♡8.bölüm♡

638 Words
*** Pusat bakışlarını benden çekip, düşünceli bir şekilde dirseklerini dizlerine dayayıp, ellerini ensesinde kelepçelediğinde olumsuz cevap vermesinden korktum. Yanına kayarak başımı eyip onla göz teması kurmaya çalışırken, konuştum. "Karışılığında ne istersen vermeye hazırım.!" Sesim gayet kendinden emin çıkıyordu. Doğrulduğunda, bende onla doğruldum. Gözlerini gözlerime kitlerken, tok çıkan sesiyle konuştu. "Katili bulmana yardım edeceğim Dalga." Mutlu olmanın verdiği hissle derin bir nefes aldım. "Buna gerçekten çok sevindim. Teşekkür ederim Pusat bey." Diyip ardından hemen ayağa kalktım. "Ben artık gideyim." Pusat'da oturduğu yerden kalktığında boyunun ne kadar uzun olduğunu bir kez daha anladım. Tepeden bana bakarken, "Bey demesen iyi olur Asi kız." Dediğinde sırıtım. "Peki demem. İyi çalışmalar." Kapıya doğru yönelince, aklıma gelen soruyla aniden durdum. Omzum üstünden Pusat'a baktığımda zaten gözleri bendeydi. "Karışılığında ne isteyeceğini söylemedin?" Masasına doğru ilerlerken, "Zamanı gelince söylerim." Dedi. Omuz silkip, "Peki." Diyerek odadan çıktım. Karışılığında ne isteyeceği umurumda bile değil. Yeterki annemi öldüren o piç kurusunu bulsun. Şirketen çıkarken Ateş beni aradı. "Efendim Ateş?" "Güzelim biz uçurumdayız. Hadi gel." "Tamam geliyorum." Telefonu kapatarak moturuma atlayarak, son gazla oraya sürdüm. Geleceğim yere vardığımda, motordan inerek uçurumun kenarında kendi yaptığımız çardağa baktım. Burası bize aitti. Çardağa oturan Asila ve Ateş'in yanına ilerleyip oturunca, Asila yerinden kalktığı gibi yanıma oturup bellime sarıldı. "Noldu Dalga? Yüzünde mutluluk kırıntıları görüyorum." Diyen Ateş'e sırıtım. "Evet çünkü annemin katilini artık daha rahat bulucam." "Nasıl?" Dedi Asila ellerini benden çekerken. İkisi de markalı gözlerini bana dikmişti. "Geçen gün barda gördüğünüz Pusat Demirel'i hatırlıyor musunuz? Ondan yardım istedim ve kabul etti." "Karşılıksız mı?" Dedi Ateş sorgularcasına. "Hayır karışılıksız değil ama ne isteyeceğini bilmiyorum. Bana, zamanı gelince söylerim, dedi." "Ya hoşlanmayacağın bir şey isterse Dalga.! Nasıl öyle tehlikeli bir adama bulaşırsın?" Ateş sinrile bana çıkışınca, gayet sakin ses tonumla konuştum. "Bu umrumda değil Ateş. Yeter ki o katili bulsun." Başını öfkeyle iki yana sallayarak, başka bir şey demeden sustu. "Pusat gibi bir adam neden sana yardım etmeyi kabul etti ki?" Düşünceli Asila'ya göz ucuyla bakarken, birden heycanla konuştu. "Kız yoksa bu senden hoşlanıyor mu?" "Yuh be Asila! Pusat gibi bir adam benden neden hoşlansın? Babamın askerlik arkadaşının oğlu olduğu için her halde beni geri çevirmedi." "Bu hayata imkansız diye bir şey yoktur bebeğim." Diyip göz kırpınca, onu umursamayıp sırıtım. ●Yazar'ın dilinden● Pusat evine ilk defa bu kadar huzurlu gelirken, salona doğru adımladı. Salonun duvarına astığı koca bir çerçeve ile çerçevelenmiş fotoğrafa doğru ilerleyerek, tam karşısında durdu. Sevdiği kadının gülen bir fotoğrafını büyüterek evinin duvarına asmıştı. Her şeyi bu fotoğraf olmuştu. Gece sevdiği kadına 'iyi geceler' Diyerek yatar 'Günaydın' Diyerek kalkardı. Öykü'yü o kadar çok seviyordu ki adam, bir kez olsun yerine başkasını koymayı düşünmemişti. 2 yıldan fazla olmuştu kadın öleli ama Pusat için durum farklıydı. Kalbinde sevdiği kadını çok güzel yaşatabilmeyi başarmıştı. "Bugün huzurluyum sevgilim." Parmaklarını kadının fotoğraftaki elinin üstüne koydu. "Katilin kızı artık bana güveniyor ve ben senin intikamını almaya çok yaklaştım." Alnını camla kaplı fotoğrafa yaslayarak, gözlerini yumdu. "Sende huzurlu uyuyacaksın meleğim." Koca adamın gözünden bir yaş aktı. "Sensiz geçen yedi yüz doksan beşinci günüm ve ben hala aynıyım. İçimdeki acı geçmiyor Öykü'm. Ve biliyorum sen asla gelmeyeceksin ama buna rağmen inatla bekleyeceğim." Adam sertçe yutkunurken, boğazında oluşan düğüm canını yakmıştı. "Belki Dalga'nın bir suçu yok diye kızıyorsun bana ama sen gittikten sonra gaddar adamın teki oldum meleğim. İçimdeki merhamet duygusu senle beraber gömüldü. O katil sana acımadı ve bende onun kızına asla acımayacağım." Fotoğraftan alnını çekerken, sevdiği kadının yüzüne sevgiyle baktı. "Aslında korkmuyor değilim." Dedi güçlükle. Bunu kendine itiraf etmesi zordu. "Sana benziyor sevgilim. Cesareti, öfkesi, sözleri, bakışı." Söyledikleri zor olduğu için çerçevenin üstündeki elini yumruk yaparak, dişlerini sıktı. "En çokta kendimi ona kaptırmaktan korkuyorum." Öfkesinden dolayı derin solukluklar alıp veriyordu. İlk defa bugün itiraf etmişti kendine. Dalga'yı, sevdiği kadına çok benzetiyordu ve bazen Dalga'ya bakarken, Öykü'nün yüzü canlanıyordu gözlerinde. Dalga'nın katilin ta kendisi olduğunu hala bilmiyordu genç adam. Elbette bir gün öğrenecekti ve en önemlisi öğrenince neler olacaktı?...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD