♡5.bölüm♡

731 Words
●Yazar'ın dilinden● "Hayır hayır hayır." Diyip başını annesinin cansız bedenine yaslayınca, genç kızın çığlıkları evin dört bir yanını inleti. "Anne!" Gözünden sel misali akan yaşlarla, annesini kucağına alarak saçlarından öptü sıkıca sarılarak. "Beni bırakamasın!" Diyip annesinin kanla kaplı soğuk elini tutup öptü defalarca. "Ben sensiz yapamam ki!" Diyip bağırdı avaz avaz. Komşular kızın çığlıklarını duyup eve girdiklerinde, gördükleri manzara karşısında donup kalmışlardı. Gözlerinde usulca akan yaşlar eşliğinde annesine sarılan kıza, dokunup annesinden ayırmaya gönülleri razı gelmedi. Tuğra komşularından haber alınca eve hızla girdiğinde, kanlar içinde oturup annesine sarılan kızını gördü. İçinde kopan fırtınalarla olduğu yerde donup kalırken, eşinin kanlar içinde kalmış bedenini süzerken gözleri dolmuştu. Polisler ve sağlık görevlileri içeri girdiklerinde, böyle bir manzaraya şahit olacaklarını bilmiyorlardı. Dalga'yı annesinden ayırmaya güçleri yeter miydi ki? Tuğra ağlayarak bir koltuğa otururken, sağlık ekipleri kızın kollarından tutuklarında, Dalga bağırmıştı tüm hiddetiyle. "Dokunmayın bana.!" "Kızım lütfen müsade et." Diyen sağlık çalışanına baktı Dalga. "Çıkın evimizden!" Sağlık çalışanının gözünden boncuk boncuk yaş akarken, polisler devreye girip kızın direnmesine rağmen kollarından tutarken, sağlık ekipleri ise annesini kollarının arasından koparıp götürmüşlerdi. Dalga çığlık çığlığa annesinin ardından bağırırken, onu tutan ellerden kurtulmaya çalışıyordu. Tuğra, dizleri üzerine çökmüş kızının yanına gidip kollarını boynuna sardı. "Baba bir şey yap.! Annemi götürdüler, benden aldılar!" Diyerek hıçkırıkları yüzünden güçlükle konuştu. "Şşş." Diyen Tuğra kızının saçlarından öptü, gözünden akan yaşlara engel olamayıp. *** Üç gün aradan geçmişti. Dalga annesini kara toprağa gömdükten sonra odasından bir an olsun çıkmamıştı. Ölmek istiyordu, annesi yokken yaşamının ne önemi vardı ki? Defalarca açıp dinlediği ses kaydını tekrar açtı gözünden boncuk misali düşen yaşla. O gün annesiyle gezmek için plan yapmıştı ama şimdi annesinden geriye kalan bu ses kaydına muhtaç kalmıştı. Bu üç gün içerisinde kafasında binlerce kez plan yapıp yapıp bozuyordu. Annesini öldüren o katili bulmalıydı çünkü koca dünya ona dar geliyordu. Ayağa kalkıp banyoya girip, ellini yüzünü yıkadı. Aynadaki yansımasına bakarken birden sırıtı. "Bizi uzun ve bir o kadar da zorlu bir yol bekliyor Dalga." Diyerek aynaya daha çok yaklaştı, sırtıması gülümsemeye dönüşürken. "Her zaman güçlü ve dik dur. Kimseye boyun eyme ki, tacın düşmesin." Annesin hep ona söylediği bu cümleyi ilk defa kendisi söylemişti ve bu cümle artık onun için bir öğüt olarak kalmayıp, hayatı olacaktı. Banyodan çıkıp, siyahlara bürünerek giyinmişti. Çantasını ve telefonunu alıp aşağı indi. ●Dalga'nın dilinden● Annemin intikamını almak için yemin etmiştim. Ki almadan da asla ölmeyeceğim. Şimdi okula gitmek için hazırlandım ve aşağı indim. Babam bir adamla oturmuş sohbet ediyordu. Beni görünce ayağa kalktığı gibi soluğu yanımda aldı. Günler sonra odamdan çıkınca haliyle şaşırdı adam. "İyi misin?" "İyiyim baba." "O gün Pusat'ı sormuştun ya, bak bu onun babası Vural." Dediğinde derin bir nefes aldım utanıp. Tamam baba sordum da, niye adamın yanında oğlunu sana sorduğumu söylüyorsun ki? Deliricem. Adama baktığımda, babamın yaşlarındaydı ve karizmaydı. Pusat'ın karizmasına kimden aldığı şimdi belli oldu. "Hoşgeldiniz." "Hoşbulduk kızım. Başın sağolsun." "Teşekkür ederim Vural amca." Diyip babama döndüm. "Ben okula gidiyorum. Görüşürüz." Diyip yanağından öptüm. "Görüşürüz güzel kızım." *** Okulda öğle arası olduğunda müzik sınıfına giderek, ardımdan kapıyı kapatım. Genelde hep burda takılırdım çünkü şarkı söylemek hayatımın bir parçasıydı diyebilirim. Gitarı ellime alarak, bir taburye geçip oturdum. Anneme şarkı söyleyerek ona veda etmek istiyorum. Gitarın tellerini tırnaklarımı deydirip ritmi yakalarken şarkıya giriş yapınca, sesim sınıfın içinde yankılandı. "Hani eski zaman masalları anlatır Hüznümü huzura dolarsın Kaşım gözümden çok içim bir parçan Annem sen benim yanıma kalansın..." Devam ederken nakarat kısmında sesim titremeye başlayınca, gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Annem annem Sen üzülme Sözlerin hep yüreğimde." Devamını getirmeye gücüm yoktu. Başımı gitara yaslayıp içim içim ağladım. Annemin ölümü beklenmedik olduğu için hala inanmıyorum. Eve gittiğimde güzel yemeklerini önüme koyup sonuna kadar yemem için ısrar edecek, gece geç geldiğim için beni bekleyip, geldiğimde beni azarlayacak, üzgün olunca yanına koştuğumda beni teselli edecek bir annem yoktu artık. Onun yokluğuna alışmak istemiyorum. Koridordan gelen kızların çığlık seslerini umursamayıp, gitarı eski yerine bıraktım. Müzik odasının pek görünmeyen köşesine doğru ilerleyip, duvarın dibine oturup, sırtımı duvara yasladım. Bazen gelip burda saatlerce uyurdum. Yan tarafımda duran kitaplığın alt tarafındaki rafından rast gele bir kitap çıkartıp, ortadan açarak yüzümün üstüne koydum. Kollarımı da göğsümde birleştirdiğimde uyku moduna geçmiştim. Müzik odasının kapısı açılınca, hiç oralı olmadım. Burda uyduğumu gören öğrenciler korkup geri giderlerdi. Şimdide geri giderler. Kapı kapanma sesiyle, yüzümde haklı çıkmanın tebessümü oluşmuştu ama kitap düşmesin diye hemen ciddi yüz ifademe büründüm. "Kafa dinlemek için güzel bir yer." Diyen sesle, kitabın altından fal taşı gibi açılmıştı gözlerim. Onun burda ne işi var?...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD