♡11.bölüm♡

1195 Words
*** "O kişi Dalga Çakı'ymış kardeşim." Diyince Ali, Pusat hışımla ayağa kalkarak önünde duran orta sehpaya sertçe vurduğunda, sehpa üzerindeki şeyler ile beraber devrilmişti. "S*kerim böyle işi. Sevdiğim kadının katili burnumun dibindeymiş, salak gibi fark edemedim.!" Diye salonun ortasında volta atarken, Berk ayağa kalktı. "Kardeşim sakin ol, kız şimdi uyanacak." Pusat öfkeli bakışlarını Berk'e dikip, gür sesiyle bağırdı. "Sence bu benim umrumda mı?! O katil huzurlu uyumayı bile hak etmiyor.!" Pusat odaya doğru ilerleyip, Dalga'yı evden atmayı düşünürken, Berk ve Ali zorla onu tutup başka odaya soktular. Kapıyı kapatınca, öfkeli adamı tutmayı bıraktılar. "Dalga'ya şu anda dokunamasın.! Biliyorum canın yanıyor ama şimdi olmaz kardeşim. Kız az önce annesinin işkence çekerken ki videolarını izledi. Bir darbede senden yerse dayanamaz." "Öykü'yü öldürdükten sonra iyi dayanmış ama buna mı dayanamayacak?!" Oğuz araya girerek, sakince konuştu. "Bak kardeşim, Dalga'ya sadece toparlanması için zaman ver. Sonrasında ne yapacağın sana kalmış." Pusat yavaş yavaş sakinleşirken, Dalga'ya duyduğu gerçek merhamet bir anda sıfıra inmişti. Yaşamasını dahi istemiyordu. "Bu yaşadıkları zaten ona müstahak." Diyip, bulundukları misafir odasındaki yatağa sinrile oturdu ve yavaş yavaş özüne dönerek gaddarlaşıyordu. Adamlar, Pusat'ın sakinleşip, sağlıklı düşünmesi için biraz zaman verdikten sonra odadan hep beraber çıktılar. Salona geldiklerinde, dağınıklığı toplayan Dalga ile karşılaşmayı beklemiyorlardı. "Bir kaç ses duydum. İyi misiniz?" Diye sordu. Kızın sesi ağlamaktan çatallaşmıştı. "İyiyiz, sorun yok. Ali ile sadece şakalaştık." Dedi Oğuz olayı örtmeye çalışarak. Dalga sadece başıyla adamı onaylayıp, elindeki bibloyu orta sehpanın üstüne koydu. Pusat kıza doğru tam bir adım atmışken, Berk hemen kolunu kavrayıp, durdurduğu gibi kulağına eyildi. "Şimdi olmaz." Pusat hafif sırıtarak, kolunu sertçe çekti. Ne yapacağını gayet iyi biliyordu. İntikam planını tekrar gün yüzüne çıkarmıştı ve bu sefer Tuğra yoktu, sadece Dalga vardı. Usta bir oyunculuk sergileyip hiç bir şey yaşanmamış gibi Dalga'nın saçından öptü. "Daha iyi misin?" Dalga, hafifçe başını sağa sola salladı. "Değilim." "Neden uyandın? Uyuman gerek." Diyip kızın elinden tutup, odasına götürdü. Dalga'nın itiraz edecek mecali bile yoktu. Adamlar Pusat'ın bu ani ruh hali değişimine alışık olsalar bile şaşırmıştılar ama adamın ne yapmaya çalıştığını iyi biliyorlardı. İntikamından asla vazgeçmeyecekti. Pusat kızı yatağa yatırıp üstünü örterken, yanına oturdu. "Canın çok mu yanıyor?" Yastığa başını gömen kız, "Çok." Demişti gözünden bir yaş süzülürken. Pusat, kıza sevgi dolu gözlerle bakarken, içinden nefretini kusuyordu. 'Bu iyi günlerin çünkü daha fazla yanacak.' Diye içinden geçirdi. "Bugün burda kal ve uyu. Yarın daha sağlıklı düşünürsün." Dalga adamın ortaya attığı teklifi başıyla onayladı. Babası bildiği o adamın evine gitmek istemiyordu. Gözü Pusat'a takılırken, çekinerek sordu. "Bu gece yanımda uyur musun?" Kızın bu sorusuyla Pusat'ın vücudu öfkeden kasılırken, kendini dizginlemeyi başarmıştı. Sevdiği kadının katiliyle uyumak ona zor gelecekti ama yine de bunu yapacaktı. Parmakları kızın saçları arasında nazikçe dolaşırken, sırıtı. "Elbete uyurum." Dalga, buruk bir tebessümle yatağın yan tarafına kayarken, Pusat giyinme odasında giderek rahat bir şeyler giydi ve ardından da arkadaşlarını uğurlayıp, odasına geri döndü. Dalga'nın açtığı boş alana uzanıp ona doğru döndüğünde, kızın ona baktığını gördü. Dalga'yı ilk defa bu kadar uzun bir süre inceleme fırsatı bulmuştu. Beyaz pürüzsüz yüzü ve altın oranı aratmayan yüz hatlarına sahipti genç kız. Gözleri çok güzeldi. Uzun kirpikleri yukarı doğru kıvrılmışken, kalemle çizilmiş gibi duran kaşları, gözlerini daha çok çekici kılıyordu. "Neden öyle bakıyorsun?" Diyen kızın kısık çıkan sesiyle, hafif güldü. "Gözlerin çok güzel diyorum." Dalga utanarak adama bakıyordu. "Kime diyorsun?" "Kalbime." Diyen adam, sözlerine devam etti. "Ve hep bana baksınlar istiyorum." "Kimseye böyle bakmadığıma emin olabilirsin." Diyen Dalga'yla, Pusat afalanmıştı. Bunu duymayı beklemiyordu. "Bu nefes kesici bakışların, bana mı özel yani?" Pusat'ın çapkın sesine karışılık, Dalga biraz ciddiyetine takınarak, "Sana özel." Demişti. Adam bu duyduklarına baya sevinmişti. Güzel anlamalar içerdiği için değil, Dalga'nın yavaş yava ona teslimiyeti hoşuna gitmişti. "Sarılabilir miyim?" Diye sorunca, Dalga gözlerini kapatarak kısaca, "Hayır." Diyerek adamı reddetti. Bulunduğu durum zaten hoşuna gitmiyordu birde üstüne Pusat'a sarılmayacaktı. Onla uyuma nedeni, yanında huzurlu hissetmesiydi. Aslında genç kız adama karşı hisslerini yavaş yavaş kabul ediyordu ama hala pek emin olamıyordu. Gerçi Pusat'ın hayatındaki yerinin ne olduğunu dahi bilmiyordu. "Boşuna sana Asi kız demiyorum." Diye homurdanan Pusat'a, içinden gülüyordu. "İyi geceler." Pusat kıza bıyık altından gülerek, "İyi geceler Asi kız." Diyip ışığı kapattı. *** Güneş etrafı yeni aydınlatmaya başlamışken, sırtını yatağın başlığına dayayıp camdan dışarıyı izleyen dalgın kız, derin bir iç çekti. Uyuyamıyordu çünkü annesinin o görüntüsü asla gözlerinin önünden geçmiyordu. Bunca yıl nasıl bu yalanın içinde büyümüştü ve fark etmemişti? Durmadan düşünüyordu. O gün annesi o acıları çekerken, ben yine ne haylazlıklar peşindeyim, diyerek kendini suçluyordu ama zamanı geriye götüremezdi. Bakışlarını yanında uyuyan adama çevirdi. Kaslı kollarını yastığa sahiplenircesine sarmış, başı Dalga'ya dönük bir şekilde yüz üstü uyuyordu. 'Onun hayatını mahvedemem.' Diye içinden geçirirken, eli ondan bağımsız bir şekilde adamın saçlarına doğru ilerleyip, ince parmaklarıyla nazikçe okşadı. Bu adama nedensizce çok bağlanmıştı. Kendine dur demesi gerektiğini iyi biliyordu ve bunu yapacaktı. Her ne kadar istemese de bu adamın hayatından çıkmalıydı. Kendi hayatıyla artık o ilgilenecekti. Parmaklarını adamın saçlarından çekerek, yataktan yavaşça kalktı. Bulduğu bir not kağıdına şunları yazdı; Yaptığın her şey için çok teşekkür ederim. Hayatımdaki sorunlarla artık ben ilgileneceğim çünkü bu karanlığa seni de çekmek istemiyorum. Bu arada katili bulduğunda, karışılığı ne olursa olsun öderim, demiştim. Ne istersen iste ödemeye hazırım Pusat. Hoşçakal. Son noktayı da koyup, kağıdı Pusat'ın baş ucundaki komodinin üzerine bıraktı. Uyuyan adamın yüzü diyer tarafa dönük olduğu için eyilip ensesinden öperek geri çekildi. Bunu neden yaptığı konusunda en ufak fikri yoktu ama sadece o an öpmek istedi ve öptü. Odadan çıktığında salona gitti ve orta sehpanın üstündeki bilgisayara takılı flash belleği çıkarıp, cebine attı. Pusat'ın evinden çıktığı gibi moturuna atlayarak, büyüdüğü eve hırsla sürdü. *** Kapı kapanma sesiyle adam gözlerini açtı. Gözü kapalı olsada Dalga'nın yaptığı her hareketen haberdardı. Kızın ensesine bıraktığı küçük buseyi bile hissetmişti. Uzandığı yerden diyer tarafa dönerek, Dalga'nın komodinin üstüne bıraktığı notu alınca, okumaya başladı ve okurken yüzünde acımasız bir sırıtma oluşmuştu. "Küçük kız, çok safsın." Kağıdı duygusuzca gelişi güzel yırtıp, yere attı. Ve hiç bir şey olmamış gibi eski pozisyonuna dönüp uyudu. *** Dalga evine geldiğinde, merdivenlerden ruhsuz adımlarla çıkarak babasının odasının önünde durdu. Kapı kolunu tutup, kapıyı açarak içeri doğru bir adım attı. Babası huzurlu huzurlu uyuyordu. Neden huzurlu uyumasın ki? Biraz daha ilerleyip adamın tam baş ucunda durup, hayalet gibi başında dikilmişti. Tuğra gözlerini açtığında karışısında ona bakan kızını görünce, bir an korkmuştu. "Noldu yavrum?" Diye hafif doğrulurken, Dalga'nın şişmiş göz altlarını, yaşlar ıslatmıştı. "Ben annemi çok özlüyorum baba." Diye titreyen sesiyle konuştuğunda, Tuğra kızın bu haline dayanamamıştı. "Güzel kızım benim. Gel yanımda uyu." Dalga usluca başını sallayıp, babasının ona boş bıraktığı yere uzanarak, ona sarıldı. "Sen de annemi özlüyor musun baba?" Tuğra derin bir nefes alarak yutkundu. Her ne kadar bile isteğe karısını öldürmüş olsada, özlüyordu ve pişmandı ama bu hiç bir şeyi değiştirmeyecekti. "Çok özlüyorum." Dalga aldığı cevaba karşı, Tuğra'ya çaktırmadan gülmüştü. Son kez babası bildiği bu adamın kolları arasında uyumak istiyordu. Hala olanları kabullenemiyordu. Tuğra'yı hiç olmadığı kadar çok seviyordu çünkü gerçek babası olduğunu bilerek büyüdü. Hastayken başında saatlerce bekleyen, evde olduğunda sadece kızına vakit ayıran, her türlü dövüş sanatıyla kızını yetiştiren, bir dediğini iki etmeyen, anlayışlı ve korumacı bir baba olmuştu Tuğra. Böylesine iyi bir baba, nasıl olur da bu kadar gözü kararmış olabilirdi? Dalga en çok buna yanıyordu işte çünkü Tuğra herkesin hayalindeki baba profiline sahip bir adamken, bu derece gaddar bir adam olmasını kabullenmek hiç olmadığı kadar zordu...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD