Pencereyi açık bırakan ben olduğuma göre, rüzgârın getirdiği dağınıklık için onu nasıl suçlayabilirim ki...
***
Yaptığım şeylerin sorumluluğunu ve getireceği yükümlülükleri bilecek yaştaydım.Ailem için altına girdiğim yükün farkında olarak Zana konağına adım atmıştım ben.
Onlarla vedalaşırken bu yüzden ağlamamıştım.Güçlüydüm ve hep güçlü kalacaktım.Belki de yaşayacaklarım beni aşacak,boyumdan büyük bir acının altında bırakacaktı ama bunu kabul etmiştim.
Abimin canı benimkinden çok daha önemliydi.
Bir kaç gün öncesi kabus gibiydi.Abim Zana'lardan birine çarpmış ve malesef öldürmüştü.Hastane cehennem yeri gibiydi.Abimi öldürmek ister gibi nefret ve öfkeli gözler üzerimizdeydi hep.
Bugün ise benim Zanalara geldiğim gündü.Hiç bilmediğim bir konağa adım atarken yaşacaklarımın az çok farkındaydım.Fakat beni bekleyen şeylerin yanından bile geçmeyecek acılar yaşayacağımı bilmiyordum o an için.
Kadere mi küsseydim bilmiyordum ama bunu ben istedim.Ailem için, abimin yaşaması için buna mecburdum.
Sessizlik ölüm gibi üzerimize çökmüştü.Arabaların ard arda durduğu konak kapısı ile yutkundum.Üzerimde ki düşmanca bakışların farkındaydım ama kimseye bakmadan yol boyunca camdan dışarıyı izlemiştim.Üstümde dizimin altında siyah bir etek ve aynı renkte bir üst vardı.Benim kaderimde de gelinlik giymek yokmuş.Bunu o an fark etmiştim.Kimse de böyle bir şey istememişti zaten.
"İn hadi!Davetiye mi bekliyorsun!?"
Kaynanam olduğunu tahmin ettiğim kadın kolumdan tutarak beni dışarı çekti.
Sarsak bir şekilde arabadan indim.Bana iyi davranmayacaklarını biliyordum, buna hazırdım.Fakat ilk saniyeden yapacaklarını düşünmemiştim.Saçma bir öngörüydü bu sanırım.
Welat Zana avına göz dikmiş bir avcı gibi arkamdan ilerledi.Avlu kapısından içeri girdiğimiz an beni sırtımdan iterek avlunun ortasına düşmeme sebep oldu.Acıyan dizlerim ile dişlerimi sıktım ama sesimi çıkarmadım.Avuçlarıma batan küçük beton parçalarını ellerimi birbirine sürterek düşürdüm.
Sürtünmeden dolayı derisi soyulan elimin acısını düşünemedim o an.
Arkamdan dolanıp önüme geçti.Kafamı kaldırarak ona baktım.Bana iğrenç bir şeye bakar gibi bakıyordu.Daha sonra kin dolu sesi ile bağırdı.
"Acılarının yuvasına hoşgeldin Leyla!"
Karşımda ki adam iki elini açıp bana arkasında ki konağı işaret ederken söylemişti bu lafları.
Asla ağlamayacak ya da onlardan korkmayacaktım!
Beni güçsüz gördükleri an üstüme gelmekten vazgeçmezlerdi.
Ben Leyla Bozkurt'tum.
İfadesiz gözlerle karşımda ki imam nikahlı kocama baktım.Dişini geçireceği bir av bulduğu için oldukça mutluydu ama gözlerinin ardında ki soğuk intikam kemiklerimi bile üşüttü.
Buraya adım attığım ilk andı ama o nefretini göstermekten çekinmedi.
Welat Zana.
Kalbime, ruhuma, varlığıma göz dikmiş kocam.
Beni bitirmeden durmayacaktı biliyordum.Hatta sadece o değil tüm Zana aşireti bana düşman olacaktı.Ama yanıldıkları birşey vardı ki ben asla boyun eğen bir kadın değildim!
Koyu gözleri, esmer tenine uyumlu kopkoyu saçları ve kalıplı bedeni ile üzerime doğru gelen Welat,tam dibimde durup etrafta ki insanları umursamadan konuştu.
"Odaya çık ve beni bekle!Aldığınız kana karşılık bana bir kan vereceksin!"
Korku, kalbimi deli gibi attırırken onun bana nefretle bakan gözlerine baktım.
Hareket etmediğimi gördüğünde beni kolumdan yakaladı ve hızla konağın kapısına doğru çekiştirdi.Bedenim, uyguladığı güç karşısında bir tüy gibi gidiyordu arkasından.
İçeri girip merdivenleri beni peşinde sürükler vaziyette çıktı.Ondan kurtulmak isteyerek kolumu çekiyordum ama çok güçlüydü.
"Bırak beni!Ne yapıyorsun!?"
Üst katta ki bir odanın kapısını açtı ve beni de beraberinde o odaya soktu.Sertçe tuttuğu kolumdan yumuşak bir yüzeye fırlattı güçsüz bedenimi.Korku dolu gözlerim tepemde dikilen adama kaydığında yatakta olduğumu fark ettim.
"Madem kabul ettin evlenmeyi şimdi gereğini yap ve soyun!"
Sözleri korku ile geriye çekilmeme sebep oldu.Bunu bana zorla yapmazdı değil mi?
Neticede ben onun nefret ettiği biriydim.Bana dokunmak istemezdi diye düşünmüştüm hep.Ama üzerinde ki ceketi psikopat bir tavırla çıkarması yanıldığımı gösteriyordu sanırım.
İstemiyordum!
Hıçkıra hıçkıra ağlamak ve buradan kaçıp gitmek istiyordum sadece.Ama elimi kolumu bağlayan şeyler vardı.Titreyen çenemi zorlukla açıp konuşabildim.
"B-ana zorla dokunamazsın..."
Yüzünde oluşan nefret dolu gülüş ile gözlerim doldu.
"Senin iğrenç bedenine ben de dokunmak istemiyorum ama bunu yapacağım!Abim için yapacağım ve sen benim oğlumu doğuracaksın!"
Her kelimesinden sonra yanağıma akan gözyaşlarını hissettim.Bunu yaparsa ne yapacağımı bilmiyordum.Her şeye hazırlıklıydım ama buna değildim.
Üzerime doğru gelmesiyle yatakta geriye süründüm.Beni fırlatmasından dolayı açılan eteğimi düzeltip bacaklarımı tedirginlikle kapattım.
"Hayır!İstemiyorum!"
Kekeleyerek sırtımı yatağın başlığına yapıştırdım.Gözleri beni parçalayacakmış gibi bakıyordu.Buraya adım attığımdan andan beri ilk defa korkuyordum.
"Sana fikrini soran olmadı!Madem güzellikle kabul etmiyorsun o zaman ben de zorlukla hallederim!"
Üzerinde ki gömleğin düğmelerini çözmeye başladığında ağzımdan kaçan hıçkırık ile yataktan inmeye çalıştım.Kapıya doğru koşacağım sırada hızla önüme geçti ve beni yatağa fırlattı tekrar.Saçlarım yüzümü kapattığında ağlayarak geriye sürüklendim.
"İstemiyorum!Bağırırım!Yapma!"
Gömleğini üstünden sıyırdığında çıplak üst bedeni görüş açıma girdi.Deli gibi korkuyordum şimdi.
Gülerek baktı bana.
"Sence bu evde sana yardım edecek biri var mıdır Leyla!?"
Yoktu.
Malesef şimdi burada ölsem bile kimse bana yardım etmezdi.Hatta buna sevinirlerdi.
Dizini yatağa yaslayıp üzerime geldi.Ellerimi kaldırıp ona engel olmaya çalıştım.Bileklerimi sertçe yakalayıp yatağa bastırdı.Yüzü yüzüme yaklaştığında ben yeniden ağlamaya başlamıştım.Bakışları korkunçtu.Bir canavara benziyordu.
"Lütfen yapma!...Bana biraz z-aman ver..."
Ne dediğimi bilmiyordum.Ondan zaman istemek en mantıklısıydı şimdilik.Ne kadar ertelersem o kadar iyiydi.Bana asla yumuşak davranmayacağını biliyordum ve korkuyordum.
"Beni abimin zamanı var mıydı lan!?Senin şerefsiz abin onu oracıkta öldürmüştü!Hastaneye götürüldüğünde çoktan ölmüştü!Yok zaman falan!"
Elleri üzerimde ki siyah kazağın eteğine gitti ve sertçe çekti.Karnım ve göğüslerimin bir kısmı açığa çıktığında ağlayarak kendimi kapatmaya çalışıyordum.
"Yapma!Lütfen istemiyorum!"
Ama durmadı elleri.Bu seferde üzerimde ki eteği yukarı doğru sıyırmaya başladı.Ellerim büyük bir savaşla onu itmeye çalışıyordu ama nafileydi.Tam da şu anda abisinin canına karşılık beni öldürsün istedim.Bunu yaşayacağıma ölmek istedim.
"Dua et gebertmedim o soysuz abini!Şimdi karşılığını da söke söke alacağım merak etme ama!"
Ruhumu canımdan sökse daha az acırdı canım.Saniyeler sonra ellerim bu savaşta ilk yenik düşen şey oldu.
Yavaşça yanlarıma düşen ellerim ile gözlerimi bir daha açmamak ister gibi kapattım.O da artık direnmediğimi gördüğünde daha yavaş hareket etti.
Kapalı gözlerimden kayan yaşlar şakaklarıma akıyordu.Bunu da atlatırdım ben.İçimden defalarca kez tekrar ettim.
Abim için.
Abim için.
Abin için dayan Leyla.
En son üzerimde ki yırtık üst ve etek yeri boyladığında kulağıma kemer sesi geldi.Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
"Welat!!"
Düştüğüm dipsiz kuyudan bir umut ipi uzatılmış gibi irkilerek açtım gözlerimi.Kapı çalıyordu.
"NE VAR ANA!?"
Öfkeli bağırışı ile titredim.Açtığı kemerini düzeltip kapıya doğru yürüdü.
"Çık odadan!Sana bir şey diyeceğim!"
Kapıya attığı adımları durakladı.Daha sonra hışımla yerde ki gömleği alıp kollarından geçirdi.Gözleri bir an bana değdiğinde kin dolu bir tonda konuştu.
"Kurtuldun sanma!Bu gece,yarım kalan işim bitecek!"
Kapıdan çıkıp gittiğinde hıçkıra hıçkıra yana döndüm ve küçülebildiğim kadar küçüldüm.Üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı.Yok olmak istedim.
Olmadım ama.Ben de kendime söz verdiğim şeyi yapamayıp içim dışıma çıkana kadar ağladım.
Şimdi kurtulmuştum belki fakat gece ne yapacaktım?