bc

Berdel: Çocuk gelin Melek

book_age18+
17.1K
FOLLOW
98.7K
READ
family
HE
dominant
sweet
bxg
enimies to lovers
musclebear
like
intro-logo
Blurb

Uyarı! Hikayede +18 🔞 cinsel içerikler bulunmaktadır! Berdel sonucu çocuk yaşta evlenmek zorunda bırakılan genç bir kızın hikayesi. Hepsi kurgudur. Gerçekle alakası yoktur. Tecavüz kadına şiddet istismar kuma gibi içerikler yoktur!

Tanıtım:

Bir çocuğun kaderi bir gecede mühürlenir…

Gölgelerle örülü bir aşiretin ortasında, Melek’in sesi duyulmaz.

Sadece 16 yaşında olan Melek, kuzeninin işlediği günahın bedelini ödemek için, bölgenin en kudretli aşiretlerinden Bozdağlara “berdel” olarak verilir. Bir anlık hatanın kefareti, Melek’in hayatıdır artık.

Karşısında ise kendisinden yaşça büyük karanlık bir adam: Batuhan Bozdağ.

Alkolün ve öfkesinin esiri, yarım kalan bir hayatın yıkıntıları arasında savrulan bir adam…

Ve şimdi, Melek’in kaderinin tek hakimi.

Melek bu evliliği reddettiğinde, annesinin hayatı önüne sürülür. Bir çocuk, bir annenin nefesiyle sınanır ve Melek hayatta en çok sevdiği insanı kaybetmemek için sessizce boyun eğer.

Ama susmak kabullenmek değildir.

Karanlığın tam ortasında, Melek’in içindeki kıvılcım büyümeye başlar.

Bir aşiretin gölgesinde ezilen bu genç kız, ya tamamen yok olacak ya da küllerinden doğacaktır.

Bu, bir teslimiyet hikâyesi değil.

Bu, sessiz çığlıkların gökyüzünü yırtma hikâyesi.

chap-preview
Free preview
1. bölüm
“Hayır istemiyorum! Anlamıyor musunuz? İstemiyorum! Asla! Asla sizin istediğinizi yapmam!” Küçük kız tokat atıldığı yanağına dokunuyordu. Esmer teni kırmızıya dönüşmüştü. Dudağının kenarında birkaç damla kan oluşmuştu. Artık aynı kelimeleri tekrarlamaktan yorulmuştu. Küçük narin bünyesi bitap düşmüştü. Ne kadar bağırırsa bağırsın, çığlık atsın onu duyan yoktu. Dünya sanki onun sesine kulaklarını tıkamıştı. Korkuyordu. Ayakları titriyordu. Durmakta zorluk çekiyordu. Daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu. Üstelik Amcası ona öfkeyle bakmaya devam ediyordu. Bakışlarında ki kararlılık onun daha da korkmasına neden oluyordu. O sert bakışlar hiç yumuşayacağa benzemiyordu çünkü. Avını gözlerine kestirmiş bir kartal misali bakıyordu sanki ona. Ama o av olmak istemiyordu… Kaderin boynuna doladığı kanlı pençelerinde can çekişmek istemiyordu. “Amca! İstemiyorum! Lütfen! Yalvarırım anlayın beni! Gitmek istemiyorum! İstemiyorum!” diye tekrar, tekrar bağırdı. Belki katılaşmış yüreği insafa gelirdi onun bu çaresiz yakarışlarına karşı. Yanaklarından akan damla damla yaş bir fayda etmiyordu ama. Bu yalvarışları da faydasızdı. Ne yaparsa yapsın amcası verdiği kararından geri dönmeyecekti. Bunu o küçücük aklı da yüreği de anlıyordu. Sudan çıkmış bir balık gibi çaresizdi. Bir damla suya muhtaçtı ama derdine ilaç olacak deniz çoktan kurumuştu. “Hayır! Olmaz! İzin vermem asla!” diye bağırdı küçük kızın zavallı annesi “Lütfen yalvarırım ağam… Bundan başka bir çare olmalı! O daha çok küçük… O daha bir çocuk!” zavallı anne ağlamak yüzünden halsiz düşmüştü, boğazı kurumuştu, sesi çatallaşmıştı. Kendi hıçkırıklarına boğuluyordu. Güçsüz çıkan sesiyle kendi yavrusunu korumaya çalışıyordu bu zalim insanlardan. Her ana yüreğinin yapacağı gibi kendini kor ateşlere atmaya razıydı yeter ki evladı acı çekmesin. Kınalı kuzusu ağlamasın. “Asla vermem yavrumu! Sizde Allah korkusu yok mu? O daha bir çocuk çocuk! Nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz?” “Yeter!” diye bağırdı yaşlı adam. Yerde ağlamakta olan kadına bakarak öfkeyle soludu “Başka yol yok! Bunu sende biliyorsun! Eğer bunu yapmazsak Cihan’ı öldürecekler! Bunu bende istemiyorum tamam mı ama başka çarem yok!” Küçük kız ağlayan annesine sarılarak amcasına öfkeyle baktı “Asla!” dedi inlercesine “Duydunuz mu beni! Asla! Cihan’ın yaptığı hata için ben kurban gitmem! Asla! Eğer babam hayatta olsaydı buna asla izin vermezdi!” Küçük kızın amcası artık daha fazla dayanamamıştı. Yeğeninin kolundan hoyratça yakalayarak kendine doğru çekerek “Bu kadar maskaralık yeter!” diye bağırdı yüzüne doğru acımasızca. O sırada küçük oğlu Mert babasının kolundan tutmaya çalıştı. Babasının zalimce hareketleri onun kalbinin sızlamasına, Melek’in karşında utanmasına neden oluyordu. “Babam yapma lütfen… Melek’in canını yakıyorsun…” “Uzak dur Mert!” diye kükredi babası birden. Konakta ki diğer insanlar olan bitene şahitlik ediyordular. Kimse korkudan bir şey diyemiyordu. Aşiret ağalarından biri olan Kudret ağa çoğu zaman oldukça sert bir adam olabiliyordu. O yüzden kimse ona bulaşmaya cesaret edemiyordu. Yerde yatan kadın tekrar feryat etti “Benim güzel kızım!” diye yana yana ağlıyordu “Affet beni kızım, affet beni kınalı kuzum! Affet bu aciz anneni seni koruyamadığı için!” “Anne! Bırakın beni! İstemiyorum! Asla evlenmeyeceğim o adamla! Duydunuz mu beni! Öldürseniz de evlenmeyeceğim!” Küçük kız kolunu hoyratça tutmakta olan amcasına hala direnmekte ısrar ediyordu. Durmadan çırpınıyor, bağıra çağıra isyan ediyordu. Sonunda çok sinirlenen amcası küçük kızı sert bir şekilde yere doğru fırlattı. İki metre uzağa atılan küçük kız acıyan kolunu inleyerek tutuyordu şimdi. Canı yanmıştı. Ama bu can acısı kalbinde hissettiği acının yanında zerre acımıyordu. Yaşlı adam kemerine sıkıştırmış olduğu silahını eline aldı aniden. Havaya iki el ateş etti önce. Silah sesini duyan herkes daha da korkmuştu. Tedirginlik öyle bir etrafı sarmıştı ki sanki herkes nefes almayı bile unutmuştu. Yaşlı adam kalın telli kaşlarının altında bir alev gibi yanan gözlerini tehlikeli bir şekilde kısarak yerdeki kadına baktı. Sağ elinde tutmakta olduğu silahın namlusunu yavaşça o kadına doğru doğrulttu. Vaziyeti anlayan Melek’in gözleri yerinden çıkacakmış gibi bir hal almıştı. Soluğunu tuttu korkudan. Ayak parmak uçlarına kadar bedenini buz kesmişti. Korku öyle bir hain duyguydu ki insanı o saniyede güçsüz, bezgin, korunmasız, her şeye boyun eğen bir halde bırakıyordu. “Hayır! Dur yapma!” diye bağırdı çatallaşmış sesiyle, dudakları kurumuştu “Annemden uzak durun! Bunu y-yapamazsın! Dur… Lütfen!” Kudret ağa keskin bakışlarını korkmuş, ürkmüş kızdan çekmeyerek tok çıkan sesiyle cevap vermişti. “Seçim senin Melek!” dedi gaddarca, kalın sesinde yaşlılığa dair hiçbir pürüz yoktu “Ya evlenirsin ya da sevgili anneni toprağa verirsin!” Küçük kız daha çok ağlamaya başlamıştı, hıçkırıklara boğularak yerde, beton zeminde oturuyordu. Omuzları düşmüştü. Soğuk zemine dayadığı avuçları sayesinde dik oturabiliyordu. Her ağlayışında omuzları narince hareket ederek sarsılıyordu. Yanaklarından sicim sicim akan gözyaşları beton zeminde ıslak yağmur damlaları gibi iz bırakıp anında kuruyordu. “Amca…” dedi inleyerek “Lütfen yapma… Ben de bu evin bir evladıyım… Lütfen kıyma bana.. Dokunma bana… Dokunma anneme” bir ümit amcasına yalvarmıştı küçük kız yerde ki acınası haliyle. Ama nafile. Amcası kılını bile kıpırdatmıyordu. Hayat ne acımasızdı! Ne çocuk biliyordu ne kadın. Herkese aynı eşitlikte gaddarca davranabiliyordu zalim kader. Peki, insan bu durumda ne yapmalıydı? Çaresizce susup acı kaderini kabullenmek mi? Boyun eğmek mi? Keşke söylendiği kadar kolay olsaydı her şey… “Ben daha çocuğum…” Etrafta ki insanlara baktı bir çare Melek “Ben… daha çocuğum!” Belki biri çıkar yardım ederdi… Belki biri gelir Kudret ağayı durdururdu. Belki biri gelir yakarışlarını duyardı. Ama hayır, kimse yardım etmedi, kimse onun yakarışlarını duymuyordu. Herkes ona kulak tıkamıştı. Kimse onun kurtarıcısı olmak istemiyordu. Kimseden bir ses bile çıkmıyordu. Kimse… Bu dünyada kimse ona yardım etmek istemiyordu. Islak kirpiklerinin ardında saklanmış nemli gözleriyle yerde ağlamakta olan annesine baktı Melek. Zavallı güçten düşmüş olan kadın zaten hastaydı. Yüzü bembeyazdı. Kızına ağlayarak bakıyordu. Konuşamıyordu. Zaten bu durumda ne diyebilirdi ki? Hangi anne kendi canı karşılığında kendi yavrusunu ateşe atsın ki! Annesi onun için ölmeye razıydı… İşte bunu biliyordu Melek. Kimse yardım etmese de annesi onun için canını feda etmeye razıydı… Ama onun gönlü razı değildi. “Yapma…” dedi yere bakarak küçük kız “Silahını çek annemin üzerinden amca! Tamam! Evleneceğim! Ne derseniz razıyım! Yeter ki anneme bir şey yapmayın! Ona dokunmayın!” Yaşlı adam anında silahını tekrar kemerine sıkıştırdı. Zavallı anne koşarak gelip kızına sarılmıştı “Yapma kızım… Bana ne yapacaklarsa yapsınlar! Yapma bunu! Asla izin vermem ben buna! Sen daha benim bebeğimsin! Nasıl evlenirsin yavrum?” “Özür dilerim anne. Özür dilerim ama sana bir şey olursa ben dayanamam…” “Ah yavrum benim! Allah’ım sen bize yardım et!” Anne kız birbirlerine sarılarak ağlıyordu. Yaşlı kadının gözlerinden yaşlar bir sel misali akıyordu. Yüreği dağlanıyordu. Nasıl dayanırdı böyle bir acıya. Nasıl dayanırdı bu küçücük kızı bu yaşta evliliğe! Bu olan bitenleri izlemekte olan Mert babasına nefretle baktı “Bunu Melek’e nasıl yaparsın baba!” dedi genç çocuk ağlamaklı sesiyle. Onunda boğazı düğümlenmişti “Onun hayatını nasıl mahvedersin! Hiç mi acımıyorsun o kıza! Bunun bir vebalı var öteki tarafta!” Kudret ağa artık bu olan bitenlere dayanamıyordu. Herkes onu gaddar zalim görüyordu. Ama başka ne yapsın! O da istemiyordu o küçük kızın evlenmesini! O da istemiyordu kardeşinin emaneti olan yeğenini böyle paçavra gibi atmayı. Daha çok küçüktü yeğeni. Ama başkada çaresi yoktu. Oğlunu öldürsünler istemiyordu. Onu da bir kul anlasın! Evlat acısı çekmeye bu yaştan sonra dayanamazdı. İlk göz ağrısı olan ilk evladını aptal bir töre yüzünden toprağa veremezdi. “Başka çarem mi var?” dedi önce sert bir şekilde Kudret ağa. Birkaç saniye sesini çıkarmadan durduktan sonra derin bir nefes alarak daha 18 yaşında olan oğluna hüzünle baktı “Eğer Melek evlenmezse ağabeyini öldürecekler. Onun ölmesini mi istiyorsun? Bende insanım! Bende bir babayım! Evladımı kara toprağa veremem!” Genç çocuk bir an afallayarak ne diyeceğini bilemedi. Ağabeyini gerçekten öldürebilirdiler. Buralarının adetini bilirdi. Töre diye hiç acımadan herkesi ezip geçebilirdiler o aşiret ağaları. “Ama… Ağabeyimin yaptığı bir hatanın bedelini neden Melek çekmek zorunda! Bu işin başka bir yolu olmalı! Melek’e bunu yapamayız baba o masum!” Yaşlı baba hiç istemese de en nefret ettiği o cümleyi kurdu tereddüt etmeden. Çünkü biliyordu ya eğer bir defa tereddüt ederse bu işin sonu kanlı bitecekti. “Başka yol yok! Tek yol berdel!”

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

HÜKÜM

read
222.9K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
519.1K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

AŞKLA BERDEL

read
78.8K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook