyebilirdi eyvallah ama bu da çok farklı bir boyuttu artık. Manyaktı bu kız, manyak! Yılın en takıntılı manyağı diye bir ödül verilse her sene Alya açık ara farkla kapardı valla. "Biz seninle niye evlenelim Alya ya?! Yürü git!" Alya dudaklarını büzüp kollarını önünde çapraz bağladı. "Hiç öyle çocuklarımız falan olsun diye." "Doktora gitmen lazım senin bir an önce! Git bir yerlerde tedavi ol." Alya omzunu silkti. "Asıl sen ol tedavi. Gözlerini yaptır, gözlerini! O sarı çiyanın neyini beğendin anlamıyorum ki!" Sonra kaşlarını çatıp devam etti. "Gerçi boyu epey uzundu. Bacaklarını mı beğendin yoksa?" Bu kıza artık söyleyecek kelimem kalmadığı için susup odanın kapısını açtım. Bir şey söylemeden Alya'nın çıkmasını beklesem de tabii ki o, böyle bir şey yapmadı. Zaten onun şu zamana kadar yanımdan hiç gönül rızasıyla ayrıldığını görmemiştim. Genelde hep kendini zorla kovduruyordu. Hayır, kovunca da gitmiyordu ki baş belası! Onun gitmeyeceğini anlayınca daha fazla uğraşmamak için odadan kendim çıktım. Akşam yemeğine kadar biraz kafa dinlesem iyi olacaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD