Dün akşam nişanlısıyla konuşmuş, düğün tarihinin netleştiği haberini almıştı Halil. Gece dörette nöbetten gelmiş ama mutluluktan gözüne uyku girmemişti. Sabah namazını kıldıktan sonra bir güzel traşını olmuş, boynuna attığı havlusunun iki ucundan kavramış şekilde keyifle koğuşa girdi. Varlığınin tiryakisi, yokluğunun delisiyim. Beni senden mahrum etme, Gözlerinin hastasıyım. Beni senden mahrum etme, Gözlerinin hastasıyım. Sevgim yüce dağlar kadar, İçerimde volkan kaynar. Anlamazsın sen küçüğüm, Sevdalılar beni anlar. Gelirken Ceren'e rastlamış, onun isteği üzerine koğuşu sabah içtimasına kaldırıyordu. Serhat doğrulup gözlerini ovuştururken "Sabahların sultanı, aşıkların Tayfur'u ne bu neşe?" diye sordu. Halil ranzaya vururken "Beylerrr sabah içtiması, haydi kalkın bakalım" diye

