YÜZLEŞME
Kişinin belli dönemeçlerde şöyle dönüp de ardına baktığı anlar var.Ne idim,ne istedim,şu an ne?..Eğer başlangıç ile son arasındaki uçurum büyükse,size kalan sadece kaos dolu bir yaşam.Ve galiba işte tam da bu noktadayım...İmkansızı bilmediğim,her olmaza kafa tuttuğum günler birer birer arkamda kalmıştı...Neyi kazandım diye düşündüğümde ise bilanço korkunç...Yaparım,ederim derken zaman akıp gidivermiş...Yakınım dediğim kim varsa tabiri caizse kocaman sahte bir yaşamla beni oyalamış...
Şimdideyim,yapayalnızım ve insanların bencilliğinde boğulmak üzereyim.Tek ben olsam,kesinlikle sorun değil.Bakmak zorunda olduklarımla bağlanmıştım sımsıkı bu dünyaya.Bir şekilde çalışmak,kazanmak mecburiyeti...Yaşamı tatlı kılan her özellikten vazgeçmişim.Kendim bile bana ağırım da yine ki ayakta görünüyorum.Aşk yok,sevilmek yok,iyi niyet yok,şefkatse hiç yok..Yapmam gereken tek şey ruhsuzca çalışmak...Aslına bakarsak,bir işim var ama,yetmiyor,yetişemiyorum.Her ne kadar mütevazı geçinmeye uğraşsam bile yetişmiyor...İkinci bir işe ihtiyacım var...Kocaman kocaman insanların bana verdiği zarar çocuklarımı etkilememeli.Kimse aklına getirmese dahi onlar hep benim yegane en güzel varlıklarım...
Bu duygular içinde debelenirken yaşadım en korkunç karşılaşmaları..Tiksintiyi yoğun yaşadığım,birinci büyük olayım,ailemin benden uzun zaman önce vazgeçtiğini görmek oldu.Oysa ben onlara hep güvenmişimdir...Anne kavramı,güçlü,fevkalededir ama,öyle görünüyor ki benden ilk geçen kendisi oldu...Sanırım şu an tek derdi kardeşimi iyi bir yere getirmek,anladım ki ben fazlayım...Bir anda tüm bağları koparıverdim,hiç bir arada yaşamamış gibi...Daha doğrusu zorunda bırakıldım...Meğer ki devasa bir oyunmuş...
Evlilik doğru parkurda ise güzel ama,benimki olmadı...Sanırım hep onun hayatını kolaylaştıran bir basamak oldum yıllarca...Çünkü bir eşten çok ihtiyaçları karşılayan hizmetli gibi muamele gördüm...Ve tabii beraberinde yüzsüzce gelen ihanetler...Bir tane de değil...Bir yerden sonra saymayı bıraktım...Ne fark edecekti ki!..Onursuzca da haklıydı kendince...Özel hayatını yaşamak hakkı sonuçta...Ve bir sabah ona gerçekten özgür olduğunu belirttim,istediği gibi özel yaşamında mutlu olabilirdi....Bu da ikinci büyük olayım!..Ve o an fark ettim,her ne kadar ailem,eşim var desem bile ben uzun vakittir hep yalnızmışım...Yaşamın kuru gürültüleri,hırsızları!.Şu alemi güzel kılan tek iki varlığımla bir başımaydım yine...Ama bu sefer tek başıma olduğumun doya doya farkındayım...Tuhaftır değişik bir rahatlama da hissettim.Gereksiz tüm yükü bir anda fırlatıp atıvermiştim...Artık sadece bendim,kimsenin istediği gibi olmak zorunda değildim.En önemlisi artık beni aldatacak kimse kalmamıştı...
Beni seven tek güçlü adamı,babamı da kaybetmiştim.Her zaman düşünmüşümdür,eğer yanımda olsaydı,kimse bana bunca zararı veremezdi...Eminim ki o da aynı şeyi düşünür ve yapardı...Zaten meydanı boş bulan ailem,onun ardından epey hesaplı işler çevirmiş...Bir şekilde miras hakkım da canım kardeşime verilmiş...Adamcağız son nefesini vermeden her şey planlanmış...Yüklü miktarlara satılanların bedeli bir şekilde kendi hesaplarına alavere dalavere ile aktarılmış...Gerçeği öğrendiğimde çoktan tüketilmişti bile...Manen ve madden dipteyim...
Bana göre aileden sonra en yakın eştir.Güvenirsiniz,hayatı paylaşırsınız,vs.vs....Lakin değilmiş.Hazret pek etkilenmedi ayrılık kararından,tam gaz yaşamaya devam etti.Hem de çocuklarımın geleceği,payı diye düşünmeyi bile akıl etmeden sadece kendi için yaşamına devam etti...Hatta kendi söylemidir ki birkaç ay önce de evlenmiş...Çocuklu,dul bir bayan ile.Allah mutlu mesut etsin,etsin de çocuklarımın geleceğini çalan yeni biri ortaya çıkıverdi sonuçta...Dış kapının dış mandalının dahi çok dışında...Söylenecek çok şey var!..Sen daha kendi evlatlarına doğru düzgün bakamaz iken bu ne şimdi?!..Bazen insanların nasıl katil olduğunu çok iyi anlıyorum da katil olamam!..Bana bir şey olması demek,doğrudan çocuklarımın felaketi olurdu...
Ruh halim her yönüyle sıkıntılı...Ve ben çalışmak zorundayım...Kendimi unutup çalışmalıyım.Anneyim ben,hem de gerçeğinden...Sahtesinden gına geldi..İşte bu yüzden yenilme gibi bir lüksüm yoktu dünya karşısında...Ekonomik şartlar zaten zordu...Çevreme baktığımda tanıdıklarımın hepsi üç aşağı,beş yukarı aynı durumdaydı...Beynim durmadan işliyordu.Ne yapabilirim?!..İşte tam bu günlerde sevindiğim,o,iş teklifi bana geldi...Galiba durumu biraz düzeltebilecektim....
Aman aman bir kazanç değildi ama,masraflar karşısında daha rahat edebilirdim..Sonra zor bir yanı da yoktu...Haftada iki akşam ve gece yurtta nöbet tutacaktım...Biraz çözüm bulmanın getirdiği rahatlıkla moralim düzeldi...Kalabalık da değildi öğrenci sayısı...Hoş anlar geçirebilirim bile...Genç demek,enerji ve neşedir...Kesinleştikten sonra yeniden çalışma programımı düzenledim.Hafta ortası ve sonu...İki akşam ve iki gece...
İlk gittiğim günü de unutamam...Şirin bir bahçe içinde,kutu gibi,mavi bir bina.İki katlı,ayrıca bir de bodrum kat...Demir ve camdan oluşan dış kapı güven verici...Gülümseyerek baktım bir süre karşıdan...Çılgın kızlarla güzel zamanlarım olacak,belki de beni yoran geçmişi bile unutacağım...Bahçedeki tatlı pembe renkli Begonvil,gözümü ve gönlümü okşadı...Mutluluğa benzer bir his...Zaten gülmek için en fazlasını bekleyen insanlardan hiç değildim...Ufak tefek,huzur veren detaylar yetiyordu bazen gülümsememe...Taş basamaklı merdivenden hafif adımlarla indim,duvarların üzerine belirli aralıklarla sıralanmış zarif lambalara baktım.Hatta karanlıkta yandıkları an oluşan manzarayı hayal ettim..Farklı bir ortam...Bana iyi gelecek...
Birkaç adımda az önce sözünü ettiğim cam ve demirden kapıya ulaştım,açıktı...Geniş,yine mavi zeminli bir alandayım...Duvarlarda panolar ve resimler,hatta güzel şiirler...Gayri ihtiyari sağ tarafıma bakınca idari odanın levhasını gördüm...Çok yakın arkadaşım,güler yüzle beni karşıladı ve odasına buyur etti...Kısaca yapmam gerekenleri anlattı..Onu gördüğüm için de mutluydum.Önceden aynı yerde çalışırken sonra çeşitli nedenlerden dolayı ayrı düşmüştük.Özeti yaşam gailesi....Hangimizin nerede olacağını zaman ve şartlar belirliyor sonuçta.Kısa sohbetin ardından,odamı gösterdi.Hemen idari odanın karşısında,ufacık...Bir çalışma masası,küçük bir dolap,iki iskemle ve altlı üstlü bir ranza...Sevimli,sıcak ve en önemlisi gerçek...Masa üzerindeki birkaç defteri tek tek göstererek neler yapılması gerektiğini anlattı.Belli saatlerde yoklama alınacak,yemek yenecek,ders çalışılacak ve serbest zaman olacak,nihayetinde belirtilen saatte de uyunacak...Arkadaşımın mesaisi bitmek üzereydi,kolay gelsin diyerek çıktı...Odamda yalnız kaldım bir süre...Eşyalarımı yerleştirdim...Bu arada kulağıma kızların konuşma ve yer yer gülüşleri geliyor...Gençliğin tasasız coşkusunu duydum gönlümde...Yarını düşünmeden sadece o anı yaşamak....Az sorumluluk,bol keyif....Tek işleri okumak,başka bir şey yok...Keşke imkan olsa da ben de tekrar okul günlerine dönebilseydim...
Birkaç parça eşyayı yerleştirmek pek zamanımı almadı...Üst kata çıktım,kızların odalarını gezdim,onlarla tanıştım...Tertemiz odalarda,her ihtiyaçları özenle düşünülmüş...Kısa tanışmanın ardından aklıma bodrum kat geldi ve aşağıya indim...Gayet iyi düşünülmüş,bir plan vardı.Serbest zaman için geniş bir salon,bitişiğinde iki çalışma odası ve tam ters istikamette mutfak ile yemek salonu...Masalar uzun sıralar halinde dizilmiş...Hepsinin üzerine minik vazolarda renkli çiçekler yakıştırılmış.Oldukça hoş bir görüntü...Aydınlık,ferah,düzenli...
Saatime baktım,17.00.Kapının kilitlenme zamanı gelmişti,ayrıca giriş yoklaması alınacaktı...Ağır adımlarla odama çıktım,çekmeceden önceden bana verilen anahtarı aldım ve sağlam,kocaman,demir kapıyı iyice emniyete almak istercesine iki defa kilitledim...Çalışma masasının iskemlesine oturdum,yoklama çizelgesindeki imzaları kontrol ettim...Görünüşe göre her şey yolundaydı.Ayrıca akşam 22.00'a dek beraber görev yapacağım arkadaşım da gelmişti..O gittikten sonra gece sabaha kadar tek başımayım kızlarla...
Birbirini yeni tanıyan kişilerin kısa ve klasik diyaloğunu yaşadık...Kapıda beliren bir öğrencinin sorusu bize yemek zamanını hatırlattı:
''-Saat kaçta yemek yiyeceğiz?Çok acıktık,biraz erken yemekhaneye insek olur mu?''
Daha on beş dakika vardı ama,yeni arkadaşımla olur verdik.Birkaç dakikadan bir şey olmazdı.Yurt günlerim bu şekilde keyifli başladı...Fakat alttan alta ne olduğunu tanımlayamadığım bir ürperti de bana arkadaş oldu...Ne olduğunu bilmediğim,bu tuhaflık daha sonraki günlerde de beni terk etmedi...Tehlikeye benzer ama,içeriği net olmadığından ne tedbir alacağınızı bilememek gibi değişik ve tuhaf....
Kendimi oyalamaya çalışıyorum çünkü o, beni etkisi altına almamalı...Tek amacım çalışmak ve elime geçen fazladan üç beşle şartları yaşanır hale getirmek...Bugüne kadar yaptığım gibi güzel ve umut verici fikirlere sarılmaya çabalıyorum.