~1~ {Kitap}
Mardin'in sıcaklığına bir hawar (çığlık demek) çekerek güne uyanmak zorunda kaldık. Kaldık diyorum ama kimseler yoktu çünkü damın üstündeki yatakta bi tek ben kalmıştım. Herkes konağa inmişti bile ben ise sabahın 8'i damda tek başıma uyanmıştım kimse uyandırmamıştı zalimler direk aşağı inmişlerdi .
Tabi gecesi güzelken sabahı bi o kadar illetti Mardin'in. Her zerresine kurban olurum canım memleketim. Ama çok sıcaktı. Damdan inip odama geçtiğimde banyoya girip bi duş alıp çıktım. Serinlemiştim az da olsa.
Dolabımı açıp renkli fistanlarımdan bordo olanı giydim. Saçlarımı tarayıp mandal tokamla topladım ve şalımı saçlarımı örtecek şekilde taktım. Makyaj olarak bi güneş kremi ve sadece gözlerime
sürmemi sürdüm.
Aşağı indiğimde güzel ailem gölgeliğin serinliğinde uyuyorlardı. Benim uykum kaçmıştı bi kere Mardin 45 derceyse benim vücut ısım 50 dereceye çıkmıştı. Olduğum yerde terlememle hemen mutfağa attım kendimi.
Konak beyaz taşlardan yapıldığı için içerisi serindi. İçeri girince bir serinlik karşıladı beni, dolaptan dünden ablamın hazırladığı detoks sularından içtim. Malamıne (Aman da sanki ne gibi bi kelime tam anlamı yok 😂) sanırsın bana manken olucak. Ablam da böyleydi işte antin kuntin şeyleri vardı. Hiç anlamam detoks metokstan. Sorgulamayı bıraktıktan sonra çayı demleyip odama çıktım. Bizim çalışan yardımcılarımız yoktu.
Bizde isterdik diğer konak kızları gibi prensesler gibi büyüyelim ama napalım kader. Coğrafya kaderdir diyorlar külliyen yalan. Aile kaderdir bunun örneği de ben ve kız kardeşlerim. Okutulduk ama üniversiteye geçince kaçan amcamın kızı Asmin ablam yüzünden okulumuz yarıda kesildi. Dedem olacak haysiyetsiz yüzünden...
Ailenin en büyük çocuğu amcam Bedran sonrasında babam ve diğer iki halam sırayı takip ediyordu. Halalarım ikizdi ve ikisi de başka bir aşiretin ikiz oğullarıyla evlenmişti daha doğrusu dedem evlendirmişti. Kız kuzenlerden en büyüğü Asmin ablamdı. Ve onun hatası bizim hayatımızı mahvetti. İnşallah çıktığı bu esaretten, şimdi ki hayatından mutludur.
Çok ağrıma gitmişti lisede sınıftan yaka paça alınırken. Neymiş neymiş bizlerde öyle olurmuşuz. Babamın bizi gizliden okutmasına rağmen yakalandığımız için dedemin kararına yenildik. Çok şükür babam anam iyidirler. Ama dedemle nenem Allah affetsin o kadar çok günah aldılar ki nasıl can verecekler bilmiyorum.
Ben asiliğim yüzünden çok hırpalandım o yüzden artık çabalamaktan aklını peynir ekmekle yiyen iki insana laf anlatmaktan yoruldum. O yüzden hayatımın iyi yanlarına odaklanmaya başladım. Mesela şu an hazırladığım gözlü yumurtanın tipi bile komik geliyor ve mutlu oluyorum. Tipe bak böyle yumurta mı olur :)
" Keçe sen deli misin? Kendi kendine konuşuyorsun? " (keçe kız demek)
Ben yumurtamla konuşurken arkadan gelen yakışıklı bir sesle kendime gelmiştim. Yakışıklı tek ses abim Sidar'ındı.
"Yok abi yumurtaya dedim ben onları"
Abim bi bana bi yumurtaya baktı aradaki ilişkiyi kurmaya çalıştı ama yapamadı.
"Abim yumurta konuşmaz ki iyi değilsin sen hastaneye gidelim mi? "
Elini anlıma koyup yalandan ateşime baktı. Arada da sırıtıyordu. Dalga geçiyordu benimle.
"Aman abi lo üf çık şurdan ya dalga geçme benimle " (lo erkekler için kullanılan bir kelimedir. İngilizce de he she gibi) diyip elini ittim. İtmemle kahkahasını duymam bir oldu.
"Tamam le (le de kızlar için kullanılan bir kelime) deli deli hareketler yapma. Yardım edeyim mi sana bizim tavuklar hala uyuyor. Hayret nenem kaldırmadı onları "
Abimin tavuk dediği de ablam Havin ve kardeşim Rengindi. Saat 09:00'a geliyordu ve uyanmamışlardı.
"Bilmiyorum abi söylenir şimdi uyanmadılar diye"
"Neyse ben hallederim onları kahvaltıyı tamamla çıkıyorum yukarı nenemleri oyalarım"
"Sen biriciğimsin abimmmm"
Abimin yanağımdan makas alıp mutfaktan çıkmasıyla kahvaltıyı hızlandırdım. Mutfaktaki hazırlık bitince avluda oturma alanımız olan sedirlerin olduğu yere geçtim. Tüm minderleri bir köşede üst üste koyup sedir dahil tüm avluyu yıkadım. Kahvaltı yaparken serin oluyordu. Tekrar sediri eskisi gibi düzeltip kahvaltı sofrasını kurdum. Misler gibi olmuştu. Konaktakileri uyandırmaya gidecektim ki tüm ihtişamıyla babam inmişti merdivenlerden.
" Keçamın rojbaş (Kızım günaydın)"
" Rojbaaaaşşş "
Babamı görünce mutluluk doğmuştu içime. Diğerleri de tek tek inince dedemle nenemi bekliyorduk. Suratları beş karış inen sevgili aile büyüklerimin gelmesiyle kahvaltıya başlamıştık. Çok acıkmıştım tam ilk lokmamı yiyecekken dedemin konuşmasıyla lokmam ağzımda kaldı.
"Xelat sen çarşıya mı çıktın dün "
Evet dün sabah herkes uyurken kitap almaya gitmiştim. Görseler beni mahvederlerdi. Ki sanırım görmüşler. Kitapları saklamıştım oysaki. Hatta kızmamaları için evde okuduğum kitapları arka bahçede ekmek yaparken tandıra atıp yakıyordum. Dışarı çok nadir çıktığım için kimseye veremiyordum kitapları. Malum hal böyle olunca yakıyordum. Çünkü nenem odalarımızı hiç beklemediğimiz bir anda kontrole geliyordu. Kitap okumayı çok seviyorum ve buna bile iznim yok. Kitapların ne zararı olabilir ki? Anlamıyordum.
"Yabo (baba demek biz dedeme söylüyoruz) b-ben çıkmadım bir yere"
"Demek çıkmadım ha"
"Ya- Yabo ben.."
"Çarşı da İdris Ağanın oğlu görmüş seni o söyledi"
Allah belanı versin senin salak adam. Şu milletin çenesi hep başıma dert oluyor. Dedemin ayağa kalkmasıyla ben de hemen kalktım zaten gergindim bir de üstüme doğru yürümesi beni daha çok geriyordu.
"T-tam-am k-kitap almaya gittim. Ama vallahi kötü bir kitap değil bak göstereyim sana yabo sende okusan seversin."
"Asmin de severdi bak ne oldu sonuuu! O kitaplar yakılacak"
Dedemin neneme bakıp söylediği cümle içimi cız etmişti. Gerekirse yalvaracaktım yeter ki kitaplarım yakılmasın.
"Hayııır! Yakma kitapları kurban yabo. Yeter Asmin ablanın acısını bizden çıkardığın. Bir kitap sadece vallahi Asmin abla gibi bişey yapmıcaz. Bırak okuyayım yabo kaç gündür okumak istiyordum. Allah rızası için bırak okuyayım okula gitmiyorum bari bu kitapları okuyayım."
Benim bi anlık söylediğim cümleler sonradan beyin süzgecimden geçince olduğum yere mıhlanmıştım. Asminin adı geçmesin diye dedeme Asmin ablayı sayıklayıp durmuştum. Kitaplarımı kurtarıcam diye yaptığım şeye bak.
"Ne dedin seeen!"
Sinirlendiği için pek bir şey diyememiştim. O an babama bakınca imdadıma yetişmişti.
"Yav yabo yapma böyle. Bitti gitti yeter artık bak kızlar senin sözünden çıkmıyor hiç."
Savunmaya bak. Babam hep bu kadar tepki verebiliyordu. Fazlası saygıyı aşardı babam için.
"Sen sus Sait! Sözünden çıkmazlar öyle mii?! Bunlar habersiz dışarı çıkıyor Sait. Yarın ne için çıkmayacakları ne malum"
Soyadı için girdiği haller ve bize karşı ima ettiği cümle çok çirkindi. Abimin kükreyen sesiyle hemen bakışlarımı ona çevirmiştim.
"Seyit Ağaaa!! Sen ne dersin be adam! Benim kız kardeşlerime o cümleyi kuramazsın. Ağasın, büyüğümüzsün diye bişey demiyordum ama yetti artık. Ben babam değilim, ben sen hiç değilim sana diyeceğim tek şey beni karşına alma Seyit Ağa."
Abimin bağırıp üstüne yürümesiyle dedem ona bakakalmıştı.
"S-sidar sen bana mı bağırdın k-kuremın (oğlum)"
Sesi şaşkın ve ilk defa üzgün çıkıyordu. Abim onun göz bebeğiydi. Sidar bi yana tüm ailenin torunları bir yanaydı. Abimin ona karşı çıkması ağrına gitmişti.
"Nıza yabo kime bağırdım acaba?
( bilmiyorum baba)
"Yabo kurban kızları böyle şımatma oğlum tepemize binerler bi halt yerler gel yukarıda konuşalım"
"Bi halt yerler ne yabo ne diyorsun sen!
Böyle yapınca iyi mi oluyor? Halamlara da aynısını yaptın yitip gittiler sizin yüzünüzden asla mutlu değiller!"
Sesi oldukça sinirli çıkıyordu abimin. Konu biz olunca dedemi bile ezip geçecek gücü vardı. Benim yıkılmaz dağımdı abim. Babamın görevini üstlenmişti. Bu olay da bile abimin tavrı yine netti. Dedem ise sus pus olmuş şaşkınca abimi dinliyordu. Ne diyeceğini bilemeyince bağırmakla yetindi.
"Sidaar!"
"Ne sidar ne? Madem bana ağalık verdin senin hükmün geçmiyor artık Seyit ağa. Ben kardeşlerimin kılına zarar gelsin istemiyorum. Bıktım senin bu hallerinden. Sen hor gördün kardeşlerini ama ben görmem.Okumasınlar dedin sustuk dövdün bişey demedik, diyemedik ama yeter artık sana boyun eğmem eğdirtmem!"
Etraf buz kesmiş, herkes susmuştu. Bu cümlelerin abim tarafından söylenmesi beni çok gururlandırmıştı. Mutluydum iyi ki abim vardı. Dedem abimin laflarından sonra durup sadece abimi izledi. Bu sessizliği bozan babam olmuştu.
"Yabo hayde gel yukarı çıkalım. Az biraz dinlen."
Babam dedemin bi kolundan tutup götürecekti ki dedem buz gibi sessizliğini keskin laflarıyla bozmuştu.
"Bırak beni Sait! Madem torunum ağalığını yapacak o zaman 1 hafta sonra gelecek görücülere kardeşlerini sen verirsin"