Gülçin
Aşkta sabır hem gerekli hem de zormuş. Bunu son zamanlarda daha çok anlıyordum. Alp’le yaşadığım sorunlar yüzünden kendime sürekli çelişir hale gelmiştim. Biz onunla kavga bile etmeyen, sevimli bir çifttik. Ama son zamanlarda annesi yüzünden aramızda soğuk rüzgârlar esiyordu. Annesinin ona olan düşkünlüğü, onun da annesine karşı koyamaması beni çileden çıkarıyordu.
Ben sırf Alp’le beraber olabileyim diye annemle babam onca dil döküp, hatta onları biraz da üzüp İstanbul’a geldiğimde Alp’in annesiyle İzmir’e gideceğini, sonrasında da tatil yapacaklarını öğrendim. Havaalanında delirdim, sinirden neredeyse ağzımdan köpükler çıkacaktı.
Sinemis’le buluşup eve gelirken ona durumu anlattım. Ama konuşmak soğutmamıştı içimi. Geçmiyordu sinirim. Siteye gelince ben eve geçtim ve eşyalarımı bıraktım. Etrafı kontrol edip Sinemis’in yanına geçtim. Balkonda kahve içerken ona Alp’in annesinin bana yaptıklarını da anlattım. Kadın tam bir sorundu. Oğluna olan düşkünlüğüyle bozmuştu kafayı. Anlattıklarımı dinledikçe Sinemis de sinirlendi ama yapabilecek bir şeyimiz yoktu ne yazık ki.
Biz otururken Ali de geldi. Bana ‘merhaba’ dedikten sonra odasına geçti giyinmek için, sonra Sinemis de onun yanına geçti. Ben gelmelerini beklerken Alp aradı. Kızdığımı anladığını ve gönlümü alacağını düşünmüştüm ama o daha da kötüleştirdi işleri.
“Efendim?” dedim mesafeli bir tonla
“Hayatım ne yapıyorsun“ diye sorarken sesinde bir endişe vardı.
“Oturuyorum, sen?”
“Ben de eşyalarımı hazırlamaya çalışıyorum”
“Anladım”
“Gülçin, sana bir şey söylemem lazım”
“Anladım zaten, bir şey var sende”
“Hayatım, söylemeden önce bilmeni istediğim bir şey var, inan isteyerek yapmıyorum bunu” deyince gerildim
“Alp, anlatır mısın hemen?”
“Anlatıyorum, annem tatil planı için bir turla anlaşmış. Turun süresi de bir ay” dediği an bir elin boğazımı sıktığını hissettim
“Anlamadım?”
“Biliyorum çok kızdın ama ne yapayım annem işte, organizasyonu yapmış”
“Alp kapat telefonu” dediğimde şaşırdı
“Gülçin” derken son cümlemi yineledim
“Alp kapat telefonu!”
“Dinlesen beni”
“Dinlemeyeceğim. Ben kapatıyorum, hoşça kal” dedim ve telefonu kapadım. Yeniden aradı ama açmadım. Sinirden ağlamaya başlamıştım. Bir daha aradı yine açmadım, sonunda pes etti.
Ben sinirden ağlarken Sinemis geldi, sonra da Ali. Onlara olanları anlattığımda Ali çok sinirlendi. Alp’le konuşacağını söyleyince engel oldum. Alp’in bir şeyleri birileri dedi diye yapmasını istemiyordum. Bir karar verecekse kendi istediği için vermeliydi.
Biz konuşurken Alp yine aradı ve bu defa açtım. Nerede olduğumu sorup geleceğini söyleyince eve geçip onu beklemeye başladım. Beklerken eve geçtiğimi ona haber veren bir mesaj da gönderdim. Kapı çaldığında ağır adımlarla gittim ve açtım. Yüzü kötüydü, moralsizdi. Beni görünce beklemediğim bir şekilde sarıldı
“Aşkım. Ağladığını biliyorum, lütfen affet beni”
Sözlerini duyunca gitmekten vazgeçtiğini düşündüm bir an ama sormadım. Hazırlanıp beraber çıktık. Giderken Sinemis ve Ali’ye de uğradık.
Ben mesafemi koruyordum ona karşı. O da fazla konuşmuyordu.
Alp’le beraber Şükran teyzenin kafesine gittik. Yolda fazla konuşmadık ikimiz de. Sadece Ali ve Sinemis’ten bahsettik. Kavgalarının geçmiş ve barışmış olmalarını değerlendirdik kendi aramızda. Alp bendeki durumun farkındaydı ama ses çıkarmamayı tercih ediyordu. Daha önce ona hiç böyle davranmamıştım ve altından ne çıkacağını bilmiyordu muhtemelen.
Şükran teyze, kafesine gelince bizi yine güler yüzle karşıladı. Arka taraftaki masalardan birine oturup kahve sipariş verdik. Birkaç dakika süren sessizlikten sonra Alp konuşmaya başladı
“Hayatım bu gerginliğin ne zaman geçecek?” diye sordu. Sorusu beni çileden çıkarmıştı
“Senin bu sorumsuz kararların son bulduğunda” dedim bir hışımla. Alp benden beklemediği bu tepki karşısında şaşkınlıkla baktı önce, sonra da tepkisini verdi
“Sorumsuz karar derken?”
“Mesela bu tatil”
“Gülçin alt tarafı annemle tatile gidiyorum, fazla büyütmüyor musun?”
“Sorun annenle tatile gitmen değil ki, sorun bana bunu İstanbul’a indiğimde söylemen”
“Ama tam belli değildi, sen uçaktayken netleşti”
“Nasıl netleşti o kadarcık zamanda. Bana bu ihtimalden bahsetseydin en azından gelişimi ertelerdim Alp”
“İyi de ne olacak ki, geri geleceğim ben”
“Evet, bir ay sonra”
“Kısa tutmak için elimden geleni yaparım”
“Annen varken zor yaparsın”
“Ne demek o?” dedi, gerilmişti annesine laf edince
“Annen senin o tatili erken bitirmene asla razı olmaz. Benden seni ne kadar uzak tutarsa o kadar iyi diye düşünüyor çünkü”
“Saçmalıyorsun”
“Saçmalamıyorum!” derken Şükran teyze geldi kahvelerle.
“Çocuklarım, afiyet olsun. Ağzınıza tat olsun” dedi kavga ettiğimizi fark edince
“Sağ ol Şükran teyze” dedi Alp benim yerime de. Şükran teyze derin bir nefes alıp sonra da yanımızdan ayrıldı. O ayrılınca konuşmaya devam ettim
“Annenin beni istemediğinin farkında değil misin Alp?”
“Yok öyle bir şey Gülçin”
“Alp sen görmüyorsun ama ben farkındayım her şeyin. Annen beni istemiyor. Sana da layık görmüyor”
“Nasıl vardın bu kanıya Gülçin Allah aşkına sen?”
“Hissediyordum zaten. Sinemis’in düğün zamanı bizde kaldıklarında o kadar kötü davrandı ki bana da aileme de, ne yapacağımızı bilemedik. Hadi beni geçtim, aileme de hoş olmayan tavırları oldu. Beni de ailemi de size layık görmüyor annen”
“Olmaz öyle şey, annem öyle bir kadın değildir Gülçin.”
“Gözünle görmeden inanmayacağını biliyorum, hatta görsen de inanmazsın annene tapıyorsun çünkü”
“Tapmakla ilgisi yok, annemin öyle düşündüğünü sanmıyorum. Sizde kaldığında ne kadar memnun kaldığını anlattı sürekli. Seni de çok seviyor. Annemin tek sorunu müdahale etmeyi sever ama o da iyi niyetinden”
“Alp sen kaç yaşındasın? Beş mi? On mu? Bu ne anne bağımlılığı ya? Seni anlamaya çalışıyorum ama biraz gözünü açman lazım. Annen beni de ailemi de istemiyor diyorum sana. Bu tatili de benim İstanbul’a geleceğimi öğrendikten sonra çıkardığına eminim. Sırf seninle beni ayrı tutmak için yaptığı şeytanlıklar”
“Gülçin gerçekten artık haddini aşıyorsun! Annem o benim, onun hakkında daha saygılı konuş. Onun öyle bir niyeti yok, ben okuldan önce iyice dinleneyim diye yapıyor bunu. Babamın elinden kurtarmak için”
“Benim ailem de onlarla kalmamı istiyordu Alp, sen burada sürekli ailenin yanında olacaksın yıl boyu ama benim ailem burada değil. Ben buna rağmen senin için onları bırakıp geldim, sense bir aylık bir tatilden bahsediyorsun bana”
“Gülçin sürekli benim için geldiğini yüzüme vuracak mısın?”
“Yüzüne değil kafana vurmak istiyorum, beki o zaman anlarsın”
“Seni anlayamıyorum gerçekten”
“Anlama Alp! Beklemiyorum zaten. Ama şunu kafana sok, annenin ailemle ilgili tavırlarından ve bu sinsi planlarından rahatsız oluyorum. Daha fazlasını da kaldıramam tepkimi koyarım ortaya. Daha biz evlenmeden neler yapıyor, ne kadar müdahil oluyor her şeye, ben evlenirsek ne olacağını tahmin edemiyorum”
“Anneme hakaret etmekten vazgeç Gülçin! O günler gelince hiçbir şeyin senin düşündüğün gibi olmadığını göreceksin”
“Alp neden beni anlamıyorsun. Ben bugüne kadar sana ne zaman böyle davrandım. Ne zaman sana sesimi yükselttim, böyle konuştum, bir şeyden şikâyet ettim? Sana karşı hiçbir yanlış davranışım oldu mu?”
“Olmadı”
“O zaman neden şimdi söylediklerimi ciddiye almıyorsun, neden bana inanmıyorsun?”
“Gülçin, tamam! Daha fazla tartışmayalım. Annemi kafanda sorun haline getirmekten vazgeç, lütfen bu saçma konuyu da kapat! Senin düşündüğün gibi bir durum yok, yanlış anlıyorsun sadece” derken gözlerinden alev çıkıyordu.
“Peki, başka bir şey diyemiyorum sana. Tartışmaya gerek yok daha fazla” dedim ve ikimiz de sustuk.
Kısa bir süre daha sessiz oturduktan sonra kalktık masadan. Çıkarken hesabı ödemek için Şükran teyzenin yanına uğradığımızda durumumuzu anladı.
“Yüzünüze bu hal hiç yakışmıyor, birbirinizi kırmayın güzel çocuklarım” dediğinde Alp de ben de birbirimize bakmadık.
“Ellerine sağlık Şükran teyze, kahve çok güzeldi. İyi geceler, görüşmek üzere” dedim ve zorla gülümseyerek kafeden çıktım Alp’i beklemeden. O da hesap işini tamamlayıp geldi. Arabaya bindik ve tek kelime bile etmeden eve kadar geldik. Apartmanın önünde durduğunda yine hiç konuşmadan indim arabasından ve arkama bile bakmadan girdim. Tam apartmana girmiştim ki Sinemis aradı. Dadı gibi peşimdeydi, evlendikten sonra anaç biri olmuştu.
Yukarı çıkınca Sinemis’le beraber eve girdik. Kahveleri yaptı ve balkonda uzun uzun dertleştik. Ona Alp’le olan durumu anlattım. Şaşkındı, bense kırgın ve çaresiz…
Sinemis gittikten sonra yatağıma yatıp olanları düşünmeye başladım. Alp gerçekten çok iyi biriydi ama annesine olan düşkünlüğü aramıza giriyordu. Bu durumu çözmezse onunla devam etmemiz zor görünüyordu.
Ben uyumaya çalışırken telefonuma mesaj geldi, Alp’tendi.
“Sen benim gülümsememsin, ne olur beni annemle senin aranda bırakma. Seni çok seviyorum” yazmıştı. Mesajı görünce gözlerim doldu. Onu çok seviyordum ama annesinin gerçek yüzünü görememesi beni deli ediyordu.
Sinemis’in dediklerini düşündüm. Kızlarla toplanınca bir çözüm bulacaktık, o yüzden fevri davranmamaya karar verip mesajına zorla da olsa güzel cevap verdim
“Seni üzmek hayatta en son isteyeceğim şey. Her şey yoluna girecek, ben de çok seviyorum seni. İyi geceler…”
Cevap yazdıktan sonra telefonu başucuma bırakıp başımı yastığa gömdüm. Uyumak en iyisiydi…
Sabah gözlerimi telefonun sesiyle açtım. Alp sandım ama babam arıyordu.
“Efendim babacım” dedim boğuk sesimle
“Kızım?” derken endişeliydi
“Günaydın baba”
“Yeni mi uyandın yavrum?”
“Evet, şimdi uyandım babacım. Nasılsın?”
“Ben iyiyim de kızım, sen nasılsın onu söyle bana”
“Ben de iyiyim baba, hayırdır neden öyle telaşlısın?”
“Seni rüyamda gördüm Gülçin, içime bir sıkıntı düştü. Her şey yolunda mı?” diye sorunca içimin sızladığını hissettim. Canım babam, oralardan benim yaşadığım sıkıntıyı hissetmişti.
“Yolunda tabii baba, merak etme sen beni. Rüya işte”
“Tamam, kendine dikkat et ve her ne sıkıntın olursa beni ara tamam mı?”
“Babacım sen benden ayrılmaya alışamadın henüz, ondan böyle dertlendin. Merak etme sen, bir derdim olursa ilk sana söylerim”
“Güzel kızım benim, hadi ben seni tutmayayım. Sinemis’le Ali’ye de çok selam söyle olur mu?”
“Olur babacım, görüşürüz” deyip telefonu kapadım. Babamın araması hem biraz burmuştu beni hem de güç vermişti. Onun yanımda olduğunu bilmek iyi gelmişti bana.
Telefonu yeniden elime alıp Sinemis’i aradım. Saat ona geliyordu, kahvaltı için ona gidecektim.
“Günaydın canım” diye açtı telefonu canım kardeşim
“Günaydın, hazır mı bakalım kahvaltım?” diye sordum
“Hazır olmak üzere, sen gel ama. Beraber tamamlayalım” deyince
“Tamam, on dakika sonra kapıdayım” deyip telefonu kapattım ve lavaboya geçip yüzümü yıkadım. Sonra da üzerimi giyinip Sinemis’in yanına geçtim.
Sinemis’le mükemmel bir kahvaltı yaptıktan sonra kızları aradık ve akşam için haber verdik. Sonra da Ali’yi aradı Sinemis ve akşam için yaptığımız planı söyleyip çocukları davet etmesini istedi. Ali de kabul etti, zaten Sinemis’in istediği bir şeye ‘hayır’ dediğini görsem şoka falan girebilirdim.
Ben önce alışverişe gittim, sonra da eve gelip hazırlık yaptım. Sinemis de kendi evinde hazırlığını yapıyordu. Her şey tamamlanınca önce Ali ve diğerleri için hazırlık yaptık sonra da kendimiz için. Her şey tamam görünüyordu.
Kızların ikisi de aynı anda geldiler. Sinemis Ali’yi karşılayıp akşam için komutlarını vermek üzere kendi evindeydi, kızları ben karşıladım o yüzden. Önce kısa bir hasret gidermeden sonra Sinemis’in de katılmasıyla depresyon modumuza girdik ve benim durumumu değerlendirmeye aldık.
“Şimdi kısa bir durum değerlendirmesi yapalım” diyen Sinemis, kızları mevcut durum hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirdi. Sonrasında da planlar yapmaya başladık
“Alp’in acilen büyüme evresine geçmesi lazım” diyen Efsun oldukça kızmış görünüyordu.
“Kızlar Alp’i annesinin bana olan tutumuna inandırmam çok zor. Adam annesine tapıyor ve en kötüsü de bunu normal görüyor. Tamam, annesi o onun, tabii ki sevecek sayacak ama bu kadar da anne kuzusu olunmaz ki. Üstelik kadına biraz tarafsız baksa anlayacak. Ama nerede o kafa benim sevgilimde”
“Valla Gülçin bu kadınla işin var diyeyim ben sana”
“Sağ ol be Efsun, ben farkında değildim yani”
“Farkında olduğunu biliyorum tatlım ama hayat boyu bu kadınla baş edebilecek misin? O gücü ve sabrı kendinde buluyor musun?”
“İşte benim de düşündüğüm o. Tamam, şimdi hallettik diyelim sorunumuzu ve normale döndük diyelim. Peki, ya sonra ne olacak? Bunun evlenmesi var çocuğu var, falanı var filanı var, var da var yani” dedim bezgin bir sesle. Efsun ve benim iç karartan konuşmama Beril müdahale etti
“Böyle ahlanıp vahlanmakla çözemezsin sorunlarını Gülçin. Yapacağın tek şey mücadele edip bu savaşı kazanmak” dedi. Takımın beyni görevi onundu ve tek ümidimiz de oydu zaten. O yüzden onu can kulağıyla dinlemeye başladım
“Nasıl yapacağım bunu?”
“Öncelikle Alp’le annesi yüzünden asla tartışmayacaksın. Annesi bunu bilerek yapıyor olabilir”
“Nasıl yani?” dedi Sinemis benden önce
“Şöyle ki, kadının seninle olan sorunu ortada… Alınma sakın bana, ben Feride teyzeyi çocukluğumdan beri tanıyorum ve bu yüzden de açık konuşacağım”
“Ne alınması Beril, sen ne dersen kabulüm şuanda”
“Feride teyze Alp’e anormal şekilde düşkündür. Oğlundan başka kimseyi görmez onun gözü. Bak bir örnek vereyim size. Biz ilkokuldayken daha, bahçede Alp’le Timur oynarken birbirlerini yaralamışlardı. Çocukluk sonuçta, oyun yaparken düşmüşler mi ne, ikisi de yara bere içinde kaldılar. Akşam eve gidince Feride teyze Alp’i o halde görüp delirmiş. Gitmiş Timurların kapısına, vermiş veriştirmiş. Timur’u parçalayacakmış neredeyse. Oyun oynarken oldu diye anlatsalar da ortalığı karıştırmış kadın. Alp’i okuldan alıp başka okula vermeyi bile düşünmüş ama Alp kıyametleri koparınca vazgeçmiş. Düşün kadındaki psikopatlığı, Timur’un yaraları Alp’ten daha kötü olmasına rağmen kadın çocuğu neredeyse dövecekmiş”
“Öldürürüm onu ben” diyen Efsun’a baktık hepimiz. O da bize bakıp
“Sevgilime geçmişte gelecekte zarar vereni fena yaparım” deyince istemeden güldük. Sonra Beril devam etti konuşmaya
“Senin yapacağın şey, içinde fırtınalar kopsa da sakin davranmak. Alp’le sakın kavga etme, sakın aranı bozma. O saldırdıkça sen daha da yakınlaş Alp’le, zaten sana deli gibi âşık çocuk, zorlanmazsın”
“Ben aşkından o kadar da emin değilim” deyince
“Saçmalama, ben Alp’i kendimi bildim bileli tanırım. Öyle havalı ve serseri durur ama hayatına doğru düzgün kız girmedi senden önce. Seni gerçekten çok seviyor güven bana. Yoksa ben asla arkasında durmam ve sana da bu işi bitir derim”
“Kafam karışık benim biraz”
“Normal, çünkü şuanda annesini sana tercih ettiğini düşünüyorsun. Ama bunu yapma, içinden ne geçerse geçsin dışa vurma. Feride teyze hamle yaptıkça sen yok say, olmamış gibi davran. Sen tınlamadıkça o delirsin, daha da büyütsün tepkilerini. En sonunda çıldırır nasılsa, Alp de görür durumu”
“O kadar sabredebilir miyim bilmiyorum. Adam bir ay yok, beni sap gibi bıraktı gitti”
“Onun da defterini düreceksin. Şimdi tatile gitti ya, o tatil onun burnundan gelecek”
“Nasıl olacak o?”
“Fazla aramayacaksın, öyle mesajlarla bunaltmayacaksın, aradığında da gayet yakın konuşacaksın ki dana laf söyleyemesin. Bu en önemli taktiktir. Asla kavga yok, tavır yok, kapris yok, tatlı tatlı okuyacaksın canına”
“Beril yemin ederim senden korkulur”
“Bütün bu dediklerimi, duygusal bir ruh halinde olmasan sen de düşünürsün. Zehir gibi kafan var ama şuanda kalbin kırık olduğu için düşünmüyorsun. Dediklerim anlaşıldı mı?”
“Evet”
“Ne yapıyormuşuz?”
“Fazla arayıp sormuyoruz, üstüne düşmüyoruz, aradığında da kapris yapmıyoruz. Ayrıca annesinin ataklarını da boş çıkarmak için görmezden geliyoruz”
“Bravo Gülçin’ime”
“Beril sen iyi ki varsın” deyip ona sarıldım. Sonra da diğer kızlarla beraber hepimiz birbirimize sarıldık. Kucaklaşmamızın arasında Beril’in sesi geldi
“Bu kadarla değil, başka bir konu daha var” deyince heyecanlandım
“Nedir o?”
“O tatildeyken biz de İstanbul kazan biz kepçe eğleneceğiz, gezeceğiz ve yaptığımız her aktiviteyi Alp’in görebileceği her sosyal paylaşım ortamında paylaşacağız”
“Çok akıllıca” dedi Efsun. Gerçekten de akıllıcaydı.
Kızlarla gece boyunca uzun uzun sohbet ettik. Saat epey ilerlemişti ki Sinemis ayaklandı
“Nereye?” diye sordum hemen.
“Kızlar ben evli bir kadınım ve kocamın yanına gidiyorum” deyince üçümüzden de itiraz geldi.
“Kızım, çocuklar o evde nasıl gideceksin?” diyen Efsun’a
“Değiller, Ali söyledi gitmişler” dedi Sinemis. Bu duruma en çok Beril şaşırdı
“Nereye gitmişler”
“Evlerine”
“Çınar bana haber vermedi ama”
“Timur da bana vermedi”
“Ne olurmuş kalsalarmış ki” diye söylenen Beril Sinemis’e
“Çocuklar gittiyse sen geç tabi kocanın yanına” deyince Sinemis de kendi dairesine geçti. Ben de kızların yataklarını hazırladım ve hepimiz yattık. Kafam biraz olsun rahatlamıştı. Bugün destek günümdü, önce babam sonra da arkadaşlarım bana tam destek verip yalnız olmadığımı göstermişlerdi…