3-Evimin Anahtarları

1368 Words
‘’Anahtarı getiriyor ev sahibinin babası.’’ ‘’Kendisi burada değil miymiş?’’ ‘’Hayır, oğlu askeri personelmiş, burada değilmiş. Babası ilgileniyormuş evle. Birazdan gelirim, dedi amca.’’ ‘’İyi bakalım. Kirası ne kadar demiştin?’’ ‘’İlk aradığımda 950 tl demişti ama pazarlık yaparız. Belki daha uyguna da verir. Hem emlakçıdan olmadığına şükredelim, yoksa bir kira bedeli de o alırdı.’’ Nilüfer’in gözleri büyüdü bir an, ‘’Ay aman zaten bütçem kısıtlı. 950 tl bile şuan beni düşündürüyor.’’ ‘’Orasını düşünme. Sana ne dedim, yetişemediğin zaman ben halledeceğim. Yeter ki sen kafanı bir sok eve.’’ ‘’Cansu düşünme diyorsun da canım ben sana ne kadar yük olabilirim? Kaldı ki daha eşya da ayarlamam lazım, bavullarımızdan başka hiçbir şeyimiz yok biliyorsun.’’ Nilüfer kaygılı bir şekilde bakıyordu en yakın dostuna. Onun gazıyla çıkıp gelmişti ama hem ilk defa yalnız yaşayacak olması hem de gelirinin az olması nedeniyle üstesinden nasıl geleceğini düşünüyordu bu yeni hayatın. Cansu elini onun boynuna doladı, ‘’Evi tutalım başkası tutmadan, eşyanı ayarlayana kadar bende kalacaksın zaten. Ufaktan yapacağız, bana bu kadar yakın bir başka ev bulamayız balım. Kötü düşünme sen, her şey yoluna girer, iyi ki beni getirmişsin buraya, dersin.’’ ‘’İyi ki varsın Cansu. Kendi ablam bile bana destek olmak yerine babamla birlik olup silik bir hayat yaşamam gerektiğine inandırmaya çalıştı. Kendisi gibi dindar ve aileme bağlı olmalıymışım, bense aklı bir karış havada olduğum için başıma hep böyle işler geliyormuş.’’ ‘’Salak! Hep o takıldığı tipler yüzünden. Kendileri gibi olmayan herkesi cehennemlik ilan etmeye bayılıyorlar. Sınanmadıkları şeyler üzerinden ahkam kesip kendilerini azize ilan ediyorlar.’’ ‘’Beni de cehennem ehlinden ilan ettiler babalı kızlı.’’ dedi Nilüfer asabi şekilde gülerken. ‘’Ya annen?’’ ‘’Annem hep okumam ve meslek sahibi olmam için çabaladı biliyorsun ama babama karşı gelince evde kaos oluyor. Kadın da bıkmış artık babamın zorba hallerinden. El altından yardım ediyor bana, napsın. Gelmeden biraz birikmiş parasından verdi. Yine gönderirim daralırsan, dedi.’’ ‘’Ay Zehra teyzem ya, kıyamam. Hah amca arıyor, gelmiş galiba. Hadi gel hemen bakalım eve.’’ Cansu çalan telefona bakarken Nilüfer de Bertuğ’u kucakladı ve kapıya yöneldiler. Yan apartmana geçeceklerdi. İki bina arasında ufak bir bahçe vardı sadece. Tepeden denize hakim bir mahalledeydi binalar. Şehrin merkezinden birazcık uzak ve daha sakindi. Dört katlı apartmanın üçüncü katına çıktılar. Kapı açıktı, selam verip içeri girdiler. ‘’Hah gelin hanım kızlar. Buyrun.’’ dedi temiz giyimli uzun boylu bir adam kızları görünce. ‘’Murat Bey?’’ ‘’Benim kızım, evi hanginiz tutacak acaba?’’ ‘’Ben tutmaya niyetliyim Murat Bey. Adım Nilüfer.’’ ‘’Nilüfer kızım nereliydiniz, ikiniz aynı şehirden mi geldiniz?’’ ‘’Evet, ikimiz çocukluk arkadaşıyız Murat amca. Ama arkadaşım Cansu benden önce geldi.’’ ‘’Ben 2 yıl önce burada postanede çalışmaya başladım, arkadaşımı da ben çağırdım buraya. Tokat’ın Niksar ilçesindeniz. Duydunuz mu bilmem ama?’’ ‘’Duymam mı? Askerlik arkadaşım var orada. Hatta yıllar önce oğlunu evlendirirken davet etmişti ama nasip olmadı görmek.’’ ‘’İnşallah görürsünüz.’’ ‘’Kısmet, hayırlısı. Ne işle meşgulsünüz hanım kızım?’’ ‘’Ben editörlük yapıyorum. Yani yazılmış kitapların veya metinlerin düzenlemesini, editini yapıyorum. Evden çalışıyorum.’’ Adam birkaç saniye düşündükten sonra, ‘’Peki, kirayı ödeme konusunda sıkıntı olur mu acaba kızım? Resmi bir işte çalışmadığınız için soruyorum.’’ ‘’Sorun olmayacak Murat amca. Ben telefonda söylediğim gibi yan apartmanda oturuyorum ve arkadaşıma kefilim. Postanede memurum, beni referans alın siz. Hatta ev sahibime de sorabilirsiniz, numarasını vereyim. Yeter ki evi görelim, anlaşalım.’’ ‘’Estağfurullah kızım, sormaya gerek yok. Gelin görün, beğenirseniz detayları konuşalım.’’ İki genç kadın adamın arkasına düştüler. Ev 2+1 bir daireydi. Çok büyük değildi ama Nilüfer’e oğluyla yaşamak için yeterliydi. Mutfak ve oturma odası dışında iki yatak odası vardı. Nilüfer çocuk odasına bakarken hemen içeriye Bertuğ için alacağı eşyaları hayal etti. Yatağını, dolabını, halısını, oyuncaklarını. Kendisi yere sünger de serip yatardı ama oğlu için her şey çok güzel olsun istiyordu. Kendi sahip olamadığı çocukluğunu oğluna tek başına da olsa sunmaya kararlıydı. Yatak odası, çocuk odası ve oturma odası yan apartmana, yani Cansu’nun oturduğu apartmana bakıyordu. Ama Cansu bir alt kattaydı. ‘’Oğlum askeri personel, S.A.T komandosu. İstanbul’da çalışıyor. Mecburen eviyle ben ilgileniyorum. O bu katı ve üst katı yatırım olsun diye aldı. Arada gelir, üst katta kalır. Ama işinden dolayı aylarca gelemediği de oluyor. Birkaç eksiği olabilir, sıfır bina değil ama genel olarak sorunsuz diyebilirim hanım kızlar. Balkona çıkınca deniz görünüyor, bahçesi de var. Komşular da memur. Sakin, kendi halinde insanlar.’’ ‘’Mahallede iki yıldır oturuyorum, dediğiniz gibi nezih bir yer. O sebeple evinizi boş görünce arkadaşıma uygun gördüm. ‘’ ‘’Evi beğendin mi hanım kızım?’’ Murat Bey Nilüfer’e bakınca Nilüfer hayallerden sıyrılıp, ‘’Ah evet, çok beğendim. Oğlumla yaşayabileceğim uygun bir ev. Tabii siz de kiracı olarak beni uygun görürseniz.’’ Adamın yüzünde anlayışlı bir gülümseme belirdi. Bertuğ’a anlamlı anlamlı baktı birkaç saniye. ‘’Evli değil misin kızım? Kusura bakma, sormak durumundayım.’’ ‘’Eşimden ayrıldım, oğlumla yaşayacağım. Merak etmeyin, sizi zor durumda bırakacak bir insan değilim. Ben çocuğuma güzel bir hayat sunmak gayesindeyim sadece.’’ Nilüfer tüm içtenliğiyle söylemişti bunları. Adam kafasını anlayışla salladı. ‘’Benim de oğlum eşini kaybetti kızım, hayatta her şey olabiliyor. Eşi yaşasaydı senin bu yakışıklının yaşlarında bir torunum olacaktı, nasip olmadı. Gebeydi gelinim, kaybettik ikisini de.’’ ‘’Ah başınız sağ olsun. Allah rahmet eylesin gelininize.’’ Kızlar baş sağlığı diledikten sonra Murat Bey devam etti, ‘’Seni yargılamak değildi amacım. Sadece insan evinde kim oturacak haliyle bilmek istiyor. Para da sorun değil, insan evladı olsun, bizim gözümüz tok şükür.’’ ‘’Haklısınız efendim. İn miyim cin mi bilmek istersiniz.’’ Nilüfer adama hak verirken Cansu araya girdi, ‘’Kira 950 dediniz ama acaba biraz daha indirim yapamaz mısınız? Daha şimdiden su koy veriyor gibi düşünmezseniz, arkadaşım başka şehirden eşyasız olarak geldi. Tahmin edersiniz ki eşya falan da alacak, hani biraz indirim açıkçası çok iyi olur. Biz derdimizi anlatalım, takdir sizin amcacım.’’ Adam birkaç saniye Bertuğ’a baktı. Çocuk annesinin bacağına sarılmış etrafa bakınıyordu. ‘’Belli ki sen kendine yeni bir hayat kurmaya gelmişsin hanım kızım. Bu yakışıklıya da kanım kaynadı yalan yok. Kiraya 850 ile başlayalım kızım. Tek ricam, eve temiz bak bir de komşularla iyi geçin. Olur da kiranı da vaktinde ödeyemeyecek olursan bana bildir. Zaten sana oğlumun hesap bilgilerini ve numarasını vereceğim. Gerçi bazen ulaşamazsın ama söylemen gereken bir şey olursa diye bulunsun numarası.’’ Nilüferin kalbi hızlandı kiradaki indirimi duyunca. Adamın anlayışına hayran oldu. ‘’Çok teşekkür ederim, ben ne diyeceğimi bilemiyorum inanın. Sizi zor durumda bırakacak hiçbir şey yapmam söz veriyorum. Ödemeleri de aksatmamak için elimden geleni yapacağım. Bana güvendiğiniz için sağ olun Murat amca.’’ ‘’Ben sözleşmeyi hazırlayıp getiririm kızım. Oğluma da bilgi veririm. Sen bana numaranı ver şimdi kaydedeyim.’’ Nilüfer ve Cansu evin anahtarlarını alıp Cansu’nun evine dönerken ikisi de havalara uçuyordu. Eve girer girmez Cansu havaya sıçrayıp, ‘’Oleeey be! Oldu vallahi oldu Nilü. Artık komşuyuz. Kız hatırlasana lisedeyken birlikte yaşayalım diye hayaller kuruyorduk. Oldu be Nilüm.’’ dedi. ‘’Şuan kalbim o kadar hızlı atıyor ki anlatamam Cansu.’’ Elindeki anahtarları salladı ve, ‘’Bunlar benim evimin anahtarları. Bunlar benim yeni hayatımın anahtarları Cansu.’’ dedi coşkuyla. ‘’Nilü, kız Murat amcayı duydun dimi, senin ev sahibi S.A.T. komandosuymuş. Bu deniz komandosu olanlardan yani. Karısı da ölmüş yazık ama adam şuan bekar demek bu. Acaba nasıl birisi, merak ettim.’’ Nilüfer, ‘’Cansu’ya yan yan baktı. ‘’Cansuu, adam doğru dürüst gelmiyormuş bile buraya, görüp görmeyeceğimiz bile belli değil. Hem muhtemelen asık suratlı, sert mizaçlı bir adamdır. Babamdan sonra hiç meraklı olmadığım bir şey asık surat ve sert görünümlü bir adam.’’ ‘’Ya hemen kötü düşünme be! Belki çok yakışıklı ve sevimli bir adamdır? Hiç mi merak etmiyorsun gerçekten?’’ Nilüfer omuz silkti. ‘’İnan etmiyorum tipini. Ben evi tuttum ya, şuan tek düşündüğüm eşya almak ve kiramı zamanında ödemek. Adam umurumda değil. Yakışıklı olsa ne olacak, benden kiramı almayacak?’’ ‘’Pes Nilüfer ya! Kurduğun bağlantıya bak. Hiç romantik değilsin cidden!’’ ‘’Evet, çünkü ben senin gibi balık burcu değilim hayatım.’’ ‘’Mantık abidesi koçsun! Her zaman önce beynin sonra kalbin değil mi? Gerçi bazen çok mantıksız oluyorsun ama neyse.’’ Nilüfer arkadaşına ters ters baktı. ‘’Hiç öyle bakma bana, çoğu zaman aniden karar verip sonradan düşünüyorsun Nilü. Mantığın hareket hızına yetişemiyor canım.’’ Nilüfer kıkırdadı. ‘’Bu mantığımın suçu, benim değil.’’ Cansu da kıkırdadı ve sonra Bertuğ’u kucaklayıp, ‘’Nilü, hadi sahile inelim. Hava çok güzel, bu güzel haberi kutlayalım. Bertuğ biraz parkta oynasın, sonra yemek yer döneriz. İnan deniz kenarını çok seveceksiniz.’’ dedi çocuğun yanağına bir öpücük kondurarak.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD