***
Kolarımı yavaşça üstünden çektiğimde,
"Haraketlerin fena değil." demişti.
"Gitmem gerek." Diyip kapıya yönelince, ellimden tutu.
"Peşinde polis olduğunu biliyorum Dalga. O yüzden seni buraya getirdim."
"Zahmet etmişsin ben arka kapıdan giderdim."
"Salak mı sandın polisleri? Şu anda mekanın etrafını sarmışlardır."
Doğru ya, aceleden aklıma gelmedi.
"Şimdi de otelin tüm odalarını ararlar." Dediğinde, bıkmışsa ofladım.
"Kaçışın yok desene sen şuna. En iyisi gidip teslim olayım."
Kapıyı açacaken, bana engel oldu.
"Kaçışın var. Geç otur."
Ümitsice odanın içindeki yatağa geçip oturdum. En azından denemekten zarar gelmez.
O da gelip karşımdaki koltuğa oturarak, beni göz hapsine aldı.
Otel odasında böyle yakışıklı bir adamla kalmak, pek de mantıklı bir çözüm değil sanki ama içimden bir ses ona güvenmemi söylüyor.
Koridordan seslerin gelmesiyle Pusat ayağa kalkarak, üstündeki ceketini çıkarıp, gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.
"Napıyorsun?" Dedim şaşkın çıkan sesimle.
"Sus ve yorganın altına gir."
Ne ne ne? Pardon!
"Girmem." Dedim sinirle.
"Dalga yanına yatmıcam, ben polislerle konuşurken seni görmesinler."
İçim rahatlarken, yorganın altına girip onu izledim.
Aynanın karşısına geçip fönlü saçlarını dağıtmaya başlayınca, tam o sırada kapı çaldı.
"Aç polis!" Diyen sesle, başımı yorganın altına daha çok gömüp, yerime sindim. Kapının girişi küçük bir koridordan oluştuğu için yatağın sadece ayak kısmı gözüküyordu. Yani beni görmezler.
Pusat kapıyı açınca konuşmaları dinledim.
"Buyrun memur bey?"
"Şu kızı arıyoruz beyefendi, tanıyor musunuz?."
Her halde şu anda fotoğrafımı gösteriyorlar.
"Tanımıyorum."
"İçeri bakabilir miyiz?" Diyen polisle, kalbim atmayı bıraktı.
Kesinlikle korkum polise yakalanmak değil, korkum bir otel odasında yakalanmak.! Babamın kulağına giderse biterim.
"Memur bey, karım içerde ve üzeri müsait değil, malum."
Pusat'ın çapkın ve imalı sesine daha çok ayar oldum ama mecburdu.
"Peki beyefendi." Diyip giden polislerle, Pusat'ın kapıyı kapatmasıyla yorganı üstümden atıp derin nefesler alırken, yarı çıplak bir şekilde beni izleyen Pusat'ı görmemle bakışlarımı çektim.
Kaslara bak hey maşallah!
Tam istediğim kas yapısına sahipti.
Ne balon gibi şişmiş nede cılız, tam ideal erkek vücudu.
Of ne zırvalıyorsun Dalga.!
Hemen yataktan kalktım.
"Teşekkür ederim. Ben gideyim artık."
"Sabırsız bir kızsın Dalga. Otelde yüzden fazla oda var. Şu an da hepsini tek tek arıyorlar ve çıkış kapısında da tahmin edersin ki hala polisler vardır."
"Doğru" Diyip kalktığım yatağa geri oturdum.
Pusat gömleğini giyerken, merakıma yenik düşüp sordum.
"Gömleğini çıkarmanı ve kapıda söylediklerini anladım ama saçını dağıtmanı hiç anlamadım?"
Gömleğinin kolarını yukarı doğru kıvırırken, sırıtı.
"Bir otel odasında karımlayım ve üstüm çıplak. Sence böyle bir durumda, saçlar düz kalır mı?"
Sorduğum şeye utandım.
Dilimi eşek arası soksun emi!
Onun yüzsüzlüğüne ne demeli peki.
Karşıma tekrar oturunca, oturuşundaki karizmasına bile düşmüyor değildim.
"Sorduğun sorudan anladığım kadarıyla sevgilin hiç olmadı değil mi?"
Onu onaylamak için başımı salladım.
"Evet olmadı."
"Sevdiğin var mı?" Diye sorunca istemsizce güldüm.
"O var."
"Neden birlikte değilsiniz?"
"Beni sevmiyor."
Yaşadığım şeyin, kısa ve öz anlatışı buydu sanırsam.
"Başkasını sevmeyi dene, bir kişide takılı kalmak vakit kaybı."
"Haklısın." Diyip parmaklarımla oynamaya başladım.
Gelen seslerle Pusat aniden ayağa kalkıp kapıyı dinleyince, bende yanına giderek, kapıyı doğru kulak kabartım.
Bir polis,
"Bu kattaki tek dolu oda bu ve içerde bir kadına dair bir şey göremedim. Adam karım var falan dedi ama ben pek inanmadım amirim. Kızı saklıyor olabilir." Dedi.
"Bir daha bakın." Demişti amir olduğunu tahmin ettiğimiz kişi.
Ben ve Pusat bir birimize baktık. Yolun sonuna mı geldik?
Sessizce konuştu.
"Hemen üstündeki bir kaç kıyafeti yere at."
Gözlerim yavaşça üzerime kaydı.
"Yalnız üzerimde okul üniforması var." Dediğimde, sinirle konuştu.
"İç çamaşırını at o zaman Dalga.!"
"Yakalanırım daha iyi be! Hayata olmaz."
Birden babamın o cümlesi kulaklarımda çınladı.
*Seni bir daha karakol köşelerden almaya gelmeyeceğim eğer ki gelirsem, yanımda senle eve dönmem.* demişti.
Pusat tek kaşı havada cevabımı bekliyordu. Mecburiyetten,
"Tamam." Diyip içeri girerek gömleğin altından sütyen ve atletimi çıkarıp kapı açıldığında, görülecek şekilde yere bıraktım. Dönmem ile gördüğüm manzara beni şaşırtmıştı. Pusat yerde şınav çekiyordu. Neden yaptığını az çok tahmin edebiliyordum. Utancımdan öleceğim şimdi.
Kapı tıklanınca, Pusat ter içinde ve nefes nefese kalmış bir şekilde kapıyı açarken sinirle, ben yorganın altına çoktan girmiştim.
"Buyrun memur bey!" Demişti sesindeki öfkeye şahit olurken.
"Kusura bakmayın beyefendi rahatsız ediyoruz ama bu kızı tanımadığınıza emin misiniz?"
"Bu kız kim bilmiyorum ama umarım bir an önce yakalayıp, bize de huzur verirsiniz."
Polisler biraz sessiz kalıp, özür dileyip gittiler.
Yorganın altından hafif çıktığımda önümde düşen sütyen ve atletim ile Pusat'a utanarak bakıp hemen yorganın altına saklandım.
Deli gibi utanıyorum şu anda, ağlamasam iyi.
"Döner misin?"
Pusat arkasına dönünce, gömleği çıkarıp sütyenimi giymeye çalıştım...