Aşka üreme içgüdüsü diyordu. Desin bakalım. Zaten ben sevilmeyi hayal etmiyorum. Belki de böyle daha kolay. Beklentisiz olmak, hayal kurmamak. İnsan bir şeyi ne kadar isterse, yokluğu o kadar canını yakıyor çünkü. Belki bu yüzden ben, onun aşk yoktur sözlerine öyle çok tepki veremedim. Kendi kendime, tamam işte, böyle daha güvenli dedim. En azından yarı yolda kalmam. Sonra sessizce yemeğimizi yedik. Zaten ben de erkek çok konuşmamalı, ağır olmalı diye düşünen biriyim. O yüzden bu sessizlik bana zor gelmedi. Onun yanında konuşmadan oturmak rahatsız etmiyordu beni. Ama içimde, kendi sesimi bile duymak istemediğim bir boşluk vardı. Yemekten sonra eve gittik. Kapıyı kapatır kapatmaz bana dönüp, o sakin sesiyle: “Çok uykusuz görünüyorsun normal olarak. Sen dinlen. Ben biraz televizyon izleye

